yaşadığınız mahallede, sitede artık her neresiyse illaki böyle birine denk gelmişsinizdir. sayıları o kadar fazla ki denk gelmemek neredeyse mümkün değil.
bu tipler civarda beslenen sokak hayvanlarının toplatılıp ücra köşelere atılmasını isterler, bıraktığınız su ve mama kaplarını alıp çöpe atarlar hatta etrafta kedi köpek yuvası görürlerse parçalarlar. olaylar büyüyünce de "ben de hayvanseverim ama..." diye kendilerini savunmaya başlarlar.
be şerefsiz herif hayvanseverim diyorsun da bu zamana kadar hangi sokak hayvanının önüne bir kap mama koydun? hangisine bir yuva yaptın ya da evine aldın? yaralı bir tanesini görünce tedavi mi ettirdin?
yok, hiçbirini yapmazlar. göz görmeyecek bir yere atılıp açlıktan, hastalıktan ölmelerini istemek de vicdanlarını zerre kadar sızlatmaz.
hep böyle günceli yakalıyormuş gibi haberlerle heyecanlanıyoruz. sonrasında unutulup gidiyor. bunun sonu nasıl olacak bakalım.
selçuk bayraktar' ın paylaşımlarından birinde taslak çizimler vardı. kesin o kağıtların arkasında adam asmaca, isim bitki şehir falan da oynamışlardır.
legatum institute' un 2017 yılı için yaptığı araştırmasına göre türkiye, 149 ülke arasında 88. sırada yer almış.
geçen sene 2016 sıralamasıyla ilgili yorumumu kısaca yazmıştım ama şimdi bulamadım. (daha doğrusu aramaya üşendim.)
bu kuruluş her sene "the legatum prosperity index" adıyla bir refah seviyesi raporu hazırlıyor. listede yer alan 149 ülke ekonomi, iş çevresi, yönetim, kişisel özgürlük, toplumsal ilişkiler, güvenlik, eğitim, sağlık ve doğal çevre sıralamalarına göre değerlendiriliyor.
türkiye' nin son 10 yıl içindeki en yüksek sıralaması 72. 2017 yılında ise geçen seneye göre 10 sıra birden gerileyip 88' e düşmüş. güvenlik konusunda kenya' nın bir sıra gerisinde 133. sıradayız. genel sıralamaya göre hemen üstümüzdeki ülkeler sırasıyla ruanda, gana, guatemala şeklinde.
kapıya gelen genç bir eleman "ak parti'den geliyoruz." deyip elime bir şey tutuşturdu. bir baktım "büyük usta' nın eserleri - boyama kitabı" yazıyor. "bizim evde çocuk yok. teşekkür ederim." deyip geri uzattım ama yine de almamı isteyince kabul ettim.
ilk başta siyasi bir olay için boyama kitabı çıkartmak biraz saçma gibi göründü ama daha sonra yaratıcı bir propaganda çalışması olduğu kanaatine vardım. zira içi sayfalarca yazı dolu olan kitapçıkları açıp okuyan seçmen bulmak çok zor.
"ne varmış lan bunda?" deyip bir göz attım. her yaprağında yapılan işlerin bulunduğu 10-15 yapraklı bir kitap. tahmin ediyorum ki çocuğun eline vermeden önce her ebeveyn açıp bir bakar içinde ne varmış diye.
kısacası ben fikri beğendim. hem yetişkinleri meraklandırıp içeriğe baktıran hem de "çocukları da düşünüyoruz." alt metni olan bir tanıtım yöntemi. benim oyumu almak için yeterli değil ama yine de iyi düşünülmüş.
insanoğlunun ışık hızını aştığı, farklı gezegenlerde kolonileştiği ama yine de hükümdarlık kavgalarının son bulmadığı bir evrende geçen, 1988 yapımı anime.
hikaye, galaktik imparatorluk ve hür gezegenler ittifakı arasındaki savaşı hem askeri hem de politik yönlerden ele alıyor. günümüz hükûmetleriyle de epeyce benzerlikler var. politikayı kişisel çıkarlarına alet eden bürokratlar, asker olarak ölmenin gururundan bahseden ama kendi evlatlarını askere göndermeyen bakanlar, fikirlerine karşı çıkıldığında hainlikle suçlayan makam sahipleri...
yaratılan evren hakkında derinlemesine düşünüldüğü belli ama savaş sahnelerinde bu pek belli olmuyor. öyle ince düşünülmüş askeri manevralar beklerseniz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. hikaye daha çok olayların politik ayağını merkeze almış gibi. savaşlar uzay gemileriyle yapıldığından donanma rütbeleri kullanılmış ama nasıl bir rütbelendirme sistemi olduğunu anlayamadım. daha 30 yaşına gelmemiş bir asker koramiral rütbesine çıkabiliyor.
az önce a haber' in ve akşam' ın sitesinde dolanırken fark ettim bu gerçeği. bir anda ülkemizin arkasından çevrilen ha-in oyunların farkına vardım. haberde geçen diğer kısımlardan da bahsedeyim size. okurken resmen kanım dondu.
muharrem ince 4+4+4 sistemi yerine eski eğitim sistemine geçileceğini söyleyerek yerli ve yabancı vesayet odaklarına göz kırpmış.
yani bize 8 sene boyunca ilkokul okutarak ülkeyi başkalarına teslim edecekler. ama ortaokulu ayırırsak vesayet odaklarının oyununu boşa çıkarmış oluyoruz. nasıl olduğunu tam anlayamadım ama neyse.
meral akşener insan ve devlet arasındaki uçurumun kaldırılacağını, parlamenter sisteme geçileceğini söylemiş. bir de yetmezmiş gibi askeri liseleri açacaklarmış. habere göre parlamenter sistem vesayeti ve darbe günlerini geri getirirmiş. askeri okullar da darbeci askerler yetiştireceklerinin kanıtı.
yani cumhurbaşkanı olursa darbe yapacak ve kendini devirecek! bu meral de bi acayip kadın yahu. niye kendine darbe yapıyorsun? ehehe.
temel karamollaoğlu ohal in kaldırılacağını ve şiddete başvurmadıkları sürece farklı fikirlerin önemseneceğini söylemiş. yani habere göre fetö' cülere af çıkartacakmış.
hem farklı fikirleri önemsemek ne demek? resmen anarşi! ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışıyorlar.
oldu olacak güçler ayrılığını getirin de ülkeyi kimin yönettiğini bilemez hale gelelim.
bana bir şeyler oluyor. bu kadar aydınlanma bünyeme fazla geldi sanırım.
sevgilinizin ve sizin isminizin ne derece uyumlu olduğunu gösteren, tamamen bilimsel metotlarla hazırlanmış ve hata payı olmayan bir test.
eğer isim uyumunuz düşük çıkarsa ilişkinizi derhal bitirin derim. o derece bir test yani.
mesela ben birkaç isim denedim en uyumlu olduğum şeyma çıktı (130 puan). aranızda şeyma varsa benimle iletişime geçsin. ciddi düşünüyorum.
her önüne gelene ağzından salyalar fışkırtarak "fetöcü" demenin sonucudur.
15 temmuz' dan önce alan adı ve marka patenti alınan "kurtlar vadisi darbe" filminden dolayı pana film için fetö' den talimat aldığı yönünde iddialarda bulunan nihat doğan ve söylemezsem olmaz ekibi için 8 yıl 4 ay hapis cezası istenmiş.
bir yapım şirketi bile bu ithamlar karşısında sessiz kalamayıp hukuki yola başvurmuş. bakalım adalet bakanlığı da infaz koruma memurlarını zan altında bırakan ithamlar ve hakaretler karşısında aynı duyarlılığı gösterecek mi? yoksa canlı yayında dilenen bir özürle her şey unutulup gidecek mi?
--spoiler--
Beyaz TV'de yayımlanan "Söylemezsem Olmaz" adlı programda "Kurtlar Vadisi Darbe" hakkında yapılan yorumlarda iftira ve hakaret suçunu işledikleri iddiasıyla programın sunucuları Nihat Doğan ve Ömür Varol'un da aralarında bulunduğu 5 kişi hakkında "iftira"ve "hakaret" suçlarından 8 yıl 4'er aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi. iddianamede, şüphelilerce ilgili televizyon programında "FETÖ'den talimat alındığı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın ölümle tehdit edildiği, yapımcı ekibin 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildiği" şeklindeki iddiaların tahkir ve iftira kastı taşıdığı vurgulandı.
--spoiler--
opensubtitles org, turkcealtyazi org ve altyazi org siteleri üzerinden altyazı araması yapan ve sonuçları önünüze dizen aracı bir site. sizi hem site site dolaşıp altyazı arama zahmetinden kurtarıyor hem de basit arayüzüyle linklerin, pop-up ların arasında kaybolmanızı önlüyor.
kaç zamandır market poşetlerini gözlediğiniz, tavuk eti dahi alamayan ve kendine vejetaryen diyen komşuya kurban eti götürmektir.
onun da boğazından birkaç lokma kırmızı et geçmiş olur.
bu kadar çok sikildiğine göre doğruluk payı olan bir durumdur.
ayrıca kuyruk sallamayan formata kimse o gözle bakmaz. yani kendisine biraz çeki düzen versin.
olası bir uzaylı istilası sırasında tanıştığınız yeşil tenli, iri gözlü arkadaşlarla ciddi düşünmektir.
yakın zamanda nasa, dünya' ya ulaşması 40000 sene süren bir sinyal aldıklarını iddia etmişti.
şöyle kabaca bir hesap yaparsak; bizim uzaya yolladığımız ilk sinyal 1974 yılında gönderilmiş, nasa' nın aldığı sinyal de uzaylıların ilk sinyali olsa, arada 39957 senelik bir fark var demektir. bunlar da bunca zaman boş durmamıştır herhalde. teknolojik çalışmalara falan girişmişlerdir. yani gezegenlerinin amına koymak ve kaynakları tüketmek konusunda bizden 39957 sene daha öndeler.
biraz haklılık payım varsa bu yeşil arkadaşlar çoktan o ilerideki soluk mavi noktaya taşınma kararı almış olabilirler. hadi bakalım gezegendeki canlı çeşitliliğini arttırmaya hazır olun.