bugün

anlaşılamadığını düşündüğünde hatta seni anlayacak kimsenin olmadığını düşündüğünde yapılmak istenendir.
(bkz: kapıyı çarpıp gitmek)
"otur oturduğun yerde başına iş açma" diyerek bastırılan istek. bir gün bastıramamayı istediğim cinsten.
(bkz: sen de basini alip gitme ne olur) * *
(bkz: bazen şeytan diyor ki al başını git uzaklara)
(bkz: güle güle)
yaşanılan yerdeki şeylerin yeterli gelmemesi ya da çok fazla gelmesi sonucu oluşabilecek istek.
ruh sıkılması, paylaşılacak kişi eksikliği, yalnızlık hissi ve düşüncesi ile yapılan eylem...
(bkz: gidecek yerim mi var)
yalancılığın, gördüğü maymuna muz atan zihniyetin şovenist yaklaşımıdır. genelde kızlara has bir durumdur ama bu boş kafalılıkta erkekler de vardır tabii. ne demek ya, alıp başını gitme isteği. bu dünyayı sana dar eden nedir? yok mu mutlu bir yuvan, yok mu seni seven insanlar, yok mu sorumlulukların? bu ne vurdumduymaz kepaze bir yaklaşımdır. başını alıp gidecekmiş. peh. ucuz politika malzemesi. ne demiş bir düşünür: intiharı düşünen birini korkutan ölüm değildir, intihar edecek olma düşüncesidir. yani işin kolayına kaçmaktır. aslında hiçbir yere gitmek istediğin yoktur. sadece öyle görünmek isteyip, bakın ben bunalım takılıyorum, yaşadığım yer de affedersin ama skimde değil modunda görünmektir, caka satmaktır, karizma nemalanmaktır. korkma, biryere gideceğin yok. yine oturup dinlersin bunalım müziğini, açarsın moda dergini, okursun saatlerce boşboş.
insanın, başı olmadan fazla uzağa gidemeyecini bildiğinden, içgüdü olarak geliştirdiği isteklerden biridir.
tek başına yapılamayacak istek nedense bünye kendi kendini bastırıyor otur oturduğun yerde diyor. ama yanına bir iki yandaş bulsan alsanız başınızı gitseniz uzaklara yok yok otur oturduğun yerde.
kendinizi kıyafetlerinizle soğuk suyun altına bıraktığınızda, eğer hala ruhunuz bedeninizden ayrılmadıysa, geçici olarak başını alıp giden istekdir.
herşeyin anlamsızlaşmasıyla düşünülmeye başlanılan durum. dar gelir her yer, nefes alamaz oksijensiz hale gelirsiniz, insanlar boğar sizi sözleriyle ve gözleriyle, kulaklarınız duymasın istersiniz, bir adım daha atamayacak gibi olursunuz, doğacak olan gün yeni ve güzel şeyler ifade etmez ve artık gitmek istersiniz. bunu yapacak kadar cesaretliyseniz önünüzde iki seçenek var başarı ve başarısızlık. ama hangisine ulaşılır işte o da meçhul.
insanın canı sıkıldığında, tüm şartlar aleyhinde olduğu bir sırada, mücadele etmekten yorulduğunda, çıkmaza girdiği zamanlarda mükemmel bir çözüm gibi gözüken istek. her şeyi silip sıfırdan başlamak, tüm alışkanlıklarını değiştirebilmek için bir fırsat gibi gözükür. yeni fikri cezbedici gelir ama alışkanlıklardan vazgeçmek o kadar zor gelir ki kıç üstü oturur yine insan.
zardanadam - kacacagim
giderken anayı da almayı unutmamak gereken göçüş. sonra tayyip bey darılır ama.
bir günde onlarca kez düşündüğüm şey. televizyonsuz, radyosuz, bencil insanlardan uzak ruhunu arıtmak. ulaşılamamak, kaçmak, kendin olmak, kendin için yaşamak. bir kez olsun huzurla uyumak. bir kez olsun, endişesiz uyanmak.
neyin basını alıp gidecegine baglı bulunan istektir.
Her şeyin bittiğini farketmişseniz, umudun kafdağının değil bu hayattaki tüm dağların ötesinde olduğunu hissetmişseniz, sabah kalkmak gece yatmak,..., hiç bir şey yapmak istemiyor olarak bulmuşsanız kendinizi, sizi eve götürecek otobüsün kalktığı duraktan ötelere nedensizce yürüyorsanız, gökyüzüne arada bir bakıp tüm dünyayı en başa götürecek bir felaketi arzuluyorsanız, bir şeyi yapmakla yapmamak, şu yada bu şekilde yapmak arasında hiç bir fark göremiyorsanız artık,, rüyalarızda kalmak için sonsuz bir istek duyuyorsanız, yemek yemeyi sadece üç dakikaya sığdırıyorsanız sıkıntıdan, kendinizi savunmak içinizden gelmiyorsa hiç bir yerde hiç bir zaman, ver her yerde her zaman karanlıkta ılık bir ortamda durduk yere pat diye ölmeyi hayalliyorsanız, kimseye diyecek yada kimseden dinleyecek tek bir sözünüz bile kalmamışsa, doğumunuza neden oldu diye arada sırada annenize kem gözlerle bakıyorsanız, üstüne üstlük tüm bunlar olmuyormuş gibi "mutlu", "olağan" ve "dengeli" bir hayatınız varmış gibi göstermek zorundaysanız,....
işte bu gerçek ve geri dönüşsüz bir felakettir ve yapabileceğiniz tek şey arada bir müziği son ses açmak, kısmamakta direnmek, ve ölümü beklemektir, yada olaya müdahale edip tıpkı bir oyundaki keskin nişancı gibi yere sermektir düşmanınızı, kendinizi...
hangimiz herşeyi ve herkesi geride bırakıp, başınıda alıp gidecek kadar özgür... sorgusuz sualsiz sorumluluklarını ve sevdiklerini geride bırakıp bu diyardan gidebilir misin sen? bir daha hiç dönmemek üzere? sahi sen ne kadar özgürsün?
şehir yaşamının sayısız yan etkilerinden biridir.
pazar gecesi fiiliyata dökülecek eylemdir. öyle ya, istek olarak kaldığı müddetçe her düş bir yalandan ibarettir.
gideceğin her yere kendini de götüreceğin için, sonucun aynı olacağı eylem. *
"bir otobüse bindiğim,
biletçinin bilet bile kesmek istemediği ben" in isteğidir.*
düşünce özgürlüğünün olmadığını ve istediğini konuşamadığını, egoistler arasında tek lafının dinlenmediğini gördüğünde, doğanın ortasında ufak bir kulübeye gitme isteğidir.
birbirinin yüzüne bakmayan, selam sabahı çok gören, sürekli eleştiren hiç özeleştiride bulunmayan, bazı şeyleri abartıp laf ettirmeyenlerin yanından uzaklaşabildiği kadar uzaklaşması gerektiğine inanır insan.
okumak ister, ' yürü askere ' derler,
konuşmak ister, ' hayalcisin ' derler,
kitap okur, ' delisin ' derler,
o da alır başını gider tabi, hayal kadar güzel olamayan acımasız ve laftan anlamaz gerçeklerden öteye, pırıl pırıl hayalllere...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar