allah rahmet eylesin.
birbirinden guzel sarkilari vardi. gercek bir sanatciydi.
cocuklugumun en onemli figurlerinden biriydi. ne denilebilir ki... allah sevenlerine sabir versin.
en yalaka haber'in fetoyu yaladigi mansetleri de hatirliyoruz.
ruzgar ne tarafa eserse o tarafa savrulanlari ciddiye almam. ayrica boyle habercilik olmaz... umarim fetonun basina gelen diger halk dusmanlarininda basina gelir. yrk'lara gelesiceler.
bu ülkenin kahrı ayık kafayla çekilir mi amk.
sarhos kafayla kurduklarimizi sarhos kafayla biriktirdiklerimizi, ayik kafayla sata sata bitiremeyen comarlarin zoruna gidiyor, kemal pasanin raki icmesi. icse ne icmese ne, size ne amk. siz kimsiniz, ne iş yaparsiniz, ne ise yararsiniz. bu millete katkiniz ne, bu vatana sevginiz ne!
kazanmamiz gereken macti. taraftarlara yazik oldu. ozellikle ilk yari efsane bir destek vardi. oli'nin imani gevredi. ama daha sonra profesyonellik agir basti.
umarin yunanistan'da istedigimizi aliriz.
üzerinden tam on sene geçmiştir. dönemin genelkurmay başkanı yaşar büyükanıt dinci yapılanmalara dikkat çekip irticai faaliyetleri tespit ederek siyasileri uyarmıştı.
kimi cevreler tsk'yı demokrasiye mudahele etmekle suclamisti. daha sonra bütün turkiye dinci bir yapilanma olan gulen cemaatinin 15 temmuz 2016 da ki isgal girisimine taniklik etti.
yasar pasa ise o hakli cikistan sonra sessizlige burundu. emekli olunca ona hukumet tarafindan jeep verildi.
sonuc olarak ne sikik cemaat ne de jeep'ci pasalar vatani dusunduler. varsa yoksa cikarlari. cikarlarina sokayim onlarin.
formula 1 ve boks.
her sporun kendince bir amacı var, orasi ayri. hatta maksat spor olsun diye bir söylem dahi var. lakin ki f1 ve boks bana cok sacma geliyor.
hiçkimsenin cevap veremeyeceği sorudur. zira bu dünyaya gelmeyi biz istemedik.
sahi insan ne? neden yaşar? yaşaması ne işe yarar? bugüne kadar belki de yüz milyarlarca kişi öldü. bundan sonra da yüz milyarlarca kişi ölüp gidecek.
dini yorum getirmeyin. çünkü bu durumu anlatmaya yetmiyor. zira insanlık tarihi dinler tarihinden çok daha uzun zamanlardan önce başlamıştır.
ilk insan ilk lisan ilk canlı ilk su ilk toprak... milyarlar yaşında ki evren. bu korkunç büyüklükteki zamanda teşkil ettiğimiz hiçlik...bilimin dahi yeter cevap veremediği bilinmezlik...
düşünerek işin içinden çıkılamayan bir durum. benim ki sadece bir yorum. nerden geldik nereye gidiyoruz bilmiyorum.
Malezya'da gerçekleşen kahredici olay.
kursun müdür yardımcısı tarafından dövülen 11 yasindaki cocuk ameliyata aliniyor. bacaklarinin kesilmesi sonrasinda hayatini kaybediyor.
Malay mail adlı internet gazetesinin haberine gore ölen cocuk, tuttuğu günlükte "sevgili allah, lutfen anne ve babamin beni baska bir okula gondermelerini sagla cunku artik dayanamiyorum" diye yazmis.
saglam din adamlarina lafim yok. onlara saygim var. ama din adina cocuklara zulmeden kim varsa sülalesini sikim!
kim yazmış bilmiyorum. alıntı diye geçiyor. korkunç öngörülerdir.
1. Türkiye'nin resmî adı değişebilir. Türkiye Devleti yerine Yeni Türkiye Devleti veya Anadolu Devleti hatta Osmanlı Devleti vs. bir isim getirilebilir.
2. Federasyon er ya da geç gelecektir. Bu kesin. Federasyonla beraber her bölge özerk olacağı için Güneydoğu da özerk olacaktır. Bu "yeni" devletin anayasasını zaten hazırladılar. Alt yapı uygun.
3. Federasyon gelince Marmara da ayrı özerk bir bölge olacaktır ve Marmara demek istanbul demek olduğu için, istanbul da derece derece ayrı bir özerklik statüsüne kavuşacaktır. (bknz: Hong Kong, Vatikan vs.) inanmayanlar Washington'ın statüsüne baksınlar. Hiçbir eyalete bağlı olmayan kendine özgü bir bölgedir.
4. Yeni devletin başkenti istanbul olacaktır.
5. Başkent istanbul olunca, Türkiye'nin yönetimi de istanbul'a taşınacaktır ve yönetim merkezi Osmanlının son döneminde olduğu gibi Dolmabahçe Sarayı olacaktır.
6. Osmanlı Hanedanın Nilhan gibi köylü torunları vasıtasıyla hanedanı göstermelik bir şekilde canlandırılacaktır. Akpli köylüleri gazlamak için bu olmazsa olmazdır!
7. Yine akpli köylüleri gazlamak için, halifelik kurumu canlandırılıp, bu Osmanlı hanedanının köylü yaşlılarından birine verilecektir. Dünyada islam dünyasından bir iki istisna hariç kimsenin tanımayacağı bu çakma halife ile, istanbul'un Vatikan benzeri bir yapıya kavuşturulması süreci hızlandırılacaktır.
8. Türkiye hızla sahte bir islami modele koşacaktır. Yüzeysel, Ortadoğu arap ülkeleri tarzı, diktatörlükle yönetilen bir ülke haline alacaktır. Akpli köylüleri gazlamak için bu şarttır!
9. Türkiye'nin dışarıdaki imajı sıfıra yakın olacaktır. Orta Asya ülkelerinin veya Orta Doğu ülkelerinin dışarıdaki imajları nasıl sizce. Sıfıra yakın! Aynı şey Türkiye için de geçerli olacaktır.
10. Türkiye bu hale dönüşürken kafası çalışan, eğitimi sağlam insanlar beyin göçüyle yurt dışına göçeceklerdir. Akp burada tam da istediği gibi kendi sığ müslüman köylüleleriyle baş başa kalacaktır. Başında bir diktatör olan bir Orta Doğu ülkesi olacaktır.
11. Atatürk eğitim kitaplarından çıkarılacaktır. Heykeller yavaş yavaş kaldırılacaktır. Bir süre sonra ise Atatürk devr-i sabık yaratmak mantalitesiyle deccalleştirilecektir.
bu anayasayı tanımıyoruz dedik. bu saatten sonra ne adayı ne seçimi?
lazım olan hileli seçimi iptal ettirmektir. kim aday olur diye kafa yorulacağına, bu kanunsuzluğu nasıl durduruz onun hesabı yapılsın.
osmanlı kalıntılarının zoruna giden tiptir.
mesele sadece tabela değil sen hala anlamadın mı?
zorunlu din dersi, her yerde tarikat türemesi, ilkokula arapca dersleri gibi tamamen dini toplumun merkezine yerlestirmeye calisan gerici anlayisa verilen bir tepkidir.
gerci bir gece de cahil kaldik diyen sigirlar anlamaz bunlari.
çok acil olarak değil de çabuk çabuk...
fosforlu kedi gözleri...
sanırım bize nazar değdi...
görüldüğü üzere seslendirilmediği zaman saçmalayan şahıs. gercek ses tonu da oldukca kaba ve kotudur. oyunculugu da berbattir. lakin ki yönetmenler işlerini biliyorlar.
2019 da aday olmasina ihtimal vermediğim kişidir.
% 10 u gecemez. hele chp nin adayi yapilirsa carsi karisir. katilim 60 larda kalir. sonuc felaket olur cok kelle gider.
ama dedigim gibi ihtimal vermiyorum. rte ye karsi cikamaz. bunlarda badem kültürü var, hepsi biatçı.
“dikkat çekici ve gerçekten tuhaf biriydi. kurallara karşı alerjisi varmış gibiydi. daha ilk başlardan uzun süre çalışamayacağı belliydi ve nihayetinde de kovuldu. milan öncesinde her istediğini yapabileceği daha küçük takımlarda çalışmıştı. milan’da ise atmosfer daha farklıydı. yemeklere geç gelir, resmi toplantılara kravatsız katılır, sırf big brother’ı (biri bizi gözetliyor) izleyebilmek için mr. bic’i (adriano galliani) masasında tek başına bırakırdı. parlak kıyafetlerle john travolta gibi gezerdi milanello’da.
terim’in soyunma odasındaki sözlerini bize aktarmada sorunlar yaşıyordu. terim el kol hareketleriyle türkçe konuşur ve ‘çocuklar, sezonun en önemli maçlarından birini oynayacağız. birçok kişi bizi eleştiriyor ama ben size inanıyorum. şimdi vazgeçemeyiz. bizden beklentiler büyük, onları hayal kırıklığına uğratmamak görevimiz. bunu kendimiz için, kulüp için, başkan için, taraftarlarımız için yapalım. insanın kafasını kaldırması gereken bazı zamanlar vardır hayatında. o an bizim için geldi. haydi çocuklar, haydi’ derdi. ama tercüman neredeyse hareketsiz bir şekilde durur ve italyanca şöyle söylerdi: ‘juventus yarın geliyor. kazanmak zorundayız.’ biri 5 dakika konuşurken, diğeri 5 saniye konuşurdu.
terim: ‘andrea, sen bizim için odak noktası olacaksın. oyunu sen yöneteceksin, ama acele etme, zorlama. durumu değerlendir ve etrafında en az rakip olan arkadaşına topu aktar. sana güveniyoruz. sen bu takım için ve oyun stilimiz için çok önemlisin. ama tekrar söyleyeceğim: zorlama. sakin ve soğukkanlı sözleri sloganımız. önce düşün, sonra pasını ver.
doğru sonucu almak ve tüm italya’ya hala hayatta olduğumuzu göstermenin tek yolu bu. savaşmadan yenilmeyeceğiz. şimdi herkes sahaya çıksın. gerçek gücümüzü gösterelim ve bu yılın en iyi oyununu çıkaralım’
tercüman: ‘pirlo pas at. hadi şimdi gidip idman yapalım.’
bazı takım toplantıları, özellikle de en başlardakiler unutulmazdı. terim taktik panosunun önünde durur, bir tebeşir alır ve tahtaya 11 yuvarlak çizerdi. her yuvarlak bir oyuncuyu temsil ederdi ancak tahtada o kadar çok not ve karalama olurdu ki hangi oyuncu forvet, hangisi defans, hangisi orta saha anlaşılmazdı. tamamen kaos: sadece kaleci belliydi.
bir noktayı gösterir ve ‘tamam, costacurta sen şuraya gideceksin’ derdi.
ben de söze girmek zorunda kalırdım: ‘ama hocam o benim.’
savunmacılarla golcüleri karıştırdığında iş iyice içinden çıkılmaz hale gelirdi. bunu bilerek yaptığından şüphelenmeye başlamıştım. sahada dört forvet ve yalnızca iki defans: berlusconi’nin yasak hayali.”