Bir dersi kırk kere almadan geçemeyen, anlatılana mal gibi bakan, itü ye nasıl girebildikleri hakkında kimsenin fikir sahibi olamadığı, derslerden fırıldak gibi dönmelerinin nedenini kendilerinde aramayı akıllarına getiremeyecek kadar düşünce özürlü bitakım döküntü öğrencilerin hocalar hakkında ahkam kesip kendilerini tatmin etmeye çalıştıkları gereksiz bir platform. Burada olumlu ya da olumsuz yazılanlara bakıp fikir sahibi olmaya çalışan yeni nesil öğrenciler çok ciddi yanılgılara düşerler bilgileri olsun.
ataköy tesisi için konuşacak olursak eleştirilebilecek çok yanı olmasına rağmen bağımlılığa sebebiyet verecek yanı da çoktur. benimkisi biraz kişisel bir tespit tabii ama bunun yanında çevredeki diğer kulüplerle kıyaslandığında devasa büyüklükteki kardiyo salonu ve aerobik stüdyosuyla etkileyici olduğunu, bulunduğu konum itibariyle sahip olduğu manzaranın kişiyi şair ya da iyi huylu bir psikopat yaptığını kimse tartışamaz ki, her ikisi de bence iyidir, insana farklı bir içerik katar. Fakat tabii biraz okumuş yazmış ve hafiften zihinsel derinliği olan bir erkekseniz, şu ya da bu yaşta olmanız hiç önemli değil, soyunma odasında çok zaman geçirmemenizde yarar vardır. Aksi halde birinci olarak serbest meslek erbabı oldukları çok açık orta yaş ve üstü beylerin yüksek volümdeki muhabbetine, ikinci olarak da hormon takviyeli badici genç erkeklerin kaçınılmaz striptiz gösterilerine maruz kalabilirsiniz ve her iki olgu da güç bela toparladığınız pozitif enerjinizi anında sıfırlamak için birebirdir, bu yüzden bunalıma girip yaşamına son veren çok üye bilirim. bu nedenle, hani olur da üye yazılırsanız bu mekanı olabildiğince az kullanın. Hatta mümkünse evde soyunup öyle gelin.
günün beni en çok duygulandıran başlığı olduğunu söyleyebilirim, son derece nostaljik bir çağrışımı oldu üzerimde. ben de henüz genç ve güzel bir erkekken iskender yemek için iskenderiye kentine gitmiştim. uçaktan iner inmez gördüğüm ilk restorana da bu amaçla daldım. ancak kırk yaşlarında deneyimli bir garsonun beni nazikçe uyarmasıyla bir hata yaptığımı anlamam uzun sürmedi. Fakat bu hatadan asla pişmanlık duymayıp orada olmanın tadını çıkardım, herkese de tavsiye ederim.
hayata dair klişelerden biri olarak kabul edilebilir. pazartesi kısadır da cuma uzundur diye bir olgu yoktur sözgelimi, hayatın bizzat kendisi çabuk geçer bilindiği üzere. Rossellini nin ünlü italya'da Yolculuk filminde de bu acı gerçeği vurgulayan çok çarpıcı bir sahne vardır. Pompei gezisinden çok etkilenen Ingrid Bergman film icabı kocası olan karaktere döner ve "hayat öyle kısa ki" der. Böyle yani.
biraz demode bir erkek tipi olsa gerektir, özellikle bıyıklı erkeğin ve sigaranın artık pek moda olmadığı düşünüldüğünde. iyi de değil bana sorarsanız.
erotik çağrışımlar oluşturan kızdır kanımca, bu tür ünlemler çıkarmak kızların çekiciliğini artırıyor beğenin ya da beğenmeyin. yapmacıklığın da kendine özgü bi seksapeli mevcut.
son zamanlarda bayağı bir ayağa düştüğünü gözlemlediğim negatif yöntem. güzel bir kızla düzgün yoldan iletişim kuramayan hanzonun ona çirkin olduğunu söyleyerek dikkat çekmeye çalışması gibi. ne yazık ki başarılı olduğu da görülmüştür bu yöntemin arada. kızların malum sazanlığı nedeniyle içlerinden bazılarının sırf kendini ona beğendirebilmek için manitası olmayı kabullendiği de dolaşan söylentiler arasındadır. hayat böyle maalesef.