aslında 90 dakika arkadaşlarına sırtını dönmeyen kişi hakemdir. her an pozisyona yakın ve yardımcı hakemlerini görecek pozisyonda olmaya mecburdur. yani topa bile sırtını dönmeye vakti yoktur.
insanın kimsesi yoksa hiç bir yere gidemez. herkesin gidebileceği bir yer olmalıdır. çünkü öyle bir an gelir ki, insanın mutlaka bir yere gitmesi gerekir.
dostoyevski - suç ve ceza
daha önce hiç deniz görmemiş bir çocuk babasından onu deniz kenarına götürmesini ister. beraber dağları, tepeleri aşıp birden denizi karşılarında gördüklerinde dururlar. babası çocuğun elinden tutar: 'çok güzel değil mi?' der. çocuk denizden gözlerini ayırmadan fısıldar titreyen sesiyle: 'baba,yardım et göreyim.'
işte bu çocuğa o anda sadece şiir okunabilir.
mecnun, leyla'dan ayrı düşüp kendini çöllere vurduğunda vahşi hayvanlarla arkadaş olmuştur. aşkını öyle içselleştirmiştir ki; kendisini leyla'dan ayrı, leylayı kendisinden gayrı düşünemez olmuştur. bir gün leyla çölde mecnun'u bulur. mecnun, tanımamış gibi bakınca leyla şaşkınlık içinde 'ben leyla' diye yakarmıştır adeta. mecnun'un cevabı bu içselleştirmeyi çok iyi anlatır: 'eğer ben ben isem, nesin sen, yok sen sen isen, ya neyim ben?'