itiraf ediyorum sorumlu şahsın yapması gereken işi yüzüne gözüne bulaştırarak beni ve diğerlerinin sinirlenmesine sebep olması ile olaya el atarak bilmem ne çizelgelerini hazırlayıp çarşaf çarşaf ortaya çıkararak sorumlu şahsı çileden çıkaran, gözlerinden ateş saçarcasına konuşmasına sebep olan, bilumum hadi çıkın ortaya, şafak vakti duelloya var mısınız? gibisinden cümleler kurmasına sebep olan kişi bizzat benim. koltuğunda gözüm yok rahat ol. **
kendini ifade etme konusunda epey bir zorluk çeken dişidir efendim bu, aslında kimseyi göt falan etmemiştir. (kıyafet şeklinden de ifade karmaşası yaşadığını açıkça görebiliyoruz (istediğini giyebilir aman ha kısıtladığımı zannetmeyin)
sayılarla arasında umarsız bir ilişki olduğunu düşünmekteyim. sanki saymış gibi yetmiş beş milyon çeşit baş örtüsü şekli, beş milyon saç şekli, çarşaflı birinin otuz beş farklı açıdan resmi yapılamaz (otuz dört bu iş için uygundur bir de acaba bana belgelerle gel desek 75 milyon çeşit başörtüsü bağlama şekli içeren bi katolog çıkarabilir mi (orasından))
türbanlı kızın okula türbanıyla girmesine rağmen kafasında bişeyle okula giremeyen mağdur dişidir. (kafasına taktığı boncukları söylesem mi diye düşündüm de)
kafasındaki şeyi türbana örnek gösterirken türbanlıların okula girmesine karşı çıkan dişidir.
çarşaflıya senin resmini yapmak istiyorum diye sormadan eline fırçayı alan dişidir. konu kendisine gelince fikrini öğrenmek gerekir di mi bu konuda.
zorla kapatılanları savunurken, içinden gelerek örtünenleri de zorla açmaya yönelen psikonevrotik dişidir.
herkesin kendi rahatını düşünmekte olduğunun kanıtıdır bu. özgürlük özgürlük diye meydanlarda avaz avaz bağıran, hemcinslerinin istediği gibi yaşama özgürlüğüne göz koyan feminist bozuntularının ne alemde olduğunun kanıtıdır.
kimse kimseyi göt etmemiştir. herkes eteklerindekini dökmüştür. muhabir dumur olmuştur söyleyecek söz bulamamıştır.
kız kendisi göt nasıl göt edebilirsin ki göt olan dişiyi.
bunların sonu tek tip insan modeli ile çözülür zannımca ülkede kadın erkek her şahıs kafayı kazıtsın, erkekler de sakalları, kıyafet dersen standart bir tulum belirleyelim şirinler köyü gibi olsun ülkemiz o zaman işte, işte o zaman...
...
bir nefes de benim için al
havasızlıktan öldürme beni
bulutlara, yıldızlara benim için de bak
susadım diyorsam
bir yudum su içmelisin
ben yorulduysam sen uyumalısın
ellerim sevilmek istiyor
saçlarım okşanmak istiyor
dudaklarım öpülmek istiyor
anlamalısın.
...
(bkz: dağ rüzgarı)
neyzen üfler neye, neyzen üfler maviye...
önce durdurur düşündürür, daldırır uzaklara, götürür güneşin doğuşundan bir önceki gece karanlığına.
o kadar zifirin ardından, şafakta görürsün kızıllığı; baş kaldırı tadında,
sonra birden hava aydınlanır, bi bakmışsın dünya...
geceye yanarsın, üzülürsün lakin bitmemiştir birşey henüz, umut da vardır hani,
özgürlüğü bulmuşsundur ve kurtuluşunu da aramaya koyulursun...
o notalar, o matematik; o aradaki inişler çıkışlardır işte sözlük.
çoğu sözlükçüye göre nadir bulunan kızmış. aha üç dakikada bu kanıya vardım. ne kızmış ama yaaa *
bildiğin insan işte, öğrenme ve yapma kapasitesi olan bi insan.
--spoiler--
başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
başkalarının düşünceleriyle değil.
"üstümde yıldızlı gök" demişti königsberg'li
"içerimde ahlâk yasası".
yasa mı? kimin için? neyi berkitir yasa?
ister gözünü oğuştur, istersen tetiği çek
idam mangasındasın içinde yasa varsa.
girmem, girmedim mangalara
yer etmedi adalet duygusu
içimde benim
çünkü ben
ömrümce adle boyun eğdim.
yıldızlı gökten bana soracak olursanız
kösnüdüm ona karşı
onu hep altımda istedim.
--spoiler--
königsberg'li immanuel kant
"insan ruhunu sürekli olarak hayranlık ve saygıyla dolduran iki şey vardır: üzerimdeki yıldızlı gökyüzü, içimdeki ahlâk yasası" der. yasa mı? kimin için? neyi berkitir yasa?
hele ki şiirin şu kısmına gelince:
yer etmedi adalet duygusu
içimde benim
çünkü ben
ömrümce adle boyun eğdim.
insan şöyle bir dinliyor kendini: dayatılan şeyleri yapmam benim gerçekten de ona inandığımı, onu kabul ettiğimi mi gösterir? boyun eğdiğimiz şeylerin aslında ne kadar da düşmanı olabileceğimizin resmidir bu.
aşkından gözü dönmüş, şaşırmış birinin söylemiş olabileceği söz grubu. aşk o kadar şaşırtmıştır ki bu şahsı yeri gelir eşşekler gibi anırır, yeri gelir öküzler gibi böğürür, yeri gelir kurbağalar gibi vıraklar.
burada aşk dediğimiz şeyin anlamını da irdelemek gerek. neye aşık acaba bu şahıs? diyerekten düşündürür.
yeniden başlama kısmı pek iyidir pek güzeldir ancak herşeyi bırakma kısmı biraz zordur hatta imkan dahilinde değildir. öyle bişey olsaydı ne güzel olurdu ya!