Çıkma teklifi, biz yetişkinlerin fena yıllar önce, hayatından çıkmış ve orta okul anıları içinde kalmış bir durumdur.
Erkek kişi, dişi kişiye sorar 'benimle çıkar mısın?' diye. Sonra bunlar okulun arka bahçesinde yürürler, eve beraber giderler efendime söyliyim, apartman kapısında kikirderler filan.
Büyüyünce bu 'yarın akşam bi yerlerde bir şeyler içmeye gidelim?' yada 'film festivalinde süper bi filme ikimize bilet aldım..' vs. oluyor. Hem konsept de değişiyor, okulun arka bahçesinde apartmanın kapısından daha geniş bir çevreye yayılıyor.
kompozisyon'un, tuval boyutlarinin disina tastigi izlenimi yaratacak sekilde duzenlenmesidir. Figurler kuralsiz, serbest bicimde duzenlenmis izlenimini verirler.
Asimetri, acik kompozisyonda merkezi oneme sahiptir, duygu ile simetrinin uyusmazligini vurgular.
Gunumuz sanatinda en fazla basvurulan kompozisyon turu, barok ve maniyerist resimde de cok sık kullanilmistir.
(bkz: gestural abstraction)
Eylem resmi, en ünlü örneği;
Jackson Pollock` 1947 yılında yere serdiği dev tuvallerin üzerine boyayı akıtarak, sıçratarak damlatarak resimler yapmıştır. Resim sanatçının tuval üzerindeki hareketlerinin göstergesidir. Action Painting'de resim daha önceden tasarlanmaz, sanatçının eyleminin ürünü olarak ortaya çıkar yani sanatçının anlık dışa vurumu söz konusudur.
Goya diyince akla bi gelen çıplak maya ile giyinik maya. Oysa Goya bi kadın tasvircisinin çok çok üzerinde bir ressamdır.
Üzerine çalışırken, güzelliğini farkettiğim ressamdır. Türkiyede pek az tanınmakta, ingilizce ve türkçe kaynakların azlığından popüleritesinin düşük olduğu anlaşılabilecek ressam, kendisini tanımak için ispanyadan cilt cilt kitaplar getirttiğimdir.
Goya, aragones'li fakir bi ailenin çocuğudur, dönemdaşları gibi sanatla tanışıklığı din aracılığıyla olmuştur.
Daha sonra Madrid'e doğru yönelmiş, ün geç yaşlarda gelmiş, bildiğin Velazquez gibi saray ressamı oluvermiştir.
Aristokrasiye karşı sürekli hicivli bir tavrının olmasına rağmen, nihayetinde saray ressamlığı yapmıştır.
50'li yaşlarında geçirdiği sinirsel bir hastalık yüzünden duyma yetisini kaybetmeye başlamıştır. Rahatsızlık dönemlerinde Aydınlanmacılara ilgi duymuş, Fransız Devrimini çok yakından takip etmiş, Jean-Jacques Rousseaudan etkilenmiştir. Rahatsızlığının ilk evresini atlattıktan sonra Caprichos isimli 80 gravürden oluşan dizinini çıkartmıştır. Aydınlanma döneminin etkileri ile çıkarttığı bu seride toplumun ve bireylerin cehaletlerini ortaya sererek toplumun aydınlanmasını sağlamaya çalıştığını belirtmiştir.
El sueño de la razón produce monstruos ( Aklın uykusu canavarları doğurur) adlı gravürü bu serinin kapak resmi olarak seçmiştir. http://upload.wikimedia.o...B3n_produce_monstruos.jpg
Resimi, kimi tarihçiler (Jose Ortega y Gasset) tarafından uyuyan / düş gören sanatçının beyninin yarattıkları yani doğrudan sanatçının bilinç altındaki vahşeti olarak yorumlarken, kimi tarihçiler (Javier Potus, Valeriano Bozal) tarafından akıl eğer uyursa, cehalet, şiddet ve vurdumduymazlık iktidara geçecektir şeklinde yorumlanmıştır.
Daha sonra ispanyada Yarımada savaşalrı başlar, ispanyol halkı Napoleon Bonaparteın açtığı savaşta, gaddar savaş suçlarına maruz kalır, git gide fakirleşir savaştan fazlasıyla etkilenen Goya 'Los desastres de la guerra' (savaşın felaketleri) adında ikinci bir gravür serisi çıkartır.
Bu gravür serisi, kopuk kafalar, kurşuna dizilen kadınlar, çocuklar, ölü hayvanlar vs. den oluşan savaşın anlatıldığı son derece dramatik bir seridir.
Hastalığının tekrarlamasıyla Goya, Beethoven gibi duyma yetisini tamamen kaybeder, içine kapanır. Segovia yakınlarında iki katlı bir evde inzivaya çekilir ve aklındaki canavarlar birer birer duvarlarına dökülür. Quinta del sordo (sağırın evi) adlı evinin duvalarlarına yaptığı resimler, kullanılan koyu tonlar ve temalarındaki delilik, karamsarlık, halüsinasyonlar, yalnızlık, güzelliğe duyulan tiksinti sebebiyle Siyah resimler (pinturas negras) olarak adlandırılmıştır.
Bunların arasında en sevdiğim Saturno devorando a un hijo (çocuğunu yiyen Satürn): https://galeri.uludagsozluk.com/r/39765/+
duvara yapılan 14 resim ev yıkılmadan önce tuvale aktarılmış ve Prado müzesine verilmiştir.
Türk kahvesini sevenininde sevmeyeninde, eminönü'ne saçtığı kokuyla aklını başından alan şubenin sahibi marka. Türkiyede, türk kahvesi kültürünün mirasçısı, taşıyıcısı.
Geçen günlerde Pera'da ziyaretine gittiğim ressam,
Vitebsk'de (beyaz Rusya) dünyaya gelen Yahudi sanatçı, Fovizm, kübizm ve sembolizmi harmanlamış, esin kaynağı olarak doğduğu küçük kenti, aşklarını, çocukluğunu kullanmıştır.
Bence Fovistliği, kübizm ve sembolizminin önüne geçer, renk zevki beni benden alır ki, Picasso kendisi için "Matisse öldükten sonra, ressamlar arasında renkten anlayan bi Chagall kaldı." diye buyurmuştur.
Sembolizmi ise basit öğelerden oluşur. Örneğin Ringa balığı, ringa balığı ticareti yapan babasına göndermedir, aşıklarla beraber resmettiği inekler ve horoz verimliliği, vitebsk evleri çocukluğuna duyduğu özlemi sembolize eder. Santçı Vitebsk'e öyle özlem duyarki Birleşik devletlerde yaşarken vitebsk'e yazdığı açık mektupda "I did not live with you, but I did not have one single painting that didn't breathe with your spirit and reflection." (seninle yaşamadım ama senin ruhunu ve yansımanı solumamış tek resmim yok.) demiştir.
Gülümseten romantiktir.
Havalarda soğurken renkleriyle, romantizmiyle içimizi ısıtmıştır.
turk egitim sisteminin getirdigi zorluklardan dogmus umutsuz bir sorudur. Neden pi yi sadee pi alipta sonuclari 8pi yada pi/3 bulamayiz??
Matematigi dahada sevimsizlestirmek adina 3 degil, 3.14 degil 3.1415926535897932384626.. alalim??
- hocam pi'yi uc alabilir miyiz?
- bilmemki pi ne der bu ise.
(edit: sosyal bilimciyim ben piyi hic biseyden almadim. neden boyle bi basliga yazdigimi da anlamadim.)
(bkz: la nascita di venere) en ünlü erken rönesans eserlerinden biri sayilabilecek Botticelli(1445-1510)tablosu, Floransa'da Uffizi'de sergilenmektedir.
Botticelli, medici ailesi tarafindan yetistirilmis bir ressamdir. Bu tablo'da Medici ailesinin unlu evi Villa di Castello icin 1482-83 yillarinda yapilmistir.
Resmin yapilmasinin arkasindaki hikaye bazi sanat tarihcileri tarafindan, Giuliano di Piero de Medici'nin, Venusun dogduguna inanilan kasabada dogmus olan sevgilisi Simonetta Cattaneo Vespucci'ye olan askini anlatmak amaciyla yaptirildigi soylenirken, bu varsayim unlu tarihci Felipe Fernández-Armesto tarafindan reddedilmis ve romantik sacmaliklar olarak degerlendirilmistir.
Esere kaynak olan metinin Latin ozani Ovidius'un Metamorphoses ve Fasti adli siirleri oldugu soylenir. Venüs'un, nam-i diger Aphrodite'in deniz suyunda bir istiridye kabugu icinden yetiskin bir kadin olarak dogdugu gorulmektedir ama bazi sanat tarihcileri bunu bati rüzgari Zephyros ve sevgilisi bahar tanricasi Khloris tarafindan itilerek sicilya kiyilarina yada Portovenere'ye cikan Aphrodithe olarak yorumlarken, daha inancli yorumculara gore tabloda yeni platoncu anlamlarin aranmasi gerekmektedir.
Tablo ile ilgili ilginc bir detay da, eserin tamamen pagan etkileri tasimasina ragmen, roma katolik kilisesi tarafindan cikartilan ve bircok eserin yakildigi unlu Savonarola yangini sirasinda yakilmamis olmasidir.
duccio di buoninsegna'dan sonra Siena Ekolünün en önemli temsilcilerinden biridir. Siluet resim geleneğini resim sanatı tarihinde başlatarak, Siena Gotik üslubunun en önemli ve ince örneklerini ortaya koymuştur. Edebiyatçı arkadaşları Petrarca ve Vergiliusdan etkilenerek, sanatında şiirsel yapı oluşumunu sağlamıştır. Siena Ekolünden bir sanatçı olarak dinsel öğeleri elden bırakmamıştır.
1280-1348 yılları arasında yaşamış olan Proto Rönesans Ressamı. Siena Ekolünden olup, daha sonraları Giotto di Bondone'u takip etmiş hatta 1320'ye doğru Giotto baba ile çalışmaya başlamış, bir natüralist olarak karşımıza çıkmıştır.
Fakat Giotto resmiyle ortaya çıkan perspektifi ve yine Giotto resmindeki insan yüzlerindeki mimikleri, psikolojik dışavurumları kullanamamıştır.
1255-1319 yılları arasında Siena'da yaşamış olan ressam. Proto Rönesans olmakla beraber bu dönemin gerici ekolü olan Siena Ekolünün kurucusudur. Rönesans döneminde ortaçağ resim anlayışından sıyrılamamış, koyu dinci tavrı korumuştur. Ortaçağ Avrupa resmine ek olarak, resme bizanten unsurlar eklemiş ve tabiki bu unsurlarda aşırı abartılı ve iddialı renkler ve özellikle mistizme kuvvet veren altın rengini çok fazla kullanmıştır.
Proto rönesansın ikinci önemli ekolüdür. Floransa Ekolünün tersine, daha mistik ve Bizans tarzı bir resme yönelmiştir.
Floransa ekolü ne kadar ilerici bir tutumda ise Siena ekolü bir o kadar gericidir. Proto Rönesans ekolü olmasına rağmen anlayış olarak, ortaçağ resim anlayışından sıyrılamamıştır.
Cimabuenin öğrencisi proto rönesans, floransa ekolü ressamıdır. 1267-1337 yılları arasında yaşamıştır.
Giotto ''baba'' resim sanatının gelişimini başlatan sanatçıdır. perspektifi bularak, proporsiyonu iyi olmayan resmi düzeltmiştir.
Her ne kadar din temalı çalışsa da resme insanı ve insana ait olanı katarak resim sanatını dünyevileştirmiştir. Sanatı dinsellikten, doğalcılığa yönlendirerek döneminde büyük tartışmalara sebep olmuş fakat, rönesansın hızlı ilerleyişi sayesinde bu tartışmalar Giotto Babanın lehine sonuçlanmıştır.
Altın sarısı gibi mistizme kuvvet veren renklerin yerine gökyüzünü maviye boyayan ressamdır.