cinsiyet farklılaşmasını sağlayan hormon. aynı zamanda bizim için önemli olan yumurtalık rezervini gösterir, yani doğurganlığı yorumlamayı sağlar.
öyle bir değerdir ki, ne az ne çok olanı sevilir. yani yumurta rezervi sonsuzluğa doğru çıkan, aşırı doğurgan kadın diye bir şeyin olmadığını bize gösterir. infertilite riski ya da herhangi bir kadın doğum hastalığınızda amh değerine bakılır.
kişiye, yaşına bağlı olarak 2-6 arası normal kabul edilirken (genel olarak bahsediyorum çünkü bir doktor tarafından yorumlamalar çok değişkenlik gösteriyor), 1,5'tan azsa filmlerde gördüğümüz şu ''çocuk yapmak için son zamanların'' tavsiyeleri başlayabilir eğer çocuk düşüncesi varsa. yani korumak lazım o yumurtaları diyebiliriz. onun dışında 0.05 olsa bile çocuğunuz olmaz denilemez. hala olabilir.
6-8'den çoksa (bkz: polikistik over) olabileceği söylenir.
önemli bir hormon. pek çok tedaviyi belirleyici bir role sahip. bir de kaç tane doğurabileceğini öğrenmişsin gibi seviniyorsun bu değeri duyunca. baktırın, kadın sağlığı değerli.
Görünür olduğunuz için, toplumda bizimle, tüm yönlerinizle kendiniz olduğunuz için teşekkür ederiz. Yaşanan ayrımcılıklar, korkular, tehlikelerden dolayı görünür olmamayı seçenler de oldukça anlaşılır. Görünür olmasanız da sizin yanınızdayız.
Bugün için tekrar hatırlatmakta fayda var.
Lezbiyenler erkeklerin cinselliğini doyursun diye, porno sektörü coşsun diye bir araç değildir.
Lezbiyenlik bir tercih değildir, yönelimdir. Sonradan oluşmaz. Hastalık kategorisi çoktan kalktı.
Din ile bir ilgisi yoktur. Müslüman olup kapanmayı tercih eden kadınlarda da lezbiyenlere rastlarsınız.
Çocuklardan saklanması gereken bir şey değildir. Bir tehdit değildir! Çocukları buna teşvik edemez çünkü dediğimiz gibi sonradan oluşan bir “hastalık” değildir.
Teşvik edeceği tek şey, ayrımların olmadığı ve çocukların da kendisini sevgi dolu bir yerde hissedebildikleri bir dünya olur.
Son olarak çoğu lezbiyenin kendilerini yakın arkadaş olarak sundukları, yönelimlerini açmadıkları gerçeğinin de araştırmalar tarafından farkındayız. Bu yüzden böyle bir gün önemli. Bu yüzden heterolar için değil de lezbiyenler için görünürlük günü var.
Bu da abd new york merkezli kutlanan lezbiyen görünürlük gününden tarihi bir fotoğraf.
çocukluğunun gerçekte nasıl geçtiğini keşfetmek isteyenlere önereceğim bir kitap. yazarı psikolog, dahi bir kadın, alice miller.
ben çocuklarla çalışmak istediğim için alana dair diye okumaya başlayıp, bu zamana kadar öğrendiğim ve bildiğim kendi çocukluğumun aslında çok daha farklı şeyler içerdiğini görerek, şok olarak devam ettim. hem kendi hayatınız, hem çevrenizdekileri çok derinden anlayacağınıza şüphe yok.
geçmiştir, uğraşılmaz değil. bugününüzü nasıl etkilediğini de gözler önüne seriyor. bugüne kadar hiçbir kitabı okurken her sayfasında çocukluğum gözümün önünden geçmemişti. hem hatırlatmada, hem fark ettirmede muhteşem bir detay.
özellikle kitabın başlarında ''kendi çocukluğunun oldukça iyi olduğunu'' düşünenlerde gözlemlediği şeyleri anlatıyor. özellikle bu insanlara dikkat edin diye belirtiyor.
kendi çocukluğuna, kendi çocuğuna, kendi alanına yararlı olmak, onları gerçekten görmek isteyenlerin kitabı.
zengin bir beyin fırtınası için önce literatür taramasıyla başlanır. çünkü yapılan araştırmaları ve kanıtlanmış sonuçları öğrenip, oradan yola çıkmak gerekir. hem de size çağrışımlar yapar konu için.
literatürü tararken aklınıza müthiş bir konu gelir, ama heveslenmeyin. akademik çılgınlar onu çoktan bulmuşlardır. vazgeçersiniz.
uyku ve uyanıklık arasındaki o yaratıcı beyninizi kullanmak için o anı kollayıp düşünürsünüz. buldunuz mu? haydi tekrar literatüre kontrole.
çünkü makale konusu düşünürken kafanıza göre düşünemezsiniz, mutlaka önceden yapılan çalışmalardan destek almanız gerekir. a ile b yi araştırıyorsanız, neden a ile b yi araştırıyorsunuz sorusunu da cevaplamanız gerekir. ve bu cevabı önceki araştırmalardan, güçlü kanıtlardan bulmanız gerekir. akademi dünyası aksini kabul etmez. hani şu ''ben bambaşka bir şey bulabilirim araştırmalarımla'' fikri burada küçülerek yok olur. ben bunu yoğurt yapılırken mutlaka içine bir miktar yoğurt katılmasına benzetiyorum.
konuyu düşündünüz, buldunuz diyelim. tebrik ederiz. diğer aşamaya geçebilirsiniz, şimdi onaylatmanız ve beğendirmeniz gerekir. hiçbir makaleyi tek başınıza (öğrenciyseniz ya da alanda çok yüksek bir yerde değilseniz) yürütemezsiniz. hocalarınızın konuyu beğenmeleri gerekir. dolayısıyla buradan tekrar bir önceki adıma (bkz: makale konusu düşünmek) geçmeye de hazırlıklı olun.
Her şeye rağmen, bana göre makaledeki en önemli, en derin yer bu ilk adımdır.
en başlarda her şeyin mükemmel ilerlediğini belli eden abartılı sözlerdir. hayatımın aşkını buldum. bir tek seni beğeniyorum. hiç evlenmeyi düşünmezdim. hayatımın kadını/erkeği.
bir iki gün konuşmuşsunuzdur, ama sensiz geçireceği tek saniyede intihar edecek kadar çok bağlanmıştır. abi bi git kendini kontrol ettir istersen. nasıl bir hayal gücü o. bir şeyler yaşanacaksa da gerçek hayata uygun yaşansın. sonra aldatılmayla insanlar travma yaşıyorlar. yaşarlar tabii.
gerçeklikten kopmadan sevmek, sevilmek en güzeli. bu sevginin yoğunluğunu eksiltmez. bu klişeleri fark edilmesi gerek ki önüne geçilebilsin.
allahım yalnız değilmişim. keyifle bir içeceğin her halinin tadına bakmak, özellikle ılıkken her içeceğin tadının değiştiğini fark etmek çok hoşuma gidiyor.
sözlüğe psikolog olduğunu yazıp online terapi için ulaşın, ilki ücretsiz falan demiş. iki gram etikten anlayan psikolog bunu yazmaz. online terapinin ne demek olduğunu merak eden araştırır önce sen de araştırsaydın bir bacım martin. insanları kullanmaya, meslekleri kullanmaya gelmiş ve yalanı ahlaksızlığı uygun görüyor bu yolda. kadınlarla ilgili yazdığım şeylere de sürekli cevap veriyor. dikkat edilmesi gereken kişi.
Ankara'da emek'te yeni açılan, 2 birbirinden tatlı psikolog barındıran merkez. ikisi de işine aşık olmalı ki merkezleri sıcacık hissettiriyor. alanımın cidden gelişmeye başladığını burada buram buram hissettim. bu alan sıkıcı değil bu merkezde. toplumla iç içe eğitimler yapıyorlar ve her şeyin bilimselliğe dayandığından emin oldum araştırarak öğrenerek. bazı merkezlere gidiyorum eğitim almaya, eğitimi verecek adam psikoloji okumamış daha falan. bize böyle donanımlı yerler lazım.
sağlık olarak geriletmeyecek temel hijyen, ilişkinizin kalitesini de yükselteceği için güzel bir şey olur. onun üzerine maksimum çabayla, çitile temizle hiç ter kokma dünyası akılcı bir düşünme şekli olmasa gerek. öyle bir dünya söz konusu değil.
birini sevince ona değecek olan her şeye dikkat edersiniz, sağlığını bozmasın, temel temizlik alışkanlıkları gayet yeterli. kadınlar olarak her an buram buram hijyen kokmak zorunda değiliz. erkekler her tarafı kıllı, spordan çıkıp tüm gün geziyor, kadınlarda bir tüy tanesi görülünce öf kıllı pis. sensin pis. terleriz, hasta oluruz, yoruluruz gün içinde. çevreden etkileniriz, günlük türlü koşullar var. normal canlıyız siz ne bekliyorsunuz?
koşullar sürekli değişir ve o yüzden gerçek dışı bir şekilde temizlik hayali kurmaya gerek yok. temel şeyleri zaten öğrenmiş ve uygulayan insanın en kötü koşulla karşılaşsa da sizin tiksindiğiniz bu kadar konuştuğunuz kadar olacağını hiç sanmıyorum.
soyundukları sahnede ağladım, ağladım uzunca. dramatik sahnelerin etkisi geçer, bunların değil. günümüzde flört dalgalarıyla uğraşırken, yok neremiz güzel, yok neyle daha cool olurum derken karşımıza çıkan insanları sevmeyi ve hayatı yaşamayı kaçırıyoruz.
''dokunuş
ilk iletişim yöntemimiz
güven, korkusuzluk, huzur
hepsi nazikçe okşayan bir parmağın ucunda
veya dudağın yavaşça yanağa değişinde
mutluyken bizi bağlar, korktuğumuzda destekler,
arzuladığımız ve aşık olduğumuzda bizi heyecanlandırır
nefes almak için havaya ne kadar ihtiyaç duyuyorsak
sevdiğimizin dokunuşuna da ihtiyaç duyarız
ama dokunmanın önemini hiç anlayamamıştım, onun dokunuşunun
sahip olamayana kadar.''