tüketim çılgınlığının bir getirisi.
insanlar artık önüne ne koyuluyorsa onu alıyorlar. mahalle baskısı ile olayı basite indirgemeyeceğim. çünkü bu baskı kitlelerin baskısıdır. televizyon kanalları, sosyal medya önlerine ne koyuyorsa onu alıyorlar.
örneğin; demokrasi moda oldu. ülkenin yarısı bile o zamana kadar demokrasi lafını ağzına almaz iken herkes bir anda demokrat hatta ve hatta demokrasi savunucusu oldu.
diğer bir örnek ise insanların sıklıkla kullandığı sosyal mecralarda ciddi takipçi sayısı olan bir sayfa saçma sapan bir girdi yapıyor diğer bol takipçili sayfalar da zaten danışıklı dövüşün bir parçası olarak o paylaşımı pohpohluyor. ondan sonra rahat bir hafta gençlerin gündemi bu oluyor. ta ki sonraki hafta önlerine konan meseleye kadar.
şahsi kanaat diye bir deyim vardır yahut lafz diyelim. eskiden şahsi kanaatler vardı ve buna itibar edilirdi. bir insanın kendi gelişmişliği kişisel düşünceleriyle ölçülürdü. şimdi ise takip ettiği sayfalarla ve ezberlediği iki satır arabesk sözlerle ölçülüyor.
böyle bir ortamda örneğin survivor izlemeyen yahut kitap okuyan birisi asosyal olabiliyor iken, her gün bir paylaşım yapan veya tv kanallarının önüne koyduğu her şeyi izleyen birisi sosyal olabiliyor.
işte bütün bunlar kendi çabasıyla hâlâ bir şeyler yapmaya çalışan insanların isteğine ket vurup onları da bu tek tipleşmenin bir parçası haline getirebiliyor.
tam bir cehennem. hem de dünyada olabilecek en ateşlisinden.
burada yaşayan insanları anlayamıyorum. evet vatanları olduğu için buradalar ve evet suriyelilerin yaptığını yapmadılar, evlerinde kaldılar ama bölgede durum öylesine içler acısı ki...
eline silah alan herkes bir grup burada. haşt-i şabisi var haşt-i vatanisi var, peşmerge, ninova muhafızı var. kendi milli ordusundan bahsetmedim dikkat ettiyseniz. ve tabi ki işid.
işidin bittiği yerde sünniler ile şiiler boğaz boğaza geliyor. (bkz: musul) en ufak kıvılcım onları birbirlerine vurduracak.
amerika barış getirip nükleer silahları ortadan kaldırmak için ülkeye girdiği günden beri durum böyle. bitecek gibi de durmuyor. bölge yıllar boyunca bünyesinde o kadar terörist grup eritmesine rağmen insanlar hâlâ ellerinde silahla bir şey yapamayacaklarını anlayamıyorlar.
insanların cahilliği de üzüyor beni. Bu kadar cahil kalmayı hak ediyorlar mı, düşündürücü. isviçre de doğan bir bebeğin yaşadığı hayata, doğduğu dünyaya bakıyorsun bir de dönüp yani başında bu bölgede doğan bebeğinkine... bir bebeğin bu hayata maruz kalacak ne suçu olabilir ki?
şu atmosferde ne kadar ütopik gelse de, umarım bir gün burası da en azından ortalama bir dünya ülkesi huzuruna kavuşur.
günlük işlerimizi yaparken az biraz böylesi hayatları da düşünürsek eminim yaşantımız daha çekilebilir gelecek. ha bir şey yapabilir miyiz? sanmıyorum.
kendimize ne kadar hayrımız var ki, kafamızı kaldırıp başkasına bakalım.
belki çocuklarımıza kendi yapmadığımız şeyleri örneğin başkasının derdiyle dertlenmeyi öğretiriz. bu bile neresinden bakarsanız bakın bizim durumumuzdakiler için elle tutulur bir şey.
şu başlığı açan,aynı zamanda ilk entryi giren insan normal olamaz. troll de olsa gerçek düşünceleri de olsa bu kesinlikle normal bir kafa değil. aklında ciddi problemleri olan birisi sadece böyle bir entry girer. allah geride bıraktıklarına sabır versin.
şehidim.
aslinda şehidimiz...
bizi dünyanın en gamsız milleti yapma yolunda bir kilometre taşı daha.
sabaha kadar anlatsam ne fayda. o yasadiklariyla kervana katıldı gitti. eminim son olmayacak. bu millet de bu irade oldukça bu böyle 13 şubat ta da 14 15 16 şubat ta da devam edecek.
size kalkın şunu yapın diyemem, sizden bir şey isteyemem ama unutmayın,unutturmayin. günü geldiğinde bütün vebaliyle bu şehitler karşınıza çıkarıldığında utancınızdan dilinizi yutmayın.
inanın ya da inanmayın.
bu kadar basit bir düzen olabilir mi sizce?
furkan'ım şehit oldu,öldü. tamam. garibanlığın fıtratıdır. hadi masa başında kalan furkanlara (garibanlara) ölecekleri yer bakalım.
unutmayın,unutturmayin...
edit: şimdi Furkan'ımın adı sol frameden inerken aşağı acizligimiz de o denli büyüyecek,büyüyecek ve onun derinliğinde bogulacagiz.
bahsettigimiz comarlar ne yazik ki bu ulkenin gercegi ve millet kavrami icerisinde yer alan kisilerdir,halktir.
ama bunlarin (mv) cogu sirca koskunde oturan o comarlarin yasantisindan bir haber ve onlarin derdi zerre umurlarinda olmafan yasayan cebi dolu comarlardir. yani o kahvedeki comarlari koysaniz en azindan milletvekili kavraminin icini daha bir doldurma ihtimali olur.