"yüzyılların akışı içinde,insanın kendine olan çocuksu hayranlığı bilimin başlattığı iki önemli fırtınaya karşı koyamadı ve boyun eğdi. ilki dünyamızın evrenin merkezi olmayıp akıl almaz genişlikteki bir kozmik sistemin küçük bir parçası olduğunu öğrenmesidir; ikinci fırtına biyoloji araştırmalarının insanın tüm yaratıklar arasında ayrıcalıklı olmadığı ve hayvanlar aleminden geldiğini ve hayvansal doğasının yok edilemeyeceğini kanıtlamasıyla patlak verdi. işte bizim bilimimize karşı genel başkaldırı,akademik nezaketin gerektirdiği her türlü yaklaşımın hiçe sayılması ve tarafsız bir mantığın gerektirdiği sınırlamalarla yapılan tüm itirazlara kulak tıkaması buradan kaynaklanmaktadır."
ne yapman gerektiğini bana
soracak olursan...
hayatın doğası üzerine...
...bir düşünecek olursak...
...yani kökenine inecek olursak...
...ilk hücre gelişimini iki farklı hücreye
bölünerek gerçekleştirmişti.
hayatın tüm amacı...
...öğrendiklerimizi aktarmaktadır.
bundan daha büyük bir amaç yoktur.
eğer bu bilgilerle ne yapman gerektiğini
bana soruyorsan...
...sen de bunu aktarmaya devam et...
"bir avuç kömür için bir ömür verenlere... " ne ? devamı yok mu bu cümlenin ?
bir avuç kömür için bir ömür verenlere hiçbir şey yok.
bir avuç kömür için bir ömür verenlere lastik ayakkabı.
bir avuç kömür için bir ömür verenlere tabut.
bir avuç kömür için bir ömür verenlere ölüm.
bir avuç kömür için bir ömür verenlere ne yapmalıyız ?
bir avuç kömür için bir ömür verenlere ne oldu ?
.
.
.
.
.
.
.
birincisi kayıp kaçağın en büyük oranı enerji nakil hatlarındadır. yani son derece eski, teknolojisi geri olan enerji nakil hatları kullanıldığı için barajdan yani santralden çıkan elektrik şehre ulaşıncaya kadar zaten kablolarda yüzde 20 si kayboluyor yatırım yapılmadığı için.
ikincisi doğu ve güneydoğuda kaçak elektrik çok yüksek kullanılıyor bedelini bütün türkiye ödüyor deniliyor. kaçak var bu inkar edilmez bir şey. fakat istanbul un bir tane sanayi organize bölgesinde (herhangi bir organize sanayi bölgesinde) bir fabrikanın kullandığı kaçak mardin in tamamında kullanılan kaçaktan fazladır. (bkz: tes iş sendikası)
ağır sanayinin (fabrikaların) kullandığı elektrik ve ödediği faturaları kıyaslayın.bu fatura açığını tüm türkiye ödüyor.
biriyle tam bir ilişki kurabilmen için önce kendinle ilişki kurabilmelisin. eğer kendi yalnızlığımızı kucaklayamazsak, inzivaya karşı kalkan olarak başka birini kullanırız. yalnızca bir kartal gibi yaşayabilen insan, kimsenin kendisini seyretmesine ihtiyaç duymadan başka birine sevgisini verebilir; yalnızca o zaman insan bir başkasının büyümesi ve gelişmesiyle ilgilenebilir. bu yüzden, insan evliliğini bitiremiyorsa, o evlilik zaten bitmiş demektir.
bir deney yapalım.mesela bir hamile, bebeğini dünyaya getirdiği an çocuğu felç yapıp, yaşam ünitesine bağlayıp bir kutuya kapatsak ve uzaya bıraksak.farzı misal 20 yıl sonra dünyaya getirsek ve kutudan dışarı çıkarsak, felç haline son versek.boş bir sorgu odasına koysak ve sorgu odası aynasından izlesek.
o sıra yanınızda duran ben size şu soruyu sorsam: bu kişinin düşüncesi (fikir; tasarı, plan, öneri; kanı, görüş, kanaat; inanç, niyet; amaç, erek, maksat) var mıdır ?
size filozof kierkegaard'ın bir
sözünü söyleyeyim:
"ölümden korkmuyorum
... çünkü ben varken o yok
ve o varken de ben yokum."
(bkz: niwemang)
ölüm her aklına geldiğinde
ah edip vah edip inleme
bu halinle tanrıyı incitmiş olacaksın
ecel kapını çaldığı zaman
evi telaşa verme
o geldiği zaman
sen gitmiş olacaksın.
sessiz bir tan yeri ağarması bedenim
ben bedenimin bedenine dokunmasını özledim
yosun bağlamışken hücremin duvarları
ben üç-beş adımlık voltalarda
sana koşmayı özledim.
yanmışsam;
hayat yalnız bırakıyorsa da insanı
ve yangında en sevdikleri şeyi kurtarmayı
unutuyorlarsa da insanlar
ben seni yangınlarımdan ayrı tutmayı özledim
yapıştırdığımız afişler bir bir düşürülürken yerlere
afişte yazanlara inat ben seni yazmayı özledim
direnmişliğim her köşesine sinmişken ayrılığın
varlıkla yokluğun arasındaki ince çizgiyi
ayırt edemese de gözlerim
ben gözlerimin en farkındalığını
yani seni görmeyi özledim
içimde kalmayacak...
tozunu da yutsam bu dört duvarın
müjdesi gelene kadar haberinin
ben senin habercinin yolunu özledim
isteksizliğimin zirvesindeyken geleceğim
ben geleceğimin tek garantisi
seni özledim
milli zaten etnik bir kelime ama yok ! sen dünyadan kendini soyutlar (uluslararası kavramlardan uzaklaşıp) milliyetçiliğe şöyle bir anlam kazandırmaya çalışırsan yani türk+ kürt+ laz+ ermeni+....= türk milleti dersen buradan etnik milliyetçilik diye bir tanımlama yapabilirsin ! (torba değilki büzesin) etnik milliyetçilik dediğinde türk dışında herhangi birisini kastetmiş olursun (zekice) .bunların hiçbiri türk boyu değil. git ve türk boylarını araştır türkolog ol milletine hayırlı ol güzelliklere vesile ol.
''aslında ben anadolunun bir parçasıyım, yoksul halkın parçasıyım ....'' yazıkla ! şu adama oy verin bak nasıl acındırmış kendini . sonuçta sizin içinizden süzülüp gelmiş. süzme adam .daha ne ister insan.