yaz sıcağından henüz kurtulamayan akşamlar var burada. neme hasret çiçekler hem neme gerek alıngan soğukluğu istanbul akşamlarının? kurtulamamış nostjisinden henüz, o da haklı kendi zatında. 2009dan saymaktadır kadeh ağırlığında tok yıllarını.
varsa yoksa, bir uzun hava aşk değil midir sebep olan ölümlere? kıyımın özü, aslen karanlık; aslen alaca
etme! diyor ; mevlana hu-şuhunda aşk. yapabileceklerinin fevki bu değil midir? ten dokunuşunda iffetin, can tatlılığında şekerim deyişin de mi yetmiyor sana?
saat kadranlarında sabit, temrenine hasıl duruşun. sanavberdir adım atışlarında mizacın. baktığım zaman ışıldıyor göz dedikleri o , sende tanrının ayrı iki parçası. yanaklarında güzeldir bülbül ötüşü, en güzel umuttur kuşun kanadında sana uçup gelen.
titriyor yaz sıcağında alamet-i farikası meşhur buharlaşmaların, bana geliyorsun en ufak yaprak kıpırdamasında. hep bana geleceksin
bir umut koşar adımlar, senden içre her şeye inat. bir nefes dolarsın içerime. boş da olsa taşıtmadıklarının içerisi, kalben senden öte her şeye dik duruşlarım var benim.
umursamaz hülyalarım beni. bilinç altım kaldırmıyor elimde değil. vesilesi ben iken hülya yüklü bakışlarının, görmediklerine inat çok daha netim bu gün..
Ekşi sözlük yazarı olamayınca bir hevesle bi çare başvurduğum gülizar, gençlik yılları pek seri geçiverirken na-hu'şuh ben bu gün de seni aldatıyorum.
Heves idin yazdım, saçmaladım. Şuku, şukela işler yapayım dedim; yapamadım. Bir günlük saçma istatistiklerinde görünebilmek için seytehandan sayılamayacak o utanç verici çizmeyi giyiverdim. Ukte doldurdum umarsızca...
Şimdi inci sözlükte yazıyorum. Ne bileyim, küfür etmek... entelektüeli iki "l" ile yazan entelektüeller gibi olmaktan nispetle daha evla benim için.
Fakat,
ilk göz ağrımsın vefalı nigar, kafa iznimsin. kucaklıyorum yavyum.
Yalnızca bir örtü mahiyetindedir domuz gribi. Yaşanılanların üzerine çekilmiş bir sünger olduğu gerçeği; ölümcül olduğu gerçeğinin üzerini kapatmayacak kadar büyüktür. Bir çeşit teoridir hatta komplosundan hallice olan. Ve unutulmamalıdır ki bu ülkede her ne zaman zarfında olursa olsun büyük sorunlar başka büyük sorunlar yaratılarak kapatılmaya çalışılmıştır.
Dönemin hükumeti bu politikayı benimsemiş, emin olduğunu düşündüğü bir yolda hızla ilerlemektedir. Ülkede Açılım "Krizi" boy gösterirken birden konumuz domuz gribine döndü. Açılım mı? Unutuldu...
Ana muhalefet ve muhalefet partileri dahi düşmüş iken birbirine bu gün Milli eğitim bakanının domuz gribi olup olmadığını tartışıyoruz. Bir süs havası verilip tatil edildi okullar il,il; ilçe, ilçe. Açılım ise kapattı tarih kitaplarında ücra bir köşeye kendini.
Otobüslerin üzerinde onlarca terör örgütü mensubu bayram merasimini aratmayacak şekilde karşılanıverdi; Terörist başına hitap şekli "Sayın" ile başlatıldı; peki biz neyi konuşuyoruz "Domuz Gribi"...
Benim canımdan can almış olan hayinler bu gün mutlu mesut yaşamaktalar. Doğu illerinde düğün basıp "ya paranızı ya evladınızı" tatsızlığında haykırmaktalar. Ülkeyi bölmeye yönelik atılımlar daha doğrusu hükumet değimi ile açılımlar son surat devam etmekte iken biz neyi konuşuyoruz? "Domuz Gribi".
Gözleri açmak lazım görmek için gerçeği, bizler ise uyurken görmenin zorluğuna inat uyumakta uyutulmaktayız.
Yakın geçmişten örnek vermek lazım 80 ihtilalini açmıyorum bile. Zaman geldi ülkede yüzde 47'nin dışında kalan her kafadan "Darbe olacak" sesi yükseldi. Silahlı kuvvetler hükumete ultimatom verecek düzeye ulaştı ve bunun üzeri ergenekon ile örtüldü. Darbe mi? unutuldu.
Ergenekon "destanlaştı" demir dağı eritecek düzeye geldi, memleket açılım ile uğraşmaya başladı.Ergenekon mu? Unutuldu...
Senin,benim değerlerim uğrunda hapis yatan Subay'ından albayına; Albayından Orgeneraline tüm vatan severler şimdi ise hatırlanmıyor bile.
Açılım büyüdü sokaklarda açarak bedeni karşı duruşa geçenler oldu, ve değerleri uğrunda boş durmayan hükumet bir güzel sorunu daha empoze etti kapalı halde soğumaya bırakılmış beyinlere. Domuz ete kemiğe büründü, grip oldu insana süründü...
Sağlık bakanının yaklaşık 10 kere olduğu aşıyı ona o bakanlığı veren başbakanı olmam dedi. Meclise,öğretim gören çocuklara ise uçaklar ile ilaç getirildi bir şırınganın ucunda. Öldürmeyen Allah öldürmezdi ne de olsa. At gözlükleri ile gezen hükumet önünü dahi göremezken "müslüman adamdır ondan zarar gelmez" sözleriyle güven kazandı aşı yaptırdı.
Domuz gribi mi? Unutulacak...
Sahte hahamlara laf atılırken sahte müneccimler çıktılar belirsiz siluetlerinden bedene. O,şu,bu domuz gribidir yaklaşmayın dediler. Aşısı caizdir olmak lazım dediler. Sözde müslüman bakanların başı karşı çıktı. Ben kendimi bundan aforoz ettim dedi. Peki ne oldu? Duyulmadı...
Her daim sözün kısasına hisse çıkarmak amacıyla önem veriliyor. Çıkarılan hisse bölünmez bir bütünün toprakları olan Vatanım olsa bile. Hisse mi? Üzeri örtüldü...
Bunca konuyu ele almış dile getirmiş iken söylemek istediklerimi, toparlamak "Vacip" olacaktır.
Bu millet akan her göz yaşında mendil diye uzatılan yeni sorunlar ile kandırıldı, kandırılmaya devam ediyor. Ne domuz gribi ne de ergenekon destanının sirk meydanına dönüşmesi, Yeri geldiğinde Demir Dağı eritip anadoluya sahip olan "Aslan"ların akan bir damla kanını unutturmayacak. Gözü yaşlı ananın feryadı bir tını olarak kalacak kulaklarda. Ve çokta müslümansa eğer zatı muhterem kişiler hesabı elbet gün-ü mahşerde sorulacak...
Sen her zaman alnı açık, gözü pek olanlardan ol ey arkadaşım!
Sadece maddi durumu kötü olanların gittiği bir lise değildir. Her sınıfsal temelden ailelerin çocuklarına eğitim vermektedir. Serserisi, zillisi bol bir okul olmasından kelli pek de kütük bir müdüre sahiptir. 10 Yabancı dil A sınıfında dirsek çürüttüğüm 50 kişiyle beraber güzel anılara sahip kılmıştır beni. * Her an bıçaklanma tehlikesi tüyleri ürpertirken *; her saniye sigara temin edebilme yetisi yüreklere su serpen bir etki yaratmaktadır bünyede. Özetle;
-Özledin mi coksoktunazcek?
*Lan bi' siktir git!
Yol kenarındaki tabelalarda görmeye aşina olmadığımız uyarı cümlesidir. sözlüğe indirgersek vaziyeti, Her an, her saniye gülmekten yarıp geçirecek birilerinin çıkabileceğini ifade etmek amaçlı kullanılan kelime öbeği olarak da tanımlayabiliriz. **
Genelde bu tarz türküleri dinledikten sonra bu sorunla baş başa kalan insan modelidir. ailesinde büyük dedesinin, teyze kızının karadenizli olduğu gerçeğini benimseyen; akabinde bu züğürt tesellisine mütevellit karadenizle bir bağı olduğuna inanan insan eylemidir aynı zamanda. geçici bir süreliğine cümle başlarına "da" sonlarına ise "uşak" kelimelerinin getirilmesiyle vuku bulur tarifini ettiğimiz vaziyet. bu durumun müsebibi olarak göstermek gerekirse bir ismi;
gönderilen her mesajın akabinde salimden alo şarkısı için xxyy yazın gönderin, çalarken dinlet için telefonun ekranına 3 kere şaplak atın ve benzeri diretmelerle insanı boğan gsm operatörüdür.*
sıcak meşrubatlarda sıkça karşılaşılan durum. bir de bu sesleri kamışla çıkartan insan modeli mevcuttur. ayran, kola, gazoz gibi kamış aracılığıyla içilen meşrubatlarda o içeceğin bittiğine inanmayan bünyenin, dibine ekmek banar edasıyla yaptığı eylem olarak da tanımlanabilir. *
Kişiden kişiye, durumdan duruma değişebilecek başlıktır. örnekleri her daim sol framede bulunan bu başlıkların yazarı bir de eksi oy almaktan korkuyorsa, başlığın başa kalması ile sonuçlanabilir. **
itina ile yalanıp, tükürülenen ipin ucunu düz bir hale getirdikten sonra; iğnenin kıç kısmında bulunan delikten sokmaya çalışmakla başlanan eylemdir. nedendir bilinmez her dikilen söküğün ardından "eskisinden daha güzel oldu" tatsızlığında haykırışlarda bulunulur. Allah zeval vermesin efendim.**
pek bir tatsız geçecek çay saatidir. yıllardır da tatsız geçmektedir. oysa ki, karnımın ağrıyacağını bile bile bir mavi kutu haylayfı bitiren ben değil miydim?
(bkz: açeydim kollarımı böyle)
(bkz: getme deyeydim)
(bkz: sarılaydım)**
Bulmaca çözüp para kazandıran yarışmaların su götürmez klişesidir. belirli bir puan kaybedip kaybedilen puan karşılığında bir harf kazanmak için sarfedilen kelime öbeğidir. *
iki ufaklığın kavgasından sonra evin büyüklerinin ufaklıkları barıştırmak için söylediği cümledir. bir de bunların eşya döven çeşiti varıdır ki tadından yenmez.
-bu mu vurdu sana?
+evet anne.
-tamam oğlum ağlama ben onu döveceğim.
+nasıl yani?
-al sana pis kanepe na, na sana.
+??!??, ınga lan!