ccanyuksel
324 (çok gezmiş çok okumuş)
altıncı nesil yazar 1 takipçi 3.30 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    kartel medyası

    14.
  1. Doğan Grubu'nun örnek verilemeyeceği bir medyada sahiplik sorunudur. Doğan Grubu kartel değildir, çapraz sermaye sahipliğine örnek gösterilebilir. kartel, sermayesi farklı kişi veya tüzel kişiye ait firmaların aralarında gruplaşarak tekel oluşturma çabasıdır. Halbuki bahsedilen firmaların tümünün sermayesi Aydın Doğan'a aittir. Konuşulanlar sadece gruplaşmaya örnek gösterilebilir. Star ile Kanal D, Hürriyet ile (Demirören'e satılmadan önce) Milliyet ikilileri gruplaşmaya örnektir. Fakat bu televizyon kanalları ile gazeteleri, radyoları, dergileri, internet servis sağlayıcılarını, internet sitelerini bir araya getirirseniz sizin kartelden kastettiğiniz çapraz sahiplik olgusu ortaya çıkar.
    0 ...
  2. türkiye karikatür tarihi

    1.
  3. Okuması kolay olsun diye listeleyerek yazayım.

    ilk karikatür istanbul gazetesinde yayınlanmıştır. Gazetenin yayıncısı mehmet akif arifaki dir.
    ilk türkçe mizah gazetesi 23 ekim 1870 de terraki dir. daha sonra terraki eğelences adında gazete eki olarak dağıtılmıştır.
    ikinci mizah dergisi diyojen dir. theodor kasap tarafından 1870-72 yılları arasında çıkmıştır.
    ilk profosyonel türk karikatürcü ali fuat bey dir. çaylak dergisinde çizmiştir (1876)
    ilk usta cemil cem'dir. kalem ve cem dergilerinde çizmiştir.
    1900 lerin başında sedat simavi ye ait güleryüz dergisi atatürk ü halit karay ın aydede dergisi ise padişahı desteklemiştir. devrimden sonra 150likler kanunu ile birlikte karay sürgüne yollanmıştır.
    cemal nadir güler ve ramiz gökçe öncülerdendir.
    1950 kuşağı steinberg izinde gitmiştir.
    1972 de oğuz aral gırgır dergisini çıkarmıştır.
    gırgır a gönderilen amatör çalışmalar fırt ta toplanmaya başlanmıştır (1976)
    gırgır dan ayrılanlar mikrop u kurmuşlardır.
    12 eylül darbesi gırgır ı oğuz aral ın elinden almıştır.
    2000 li yıllarda leman penguen ve uykusuz önde gelen mizah dergileri olmuşlardır.
    2 ...
  4. pierre bourdeieu nun yeniden üretim kavramı

    1.
  5. pierre bourdeieu kültürel yeniden üretim kavramında egemen sınıfın kültürünün eğitim sistemi yoluyla nesilden nesile aktarılması sürecini ifade eder. kültürel yeniden üretim, daha çok siyasal yapıların meşrulaştığı ve otorite elde ettiği bir süreç olarak görülebilir
    0 ...
  6. küreselleşme karşıtları

    2.
  7. işçi hareketlerinin, sınıf hareketlerinin kapitalizmi yıkamaması üzerine cinsetçiliğe, ırkçılığa,ekolojik krizlere, kapitalist sömürüye daha etkili direnme yolları olarak kimlik politikaları gerektiği düşünülmüştür.
    küreselleşme karşıtları farklı görüşlerden oluşuyor ve “başka dünya mümkün” sloganını kullanıyorlar.
    amaçları neoliberal politikalara ve sermayenin hakimiyetine alternatif küresel çözümler üretmektir.
    0 ...
  8. ekonomik düzeyde küreselleşme

    1.
  9. kapitalist üretim biçiminin bütün dünyaya hakim olması sonucunda sermaye birikimi,üretim ve uluslar arası pazar ilişkileri küresel düzeyde gerçekleştirmesidir.
    başkaya bu süreci üç aşamaya ayırır. birinci küreselleşme amerikadaki yerli toplumların yok edilmesi ve afrika’nın köleleştirilmesi oluşturur.
    ikincisi kapitalist yayılım sanayi devrimidir. çevre-merkez ve doğrudan sömürge yarı sömürge toplumlarla yeni dünya sistemi yaratmıştır. bu dönemde işçi hareketleri ve sosyalist devrimlerle anti-sömürgeci bağımsızlık hareketleri görülmüştür.
    1980ler sonrası ise neoliberal politikalar hüküm sürmeye başlamıştır..
    1929larda ekonomiye keynesyen politikaları devreye sokup ekonomik alanda devletin müdahalesine imkan verip güçlü ekonomi kuranlar üçüncü dünya ve gelişen ekonomilere neoliberal dayatmalarda bulundular.
    artan rekabet sonrası ani değişimlere ayak uydurması gereken pzar fordist üretim örgütlenmesini postfordist olarak değiştirmiştir. öz olarak eneklik anlamına gelektedir.
    neoliberal ekonomi düzeyini desteklemek için imf,dünya bankası,oecd,bm,ab,apec,nafta gibi uluslar arası entegrasyonlar bulunmaktadır..
    0 ...
  10. küreselleşme sürecinin tarihsel gelişimi

    1.
  11. robertson küreselleşmeyi beş tarihsel aşamada incelemiştir.

    oluşum aşaması(1400-1750) : ulasal toplumların doğması,bireycilik ve hümanizmin doğuşu.
    başlangıç aşaması(1750-1802): formalleşen uluslar arası ilişkiler, yurttaş ve insanlık kavramının doğuşu.
    kalkış aşaması (1870-1920): ulus-devlet kavramının yerleşmesi,küresel iletişimin hızlanması.
    hegomonya mücadele aşaması(1920-1960): küresel düzeyde savaşlar ve çatışmalar.
    belirsizlik aşaması(1960-1990): küresel kuruluşların sayılarının artması, kitle iletişim sistemlerinin küresel düzeye ulaşması,dünya vatandaşlığı ve insan hakları gibi kavramların artmasının yanı sıra cinsiyete,etnik ayrımcılığa dayalı yapıların gelişmesi.
    1 ...
  12. modernleşme okulu

    1.
  13. yapısalcı-işlevselci yaklaşımı olan evrimciliğin devamı 1960ların toplumsal değişim literatürüne hakim olmuş yaklaşımıdır.
    modern toplum-geleneksel toplum karşılaştırması üzerinden gider.
    ekonomik modernizasyonu ekonomik ativite ve işin uzmanlaşması, kaynaların verilmiş statülerin tersine başarıyı ölçüt alarak dağıtılmasını, pazarın genişlemesini,kentleşme,hareketlilik ve esnekliği ifade eder.
    siyasal alanda mdernleşme ise geleneksel elit sınıfların zayıflaması, demokrasinin gelişmesini esas alır
    kültürel alanda modernleşme eğitimin yaygınlaşması,laiklik ve ulus/ulus üstü kimliklerin gelişimidir.
    modernleşme okulu teorisyenelrinden walt whitman rostow ekonomik büyümeyi beş aşamada açıklar.

    geleneksel toplum : ilkel teknoloji ve tarıma dayalı toplum
    ekonomik kalkınmanın ön koşulları: bilimsel keşiflerle birlikte tarım endüstride yeni üretim fonksiyonları oluşmuştur
    kalkış: kent merkezli endüstri ve tarımda yeni teknoloji kullanımı.
    olgunluk : modern teknoloji ve üretimin her aşamasında teknik bilgi-girişmicilik.
    yaygın tükertim: reel ücretlerde artış tüketimi arttırır.

    ayrıca 4 yıldr bu başlık nasıl açılmamış dedirten başlıktır.
    0 ...
  14. bagimlilik okulu

    2.
  15. 1960 larda latin amerika’nın az gelişmişlik durumunu bölgenin perpektifine göre analiz etmeye çalışmıştır.
    modernleşme okulunu eleştirir. geleneksel toplum-modern toplum ikiliği yerine merkez-çevre ya da metropol-uydu ikiliğini kullanmıştır.
    kapitalist üretim biçiminin güçlü merkez ülkeler ve onlara bağımlı oldukları için azgelişmiş olan çevre ülkeler yarattığını iddia eder.
    andre gunder frank, latin amerika’nın abd’nin uydusu konumunda olduğunu söylemiştir.
    uydu konumu latin amerika’yı hep az gelişmiş kılacağını belirtmiş. bunu azgelişmişliğin gelişmesi olarak nitelemiştir.
    0 ...
  16. küreselleşme ile ilgili temel yaklaşımlar

    1.
  17. küreselleşme tartışmalarında üç temel grup vardır; kuşkucular,aşırı küreselleşmeciler ve dönüşümcüler.
    kuşkucular küreselleşme karşıtıdır. bölgeselciliğe dikkat çekerler.
    aşırı küreselleşmeciler kuşkucuların tam anlamıyla zıttıdır. pazar ekonomisinin güç kazanmaya başladığı bunun sonucunda ulus devletlerin güç kaybettiklerini düşünür.
    dönüşümcüler ise her iki gruba da mesafeli durmaktadır. dönüşümcülere göre dünyanın bu konuma gelmesinde esas güç küreselleşme olmasına rağmen devletler karşılıklı olarak bağımlı hale gelmesine rağmen ulus devletler benlikleirni koumaktalar. bm ‘nin bütünleştiriciliğine rağmen devletler parçalanarak yeni ulus devletlere dönüşmektedir.
    0 ...
  18. deneysel yöntem

    1.
  19. kadın ve erkeğin arkadaş olamayacağı gerçeği

    2.
  20. durumu en iyi şekilde açıklayan yapım when harry met sally adlı amerikan filmidir. bu filmde bir kadınla bir erkeğin asla arkadaş olamayacağı anlatılmaktadır.
    2 ...
  21. namık kemal

    46.
  22. vatan şairi olarak bilinen tanzimat birinci dönem sanatçısıdır. edebiyatı milli mücadelede bir araç olarak kullanmıştır.hece ölçüsünü savunmuş ama bunu çok az uygulamıştır. eski edebiyatı aşırı şekilde eleştirmiştir. nesri daha kuvvetlidir. ilk edebi roman intibah , ilk tarihi roman cezmi ona aittit. en önemli tiyatro eseri vatan yahut silstre dir. oyun sonrası magosa 'ya sürülmüştür. diğer tiyatro eserleri gülnihal, zavallı çocuk akif bey, celalettin harzemşah, kara bela dır.

    tahrib_i harabatziya paşa 'nın harabat'ına karşı yaznış takip adlı eserinde de eleştirilerini sürdürmüştür.
    2 ...
  23. ziya paşa

    20.
  24. dil ve edebiyat hakkındaki görüşleri birbirni tutmayan tanzimat birinci dönem sanatçıdır. şiir ve inşaa adlı makalesinde divan edebiyatını yerden yere vururken daha sonra yazdığı harabat adlı eserinde halk edebiyatını eşşek anırmasına benzetmiştir. en önemli esei hiciv tarzındaki zafernamedir. dönemin sadrazamı ali paşa'ya ayzılmıştır. edebiyatımızda ilk röpörtaj rüya'dır.ve ona aittir. batılı anlamda anı türünün ilk örneği de kendisine aittir. eserinin adı defter'i amal mukaddimesi dir.

    harabat adlı eserine namık kemal tahrib_i harabat la cevap vermiş. ve bu yüzden edebiyatımızın en önemli versus öğelerinden biri namık kemal ile ziya paşa arasında oluşmuştur.
    1 ...
  25. şinasi

    6.
  26. tanzimat edebiyatının ilk sanatçısıdır. aruzu kullanmıştır. şiir anlamındaki ilk eseri tercüme_i manzumedir. klasizm etkisindedir. divan tarzındaki şiirlerini müntehbat_ı eş'ar adlı kitapta toplamıştır. tiyatro alanındaki eseri şair evlenmesidir. şinasi ayrıca türk atasözlerini durub_ı emsal_i osmaniye adlı eserde toplanmıştır.
    2 ...
  27. tanzimat edebiyatının ilkleri ve önemli noktaları

    1.
  28. şiirde namık kemal'in lisan_ı osmani'nin edebiyatı hakkında bazı mülahazalar isimli uzun makalesiyle büyük ölüçüde başlatılmış edebiyat akımının ilkleri ve püf noktalarıdır. bu makaleye göre dil değişmeli, sadeleşmeli,halkın anlayacağı seviyeye indirgenmelidir. çünkü şiir halkın eğitimi için bir araçtır. ancak tanzimat edebiyatınında sade bir dil olduğunu söylemek oldukça güçtür.

    dönem iki ayrı bölüme alınarak incelenir. birinci tanzimatçılar namık kemal, ziya paşa,şinasi'dir. ikinci dönemin başlıca isimleri recaizade mahmut ekrem, abdülhak hamit tarhan, sami paşa zade sezai,ahmet mithat efendi, nabi zade nazım,ahmet vefik paşa ve şemseddin sami'dir.

    tiyatro ilk defa batılı anlamda bu dönemde edebiyatımıza giriş yapmıştır. ilk tiyatro eseri şinasi'nin şair evlenmesidir. roman ve hikaye de aynı şekilde bu dönemde edebiyatımıza ilk defa girmiştir. ilk çeviri yusuf kamil paşanın fenelon'dan telemakıdır. konusu ve kahramanlarıyla ilk türk romanı şemseddin sami'nin taaşuk_u talat ve fitnatıdır. edebi sayılabilecek ilk roman ise namık kemal'in intibah'ıdır. ilk hikaye ahmet mithat efendi'nin letaif_i rivayatıdır. ancak batılı anlamda ilk hikaye samipaşazade sezai'nin küçük şeyleridir.
    0 ...
  29. tanzimat edebiyatı

    4.
  30. türk edebiyatında ciddi önem taşıyan bir dönemdir. dönem iki ayrı bölüme alınarak incelenir. genel özellikler ise şöyledir ;

    o güne dek şiire girmeyen eşitlik ,özgürlük, adalet fikirleri şiirin temel konusu oldu

    şiirde biçim değişikliğine gidilmemiş aruz ölçüsü ve nazım biriminde beyit hüküm sürmüştür. ancak ikinci dönemde az da olsa gelişme vardır.

    dilde sadeleşme istenmiş ama başarı sağlanamamıştır.

    o güne dek edebiyatımızda görülmeyen roman,hikaye,makale gibi nesir türleri türemiştir.

    birincidönemde toplum için sanat yapılırken ikinci dönem sanat için sanat yapılmıştır.

    birinci dönemdekiler daha çok romantizm etkisindeyken ikinci dönemdekiler realizm etkisi altındadır.

    tiyatro türü özel bir anlam kazanmış tiyatro bir eğitim yuvası olarak görülmüştür.

    tanzimatçıların çoğu devlet adamıdır. ve bu durum dönemin edebi bakışının belirlenmesinde etkili olmuştur.

    batı edebiyatından özellikle fransız edebiyatına büyük ilgi olmuş, birçok fransızca eser türkçe'ye çevrilmiştir.
    4 ...
  31. kahire nin mor gülü

    1.
  32. Masalımsı havası olan, gerçekliklerden uzak fakat her şeye rağmen insanın içinde kıpırtı uyandıran seneryoya sadece bir film olarak bakılacaksa vasat, akdemik açıdan bakılacak ise verdiği mesajlar açısından üniversitelerde özellikle psikoloji, sinema televizyon ve iletişim bölümlerinde ders olarak gösterilmesi gerekecek kadar iyi bir filmdir. yani filmin sizde bırakacağı izlenim ilgi alanlarınız dahilinde geliştirecek filmdir. the purple rose of cairo orjinal adıdır. woody allen yönetmiştir. 1985 abd yapımıdır. film global ekonomik bunalımda bulunulan günümüzde yarınlarımız hakkında mesaj verebilmektedir.

    1930 yıllarda ekonomik buhranı sırasında kocası işsiz bir garson kızın hayatını anlatır. kocası maddi olarak kendisini sömürmekte ve üstüne üstük kötü davranmaktadır. garson kızın huzur bulmak ve kafasını boşaltmak için sinemaya sık sık gitmektedir. o hafta sinemaya yeni bir film girer. adı purple rose of cario'dur. filmde sosyetik kahramanlar kahire'ye gider. ve dönerken yanlarında orada tanıştıkları gezginlerden birini alırlar. film garson kızın çok hoşuna gitmiştir. her gün işten sonra aynı filme gider. fakat beyaz perdedeki gezgin ona aşık olmuştur. beyaz perdeden kaçan gezgin garson kıza aşık olur. garson kızda ona aşık olmaya başlamıştır. ne var ki evlidir. hiç sevilmeyen garson kız kısa sürede peşine biri hayali biri gerçek aşık takar. ve kocası da çok pişmandır.

    film cesar, cannes ve bafta ödüllerine layik görüldü. filmdeki mizah unsuru kayda değer.
    5 ...
  33. yara

    30.
  34. guzel bir yılmaz arslan filmidir. yelda reynaud baş rolü oynamıştır. film frespici ödülüne layık görülmüştü. bu ödül türk-alman yapımlarına verilen bir ödül.

    yelda reynaud hastadır. babası onu türkiye'ye abisinin yanına gönderir. türkiye'de iyileşeceğini düşünmektedir. fakat kırsalda değişen yaşamı onun psikiyatrik rahatsızlıklarını arttırmıştır. amcası kaçmasın diye pasaportunu saklamıştır. pasaportunu bulamasa da yelda reynaud evden kaçar. bir tıra şöföründen habersiz olarak biner. şöför durumu anlayınca kaçmaya başlar. bayılan yelda reynaud'u köylüler evlerine taşırlar. ancak film çok enteresan bir kurguya sahip. filmi anlaşılmaz kılan bu düzende bir yandan da karakolda akabinde tımarhane yaşayan yelda reynaud vardır. onu tımarhaneden çıkarabilecek babası dışında tek kişi vardır; başkasıyla kaçan annesi.
    3 ...
  35. les quatre cents coups

    11.
  36. francois truffaut'un uzun metrajlı siyah beyaz filmidir. antoine doniel'in babasının kim olduğu belirsizdir. annesi çocuk doğunca bay doniel'le evlenip antoine'ya soyad edindirtmiştir. fakat annenin içinde bulunduğu durum sinirlerini bozmakta bu da çocuğuna karşı hışımlı bir davranış şekli yaratmaktadır. üvey baba ise oldukça sevecen ve ilgilidir. antoine bir gün okulu kırmaya karar verir. çünkü okulda öğretmeni ona kötü davranmış ve aşağılamıştır. okuldan kaçtığı gün sokakta annesini bir adamla öpüşürken görür. ertesi gün ise okuldan kaçtığı anlaşılır ve babası tarafından kötü muamele görür. antoine bir mektup yazar ve evden kaçar. geceyi arkadaşının amcasının matbaasında geçirir. onu merak eden ailesi ertesi sabah soluğu okulda alır. antoine'yu dersten çıkarırlar eve götürürler.ama işler gene iyi gitmemektedir. antoino evden kaçar. arkadaşı ile para kazanmaya karar verirler. babasının ofisinden daktilo çalarlar. fakat satamayınca geri koymaya karar verirler. bu sırada küçük kahramanımız yakalanır. ve kahrmanımızı ıslah evinde hiç tahmin etmediği bir hayat beklemktedir.
    4 ...
  37. polis

    160.
  38. Onur Ünlü'nün başarılı sayılabilecek filmlerinden biridir. ben önce güneş'in oğlu'nu ardından polis filmini aynı gecede izlemiş bulundum. art arda izlendiğinde çok büyük bir benzerlik göze çarpıyor. filmlerin sonu...

    + beni sevdiğini söylesene beee
    - seni, seviyorum
    + yalan söylüyorsun

    bu durum oldukça ilgimi çekti. ayrıca bu kadar gerçekçi bir filmin içinde hint filmlerindeki gibi piknikte yapılan dansın konulması farklılık olarak düşünülmemeli, tamamen bir tutarsızlık olarak nitelendirilmelidir. filmden çıkarılan sahnelerden biri olan 'ayı sahnesi' çıkarılmasa filme daha hoş bir tad katabilirdi. filmin başındaki kızın intiharının flu bırakılması izleyicide film adına merak uyandırmak açısından doğru bir tercih. ancak seneryonun sonlarına doğru nasıl bir telkinle intihara teşvik edildiği özellikle izmitlioğulları velihatları tarafından belirtilse hem kopukluk ortadan kalkar hem de filme daha trajik bir hava katardı. öte yandan ailesinin hemen hemen hepsini kaybettiği kaza süsü verilmiş cinayeti düşünelim. onların yolda olduğunu izmitlioğulları nasıl öğrenmiştir? acaba telefonlar dinleniyor olamaz mı ve o kadar tecrübeli bir polis bunu nasıl akıl edemez? bunlar seneryonun yüzleşmesi gereken başlıca sorular. ayrıca kazak satranççı kazak değil doğu türkistanlı'ydı. bu da gözden kaçan ayrıntılardan biriydi.

    edit yapmazsam çatlarım . alış veriş merkezi katliamındaki alış veriş merezi alış veriş merkezi değil kartal bülent ecevit kültür merkzi'dir.
    7 ...
  39. tatil kitabı

    1.
  40. Seyfi Teoman'ın yazıp yönettiği uzun metrajlı filmdir. Bulut film yapımıdır. Hikaye Silifke'de geçmektedir. evin küçük oğulu karnesini alır. hocası tüm sınıfa tatil çalışma kitabı hediye eder. pısırık ve silik küçük çocuktan kitabını çalarlar. evin büyük oğlu askeri okul öğrencisidir. fakat subay olmak istemiyordur. bunu ailesiyle paylaşır. baba bu durumu kabul etmez. büyük oğul amcasından yardım ister. amca da babayı ikna edemez. anne babanın kendisini aldattığından şüphelenmektedir. bu sırada baba araç sürerken ciddi bir sağlık sorunu yaşar. aracını yol kenarına çekip yığılır. hastaneye kaldırılan baba amelyata alınır . aile için sancılı bir süre başlar. film bu sancılı süreci evin ufak oğulunun penceresinden anlatmaktadır.
    3 ...
  41. the elephant man

    18.
  42. Kente bir sirk gelmiştir. Sirkin en ilgi çekici unsuru fil adam'dır. annesi filler tarafından vahşice katledilmiştir.daha sonra para göz bir sirkçi tarafından sömürülmüştür. sirk Londra'ya uğradığında doktor frederich fil adamın peşine düşer. kendisi için özel bir gösterim yaptırır. fil adam hastalandığında ise fil adamı hastaneye getirtir. fakat onu bir daha cani sahibine geri vermez. fil adam'ın vücudu tömürlerle kaplıdır ve zeka geriliği teşhisi konmuştur. fakat sadece korkularından ötürü konuşmamaktadır.. zeka geriliği olmadığı anlaşılınca hastanede tedavi görmesine baş hekim tarafından da onay verilir. bu sırada hastanedeki bu süreç Londra basınına sızmıştır. Sosyete sırf isim yapabilmek için fil adamı görmek için savaşır. fil adama iğrenen gözlerle bakmaktadırlar. ama bu işin iyi tarafıdır, daha kötüsü ise hastanenin gece bekçisi para ödeme karşılığında, isteyenlere fil adama yönelik türlü türlü işkenceler yaptırır. Bir gün para karşılığında gece hastaneye gelen biriyi fil adam çok yakından tanımaktadır; eski sahibi cani sirkçi. Ve olaylar bu noktadan sonra enteresan bir hal alır.

    Film siyah-beyaz. Bu yüzden objektif ayarlarına bağlı çekim hatalarına rastlamak neredeyse imkansız. Film mesaj içermekten de kaçınmamış. Fil adam tren istasyonunda kalabalık tarafından kovalanırken şöyle der; ben hayvan değilim, ben de insanım!
    1 ...
  43. güneşin oğlu

    25.
  44. kadrosuyla hayranlık uyandıran filmdir. filmin konusu, güneş tutulması ardından profosor,emekli edebiyat öğretmeni, imam , şarkıcı, profosorun ofisindeki kadın, kiralık katil,inek üniversite öğrencisi,şair ve garson'un ruhlarının sürekli bir birleri arasında gidip gelmesi. emekli edebiyat öğretmeni hayatından oldukça şikayetçidir, karısından çok karşı apartmanda oturan genç üniversite öğrencisi şule'ye ilgi duymaktadır. ne var ki yaşı bunun için oldukça ileridir. ve güneş tutulması gerçeklerşir. bundan sonra kimsenin hayatı eskisi gibi olmayacaktır.

    film müthiş bir zeka ürünü. son dönem türk sinemasında recep ivedik 2'nin bile milyonlarca kişi tarafından seyredildiğini düşünürsek inanın bu film daha fazlasını hak ediyordu.

    küçük bir ayrıntı da çapkın kız şarkısını gerçekten özgü namal'ın seslendirmesiydi.

    filmde gözüme tek çarpan hata şu oldu; emekli edebiyat öğretmeni inek öğrencinin bedenindeyken özgü namal ile üniversiteye girer ve şöyle der " üniversite ne kadar değişmiş bizim zamanımızda böyle değildi ". filmin çekildiği yer bahçeşehir üniversitesi. sadece 11 yıllık bir üniversite. hem de çekildiği yıl 10. senesi hatta etrafta üniverstimezin 10. yılı diye de pankartlar mevcuttu.
    5 ...
  45. chouchou

    1.
  46. Bir merzak allouache komedisidir. Genç bir göçmen olan Chouchou Fransa'ya kaçak yollardan giriş yapar. Paris'e ulaşır. Amacı kuzeninin yanına yerleşmektir. Fakat Paris büyüktür. kalacak yeri yoktur. bu yüzden kilisenin birine sığınır. kendisini şilili olarak tanıtır. pinoşe'den kaçtığını Şili'de faşist diktatörlüğün hüküm sürdüğünü söyler, bu yüzden korunma diler kiliseden. ne var ki şili'de pinoşe 10 yıl önce devrilmiştir. bunu anımsayan peder ve yardımcısı seslerini çıkarmazlar. ona pisikanalist doktor milovavitch'in yanında iş bulurlar. homoseksüel olan chouchou bir yandan da geceleri kendisi gibilerin ve kendisi gibilere güdüler duyan kişilerin bir arada olduğu barda çalışmaya başlar. bu sırada kuzenini bulmuştur. fakat işler hiç de dilediği gibi gitmeyecektir; çünkü ruh hastası bir polis başına musallat olmuştur.

    film türkçe'ye gönülçelen adıyla çevrilmiştir.
    1 ...
  47. azuloscurocasinegro

    5.
  48. Bir apartman görevlisinin oğlunun derin psikolojik çatışmalarını ve hayata karşı takındığı durumu dramatik halde anlatan filmdir. Jorge üniveristede lisans eğitimini tamamlamıştır. ancak bu süreç kötürüm babasına bakma zorunluluğu yüzünden 7 yıl sürmüştür. abisi hapishanededir. hapishanedeki tiyatro çalışmaları sırasında paula adında güzel bir kızla tanışır. paula'nın tek amacı hapishanede hamile kalıp, güvenli olan doğum koğuşlarına geçebilmektir. ne varki jorge'nin abisi kısırdır. bu yüzden jorge'nin abisi paula'yı hamile bırakma görevini Jorge'ye verir. Bu sırada Jorge ve Paula birbirlerine aşık olurlar. jorge hiç bir zaman bulunduğu statüyü beğenmemekte ve daha fazlasını istemektedir. ve gözü vitrindeki hemen hemen siyahı andıran koyu lacivert takım elbisededir.

    film malaga film festivalinde en iyi seneryo jüri özel ödülünü almıştı. stockholm festivalinde en iyi ilk film ödülü, en iyi yönetmen - en iyi genç oyuncu - en iyi yardımcı oyuncu dallarında goya ödülü aldı. toronto, venedik ve istanbul film festivallerinde izleyici önüne çıkmıştı.
    3 ...
  49. ottmar liebert

    1.
  50. Flamenko tarzında müzik yapan şarkıcıdır. almanya doğumludur. macar bir anne ve çin-alman karışımı bir babanın çocuğudur. boston'a taşınmadan önce rusya ve asya'da yaşamıştır. ilk kaseti nouveau flamenco 'dur. aslında arkadaşlar arasında alınan amatör bir kayıt kasetidir. fakat bir anda los ageles'ta hatrı sayılır radyolara düşer. ve böylece ünlü olmanın kapısı ona açılır. ama her ne kadar bireysel yetenekleri olsa da luna negra ( siyah ay) ' dan başarısını soyutlayamayız. luna negra dediğimiz müzik grubu az önce bahsettiğim arkadaşla arasındaki kaset kaydında arkadaşlar olarak nitelediğim kişilerdir. flemnko,jazz, akdeniz ve hindu müziklerininden esintiler taşımasına büyük faydası vardır bu grubun. ottmar 5 grammy almıştır. 1990'da poets and angels , 1991'de borrasca , 1992'de solo para ti, solo olarak 1993'te santa fe, gene 1993'te the hours between night+day , 95 euphoria , 95 viva, 96 opium, 97 leaning in to the night, 1997 havana club, 1998 rumba collection, nouveau flamenco - 1990-2000 special tenth anniversary edition (2000), 2001 christmas , 2001 little wing, in the arms of love 2002, the santa fe sessions 2003, nouveautomatic 2003, tears in the rain 2005, one guitar 2006 . ama en önemlisi 2001 de yayınlanan barcelona nights ve surrender 2 love . ayrıca the best of ottmar liebert de en iyi şarkılarını bulmak mümkün.
    2 ...
  51. sabah çay yerine kahve içen kişi

    99.
  52. çay geleneksel bir içecek değildir. ne orta asya steplerinde ne orta asya'ya geldiğimiz toprak olarak anılan meksika çöllerinde çay yetişmemektedir. hatta anadolu yarım adasında çay ilk defa 1888 yılında yetiştirilme girişimine dahil olmuştur. bu girişim başarısız kalmıştır. 1917 de tekrar girişim olmuş ve olumlu sonuç alınabileceği hakkında rapor hazırlanmıştır. ve türkiye'de ilk çay yetiştiriciliği cumhuriyet'in ilanından sonra gerçekleşmiştir. bu açıdan baktığımızda çayın kültürümüzdeki gelenekselliği hakkında çıkarım yapabiliriz.
    1 ...
  53. merger

    2.
  54. şirketlerin birleşerek daha büyük bir şirket oluşturmalarıdır. merger genellikle gönüllü olarak gerçekleştirilen birleşme anlamında kullanılan bir terim olmasına karşılık bir şirketin başka bir şirketi devralması işlemi için de kullanılabilmektedir. ancak bir şirketin diğer bir şirketi devralmasında mergerdan farklı olarak bir işletmenin başka bir işletmenin hisse senetlerini satın alarak onun hukuki varlığına son vermesi söz konusudur. ayrıca merger durumunda devralma işleminden farklı olarak birleşmeden oluşan şirket yeni bir ad genellikle iki firmanın adının birlikte kullanımı almaktadır.
    2 ...
  55. libid

    ?.
  56. bu faiz oranını referans eden oluşumun adı libor'dur . libor london interbank offered rate londra bankalararası para piyasasında, kredibilitesi yüksek bankaların birbirlerine abd doları üzerinden borç verme işlemlerinde uyguladıkları faiz oranıdır. londra saati ile 11:00' de sabitlenen bu oran piyasalar tarafından referans faizi olarak kullanılmaktadır. ancak son dönemde libor güvenirliliğini kaybetmeye başlamıştır. bankalar hisse senetleri üzerindeki psikolojik direnç noktalarının daha daaşağı düşmemesi için kendileri için olumsuz durum oluşturabilecek bilgileri sisteme iletmemektedirler. bu durumda ülkemiz de dahil olmak onlarca ülkede kredi alan şirketlere haksız zararlar getirebilecek durumdadır.
    2 ...
  57. abd den toksik varlıkları almaya 1 trilyon dolar

    1.
  58. ABD Yönetiminin bankaların bilançolarında bulunan ve kredi piyasasının çalışmasını önleyen toksik varlıkları satın almak için 1 trilyon dolara kadar harcama yapacağı projedir.. peki bu nasıl olacak ? bankaların çıktığı ihaleler ederinden düşük olursa farkı yarı yarıya özel sektörle fed karşılayacak. bu yarı yarıya politkası ise abd'nin toksiklerin tamamını karşılamaktan korkması. çünkü ortadaki mebla çok yüksek. o kadar yüksek ki global bir kriz bile yaratabileceğini hepimiz gördük yaşıyoruz. toksik varlığın ne olduğuna gelince ; toksik varlık henüz iktisat litaretürüne geçmemiştir. troubled asset olarak anılr. sorunlu varlık olarak dilimize çevrilmiştir. Çoğunlukla geri ödeyemeyecek insanlara verilen krediler ile teminatlarının değeri krediden daha az olan krediler. Balonun şişirildiği son beş yıl içinde bu krediler, evden arabaya, alışveriş merkezinden maden şirketine kadar her şeyin satın alınması için bankalar tarafından sorgusuzca dağıtıldı. şimdi de bankaların bu yoldaki eksiklerini abd hükümeti karşılayıp piyasaları hareketlendirme niyetinde. eğer teminatla arama arasındaki bu fark kapatılabilirse bankalar yeniden kredi verme olasılığı bulacak. üreticinin ve yatırımcının aldığı kredi ise global krize çağre olacak mı sorusu ise şimdiden kafalarda yer etti.
    2 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük