ömrü boyu klasik bir iş klasik bir ev hayatı olacak, yaz ayları çoğu insana göre daha güzel geçecektir... ortalama bir insandır. aşırılıkta gözü olsaydı öğretmen de olmazdı zaten.
Satı Usta var idi Zonguldak'ta bir santral şantiyesi işçisi idi. Bi gün rotu döverken onca uğraşından sonra şöyle ileri doğru uzattı, baktı;
''Oktan eğri boktan doğru oldu.'' dedi, attı. insanlar için de kullanılabilir bu laf. Yazdık bir kenara.
80 sonrası televizyon programları, basında olanlar toplumsal değişimin temellerini atmış olmakla beraber zavallı feyzbuk tv de olanların yanında nedir ki dedirtiyor insana zorla bu başlık.
kemalist rejimden memnun olmakla birlikte sanki halka daha fazla hak tanınsa iyi olacak diye düşünen insandır. evet sosyalist değildir olması gerekmez çünkü atatürkün öngördüğü ideolojide halk ve devlet birbirinin çıkarını gözetmelidir.
bu zihniyete göre erkeklerin de götlerine şalvarı geçirmesi gerektir zira kadınları ne zannetmektedir bu erkekler? erkekler şehvet duygularına yenik düşebilmekte ancak kadınlar düşmemekte, bu mudur? bırakın bu gericiliği artık. kafanızı başka şeylere yorun. aklın uçkurunda olmasa o bacağa da bakmazsın eteğin boyuna da.
akp zihniyetinin yeni manevrasıdır. türbanla ilgili son oyunları olması temenni edilmelidir.
bu konuyla ilgili en güzel açıklamayı mhp eski milletvekili Dr. Nesrin Ünal defalarca yapmıştır, hala yapmaktadır. örtüyü başa takmaktan ziyade örtünme biçimi ile kafayı bozan zihniyete akıl verememekle beraber niyetlerinin ne olduğu herkes tarafından artık anlaşılmıştır.
öyle örtersen ne gataya girebilirsin ne üniversiteye evet! çünkü o biçimin bir siyasi niteliği vardır ve o siyasi zihniyete Türkiye Cumhuriyeti topraklarında artık yer yoktur ve olmayacaktır da.
şimdi efendim doğru olmakla beraber devrimiz söz konusu olunca tartışmalı olabilir bu durum. bu tip kadın kalmıştır evet ve bulunduğu anda değeri bilinmelidir. aklı başındadır. dötü başı ile aşırı ilgilenmekten daha önemli işleri vardır çoğu zaman. yani özgüveni yerindedir. nazendedir.**
(bkz: peh)
bok var her bokun da bokunu çıkarmayın ulan. ayrıca bu tip bi şahışın(!) boşvermişliğinin farkındalığı üzerinde olmadığından bokunu çıkarması durumsalını farkedecek ahval ve şeraitte olmadığı kuvvetle ihtimaldir.**
olay mutfakta geçer... (mutfakla alakası olmasa da)
evimize yanlışlıkla bir sayım memuru gelecek oldu efendim...
sayım memuru- evinizde kaç baş yaşıyor?
elif- baş?
s.m.- kaç kişi?
e- hmm anladım baş, evet... 4
s.m.- aile reisinin adı soyadı?
e- Deryaaaaaa gel buraya... olsa olsa reis Derya olur zira, oraya Derya A... diye yazın. Deryaaaaaaaa? gel reis...
(Derya evin hesap, kitap, ne bileyim türlü pazar alışverişi olsun herşeyi organize eden elemanıdır. reisliği hak etmiştir!)
başlığı görmemle olaya dahil olacağımı inceden inceye sinsiden sinsiye bildiğim ayaklanmadır... sanat aşkıyla yanıp tutuşan biz yazarlarıyla kan bulacaktır can bulacaktır...
belli başlı bi düzene oturduktan sonra arkası çorap söküğü gibi gelecektir efendim evet!
bu arada bursa ayağı olmalı diye düşünüyorum bursa katılımcıları olarak sayımız azımsanacak gibi değil... (bursa oyuncularının arasında olacağımı daha önce belirtmedim geçtiğimiz cümlede yine sinsi sinsi bursadan katılacağım izlenimleri alınıyooor)*
(bkz: haydi rastgele)
olay çamlıca kız lisesi mermer bahçe, istiklal marşı okunmadan önceki son bikaç anlar* içerisinde geçer..
...
..
.....
..
+bıktımm.. bıktımm! böyle lise mi olur lan? hepimiz erkekten bozma tiplere döndük.. kim bakıyo kendine he kim bakıyo?
-sorma.. oturuş biçimlerimiz ne hal aldı.. ilerde çekcez bunun acısını..
+öyle demeyin kendi hatalarınızı liseye, yönetime, müdüreye filan bağlamaya kalkmayın bence.. (konuşan dudağa dikkat çekiyorum burda gözünüzde canlandırın)*
-ulan bıyıkların küçük tırnağım kadar olmuş.. utanmıyosun..
(yankılanan mikrofon ve arada giden, cızırtı filan yapan müdürenin sesi de konuşmalara eşlik etmektedir)
.
... üni .. versite sına ..v. .. lar ı na.. a.z...bir.... kaldı..... !
...
....
..
(hepsinin içinde en net şu mu duyulur be arkadaşım)
+abi bu 'Aşk' için ne diyosun ya alsak okusak mı?
-valla al onu para da istemem o raftakilerde sayfa hataları var..
+hadi ya? (bi dakka ya) .. (lan o kadar da deil) he nasılsa bişi anlamıcaksın sayfalar eksik gedik fark etmez sana diyosun..
-ya yok, baskı da problem yok bende baskı problemi olan kitap bulamazsın bi kere bu biiiirr.. onların bazı sayfaları diğerlerine göre kısa ondan ayırmışım onları.. al al o raftan ne istiyosan alabilirsin..
+(ee ikincisi nerde?) -göz bebekleri küçülmüüş gözler kısık raftaki kitapları tarayarak- sağol ya.. bakiym şunlara bi..
ben ve benden beter arkadaşlarım elleri kolları kitap dolu pansiyona doğru giden kalabalık çeşme sokaklarında ilerlerler ler ler*... **
bi de faaliyet ilk defa yapılıyosa vah ki ne vah tır. faaliyetten soğutmak bi yana insanın annesiyle babasınınkini gözünde canlandırmasına sebep olabilir ki yazması bile şu an yeterince korkunç*
(bkz: babanın donunda bok görmek)
bi gün için dersi boşverebilip üniversite anılarını anlatan türlerine de rastlamak mümkündür:
''bi keresinde cin çağırmıştık çocuklar'' (bi gidin hocam ya) (daha neler hocam) ''valla.. sadece kendinizi mi zannediyosunuz aa..''
muhabbetin devamında değişik olaylar cereyan etmektedir ve sınıf -bi daha hiç böylesi olmayacak şekilde- pür dikkat dinlemektedir
ki aniden sınıfın muzip elemanlarından biri tabiri yerindenyse öküz gibi kapıyı DAN DAN vurup (hoca dahil bütün sınıf altına sıçar)* sınıf defterini istemeye gelir..
kimse çaktırmaz tabii sonradan aklının çıktığını da bağıran tipler alay konusu olmaktan kaçamazlar tabii..*