modaya uyucam felsefesini taşıyan her insanda görüntü kirliliği oluşması kuvvetle muhtemeldir..bir kere herşey herkese yakışmaz (kısa boylu birine uzun bişey yakışmaması gibi..) bunu bilmek gerekir..sonra herkesin yaşam tarzına uygun bir giyim tarzı da mevcut olmalıdır.insan kendi tarzına uygun yakışanı bulup giyinse görüntü kirliliği ve ardından gelen sosyal dışlanma gibi bir durum olmaz. ayrıca kimse kimsenin özgürlüğünü kısıtlayamaz elbette ama ilk intiba kavramı işte bu noktada devreye giriyor malesef..
bir insanın karşına geçip ağzına etmeden hemen önceki kullanacağı kalıp tümcedir..en iyisi zamanlamayı iyi yapıp cümlenin devamını getirtmeden sözünü kesmektir..
artık hiç bir anlamı olmayan bir gündür lakin düşünürsün bir yere kadar.. ayin yapar gibi her sene insana işkenceye dönüşmemesi önerilen bir gündür sıradandır..
genelde bayramlarda tatillerde ailenizin evinde gerçekleşen bir durumdur.. bir açarsın dolap ağzına kadar dolu? aman allahım ben ne severdim lan eskiden? diyerekten çocukluğunuza inme eğilimi oluşur ansızın..ama örenci evinde öyle midir? değildir. yarın ne yiyeceğinizi bilirsiniz mesela.. gözünüzü açmadan raftan tek hamleyle alırsınız alacağınızı. zaten o rafta tek bir şey vardır..
çocuk doğurmak doğurganlıktır sadece.. annelik ise bir sorumluk.. dünyaya yeni bir bireyi getirmiş olmanın verdiği büyük sorumluluğu üzerine alabilmektir annelik. çocuğun olduğunun bilincine vararak yaşamaktır annelik..o hastayken uyumadan başında geçirdiğin süredir annelik..
-o gözler ki-
o gözler ki vahşidir
yangın kızıllıklarıyla korkunç
kanlı bir sevdayı çoğullaştırır
karanlık kirpikleri
göz değildirler
bir namludan fırlamış
mermi çekirdekleri
o gözler ki çakmaktaki alev zehirli hançerlerdeki uç
yakut bir avize gibi yalnızlığımızda dururlar
nereye gitsek gelir bizi bulurlar
gelir bizi bulurlar
bulurlar..
attila ilhan
salonda dekor olarak bira şişesinden piramitler..birikmiş faturalar, komşunun verdiği son model koltukların, anlamsız perdelerle ve annenizin atmak üzere olduğu halıyla kombine edilmesi..
dogmatik ve tepeden inme inançların çok dışında kalan bir tanımlamadır bilim. eğer bilim inançlarla beraber iş görebilseydi deneyi hangi kefeye koyabilirdik? bilimle uğraşıyorsak, pozitif bilimlerde bizim bazı inançlarımızdan sıyrılmak zorunluluğumuz vardır.. ve bilime ışık tutmak adına zincirlerimizi kırmak en doğru olan yöntemdir.. bir şeyi araştırırken olayın nasıl peydah olduğuna ve nasıl türediğine, yani olayın en uç noktasına kadar gideriz. ancak inançlar ise ısrarla bunun deneyle açıklanamaz bir nokta olduğunu savunuyorsa, ben bu verilerin üzerine nasıl bir araştırma geliştirebilirim?
etik olan duyguları tamamen bir kenara itip düşünecek olursak; idare edebiliyorsa öncelikle tebrik edilmeli.. çünkü insan 1 ilişkiye o kadar kafa patlatıp emek harcıyorsa, çaktırmayacağım diyerekten 1 den fazla olan ilişkide yaşanan baş ağrıları tahmin edilemez..ama duyguları körelten ve insanı ruhsuzlaştıran bu aptal duruma acıyacak da olmayacağımıza göre ve yalan da bir yere kadar diyerekten; çok kadın, hiç kadındır oğlum yalnızlıktır sonu..
bir şeylerden kaçış çabasıdır.. kendini dinleme isteği ve her gün aynı olan şeylerin ruhunu sıktığını farketmedir belki de..bazı olayları bu şekilde, kendi kendine daha iyi yorumunu yapıp kafanı toparlayıp dönüş yapma olasılığı olduğu gibi,bazen de ne kadar kaçarsan kaç beynin de seninle geleceğinden aynı düşüncelerle olduğun yere geri dönebilmek de mümkündür..
desteksiz bir genellemeden öteye gidemeyen bir görüştür.. birikimsiz populasyon her çeşit düşünce sisteminde varolmuştur. çünkü populasyon dediğimiz şeyi toplumdan ayıramayacağımıza göre de bu genelleme biraz hava da kalır..herşeyden önce birikimsiz, bilinçsiz, eğitimsiz olmak toplumun ana sorunudur.. körü körüne birçok inançlara saplanan insanlar da en az ateistler kadardır.. bu da populasyonun dengeli dağılımıdır.
duyguların normal bir dışavurumudur.. bugün 15 askerimiz şehit oldu ve bu kişiler benim vatanımın evladıdır. orada asker ailelerinin ne kadar acı çektiğini gören bir vatandaşımızın da bugünkü bir durumdan etkilenmemesi mümkün değildir. hepimizin başısağolsun..
zamanında detayları atlayarak, birarada yaşamanın kıymetini henüz bilememek.. nasıl geçtiğine anlam veremediğin yıllar sonra ise, 4 kişilik bir çekirdek ailenin biraraya gelmesinin artık imkansız olduğunu anlamak...