Açıp ellerimi yalvardım Allah'a!
Bir defacık tutmak için ellerini.
Koklamak için saçlarını,
Adaklar adayacaktım evliyalara!
Umursuzluğun aklıma geldi,
Vazgeçtim!
Kahırdan başka ne vardı sanki verdiğin?
Acıları zevk alır hale getirmiştin.
Yine de görmek için seni Şeytana uyup;
Bir daha bozacaktım yeminimi.
Vedalaşmadan gidişin aklıma geldi,
Vazgeçtim!
Paylaştığımızı sandığım
Güzel günler hatırına.
Suçlu benmişim gibi,
Af dileyecektim gözlerine bakıp,
Her türlü cezana razı olacaktım.
Boynumu büküp,
Bir daha gelecektim kapına.
Başkasını sevdiğin aklıma geldi,
Vazgeçtim!
"Bak terkederim seni" tehdidiyle süründürdüğü ilişkinin bir yerinde, fonda "benim de canım var, ben de insanım" şarkısı eşliğinde terkedilince taharet bezine dönen sevgilidir.
"...Mektupları yak,
Şarkılara küs,
Hasretler giy,
Depremler olsun üstüste sonra,
Kahrından öl,
Dağılsın kalbin,
Öl hatta orda,
Lanetler yağdır,
Beni hatırla.
Her telefona sen çık,
Her kapıya sen koş,
Beni hatırla.
Sen bir yerlerde, ben bir şehirde
Akşam olunca, beni hatırla."
Ajdar'ın ünlü olduğu bir ülkede çok da kafa patlatılmaması gereken durumdur. Yıldız Tilbe'nin dekolte verdiği ana kadar yolu var, sonrası kıyamet alameti.
Tanıdığımız ateistlerin tanıdığı hristiyanların -muhtemelen, bir önerme dahi değil, sadece bir tahmin- misyoner olması, yani sonuç itibarı ile ılımlı görünmesi nedeni ile oluşan sempati diye açıklanabilir belki. Kesinlikle bir önerme değildir, kendi halinde, naçizane bir tahmindir. Yazılanlardaki tevazuda tırsaklık arayanlar için kaptanın seyir defterine ek; net bilgim olmasa da gördüklerimden oluşan bir fikir olduğundandır o tereddüt, öküz altında buzdağı aramayalım lütfen.
Dip Not: Gayet güzel anlaştığım Hristiyanlar misyoner değil, bu toprakların insanı diyenler de çıkabilir. Dünya kadar arkadaşım var, sadece hristiyan değil, bilcümle gayrimüslimler, valla bu yaşa kadar hiç dinden bahsetmedik.