seviyesiz onlarca insan olmasi... onu gectim o seviyesiz insanlarin sizi sevmeyince rahatca caylak yapmasi. "izdirabinla hic cinsel iliskiye giremem" duygusu...
arkadasliginizin gercek arkadaslik olup olmadigini test edecek durumdur. eger moktan bi arkadasliksa, hemen arkanizi doner gidersiniz. bir daha da yanina yaklasmazsiniz.
"allah'im, senin can verdigin insanlari, sana inanmiyorlar diye oldurdum. beni cennetine alip bana bakireler versene" kafasinda olan insanlar icin denilebilecek soz obegi.
edit: yahu hangi intihar bombacisi yazar arkadas eksiledi bunu, bi adim one ciksa...
"kapitalist duzende insanlar bireysel davranmaya ve bireysel faydalarini maksimize etmeye calisirlar, uzgunum hayatim" diyerek bahane uydurabilecek erkektir.
tabi kendi kendini bireysel olarak tatmin etmek zorunda kalacagi da asikardir.
agir bir sekilde ingilizce egitim veren universitelerde okudugunuzda kacinilmaz olan hede. en kiro adaminizin bile bir donem sonunda sinirlendiginde "fuck, shit" gibi kelimeler savurdugunu gorebilirsiniz. ozenti felan degildir, aliskanliktir.
izlerken hem aglatan hem de kufrettiren filmdir. hem de ne kufur, ana avrat baci dumduz... o cocuklarin elindeki silahlarini, onlari o hale getirenleri izleyip kufur etmeyen insan degildir!
bu filmi izleyip elmas alan da insan degildir! o.c.dir!
eger insafsiz bir turk milliyetcisi olsam ovecegim gruptur. zira bu insanlar gidip allah'in bayramdan bayrama ziyaret ettigi yerlere turk okulu acip turkce ogretmektedirler, turkiye sempatizani egitimli bir sinif yetistirmektedirler. fakat kulturel emperyalizmin her turlusunu zararli buldugumdan elestirecegim gruptur.
kac senedir devlet sorumlulugu almamis olmasi, tek gorevinin arada bi "laiklik elden gitti gidiyor" demesi oldugu goz onunde bulundurulursa, rte gibi saclarinin 4 senede beyazlayip dokulmemesi normaldir.
benedict anderson'in sosyal bilimler dalina yenilik getirmis kitabidir. turkceye "hayali cemaatler" olarak cevrilmistir.
kitap genel olarak millet kavraminin ve milliyetciligin sonradan yapilan birsey oldugunu anlatmaktadir. yani "benim kanim hede hodo" diyen insanlarin aslinda yillar suren bir insaa surecinin urunu oldugunu soylemekte, "millet"lerin aslinda "imagined community"ler oldugunu soylemekte.
milliyetcilik uzerine calisilacagi takdirde ilk okunmasi gereken kitaptir. yazimi, dili, organizasyonu biraz kotudur ama yine de kesinlikle okunmalidir.
serbest piyasa ekonomisi calismayan insanin algisidir. deveye hendek atlatir gibi meseleyi aciklamaktansa "gidin konu hakkinda ders alin da gelin" demeyi yeglerim.
mesele dusunce akimi meselesinden ziyade sosyolojik katman meselesidir. turkiye'de -maalesef- hic bir sosyal kitle birbirinden hazetmemektedir. engin ardic'in deyimiyle "senden bir lira fazla kazanan hirsiz, bir lira az kazanan koyludur". evet, turkiye'de basortusune gicik kapan, mumkunse bulundugu ortamda basortusu istemeyen ve "basortululer bizim hizmetcilerimizdi... simdi universitelere girip bizim esitimiz mi olacaklar", "ben onlarla ayni seviyede degilim" dyen insanlar cogunluktadir sekuler hassasiyeti olan kesimde. kamuda turbani istemeyenlerin cogunlugunun asil meselesi budur. yoksa kimse ilkokul tarzi bir laiklik tanimiyla buna karsi cikamaz. meselenin uzerine bilimsel calisma yapip da yorum yapan kac insan var?
fakat, ayni zamanda muhafazakar kesimde de ayni egilim var. kac icki icmeyen insan rahat rahat ickili lokantada yemek yer? mesele karsi tarafi kendi normlarina gore degerlendirip nefret etme meselesidir. muhafazakarlarin icinde baskalarini cevirme, "dogru yola sokma" meselesi vardir. sokakta opusen cifti uyarirlar, sesli konusan genclere bagirirlar, "cenabet herif", "allahin sarhosu!" tarzinda sifatlandirmalara giderler. icki icmeyen bir arkadasi ickiye basladiginda konusmayi keserler, namazi birakan arkadasina laf sokup terslerler.
bu siniflandirmalarin tabi ki istisnalari vardir. fakat temel olarak toplumun bolunmesi bu sekildedir. akp hukumeti donemi, bu farkliliklara sahip sosyal siniflarin bir araya gelmesine yol acan ekonomik gelismeyi saglamistir. basortulu teyzeler, serbest piyasa ekonomisi ve fiyat dusmesi sebebiyle ucaklarda seyahat etmeye baslamistir. ortadaki kavga ise, muhafazakar kesimin, bu yukselisle pastaya ortak olmasidir. iki tarafin da birbirine tahammul edememesidir.
50'lerden sonra hukumeti kaybetse de laik kesim, burokrasiyi elinde tutmustur. ve tahammul edemedigini devlet sinirlarina sokmamistir. artik burokrasinin de el degistirmeye baslamasi demek, bundan sonra muhafazakar kesimin de, tahammul edemedigi laikleri tasfiyesi anlamina gelmektedir. yani laik rejim tehlikededir. ama basbakan veya milletvekilleri yuzunden degil, toplumsal hosgoru ve empati eksikligimizdendir.
su an ne basortusu tartismasi insan haklari duzeyindedir. ne de laiklik tartismasi sekulerizm seviyesindedir. birbirinden nefret eden sosyal siniflar catismaktadir, hepsi o.