"tabiat bizi her dürttügünde peşinden gidersek nerde kaldı insanlığımız?"
gecenin bi vakti sadece ses olsun diye açık duran televizyondaki Güle Güle filminden kulağıma çalınan bi cümle...
"Allah'a yakın benden uzak uzak olası, hattaa taa cehennemin dibinde yeralası bikaç kişiyi içeren grup" ne diyim hayatımda 2defa dost kazığı* yemişliğim var, ikisi de nedense başak burcu. aman aman Allah göstermesin bi daha!!!!! böylesi dostum* olacağına bikaç tane düşmanım olsa en azından hazırlıklı olurum dedirtiyolar insana..
Oldu, işte biz de "geçmiş" olduk..
Bir aşkın daha üstünü örtüp, göz kapaklarını ellerimizle kapattık.
Biz de güzel günleri bittikten sonra anladık, artık yokluğumuzla yaşayıp;
birbirimizin adını duyduğumuzda önümüze bakıp vicdanımızı
kanatacağız. Artık biz, sizli bizli olacağız...
bugün de dün gibi
yarın da bugün gibi olacak
ne uzar ne kısalır bu hayat
beni hep kadehler mi avutacak?
bugün de dün gibi
dün de bir önceki gibi
içtikçe içesim geliyor
gelenler gidenlere benziyor
ne çok insan,
ne çok yalnızlık
ne çok ışık,
ne kadar karanlık
ne çok söz,
ne çok sessizlik
ölümüm benim bu çaresizlik
ne olacaksa olsun
olacaksa şimdi burda olsun
ne gelecekse gelsin
hazırım
yeter ki yarın başka olsun...
"Uzun zamandır yoksun
Yoksunlu sabahlara uyanıyorum
Aynı bildiğin gibi
Yeni bi şey yok
Eski bi şey de yok
Sen gibi..
Bir ben kaldım
O da...
Ben miyim değil miyim belli değil artık
Arta kalan ne ki?
Daha ne kadar özleyebilirim seni
Şimdi yalvarsam geçmişime
Bir gün daha yaşamak istesem misket oynadığım sokakta
ilkokuldaki yerli malı haftasına katılsam
Bana 3 beden küçük gelir çocukluğum
Sen de öyle sevgilim
Boşluğunu dolduramaz kimse demiştim giderken
Gelme..
Sana bol gelecek artık bu aşk!!"
"ölüme 'hayır' demek yetmez bazen
yaşama 'evet' demek gerekir
evet'i söylerken kekeleyen adayıdır ölümün..
ve insan;
en beklenmedik anda
en beklenmedik durumda kekeleyebilr.."
"çatlak patlak yusyuvarlak
kremalı börek
sütlü çörek
çek yavrum çek
arabanı yoldan çek
çekçek amca burnun kanca
al sana bir tabanca
tabancanın yarısı
osman beyin karısı" *
"inandıklarınla yaşadıkların arasındaki uçurum büyümüşse, sonu cinnettir!
ya inandıklarına sarılıp koltuğu değiştirirsin,
ya da koltuğa sarılıp inandıklarını.
üçüncü yol: dünyanı değiştirmektir,
çünkü beynin kalbe ihaneti cinayettir..."
"her insanın hayatında bir 15 dakika vardır.
ikiye ayırır hayatı: öncesi ve sonrası
sanırız farklıdır ikisi
oysa sonraki sadece diyetidir öncekinin
sonra farkedersin ki
aslında bütün hayatın o 15 dakikadır.
bazı 15 dakikalar çıkmayan bir iz bırakır,
bazı 15 dakikalar her izi çıkarır..." sözleriyle biten film.
zaman kavramına göre tasarlanan oyun.
senenin birligi olarak tavla bir tanedir.
4 kosesi 4 mevsimi,
tavlanin icindeki karsilikli 6'sar hane 12 ayi,
pullarin toplami ayin 30 gununu ,
karsilikli 12'ser hane gunun 24 saatini ,
siyah ve beyaz pullar gece ile gündüzü simgeler...
hikayesi söyledir ki:
1400 yıl önce Hint Imparatoru, satranc oyununu Pers imparatoruna, yaninda bir mektup ile hediye olarak gonderir. Mektubunda oyunla ilgili hic bir aciklama yapmazken soyle bir mesaj yazar.
"Kim daha cok dusunuyor, Kim daha iyi biliyor, Kim daha ileriyi goruyorsa O kazanir. Iste hayat budur..."
Pers Imparatoru donemin en alim veziri olan Buzur Mehir ile bu mesaji paylasir, ondan oyunu cozmesini ve kendisinin de karsilik olarak Hint Imparatoruna hediye edilmek uzere baska bir oyun icat etmesini ister. Vezir haftalarca calistiktan sonra gonderilen satrancin her tas hareketini ve oyunu cozer daha sonra da on gunde tavlayi icad eder ve imparatora sunar. Hint Imparatoruna tavla oyunuyla birlikte gonderilmek uzere soyle bir mesaj hazirlanir.
"Evet, Kim daha cok dusunuyor, Kim daha iyi biliyor, Kim daha ileriyi goruyorsa O kazanir. AMA BIRAZ DA SANSTIR. Iste hayat budur..."