ben az konu$an çok yorulan biriyim
$arabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım $imdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri de çok severiz
hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz
çünki bütün sarho$luklar biraz
freudün alkolsüz sayıklamalarıdır
siz inanmayın bir gün deği$ir elbet
güne$e ve penise tapan rüzgârın yönü
çünki ben okumu$tum muydu neydi
bir yerlerde tanrılara kadın satıldığını
ah canım aristophanes
barı$ı ve e$ek arılarını hiç unutmuyorum
ölümü de bir giz gibi tutuyorum içimde
ölümü tanrıya saklıyorum
ve bir gün hiç anlamıyacaksınız
güne$e ve erkekliğe büyüyen vücudum
dü$üvericek ellerinizden ellerinizden ve
bir gün elbette zeki müreni seveceksiniz
(zeki müren i seviniz)
gece yarısı. son otobüs.
biletçi kesti bileti.
beni ne bir kara haber bekliyor evde,
ne rakı ziyafeti.
beni ayrılık bekliyor.
yürüyorum ayrılığa korkusuz ve kedersiz.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık
artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği,
elimi sıkarken sapladığı bıçak.
nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman.
geçtim putların ormanından baltalayarak
nede kolay yıkılıyorlardı.
yeniden vurdum mihenge inandığım şeyleri,
çoğu katkısız çıktı çok şükür.
ne böylesine pırıl pırıl olmuşluğum vardı,
ne böylesine hür.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık.
bakınıyorum başımı kaldırıp işten,
karşıma çıkıveriyor geçmişten
bir söz
bir konu
bir el işareti.
söz dostça
koku güzel,
el eden sevgilim.
kederlendirmiyor artık beni hatıraların daveti
hatıralardan şikayetçi değilim.
hiçbir şeyden şikayetim yok zaten,
yüreğimin durup dinlenmeden
kocaman bir diş gibi ağrımasından bile.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
artık ne kibri nazırın, ne katibin şakşağı.
tas tas ışık döküyorum başımdan aşağı,
güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan.
ve belki, ne yazık,
hatta en güzel yalan
beni kandıramıyor artık.
artık söz sarhoş edemiyor beni,
ne başkasının ki, nede kendiminki.
işte böyle gülüm,
iyice yaklaştı bana ölüm.
dünya, her zamankinden güzel, dünya.
dünya, iç çamaşırlarım, elbisemdi,
başladım soyunmağa.
bir tren penceresiydim,
bir istasyonum şimdi.
evin içerisiydim,
şimdi kapısıyım kilitsiz.
bir kat daha seviyorum konukları.
ve sıcak her zamankisinden sarı,
kar her zamankinden temiz.
"aman lafi edilir, sozu gecer, $unu da izlemi$ bunu da okumu$ gibi yapayim"ciliktan mulhem samimiyet-olcer gereksinimi doguran sentetik entelektuelizm.
"saynfeld guzel dizi ama bence dirim tiyitir da iyi grup ayrica en sevdigim jokey halis karata$" cumlesinin sahibi, bu konuda yuksek lisans sahibidir. ha bi' de ben onun ta gotune koyim.
$oyle: dost, arkada$, sevgili, ebeveyn farketmez.. hayatindan insan cikarmak.
-bitmeli'nin, bitti'le$mesi-
ko$ulsuz, gayri-iradi/iradi ya da hangi sebebe lehimlenerek yapildiginin pek bir ehemmiyeti kalmiyor artik. donu$umsuzlugu, dibacesi neticesine belirtec olan ili$kilerin epriyen baglarini kesmek ile ilintili. bitirmen, noktayi vurgunun kopegi olacak $ekilde, $aryoyla ta$$ak gecerek koymak gerekiyor bazen; yazilma amaci da bu olsa gerek..
o insani artik cevrende, hukmettigin hacmin gecerli oldugu ortam icinde istemiyor olmanin etkisi seni buna tetikleyen.. fi$tekleyici faktorun kestirilememesi de, ce$itli ayrilik nedenlerinin buzzwordu olsun. birakalim tatavayi da;
cesur insan i$i her $eyden evvel. her $ey'in ayri yazildigi cumlelere saygi duymakla baglantisi var, ben cozdum. her $ey'in icinde o'nun olmamasi gerektigini du$unuyorsun ve bitiriyorsun. tek kesik, tek yara, tek filistin askisi.. lirizm degil! noktali virgulleyelim;
hassasla$ilan an'lara daha bir dikkat ediyorsun. [artik yoksun!]
salya sumuk his parcaciklari.. [degget, gelirsen soros'sun!]
bugun sen, yarin ba$kasi.. [okuma burayi. kufrediyorum!]
kaba oldugu kadar da alafortanfonik bir dil olan almanca'nin weltschmerz ile birlikte en guzel sozcuklerinden biri: kalp agrisi.
garam nam a$k acisi'yla diki$ yerine katgut siki$mi$tir: bu, zefre diye bilinen, o semantik acidan $ahane ama muhteviyat acisindan deli-divane tasavvufi kavram di$inda hicbir ba$ka dilde tercumesi, ba$ka sozcukle ifadesi olmayan bir agri e$igine tekabul eder.
tercumesi elbette avi pardo'ya ait bir john fante kitabi.. hatta fante'nin ilk kitabi olma ozelligini ta$iyor. i$sizliginden, aylakligindan, nietzsche hayranligindan dem vuruyor, okuyun beni, diyor.
henry miller ve anais nin arasindaki ili$kiyi sikertmeye cali$an henry'nin karisi june'un oykusu aslinda bu. uc ki$i arasindaki ilginc ve erotik didi$meler.. kesinlikle izlenmesi gereken bir philip kaufman hediyesi.
regeneration ismindeki enfes otesi albumden, hakikaten harika bir the divine comedy guzelligi be sevgili okuyucu.. yani bu neil hannon denen irlanda'li oyle naif sozler yazip, bir de oyle naif bir ifade ve stil ile sunuyor ki o sozleri, e alki$, e temenna be saygideger okurum.
yorulmanin otesinde bir durumdur mecalin kalmamasi.. cunku yorgunlugunun dinlenmek gibi bir devasi var; uyumak, uzanmak $oyle, hissetmemek..
mecal stokun tukendiyse, bir ba$langic icin, bir yeni bir uyani$ icin artik gucun yoksa; bileklerindeki kesikleri uzattigin radyo anonslari duyuyorsan odanin ortasinda sevi$en bitimsiz bo$luga bakarak, sac tellerini topluyorsan her gun yastigindan ve ayakparmaklarin eksilip cogaliyorsa artik, bir $eyler bitmi$tir.. eksik bir agit oylee dudaklarinda; o da bitik.
$arkilarin anlami kalmadi ve fotograflarindaki sonbaharlardan ba$ka da bir $ey yok yuzumde gezen.. korkuyorum! korkularim gece aya cuklerini gosteriyorlar.. daha birkac dakika once timsah derili iktidar kayi$i ile dovuyordum bendeki seni, suruyup buklelerinden tozlarini yutturuyordum bu evrenin: $imdi hatirladigim kadarsin. bende benimseyemeyecegim bir ben kaldı, sen de tum gercekler kadar yalansin.
hikayelere sofistike finaller duruldu.. kirmizi ba$likli kiz, dipsiz bir ormanda azgin bir kurt tarafindan duzuldu. peter 'sikerim boyle a$kin izdirabini!' diyerek heidi'yi terk etti. jerry'nin olumunden sonra kendini alkole verdi tom.. istanbul sessiz.., cesedi karaya vurdu nemo'nun. kucuk prens buyudu bir du$un: mecal filan kalmadi!
agzimda bir kent kalintisi.. agzimda dunyanin en iri $eyi: adin!: anmiyorum artık onu..
senden bana kalan, kukuletalarini giyip de kirpigine takilan $ap$al yagmur damlalari.. senden bana kalan, acilmasi yasaklanmi$ bir eski $emsiye..
cello'yu, piyano'yu kanirtan adam.. the poet albumunu edinin derim. ayrica quiet storms romances for flute and harp albumunde october poem diye bir parca vardir ki, hangi ruh halindeysen sal kendini, ele gecirsin ve sonra o ruh halinin tam ziddina soksun seni. sokar biliyorum.
cylindrical chess: silindirik satranc.. go severler icin de, tavlacilar icin de yeni bir soluktur.. biraz tarayin, seveceksiniz. gerci ba$ta biraz kavga ediyorsunuz:
- abi o fil h5'e gitmez, kufrettirme
* silindirik ama..
- iyi, sikik.
2007 yilinda piyasaya cikmi$ enfes bir $iir kitabi.. peki kimin? ilhan irem.
ceyhun yilmaz, mehmet co$kundeniz gibi ustadlar varken kim alip okuyacak bilemiyorum.. gerci empyrium $oyle bir $ey demi$, belki ilgi ceker: (bkz: die schwane im schilf).
geyik, palavra, yazi$, yalan, dolan demektir.. galatasaray lisesi'nden olanlar ya da okumu$lar iyi bilir. dekman'dan gelip, degmanlamak'a kadar surer.. devlet okullarindaki "kolpalama lan goto$"un aristokratcasidir.