aşık(türk halk) edebiyatında en çok geçen sözcüğün "güzel" - onlarca divan okumasından sonra yapılmış bir tespittir- olması mevzuya yeterince açıklık getiriyor sanırım.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1997716/+
"hiç mi insanlık yok sizde?... onlar kitap istiyor, kalem istiyor, okul istiyor okumak istiyor. onlara yardım elinizi uzatacağınıza bir de utanmadan, sıkılmadan alay ediyor, küçük görüyorsunuz. aslında alay edilecek, küçük görülecek(ve de şımarık) birileri varsa o da sizlersiniz. hiçbir işe yaramayan, asalak gibi yaşayan sizler.
utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim ama ondan da anlamazsınız ki siz."
ben nasıl anlatayım şimdi rakıyı?
edit: ta içimden gelen nidanın altyapısı var imiş, şimdi anımsadım, "şarabın kokusunu şarap içen tanır, şarabın kokusunu şarap içmeyen ne bilsin?" demiş hüdavendigar mevlana celaleddin.
öyle ya, komşuda ne varsa onu ister. ankastre ister, bilezik ister... değil a dostlar değil.
huzur ister, mutluluk ister, sadakat ister, zihinsel ve cinsel doyum ister. hasılı, toplum, kadının önüne setler çekmediği demde, kadın her şeyin en iyisini ister.
mesele bizim ne kadar verebileceğimizdir. mesela, fransızcaya hakim olmadığımçün bir kadına fransızca şiir yazamam, yazsam bir şeye benzetemem. işte bir kadının benden isteyebileceği budur, fransızca şiirin bir tık altı, ki isteği karşılık bulsun.
fikret kızılok gibi gitar çalan, john lennon gibi bakan, ne kadar kalite müzisyen varsa hepsine bir şeyler bırakan, güzel sesli, koca yürekli müzisyen.
ölürken 'özgürlük' diyebilmiş, 'özgürlük' dediği için ölebilmiştir.
ölümünün 9. yılında sözlü ve yazılı basında anılma gereği duyulmayandır, onun gibisi hiç gelmeyecektir*, babadır, hayattır, tepeden tırnağa akıldır, aşktır, hasrettir... yalnızca nethaber.com'da** ölümünün 9. yılı olduğu belirtilip biyografisi yayımlanmıştır.
ayıptır, başımız eğik, yüzümüz karadır...
fikret kızılok'un 20'li yaşlarının başında giydiği(67-70), necdet şen'in,
"Benim kuşak daha onlu yaşlarını sürerken, Fikret Kızılok bu ülkenin en ünlü şarkıcılarından biriydi. Onun yeşil asker parkasına özenip, biz de benzerini bulup geçirmiştik sırtımıza." demesiyle kızılok'un ilgili akımın öncüsü olduğunu iddaa ettiği giysi.
Keşke el verseydi töre de, naaşını yakabilseydik.
Tutup da göğe savurabilseydik küllerini
Ve her yağan yağmurla beraber kapatıp şemsiyemizi
Karışmış rahmetle, 'Fikret' yağıyor deseydik.
...
kendine söner lambalar,
kendi uyur uykular,
sabaha kalmış gözlerim, yine de yalnız değilim:
sen varsın, hasretin var, bize bizden kalan kahrolası acılar
sen varsın, yokluğun var*, bize bizden kalan kahrolası acılar...
fikret kızılok'un zülfü livaneli ve ahmet kaya'ya dokundurma yaptığı* onların yanında sahte müslümanlara, evde alem yapan şeyhlere vurdurduğu şarkıda geçen bir terim.
ahmet kaya elinde tesbihle görüntülenmemişken fikret kızılok gibi ulu bir zatın, şarkısında ahmet kaya'ya bir dörtlükten fazla yer ayırmasını düşünmek abesle iştigaldir.
türk siyasi tarihi hakkında en ufak fikri olmayan; ismet paşa'nın oy birliği ile cumhurbaşkanı, anap'ın girdiği ilk seçimde %45 ile tek başına iktidar oluşundan bihaber kimselerin nidaları...
fikret kızılok dinlenirken niçin gurur duyulur? sorusuyla birlikte cevaplarını getirir bu başlık.
öncelikle entelektüel birikim meselesi var
-tarih her zaman bilinçli bireyleri haklı çıkarmıştır(belki de bazı dizi-filmlerde dhkp-pkk gibi okumaktan ziyade 'türkiyede yaşayan diller' üstünden türkü/ağıt/marş yazmakla uğraşan örgütçülerin barındıkları yerde karl marx, ilyiç lenin gibi dünya fikir tarihinin kilometre taşlarının posterlerinin görülme sebebi budur-haklı çıkma kaygısı)
-'bilmek' toplumu hatta dünyayı değiştirmek için yegane araçtır ve bu güç unsuru bilginin basamaklara bölünmesine yol açmıştır
-ve insanlar fikirler atmıştı ortaya, marx 4 ciltlik koca bir kitap...sıra iletişimdeydi wittgenstein geldi, konuşmanın felsefesi olduğundan bahsetti*
neyse geçelim bunları
-mesele görüşlere gelince 'emekçilik' vardı, ama emeği savunanların da türü vardı. 'demokratlık' vardı, 'bilen demokrat'&'yorulan demokrat'
Eğer meselenin özüne yönelecek olursak, rahat bir yaşam sürmek için bilinçli bir toplumun ferdi olmak gerekir. Bilinçli toplum eğitimli toplumdur. bilinçli insanla 'varoş' arasında keskin bir çizgi vardır.
Malesef ahmet kaya "dağ, bayır" müziği yaparak ayrılıkçılık yapmayı ve müziğinin yüzeyselliğiyle varoşlara seslenmeyi tercih etmiştir, fikret kızılok gibi sanatçı'lar 'egoist kumsal' gibi eserleriyle atom bombalarına en temiz çözümü bulmayı ve içinde bulunduğu toplumun bilinçli bir toplum olmasını sağlamaya çalışmayı...
ahmet kaya severlerin görmediği-görmek istemediği nokta ise; kızılok theodorakis'in adasına çıkıp(theo milletvekili iken) emekçinin hakkını nasıl savunduğunu* yüzüne vururken, ahmet kaya'nın, "mercedes'im varmış, olur tabi, bunca yıl aç gezdim, mercedese de binerim en lüks yerde de yerim" demesidir...
fikret kızılok'u tanımayıp, ondan bağımsızcasına "türkü" kavramından bahsetmeyle kıyaslanınca hayli entelektüel işi olan eyleme müdahil olunarak duyulan haklı gurur**
nitekim:
(bkz: sen bir ceylan olsan)~ ~
(bkz: anadoluyum)
(bkz: yumma gözün kör gibi)
(bkz: yağmur olsam)
(bkz: benim aşkım beni geçti)~ ~
(bkz: darağacı)
(bkz: biz yanarız)
(bkz: emmo)
(bkz: gözlerinden bellidir) (*'lı türküler sigara üstüne sigara yaktırır)
gibi 27 türkü yorumlamış(20'ye yakını kendi bestesi) birinden türküyle ilgili bahsederken tekin davranmak gerek.
Tabii türkülere takılıp kalmamak lazım; gerek deneysel çalışmaları, gerek belgesel niteliğindeki kasetleri, gerek her dönemde(folk, slow) türk müziğinde ilk oluşları, ve sayamayacağımız onlarca gereklilikle fikret kızılok dinleyicisi olmak erdemdir...
eğer entelektüel olmayı politika'ya bulaşacağım diye düşünce sistemlerine saplanmak olarak algılıyorsanız, size 'olanlar olmuş, ekmeğinizi aşınızı yamyamlar yutmuş'...*