yazar ve yedi sülalesi hakkında bilgi veren başlıktır. bir cümleden karakter tahlili yapmak bu işte, görülüyor ki isteyince biz de başarabiliyoruz. ayrıca bu tipler hakkında daha fazla bilgi için:
sözlüğün nereye gittiğinden endişelendiğim durum. evrensel bakış açısından ve düşünce hürriyetinden tamamen yoksunlaşarak; dini, siyasi, ahlaki ve bilimum konularda kendi düşüncesine ters gelen her entry'yi ve başlığı götüyle tutmanın akabinde gelişir. kendine ait fikirsel süzgeçe sahip olmayan arkadaşlara önerim, geçici olarak evdeki süzgeçlerden faydalanmalarıdır. konu tecrübeyle sabittir, kendim de dahil olmak üzere bütün yazarları özeleştiriye davet ediyorum.
Dün itibariyle maruz kaldığım ve daha bir çok yandaşım olduğuna inandığım durumdur. Hazindir, acınılasıdır. "Bir alex değil" deyimi evrenseldir, hatta kozmiktir, fenerli olmayan biri olarak gönül rahatlığı ve hatta über özgüvenle kullanırım, kullanmayanları uyarırım. Saygılar.
fakat acı çektim mi? acı çekmedim. sadece halkımın
acı çekmesinden ötürü acı çekiyorum. yaşıyorum
içinde, yaşıyorum anayurdumda, bir hücre gibi
o sonsuz ve alazlı kanda.
zamanım yok kendi acılarıma.
kimse acı çekmemi sağlayamaz
bana temiz güvenlerini veren bu hayatlar olmadan,
ve bir hain gibi bıraktı ölü mağaranın
dibine vursun diye, ne ki geri döneceğiz
oradan ve yükselteceğiz gülü.
cellat benim yüreğimi yargılasın diye
baskı yaptığında yargıçlara,
açtı o kararlı kitle,
halkım, o muazzam labirentini,
aşklarının uyuduğu o bodrumu,
ve orada tuttular beni, gözetleyerek
ışık ve hava gelinceye dek.
söylemişlerdi: borçlusun bize,
sensin koyacak o soğuk işareti
o kötücül kirli isme.
acı çektim, sadece acı çekememekten ötürü.
biraderlerimin karanlık hapishanelerinden
geçememekten ötürü,
bütün acılarımla bir yara gibi,
ve her bir topallayan adım yetişti bana,
senin sırtına inen her bir darbe paraladı beni,
senin şehadetinden her bir damla kan
kanayan şarkıma sızdı gitti.
"insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu"
Cinsiyetin (dişi ve erkek olmanın) evrimsel olduğunu ve bazı canlı türlerinin 7 farklı cinsiyete sahip olabildiğini bilecek kadar biyoloji okumuş birinin (bir erkeğin) şahsına hakaret gibi algılamayacağı, duyar duymaz atarlanıp "nasıl lan, nasıl yokuz?" demeden önce acaba hangi açıdan bakmışlar diyerek heyecanla okumaya koyulacağı cümledir. Hayaldir bu dediğim.
--spoiler--
bunu yazan çok güzel türkçe konuşup yazdığını iddia eder ama gelin görün ki "kürt'üm" yazamaz. kesme işareti kullanamaz. burada yerine burda* yazar...
Milliyetçiliğin, bir ırkın mensubu olan insanları sevmek ve geri kalanları dışarda tutmak gibi bir tanımı olduğu düşünülünce, çok da farklıdır diyemeyeceğimiz durum.
Ahmet Kaya ile ilgili başlığa uğradıktan sonra, hangi gezegenden yazdıklarını kestiremediğim arkadaşlardan ilham alarak edindiğim tespit. En kötüsü de, "en kötü faşizmin, faşist olduğunun farkında olmadan yapılan faşizm" olduğu gerçeğidir. Ahmet Kaya'nın hayatı hakkında az veya çok bilgi sahibi olan arkadaşları bu yazdıklarımın dışında tutuyorum, sözüm ayakları türkiye topraklarına basarken, kafasından yukarısı bilinmeyen gezegenlerde dolaşan arkadaşlaradır.
Saç telinden tahrik olabilen embesil dinkardeşler, burundan veya yanaktan veya dudaktan da tahrik olabileceğinden, onlara fark etmeyecektir, çirkin ya da güzel, bir önemi yok bence..
"sigara içmek öldürür", "sigara içmek akciğer kanserine neden olur." vs gibi yazılara gülüp geçen, "öleceksek ölelim lan ne olacak hehe" tarzında egolego yapan ergen arkadaşların, görünce paketi ellerinden fırlattıkları cümle.
oturduğu koltukta kıçı yerinden kalkamayacak kadar büyümüş, lakin tv ve gazeteler sağolsun gündemi evrensel dozda ve tam bir aydın edasıyla tahlil etmeyi başarabilen tohumsal beyinciklerin, "ülke bölünüyor, ülke bölünüyor, ülke bölünüyor" şeklinde üçlediği, fakat 2 mantıklı kelam edip de açıklayamadığı çok sevdiğim tabir. bölünse de kurtulsak lan bunlardan.
"kızım valla evde net kesikti, facebook'a giremedim o yüzden de bilmiyordum doğumgünün olduğunu, telafi edicem söz bebeğim." diyebilen odundan daha affedilirdir. En azından hediye yalan olmuyor, realist olalım.
"Afet hoca geliyo, afet hoca geliyo, ihihihihihihi" kafasına magic mushroom'un mu yoksa lsd'nin mi neden olduğunu uzun uzun düşündüğüm, ama hiç gülemediğim bir dizidir kendileri.