dune serisinde atreides'lerin atalarından biri olduğu söylenen kral. aynı zamanda ekşi sözlük'te 40.000 entry sınırını aşan araba aşığı yazarın nicki... adamın arabalarla ilgili bi de blogu var: http://agamemnon.co.nr/
ezginin günlüğü'ne ait, en can yakan şarkılardan biridir. çok sevdiğinizin, sağ salim dündüğüne neden sevinemeyeceğinizi anımsatır. hele asker yolu gözlerken, ağlatır...
pencereden kar geliyor,
aç gözünü dünya!
uzaklarda bir kör iskele,
eski bir mavna...
garip ömrüm düş görüyor,
yaz yazabilirsen;
avucumda bir kurşun kalem,
bir beyaz sayfa...
ansızın içimden bir gökyüzü kanatlanıp uçuyor
ağacında bir küçük kuş,
dünyamız yıkanmış, yunmuş...
birader şırnak'tan dönmüş, vay geliyor!
hiç sebebi yokken
durup durup, durup durup gülüyor!
boğazımda kördüğüm var
çöz çözebilirsen!
kapılarda sır fısıltılar
ismini söyler...
geceler dostun mu oldu?
yum gözünü dinle...
gözlerinden uyku kuşları
uçtu mu birader?
kar beyazı aklı gidip gidip, gidip gidip geliyor
adımı sordum unutmuş!
türküsünü dağlar yutmuş,
düşünde gerçek tutuşmuş, vay yanıyor!
1 seneden fazla bir süredir dj'lik yaptığım radyo. yeni yapılanmasından sonra çok daha kaliteli oldu gerçekten, çok daha iyi olmasını umuyoruz tabii. darısı radyo uludağ'ın başına...
consept tasarımı 2008'de new york'ta tanıtılan, çift egzoz çıkışı, spor süspansiyonlar ve agrasif çizgileri ile dikkat çeken 2010 model coupé. araç geçtiğimiz yaz başında satışa çıkmıştı.
honda'nın amerika pazarına ürettiği yeni nesil otomobil. araçta 19 inç 7 kollu alaşım jantlar ve ayrıca honda'nın geliştirdiği 4 çeker sistemi super handling all wheel drive var...
10 yıl boyunca bi şekilde hayatımda olan insandan ayrılınca yıkıldım, kendime gelemedim. bir sürü paraladım ruhumu ama hazır olun; işte itiraf: ben ona aşık değildim bile. peki niye yaşadım bunları? vallahi bi fikrim yok. sanırım aptaldım*
insanlar tercihlerini yaşarlar. bazı kızlar, evlilik kurumundan uzak, çocuk fikrinden nefret eder durumdadır. adam onlarla takılır çünkü bunlar birlikte eğlenmeye engel değil! derken, bi zaman sonra adam yuva kurmak ister. gel gör ki hanım kız yanaşmaz. ne orospu olduğu için, ne adamı sevmediği için, ne de marjinallikten. istemiyordur evliliği. o sorumluluktan korkuyor, kendini hazır hissetmiyordur belki. belki de inancını yitirmiştir, olamaz mı?
bir başka çeşit vardır, eğlenilecek. hayatı ti'ye alan, umursmaz tavırlarına hasta olunangillerden. her şeyi mükemmel belki de! gel gör ki evliliğin gereklerini yerine getiremeyecek biridir. sadakat, sabır, sevgi gibi kavramlar uzaktır ona ama çok çekicidir, güzeldir, seksidir falan filan. bu kızla eğlenilmez mi? birlikte olmak ne güzel şeydir kim bilir ama evlenilmez. ev, yuva olmaz onunla...
erkekler sakin, uysal, sevimli, terbiyeli kızlarla daha kolay evlenirler. daha güvenilir gelir onlar, nedense?! ama her zaman cilveli, neşeli, seksi kadınlara kaptırırlar gönüllerini. çünkü adı üstünde "kadın"dır onlar. hem gönül bu, ota da konar boka da misali...
evlenilecek kızlar erkeğini hayatın merkezi yapanlardır; eğlenilecek kızlar erkeğin hayatının merkezi olabilenler. ikisini aynı anda yapabilenler vardır bir de; tadından yenmez. işte onlarla ömür geçer be, ömür...
uyku nimettir. bambaşka, sadece kendine ait bir dünya gibidir. orada içine attığın her şeyle birlikte ve özgür olabilirsin. rüya denen muhteşem oyunları oynayabilirsin. dilediğince yalnız kalabilirsin ya da birlikte olmadığın insanı en değerlin yapabilirsin orada. kimse sana hesap sormaz bilinçaltın yüzünden. uyku, özgürlükler ülkesidir.
uyku terapi gibidir. korktuğun, kaçtığın, istemediğin ne varsa uyurken uzaklaşırsın ondan. daha iyi, daha güçlü, daha mutlu bi insan olabilirsin. daha değerli hissedersin kendini, istersen... ya da o korktukların yapışır boğazına, onlarla kabuslarda da olsa yüzleşmek zorunda kalırsın. eninde sonunda uyandığında kafana takılır bu. belki de ufak da olsa bir adım atarsın çözmek için...
uykunun en tatlı anı uyandırıldıktan sonra "5 dakika daha" deyip yastığa gömüldüğün andır. tadına doyulmaz ki! o 5 dakikayı uzatmak için türlü şebeklikler yaparsın. yine de doyulmaz, öyle tatlıdır ki bu...
her gün demli çay insanda çarpıntı, stress, sinir gibi bir sürü şey yapabiliyor. "e açık içilir mi, içmesin o zaman!" diyenlere rağmen, boğazını ısıtmak için başka şansı olmayabiliyor insanın bazen. evet.
edward'ın ağzından yazılan bölümler çalınınca stephenie meyer vazgeçmek istemiş lakin vazgeçmemiştir. yazmış bitirmiştir. ve hatta şafak vakti' olarak çevrilen 4. kitabın baskısı, dizgisi vs. her şeyi bitmiş, dağıtımı bile yapılmıştır.
sanıyorum ki stephenie abla yayın evi ile olan anlaşmasından tıstı ki bu önemli değil. önemli olan yanlış anlaşılmalara mahal vermemek.
ilgi manyağı olan kadındır. ötesini görmedim daha...
dikkat çekme çabası, kültürsüzlüğü ve sığlığı ile birleşip ortamın içine ettiğinde, saniyede 3294 kere "bu kadını nasıl öldürsem?" diye düşünüyorum ben. allah kahretsin böyle modelleri be! hayattan soğuyorum onlar yüzünden...