ölüm nedeni hakkinda sünni kaynaklarda pek bilgi bulunmazken, alevi ve caferi kaynaklarda insani dehsete düsürecek kadar enteresan rivayetler bulunan kisi. şii sünni kavgasinin kökeni de buna dayaniyor diye tahmin ediyorum.
Ama en olması muhtemel rivayet şudur;
12 yada 40 kişilik Hz. Ebubekir'e biat etmeyen bir grup Hz Ali efendimizin yani Hz Fatma validemizin evinde TOPLANTI yapıyorlardı, bunu bir darbe hazırlığı gibi gören ve duyumları alan Hz Ebubekir ve Hz Ömer,Hz Ömerin önderliğindeki silahlı bir gürühla Hz Fatma'nın evinin kapısını çalmış kapının açılmaması üzerine
dışarıdan bağırmış "biat etmeleri gerektiğini ifade etmiş" , ona da yanıt alamaması üzerine evi yakacağını söylemiş ve odunları toplatmışdır ;
Ömer Fatımaya dedi ki: Bu evde kim varsa dışarı çıkar, aksi takdirde evi ve evde olanları yakarım. Evde Ali, oğlu Hasan ve Hüseyin, Fatıma, Beni Haşim ve ashaptan bir grup kimseler vardı. Fatıma şöyle buyurdu: Evi ve çocuklarımı
yakmak mı istiyorsun? Ömer; Evet, Allaha and olsun ki, dışarı çıkıp
Peygamberin halifesi ile biat etmeleri için bu işi yapacağım.
bu diyologla ilgili de çeşitli rivayetler mevcuttur ;
Daha sonra etrafındakilerin telkinleriyle biraz sakinleşen Hz Ömer evi yakmaktan vazgeçerek, eve kapısından zorla girmeye karar verdi .
ve Evin kapısını darp ederek içeri girdi , burada da rivayetler çeşitlidir ;
evin kapısına tekme ? yada sert bir kütükle açarken Hz Fatma'nın kapı arkasında olduğu ve kapının sert bir şekilde kırılmasıyla karınına sert bir darbe aldığı ve bu yüzden kanamasının başladığı , Muhsin'in vefat ettiği ifade edilmektedir. Ki bence de en uygun olan rivayet budur ;
Bir diğer rivayetde kapı açıldıktan sonra Hz fatma'nın Hz Ömer yada Hz Ömerin
emrindeki bir kişi tarafından darp edildiği rivayetdir ki bu rivayeti çok olası
görmüyorum her ne kadar Hz ömer'in fevri ve aşırı sinirli olan yapısı anlatılmasına karşı bunu yapmış olabileceğine çok da olasılık vermiyorum zaten olayda direk kasıtlı olarak bir olay olsaydı kıssası Hz ALi Allah'ın verdiği Hak ile isterdi , Bir diğer rivayet de Hz Fatma'nın bu olayda yaşadığı korku ,üzüntü ve heyecan nedeniyle kanamasının başlamış olabileceğidir ve bunun neticesinde vefat ettiğidir.
Kapı kırıldıktan sonra Hz ALi de dahil bütün oradaki ashabın zorla Halifenin yanına biat için götürüldükleri yazmaktadır . Hz Ali efendimizin bu olayda neden böyle bir tutum sergilediği başka bir konu başlığı altında incelenecektir.
Şimdi bu durumda hangi rivayet olmuş olursa olsun Ehli Beyte zulum edilmiş ,
Haksızlığa uğramışlardır.
Her üç rivayetde de Hz Fatma şehid olmuştur , Muhsin'de şehid olmuştur , ama rivayetlerde değişen tek şey bu işlenen suçun derecesidir , Yani kasdi , kasdi olmadan ve dolaylı olarak adam öldürme suçları ....
Bu olayın delillerine gelelim ;
1- hz Fatma'nın öleceğini bilmesi bahsi ; Hz Fatma validemiz Allah ve ResulAllah indinde çok özel bir yeri vardır ve ünsiyyeti vardır , gaybi olarak vefatının haberini almış olabileceği söylense de , o devirde tıbbin ileri olmadığını da göz önüne getirirsek , şiddetli kanaması olan bir kişi 24-48 saat içinde öleceğini anlar , bunu doktorlar çok iyi bilir , şok öncesi olan olaylar ve hastaların neler hissettikleri tıp kitaplarında yazmaktadır , dolayısı ile kanaması olan bir kişinin ölümünü tahmin etmesi çok da zor değildir. Zaten yıkanıp kefenlenmesi(kendi kedisini kefene sarıp yıkamış) bunun delilidir.
2- Hz Fatma'nın vasiyeti hususu ;
Hz. Fatımanın vefatından sonra Hz. Ali (a.s) yazılan vasiyetnameyi çıkarıp okudu.
o vasiyetnamede şöyle yazılmıştı:
Rahman ve rahim olan Allahın adıyla. Bu Resulullahın kızı Fatımanın
vasiyetnamesidir. O, Allahtan başka bir ilahın olmadığına, Muhammedin Onun
kulu ve elçisi olduğuna, cennet ve cehennemin hak olduğuna, kıyamet gününün geleceğine ve onun gelmesinde bir şüphe olmadığına tanıklık ediyor. Ya Ali! Ben Muhammedin kızı Fatımayım, dünya ve ahirette seninle olmam için Allah beni seninle evlendirdi. Sen bana başkalarından daha layıksın. Bana gusül verme ve kefenleme işlerini gece yap, bana gece namaz kıl, beni gece defnet ve hiç kimseye haber verme. Seni Allaha ısmarlıyorum; kıyamet gününe dek evlatlarımı selamlıyorum"
Burada da yazıldığı gibi Hz Ali Hz Fatma'yı gece defnetmiş , bir avuç Hakikat sahibi
O'nun cenaze namazını kılmış ve defin edildiği yeri gizlemişlerdir. Hilafet sahibleri ve onların toplulukların en hafif ifadeyle kırgın olarak vefat etmişdir.
Bu vasiyeti hiç bir kaynak yalanlayamamaktadır. Sadece kulp takıp açıklayabiliyorlar.
Bu vasiyet dahi bu olayların doğruluğunun delilidir.
Şüphesiz en doğrusunu Allah'ımız Ve ResulAllah'ımız bilir .
RTE , "bilmem fark ettiniz mi nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi yahudi" deseydi, nefret suçu isliyor diye ortaligi ayaga kaldiracaklarin, "yahudi" yerine "allahçı" diyen Fazıl Say'a sahip çiktiklari bir acaip haldir.
Avukatının açıklamasına bakılırsa aşklarının meyvesi paşamız ameliyat olduğu zaman hastanede duhul olmuşmuş: http://gundem.milliyet.co....2013/1686577/default.htm
"Şubatta 10 gün hastanede yattı ve eşi refakatçi olarak kaldı. Bu sırada çift düşünmüş ve karar vermiş, aşklarının meyvesi meydana gelmiş
Albay Hulusi beyle yasadigi Heybeliada'daki köşk, adanın en tepesinde ve tam bir münzevi evi. http://v3.arkitera.com/ne...playNewsItem&ID=53546
Küçük yasta, annesini veremden kaybettigi icin, temizlik hastasi olmus ve eldivensiz kimseyle tokalasmazmis.