çok büyük bir ayıptır. güzelim yerli markalarımız dururken gidip nike,adidas,puma kullanmaktır.
hem çocukluğuma dönmek için hem de acaba devlet okulu nasıl bir yer diyerek bir ilköğretim okuluna gittim geçenlerde. çocuklar sayışıyorlar yani sayışıyorlar dediğim saydırıyorlar birbirlerine. ana avrat düz gidiliyor. bizim zamanımızda böyle şeyler yoktu tabii. sayışalım dendiğinde sayışırdık biz. portakalı soyar başucumuza koyardık o derece.
neyse efenim konumuz bu değil. minik emo kızlardan felan hiç bahsetmeyeceğim. asıl konumuz birbiriyle marka yarışı içinde olan gençlik.etrafı izlerken birden dikkatimi maç yapan ufaklıklar çekti. toplarına baktım nike total 90 yazıyor kocaman.
allah allah dedim bizim zamanımızda yoktu ya hu böyle şeyler. biz boş teneke kola şişeleriyle maç yapmış nesiliz sonuçta değil mi? insan zengin olsa bile en az 1 kez yapmıştır bunu. hatta kafamda bu yüzden yarıktır. konu açılmışken onu da anlatayım hemen.
bir gün çocuğuz topta yok elimizde hemen teneke kola şişesini ezdik ve oynamaya başladık. top taça çıktı ve arkadaşıma ''kafalık aaaat!'' diye bağırarak boşa kaçtım o da attı. nereden bilebilirdim ki o tenekenin kafamı yaracağını. asil türk kanım adeta boşa aktı o gün. ne goldü hala unutamıyorum. kendimi kolu çıkık maç yapan bülent korkmaz ile eşleştiriyorum şimdide ben daha karizmatiktim be!
neyse işte bu veletler maç yapıyorlar nike topla tam o sırada olayları dışardan seyreden yırtık kramponlu bir çocuk gördüm. hemen yanına gittim:
-neyin var evlat?
+çok fakirim yakışıklı abi! arkadaşlarım topla oynatmıyorlar.
-nedenmiş o?
+çünkü ayakkabılarım yırtık ve pis topa vurunca top kirlenirmiş.
-tamam o zaman! gel sana bir ayakkabı bir top alalım üstüne başınada çeki düzen verelim!
+olmaz!
-nedenmiş o?
+annem dedi ki sana şeker veririz felan diyenlere kanma inşaata götürür...
-anladım tamam devam etme. bak bakayım tipime sana mı muhtaç kaldım ben ya hu? ayrıca taşıdığım asil müslüman ve türk kanı buna müsade etmez!
+haklısın abi gidelim.
yola koyulduk hemen. gittik bir adidas mağazasına her ne kadar yabancı marka almaya yanaşmasamda bu kez mecburduk yoksa çocukla alay edeceklerdi. messi'nin giydiği kramponların halısaha versiyonunu buldum aldım çocuğa tabii bir de dünya kupası topu almazsak olmazdı.
inanır mısınız, o üç bant işaretini gördüğünde çocuğun gözleri ışıldadı. tekrar çocuğu limuzinle eve bıraktım annesine teşekkür etmemesini söyledim ve limuzine binip şöförümden sürmesini istedim.
bir çocuğu daha mutlu ettikten sonra kazasız belasız kızların saldırısına uğramadan gideceğime tam seviniyordum ki kızların gözü yaşlı beni seyrettiğini gördüm.
-murtaza hatırlat buraya bir daha yardım yapalım. kömür dağıtırız!
%tamam abi ama bu sıcakta ne kömürü?
-kömür hep lazım olur murtaza.
çok büyük bir saçmalıktır zira güzelim asil türkçemiz varken bir insan neden gidip yabancı şarkı dinler anlamış değilim.
geçenlerde sokakta anormal bir şekilde yürüyen iki gence rastladım. telefonlarından hızlı hızlı bir ritimle müzik süzülüyor ama ne dediği bile anlaşılmıyor yani. hemen yanlarına gittim:
-asil türk gençliği neden böyle garip şekilde yürüyüp garip müzikler dinliyorsunuz?
+bu zenci yürüyüşü abi! rapçiyiz biz!
rap, zenci! aman allahım! rap'in açılımını biliyordum ve zencinin açılımını allahtan bilmiyordum düşünsenize zenci geçiyor karşınıza açıyor sallıyor! allah korusun! bir de yakışıklıyım arkayı kaptırabilirdim.
neyse rap'in açılımı rytmic american poem di! ingilizce bilmeyenler için:ritmik amerikan şiiri.
o an kendime zor hakim oldum, ergenliklerine verdim tokatlamadım türk filmlerindeki gibi.
-bakın çocuklar; siz türksünüz ve türk gibi davranmalısınız. bu rap zırvalığı tamamen amerikan kültürünü yaymak içindir. Sizin gibi genç beyinler hele şu yaşlarda anlayamıyor çünkü kan başka yerinize pompalanıyor biliyorum fakat lütfen elinizi çükünüzden çekip biraz vicdanınıza koyun.
iki çocukta boynunu öne eğdi ve ''allah razı olsun abi bize doğru yolu gösterdin.'' dediler. cep telefonlarını alıp tüm müziklerini sildim. çocuklara ise biraz daha nasihat ettim:
-asil bir türk genci türkçe şarkılar dinlemeli. bizim kültürümüzde türkü vardır. o güzel anadolunun bağrından kopma türkülerimiz bize en çok yakışandır.
çocuklar zenci yürüyüşünü bırakıp türk yürüyüşü moduna geçmişlerdi. bende bir işi daha türklüğümle çözmenin verdiği hazla arkamı döndüğümde tabiki bir sürü kız ile karşılaştım. allahtan ara sokaklara girip atlatmayı başardım.
içler acıtan türk kızıdır. düşünsenize sizin işleriniz bitmiş limüzininiz ile eve dönüyorsunuz fakat o da ne? bir kız yol kenarında otostop çekiyor. hava da nasıl yağmurlu bir görseniz! şampuan olsa banyo yapabilirsiniz o derece. hemen yakışıklılığım ve hümanist olmam o kıza yardım etmemi söyledi. ne de olsa ikimiz de türk ve müslümandık.
şöförüm bayana sizi isterseniz bırakabiliriz. dedi fakat kadının verdiği cevap gerçekten yürekleri dağlayan cinstendi:
-olmaz siz beni kötü yola düşürürsünüz. bu ne pezevenk arabası gibi?
tam o sırada daha fazla hakaret edilmesine dayanamadım ve limuzinden indim. hemen şöförüm müdahale edip şemsiyemi getirdiysede ben şemsiyeyi almadım ve kızın göslerinin içine bakarak konuşmaya başladım:
+türk kızı, bana pezevenk dedin fakat ben müslüman,türk ve zengin bir gencim.
-aman allahım! ayrıca yakışıklısınızda.
+evet fakat bir önemi yok lütfen buyrun limuzine sizi gideceğiniz yere bırakalım.
-bu limuzin çok pahalı olmalı, ben sırılsıklam oldum hep ıslatırım döşemelerini felan.
işte o an ağlamaya başladım. fakir ama gururlu türk kızı bu olmalıydı!
-neden ağlıyorsunuz?
+ben yakışıklı,zengin,dindar ve türk biri olarak ayrıca duygusalımda.
-anlıyorum fakat benim için siz de ıslandınız.
+sizin gibi asil bir bayanı ıslatan gökyüzü ıslatsın beni. ne zararı var ki?
-çok romantiksiniz. adınız ne?
+caar.
-caar mı?
+pardon o sözlük nickim asıl ismim caar.
-anladım fakat ben çok üşüyorum.
+lütfen bagajdan battaniyeleri verirmisiniz? işte buyrun. artık gidelim ayrıca hadi.
-siz olmasaydınız o asil türk vücudumu üşütebilirdim saolun.
+elbette, ben asil türk kanını taşıyan bir kahramanım unutmayın.
-elbette. size arkadaşlarınız ne der çoğunlukla?
+yakışıklı der.
-ne kadar güzel bir lakap!
+size ne derler?
-bana çiki derler.
+bundan sonra sizin lakabınızda suluperi olsun en iyisi.
-çok güzel bir lakapmış! sağlam kafa sağlam vücutta bulunuyormuş demek.
tam bu sırada adeleli vücudumu ellemeye başladı ve ben ellerini üzerimden çekip:
+lütfen sayın suluperi!
-benden hiç etkilenmediniz mi?
+siz hoş ve güzel bir bayansınız fakat ilk olarak kimliğinizi ve kimliğinizdeki müslüman hanesini görmem gerekli.
-anlıyorum buyrun.
+evet türk ve müslümansınız ayrıca güzelsinizde.
-siz ise çok yakışıklısınız.
+şöför bey eve sürünüz!
eve geldiğimizde üzümlerimizi getirdim fakat kız reddetti. neden yemiyorsunuz diye sorduğumda ise:
-beni çarpıyor lütfen siz yiyin.
şeklinde cevap verdi. o gün zavallı bir türk kızını kurtarmanın verdiği gururla kendimi bir kahraman gibi hissettim.
her zaman yaptığım eylemdir. zira ben asil bir türk olarak daha başka film izleyemem! geçen gün kardeşim ve ben yan yana oturmuşuz türk filmi izleyerek ağlıyoruz hatta öyle bir ağlıyoruz ki evde peçete bitti ve artık göz yaşlarımızı türk lirasına silmeye başladık.
tam o sırada dışarıdan sesler gelmeye başladı.
-orospu çocuğu! orospu çocuğu!
aman allahım! bu melodi bu ses! aniden dışarıya fırladım ve sesin geldiği yere gittim. bir çok çocuk bir çocuğun etrafını çevirmiş melodik bir şekilde ''orospu çocuğu!'' diye bağırıyorlardı! hemen atıldım ve ortalarında ağlayan çocuğu kucaklayıp o meşhur repliği kurdum:
+anası orospuysa bu yavrucağın suçu ne he?! hiç mi vicdan yok sizde! analarınızı, babalarınızı türk lirası ile döveceğim! hatta yakışıklılığımı kullanarak sizinde ananızı orospu yapabilirim fakat neyseki ben bir müslümanım ve bunu yapamam!
çocukların hepsi boynunu öne eğmiş sözlerimi dinliyorlardı fakat aradan çıkan bir çocuk boncuk tabancasını ağlayan çocuğa doğrulttu, tam tetiğe basacakken önüne atladım ve o boncuk bana isabet etti!
+Eşhedu en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden âbduhu ve Resuluhu.
%abi kim kıydı sana!
+ben kutsal bir amaç için vuruldum kardeşim!
%abi aile doktorumuz burada hemen kurtaracak seni!
&önemli bir şey yok! allahtan sayın caar çok kuvveti bir kişiliğe ve türk kanına sahip. söylemeye dilim varmıyor fakat türk kanına sahip olmasaydı o boncuk caar'ın naciz bedeninde bir kızarıklığa neden olabilirdi!
+aman allahım! o vahşi çocuğu bulun ve dinimizi, türklüğün esaslarını öğretin!
%tamam abiciğim! sen yeter ki iyi ol!
o gün bir gerçeğin farkına vardım! kendini birisi için feda etmek dünyadaki en kutsal eylemlerden biriydi! o boncuk vücuduma temas ettiğinde gördüğüm parlak ışık ve bana gel diyen beyaz giyisili amcayı hala unutamıyorum...
özel mesaj ile nickimin anlamını soran bayan yazardır kendisi.
hiç sönmeyen özel mesaj kutumun ışığı gittikçe artan özel mesajlarla alev gibi yanarken artık fazla birikti hepsini okuyayım ve uyuyayım yoksa bir kartal gözleri kadar keskin türk gözlerimin altı siyah torbalarla dolacak diyerek hepsini okumaya başladım.
elimden geldiğince herkese cevap vermekteyim tabii, ben atılan mesaja cevap vermeyenlere sinir olurum. bir yandan türk'ün gücünü diğer yandan müslümanlığın kudretini kullanarak birikmiş bir sürü hayran mesajını okuyordum hızlı hızlı fakat o da ne!
sayın caar.
sizin dillere destan yakışıklılığınızı ve inanılmaz cesaretinizi duydum. açıkçası etkilendimde. kafamda kedikakasi kadar yakışıklı bir birey canlandı. lütfen bana tipinizi ve nickinizin anlamını anlatır mısınız?
bu mesajın beni şarşıtmasının sebebi birine benzetilmemdi! kedikakasi da kimdi! hemen resimlerine baktım ve aman tanrım! Allahım sen aklıma mukayet ol beni nasıl buna benzetebilirler diye ağlamaya başladım. çabucak kendimi toparladım ve cevabımı yazmaya başladım.
sevgili güzel türk kız okuyucum
yakışıklılığımın kedikakasi ile hiç bir alakası yoktur. buğday rengi bir tene, kahverengi parlak gözlere, atletik bir vücuda sahibim. en önemlisi ise damarlarımdaki türk kanına sahip olmam ve müslümanlık aşkı ile çarpan kalbime sahip olmamdır.
nickimin anlamını ise açıklayamayacağım ayrıca beni birine benzetmenize çok kırıldım. ben dünyadaki eşsiz yakışıklılıkta biriyim ve msn adresinizi verirseniz bunu size kanıtlayabilirim.
bayan yazar hiç tereddüt etmeden msn adresini verdi ve işte o an anladım! bu bir tuzaktı! beni kedikakasi gibi yakışıklı bir yazar ile kıyaslayarak sinirlendirmeyi başarmış ve msnimi almak istemişti!
hemen msn adresini tipsiz arkadaşım küçük fazıl a verdim. devamında ne oldu bilmiyorum. tek bildiğim asil türk kanının gittiği beyinlerin çok düzgün ve kusursuz çalıştığı!
türk bir bayandan başkası beni bu şekilde tuzağa düşüremezdi!
köşe başında kafasını önüne eğmiş ağlayan emo bir kızdır.
geçen gün dışarıda dolaşırken karşılaştığım bu ilginç manzara beni şok etti. damarlarımdaki asil türk ve müslüman kan beni yardım etmeye zorladı. gecenin bir vakti kim bilir neler olmuştu.
-güzel bayan bir sorununuz mu var?
+sen kimsin çekil git be!
aman tanrım! bu nasıl olur diye kendi kendime düşüncelere daldım bir anda. benim gibi yakışıklı, zengin ve dindar birini nasıl reddedebilirdi? sonra anladım ki saçları gözünün önüne düştüğü için beni göremiyordu. saçlarını kaldırdım ve beni görmesini sağladım.
-güzel türk emo kız kendini kim için böyle harap ediyorsun?
+size kaba davrandığım için çok özür dilerim! nereden bilebilirdim ki bu kadar yakışıklı olduğunuzu?
-bırakın yakışıklılığımı. ne üzdü sizi onu anlatın.
+babam emo olduğum için bana çok kızıyor! ben ise emoları rahat bırakın diye ağlıyorum her gece! ne yapacağım bilmiyorum!
-bak güzel kız benimle gelin size yeni bir tarz bulalım! bu kot pantolondan ve siyah t-shirt ten kurtulun! ayrıca unutmayınız ki bunlar japonların tarzıdır. siz ise çok asil bir türk kızısınız!
+haklısınız yakışıklı bey! lütfen bana güzel bir tarz bulalım!
güzel kızımızı tamamen yerli bir mağazaya götürdüm ve yeni kıyafetler aldım. en pahalılarından aldığım için biraz pahalıya mal oldu fakat o güzel kızı yeni güzel elbiseleriyle görmek ayrı bir zevkti.
+nasıl olmuşum?
-çok güzel! bir yemek yemeye ne dersiniz?
+tabii neden olmasın! bu arada ben sizin adınızı bilmiyorum daha?
-caar...
+aman tanrım ne güzel bir isim! ben de özge!(isim uydurmadır. asil bir türk genci asla beraber olduğu kızı insanlara söylemez!)
-önden buyrun! şöförüme söyleyeyim gelsin ve bizi alsın.
+peki.
şöförümü aradım iki dakika sonra geldi ve bizi lüks bir restorant a bıraktı.
-ee özge beğendin mi burayı?
+harika bir yer burası caar!
-senin gibi harika bir bayana harika bir yer yakışırdı öyle değil mi?
+burada şarap bile vardır!
-hayır, şarap içmek yok! ne kadar yakışıklı ve hoşgörülü biri olsamda ben bir müslümanım fakat üzüm yiyebiliriz isterseniz?
+olur.
birkaç salkım üzümden sonra kafamız güzel olmuştu artık kalkalım dedim ve özge'yi damarlarımda dolaşan asil türk kanını kullanarak kucağıma aldım.
-özge senin kimliğin yanında mı?
+evet ne oldu ki?
-evime gidiyoruz malum sevişicez artık hani.
+ayy evet aşkitommm!
-türk olduğundan emin olmalıyım! asil türk spermlerim boşa gitmemeli!
+haklısın canım aşkım al işte burda.
-tamam bebeğim eve sür murtaza!
&tabi abi!
eve geldik ve...(bu kısmı atlıyorum.)
-cünüb cünüb dolaşıp günaha girmeyelim hemen duş alalım!
+tamam caar. ama vakit kaybetmemek için ikimizin aynı anda girmesi mantıksız değil mi?
-olur mu öyle şey! her saniye günah demektir!
+çok zekisin aşkım!
-ne sandın bu beyin asil türk kanına doymuş bir beyindir!
sonrasında ise o emo kız hanım hanımcık bir türk kızı oldu. ben ise birini daha iyi yola çevirmenin mutluluğunu yaşıyorum.
tabii asil türk kanım, yakışıklılığım ve zenginliğimin yardımı ile.
kötü yola düşmüş, her gün yüzlerce kişiyle yatmaya zorlanan bayanlardır bunlar.
bir gün oturduğum şehirde dolaşırken(şehrin ismini vermek istemiyorum bayan yazarlarımız affetsinler.) yanıma minyon tipli esmer, sakallı, parlak takım elbiseli bir abi yaklaştı. Tabii 1.95 boyumdan olsa gerek yanımda biraz ufak kaldı ama ne demişler ''boyu küçük olandan korkacaksın alttan alttan çalışırlar!''
sanki 20 yıllık dostummuş gibi adam suratıma sırıtarak o repliği kurdu:
-eğlence lazım mı?
+tabii abi neden olmasın!
üstün türk kanıyla beslenen beynimi kullanarak hemen cep telefonumdan güzide kardeşime mesaj attım. ayıptır söylemesi kardeşim çok zengindir. pezevenk abi telefonu görüp ''ne o yoksa arkadaşlarını mı çağırıyon keranacı!'' repliğini de kurduktan sonra konuşmaya başladım:
+evet abi bugelecek olan arkadaş çok zengindir.
-yaa iyi iyi! sende pek yakışıklıymışın ne halt etmeye para veriyon kızlar sana para verir zik beni diye!
+öyle tabii abi ama sende ne kızlar var? ben üstün türk kanı taşıyan güzel kızlardan sıkıldım da.
-rus var! sonra amerigalı var! alaman var! he bi de dün geldi fransız var!
fransız var dediğinde kafamda bir şimşek çaktı! aman tanrım dedim!
-af bıyır!
+hiç abi dışımdan düşünmüşüm.
hemen damarlarımdaki asil türk ve müslüman kan harekete geçti! kardeşimde geldiğinde parası neyse bastırıp tüm kızları satın almalı ve oradan kurtarmalıydık!
-uff arabaya bak hele!
+o araba arkadaşımın abi.
-vay anam vay!
&selamun aleyküm abi! beni çağırdın hayırdır?
+pezevenk abi biz sendeki tüm kızları satın alıyoruz!
-af bıyır?
+hepsini getir limuzine bindir hepsini alıyoruz!
-ee taam yiidim buyur hepsi senin olsun!
+fransız olan nerde?
-ihi bag en arkhada!
+aman tanrım sen sen! sen ne arıyorsun burada!
%caar! seni bulacağımı biliyordum!
tahmin edersiniz ki bu oydu! bu fransa seyahatimde tanıştığım güzel bayandı! benim için türkiyeye gelip kötü yola düşmüştü!
%caar! beni de türk yap ne olur!
+malesef güzel kız! sen kötü yola düşmüşsün! kızlığın bile bozulmuştur şimdi. yapacak bir şey yok...
%caar ne olur beni bırakma!
+seni bırakmayacağım sana ayda 50 bin dolar verecek olan biri var. işte karşında kardeşim.
%aman tanrım caar! kardeşin de senin kadar yakışıklıymış!
+öyledir fransız bayan ikimizde de üstün türk kanı var!
%anlıyorum caar. siz türkler gerçekten kahramansınız!
+hem kahraman hem zengin hem dinimize ve kültürümüze düşkünüzdür biz. ayrıca yakışıklıyızda. haydi şimdi bin limuzine de gidelim buradan.
%saol caar!
limuzine tüm kızları bindirdikten sonra yanımıza bir rusça bir almanca tercüman alıp kardeşimin malikanesine geldik. orada hepsinin hayat öyküsünü dinledik. hepsi aynı şeyi anlatıyordu:
''asil türk kanına sahip yakışıklı beyler bizi kandırdı fakat siz öyle değilsiniz!''
''tabii ki değiliz! biz müslüman türkler eşsiz bir kahramanız!''
dünyanın en zor eylemidir sanıyorum bu olay. asil türk kanı taşıyan iki kızımızın kavgasını ayırmak gerçekten insanı zorluyor.
sabahın saat 14:00 sinde dışardan bağırtılar çağırtılar gelmeye başladı ben tabii ağır bir uykuya sahip bir insan olduğum için olayı idrak etmem uzun zaman aldı. perdeyi hafifçe kaldırdım ve ürkek bir şekilde dışarıya baktım. perdeyi tamamen açınca mahalledeki tüm kızlar peynir görmüş kedi gibi cama üşüşüyorlar ya hu! olacak iş değil.
görünmemek için hem saklanıp hem olayı seyrederken birde ne göreyim. iki kız kavga ediyorlar! tabii insanlık vazifemiz hemen ayırmaya gitmek için üstüme en kaliteli elbiselerimi giydim ve dışarıya çıktım.
sonuçta nedir efenim: ''haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır!''
bende asil türk ve müslüman kanımla beraber olay yerine geldiğimde kızları izleyip sırıtan esnafa inat hemen aralarına girdim ve konuşmaya başladım:
-derdiniz nedir güzel bayanlar? bakınız şu güzel güne. kavga etmeye değecek ne olabilir ki güzel dünyamızda?
+bu şıllık benim sevgilimi çalıyor!
&şıllık senin anandır! terbiyesiz! o benim sevgilim!
-lütfen bayanlar ayrılın!
işte ne olduysa tam o anda oldu! ne olur ne olmaz diye taktığım, suratıma kadar indirdiğim şapka arbedede yere düştü.
+aman allahım! bu yakışıklılık!
&bu duyarlılık ile bu yakışıklılık nasıl bir arada olabilir?
-ee şey evet bayanlar neyse ayrıldığınıza göre ben artık gideyim!
&ayy valla olmaz bir çay içelim hararetinizi alır ayol!
+ayy evet yaa hadi lütfen bize eşlik edin!
-peki ama sadece bir çay sonra kalkıp giderim söyleyeyim.
+&tamam!
bir çay bahçesinde oturduk ve çaylarımızı içtik bende yaptığım iyiliğin değerini düşünerek evime doğru yürüdüm. kızlarada sahte bir isim ve telefon numarası verdim.
selametle.
edit:saat 14.00'da güzellik uykumda oluyorum efenim. onun için sabah dedim bir yanlışlık yok yani.
henüz yeni dönüp sözlüğe giriş yapabildiğim bir seyahattir. üyeliğim uzun süredir vardı fakat entry girmeye iki gündür başlayabildim. çok güzel kızlarla tanışıp kaynaştım oralarda. fransız kızlar sizi seviyorum!
daha uçağa binerken beni nasıl bir şeyin karşılayacağını anlamıştım zaten. ya hu bir baktım fularlı felan gay tipli adamlar var uçakta. şüphelendim ulan yakışıklıyız arkayı kaptırmasak bari diye ama allahtan damarlarımda dolaşan asil türk kanı imdadıma yetişti kendimi cesur hissettim birden.
tabii asıl dikkatimi çeken husus uçaktaki fransız insanların sürekli beni seyretmesiydi. buğday rengi tenim, kahverengi parlak gözlerim ve inanılmaz kaliteli kıyafetlerimle gene tüm dikkatleri üzerime çekmeyi başarmıştım.
uçaktan indiğimde hemen bavullarımı felan alıp bir otele yerleştim. benim gibi birinin hayatta hızlı olması lazım çünkü düşünsenize havaalanında fransız kızların bir anda üzerinize atlamasını istemezsiniz herhalde derken lobide bekleyen fransız kızlar bir anda fransızca nidalar atarak, birbirlerini dürterek beni işaret etmeye başladılar.
işte şimdi hapı yuttuk dedim fakat o da ne! o kalabalık grubun içinde tam bir asil fransız kızı vardı. bundan önce japonya, italya gibi ülkelerede gitiştim fakat böyle güzel bir kız görmemiştim. hemen kalabalığın arasından yanına yaklaşıp bir kaç soru sordum. allahtan ingilizce biliyormuş cevaplayabildi.
-isminiz aphrodite olmalı?
+yo hayır ismim x.(ismini vermek istemiyorum zavallı kızın)
-peki güzel bayan. fransa'da çok aşığınız olmalı.
+evet fakat sizin kadar romantik ve yakışıklısı şimdiye kadar hiç olmadı!
-taşıdığım asil türk kanı gereği doğamda var bu yakışıklılık.
+gerçekten türk müsünüz?
-elbette. bu kadar yakışıklı birinin başka milletten çıkmasını beklemezdiniz sanıyorum?
+bu arada isminiz nedir?
-caar.
+ne hoş bir isim bu. sizinle eiffel kulesinde romantik bir akşam geçirmek istiyorum ne dersiniz?
-malesef güzel bayan. sizi kırmak istemem fakat türk kızlarına ihanet etmiş olurum. asil türk kanı taşıyan bireyler sadece diğer asil türk kanı taşıyan bireylerle flört etmelidir.
+anlıyorum ve siz türkleri çok kıskanıyorum.
-üzülmeyin elbet bir gün fransa'da türk toprağı olur. o zaman sizle flört edebiliriz.
+o günü sabırsızlıkla bekliyorum caar!
arkamı döndüm ve otel odasına girip fransız kızlarını düşündüm. ne garipler ya hu! hiç asil türk kanı taşıyan erkek görmemişler.
