tarihimizin en berbat yıllarından sanırım.
8 mart 1944- karaçay-malkar sürgünü
18 mayıs 1944 kırım tatar sürgünü
3 mayıs 1944 türkçülerin tabutluklara tıkılması
14 kasım 1944 ahıska sürgünü.
trenlerle çıktık ancak tanklarla döneceğe benzemiyoruz.
kırım dernekleri türkiye sorumlusu hakan kırımlı var.
geçen yıl kırım'da self-determinasyon yapılması söz konusuyken ''kırım türk'tür, türk kalacak'' sloganından gocunmuştu beyefendi.
nüfusu da bir hayli az ne yazık ki sürgünen ötürü. bir birlik söz konusu değil ve haklarını gözetecek insanlar ismail gaspralıların kemiklerini sızlatıyor.
son olarak kırım türkleri yatıp kalkıp murat giray'a lanet okusunlar.
hatta biz de okuyalım.
ikimizin de böyle olmasının nedeni budur.
Bir turk olarak sonuna kadar savunacagim gercektir.
Neymis efendim, anadolunun kapisi turklere acilmismis.
Mogoldan kacarken milleti yurdundan ettim desene sen suna!
çünkü kendisine göre öyle olmadığındandır. hristiyanlıga göre de hz isa tanrının oğludur, ama Müslümanlara göre değildir. atayızlere göre zaten hic değildir.
yani sana göre tanrınının olmaması durumu, ona göre böyle degıldır.
sana göre arap dini olan islam, ona göre evrenseldir.
niçin ısrar ediyorsun kuzum?
karadeniz'in en güzel şehridir, karadeniz şehri olunca da en güzel türk şehridir. en güzel türk şehri olduğundan mütevellit de dünyanın en güzel şehridir.
gerizekalılıktan öte bir şey değildir.
ordulu olduğum halde laz diyen var. bir de orta karadenizliyiz biz hadi doğuya dediniz neyse.
kendi elimizle kendimizi asimile ediyoruz anasını satayım. her doğuluya kürt demek gibi bir şey bu. doğuda bu anlayışla türklüklerini yitiren binlerce türkmen var. aynı şey bugün kaç milyonluk karadeniz coğrafyasına, 80 binlik bir etnik grubun adını vermekle yine vuku buluyor. trabzonda bile az sayıda olan laz sayısı rize'nin ve artvin'in birkaç ilçesinde mevcuttur sayısı da 80-200 bin kadar vardır. bunların da genç nüfusu lazcayı unutmaya yüz tutmuştur.
geldum, celdum; bunlar lazca değil türkçe'nin karadeniz ağzıdır. geldim sözcüğünün lazca karşılığı yanlış hatırlamıyorsam komopri miydi neydi.
sürekli cinden ibaret olduğu yönüyle eleştirilen türdür.
iyi de abicim bu millet bunlardan korkuyor cinden korkuyor, şeytandan korkuyor hadi biraz şamanistlik kalıntıları kaldıysa albastıdan korkuyor.
metafizik ögelerin olmadığı, heyecan dolu bir filmle bir gerilim demiyor muyuz? adlarını mı yanlış biliyorum.
batıda en büyük korku filmi şeytanın musallat olması. harici olarak da yamyamlar, vahşi hayvanlar falan filan. bir adaya tatile gidip hepsinin teker teker ölmesi.
ancak bu filmlerden ne kadar etkilenebilir? ıssız adadaki olağanüstü, inanmadığımız varlıklar arkada çalan fonla birlikte anlık bir korku yaşatabilir ancak film bünyede kalıcı bir etki yaratmaz. türk korku filmlerini izleyip de gece tuvalete gidemeyen insanlar var. sebebi ney? bu halk bunların varlığına inanıyor ve varlıklarına inandıklarından ötürü korkuyor.
saçma eleştiriler yapmayın allah aşkına.
bir de adam gibi bir film önerisi olursa da güzel olur.
vaniköy'e ismini veren ıv. mehmet'in şeyhülislamlarındandır.
türk milliyetçiliğinin osmanlı içerisindeki savunucularından olup, türk ulema takımından çıkmadır ki osmanlı'da ebu suud gibi birçok ulema ekibi türklüğe gerçekten değer biçen cinstendir.
arap tefsircilerin yecuc ve mecuc'ü türkler olarak tefsir etmelerine mukabil o da kur'anda geçen zülkarneyn adlı peygamberin oğuz kağan olduğunu söylemiştir. mevlevi, bektaşi tarikatlarının üzerine çok gitmiş, modernist bir islam peşinde koşmuştur. ancak padişaha bazı soytarıların yaptıkları telkinler sonucu, köprülüler vasıtasıyla saraya giren vanlı mehmed, bursa'ya sürülmüş ve yaşamının sonuna kadar orada yaşamıştır.
üzerine gidilmesi ve fikirlerinin alınması gereken bir insandır.
ayrıca oğuz kağan-zülkarneyn bahsine dair başka bir eser vermek gerekirse de: rüstem paşa'nın tevarih-i ali osman'ı olabilir.
saçma salak bir iddiadan öteye gidemez.
zira türklerde bayrak olgusu diye bir şey yoktur.
türklerde sancak ve tuğlar vardır.
üç hilal, sancak-ı şerif, kün-ay, ay yıldız, davut yıldızı, kayı boyu tamgası bunların tamamı sancaktır. zaten dünyada tek tip bayrak kullanımı da 20. yüzyıla doğru görülmeye başlar. her askeri birliğin, her paşanın neredeyse ayrı bir sancağı bulunur.
göktürk bayrağı denilen bayrak da, göktürklerde kurtun önemli bir figür olarak anılması, ongun sayılması ve bozkurtla, ergenekon destanlarıyla alakalıdır. bu bayrakları oluşturanlar da trt'dir.
trt bu bayrakları yanlış hatırlamıyorsam 1969'da oluşturuyor ve 16 devlet masalı böylece biraz daha saçmalamaya başlıyor.
osmanlı'nın resmi bayrağı, yani sancaktan kurtulup tek tipleşmeye gittiği dönem ıı. abdülhamid dönemidir. bu dönemdeki osmanlı sancağı da ay ve sekiz köşeli yıldızdır.
mustafa kemal'in yeni türk devleti için uygun gördüğü bayrak da beş köşeli yıldızlı bayraktır.