bu canlının gözünün feri gibi bir de beyni gitmiş. kafalarında beyaz fesleriyle, evlerine tıktıkları ve beyinlerini itaat, her şeye şükür edip isyan etmeme gibi şeylerle yıkadıkları çocuklarıyla beraber bu canlılara ayrı ülkeler kurulmalı bence. herkesin onlar gibi olduğu ülkede bakalım kim ne icat edecek kim ne üretecek. daha doğrusu bunların götlerini yayarak kazandığı paraların kaynağı o ülkede ne olacak asıl onu çok merak ediyorum. neyden nemalanacaklar o zaman acaba?
işte bunlar hep oksijen israfı.
Kasvetli havaları seviyorum demeyeyim de dışarısı pırıl pırılken evde kös kös oturduğum zamanlar bi yağmur yağsa da serinlesek demiyor değilim. Sıcağı çok sevmediğim de bi gerçek. Eneze Erikli'ye filan gitmedikten sonra o pırıl havalarda da dışarı çıkmak istemiyorum. O zaman da ev bana hapis gibi geliyor. Garip garip işler. Ne dediğimi ben de çok anlamıyorum bazen.
istifa ederken bile sebepsiz bi şekilde burdan muhalefete ekmek çıkmaz diyor. Be ebenin mı neden istifa ediyosun onu söyle önce muhalefet nerden çıktı şimdi demezler mi insana.
huuu huuu diye garip hareketler yapanlar.
ürküyorum valla ben. bi sefer gece otobüsüyle ankaradan istanbula gidecektim. aştiye bir geldim 30 tane cemaat mensubu toplanmış. birinin elinde tef gibi bişey. aştide hu hu yankılanıyo gecenin birinde. ne gerek var böyle şeylere anlamadım. gecenin karanlığında kaybolup giderler umarım.
yalnız kaldım. onca insanın içinde hem de. gerek bakışlar gerek sözler benim odama duvar oldular. öylece aralarında kalakaldım. seslensem de bir ben duyuyorum sesimi. ya da bi tek duvara bakıyorum. duvar da bana bakıyor ama beni görmüyor. anlamıyor. ben onu anlıyorum ve ona duvar diyorum. sert, ruhsuz ve boş..
onlarca rakı şişesi gelip geçti insanların masalarından. litrelerce gözyaşıyla sulandı toz kalkmasın diye gönül kapılarının önü. ama yeşil ışık yanınca herkes kendi yönüne gitti. akılda kalan tek durunca yavaş geçen çileli anlar oldu.
hiç iyi değilim. daha ne söyleyeyim?
kendi kendine yazan insanlar olan yazarlardan veya şairlerden bir farkı yoktur. onlar da bu işi bir başkasıyla değil kendi kendilerine yaparlar. ince, güzel iştir.
hayattaki tek amacı kendi gibi düşünmeyen insanları aşağılamak olan zavallı düşüncelere sahip insanların düşük olduğunu zannettiği seviyedir. ha bu ülkede içkili mekanda ağzında sigara bi elinde bira bir elinde meme gitar eşliğinde izmir marşı çalıp söyleyen sözümona atatürkçüler de var gözümle gördüm. türlü türlü eleştirilmeyi hakediyolar. okumaz etmez. bağnaz bir karşı görüşlü insandan farkı yok gözümde. demem o ki bu iq seviyesini belirlemeye kalkan kişilerin iq su buna yetmeyecek.
yaşasam mı ölsem mi ikilemi. bazen aileyi de unutup hayatta neden var olduğumu ne için bu sabahlara uyanıp bu gecelerde uyuduğumu sorguluyor ve bir sonuca varamıyorum.
x - ne okudun?
y - bilgisayar mühendisliği.
x - ya benim bilgisayarda internete girince hep virüs açılıyor açık seçik kadınlar filan tövbest.
y - olur öyle dayı porno izlediğinden filan değil.
şu sıralar cayır cayır yanan ama bahar aylarında mis gibi olan il.
küçük olduğu için giysi mağazası pek yok.
çay bahçelerindeki sandalyelerin hepsi aynı yöne bakar bir de.