kimi zaman tesadüflerin yardımıyla kimi zaman da kişilerin iradesiyle meydana geldiğinde kız erkek ilişkilerini daha da çetrefilli yapabilecek tuhaf olasılıklardır. misal uzun zaman sonra aşık olursunuz, fakat daha önce sevgilinizle ayrılmanıza neden olan kişi gelir iki yıl sonra onun da aklını çeler, dahası bunun farkında bile değildir ki ortak bir arkadaş çevreniz de yoktur. dokuz milyon nüfusu olan bir şehirde bu olasılığı gerçekleştirmeyi başarmıştır.
şu aralar videosu facebookta dolaşmaktadır ve insanı çileden çıkarır. kediyi önce bir salıncağa bağlayıp sonra da uzun bir süre çevirerek bütün dengesini alt üst ederler. zavallı hayvan onların elinden kurtulduğunda dengesini sağlayamayıp yerlerde dönerek kaçmaya çalışır bu "insan!"lardan. eğlenmek adına bir canlıya bu kadar eziyet edenleri ne yapmalı bilemiyorum. ama ben parçalamak istedim o ayrı.
beni çok sıktığı, ancak bir kaç ayda okumayı başarabildiğim halde tuhaf bir şekilde bitirdiğim zaman bir yandan da beni çok etkilediğini fark ettiğim kitap. basit bir kurgunun şişirilmiş yer tasvirleri ile işlenmesinden ibaret romanın tamamı. ama aynı zamanda öylesine yalın ve kabullenilmiş bir çaresizlik sunuluyor ki okura sanırım geçmişte bir yerlerde kalmış kayıplarımızla özdeşleştiriyoruz bu durumu ve kitabı da sadece bu okutuyor.
ayrıca bu romanı akıcı bulanlara da hayret etmekteyim, tam tersine bir sürü gereksiz ayrıntıyla okuyucuyu boğuyordu. hadi tasvir filan yapsa gene tamam da, o da değildi yani. ayrıca canan tan'ın kitapta bin kez tekrar ettiği ifadeler için:
evde, sabaha yetişmesi gereken bir ödev üzerinde çalışmaktasınızdır ve gevşemek için de biraz alkol almışsınızdır. bir ara aklınıza kirli çamaşırlar gelir. gidip renklileri ayırıp çamaşır makinasını da açarsınız ama bunu unutup bir kaç kez daha gidersiniz makinanın başına ve son gidişinizde yine -çoktan açmışım ya ben bunu- diye rahatlamışken birden dikkatinizi çeken şey boş bakmanıza neden olur: kirliler hala sepettedir.
başınızı sevgilinizin omzuna yaslamışken, sizi terketmiş olan eski sevgilinizle dinlediğiniz ve çok sevdiğiniz şarkının çalmaya başlaması durumudur. akabinde ağlarsınız ve fark eden sevgilinize bu çok güzel bir an çok mutluyum dersiniz kendiniz de dahil her şeye kızarak.
kendinizi öldürtmenize neden olabilecek hadisedir. güzel ülkemde tekmelediği kutudan üzerine meyve suyu fışkırması üzerine kendi kendine söylenen bir vatandaş, duyduklarını üzerine alınan bir polis tarafından katledilmiştir.
terkedilmiş bir kadının, günün birinde bir hamamböceği öldürmesiyle aklından geçen düşüncelerin anlatıldığı kitaptır. Clarice Lispector yazmıştır kitabı.
genel olarak varlığın temeli sorgulanır kitapta, varılan sonuç Robert M. Pirsig'in yazdığı Zen ve Motosiklet Bakım Sanatındakine benzerdir. düşünceden önce gelen öz irdelenmektedir.
ursula le guin ekumen isimli evrenindeki çeşitli gezegenleri anlatır bu kitabında yine. öyküler, olaylar silsilesi sunmaktan ziyade bu gezegenlerdeki farklı toplumsal durumları, gelenekleri, görenekleri tanıtarak doğal görünen yaşam tarzını sorgulamaya iten bir bakış açısı oluşturmaya yönelik yazılmıştır. yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi bolca cinsellik de vardır bu kitapta, ancak bu dünyadakinden çok çok farklı olarak.
peşinden gidilen otobüsün yanlış otobüs olduğunun anlaşılması durumunda insanı yıkan hadisedir. pervasızca koşmuş, sonra da durmuş sizi bekleyen şoföre tek elinizi kaldırıp nefes nefese pardon ya demiş ve durağın biraz ötesinde mal gibi kalmışsınızdır.