Günler geçer ve çalışır şafağın değirmeni,
Kim bilebilir ki kimi, neyi eskittiğini?
Ben ne kadar önemserdim kendimi, hay Allah!
Sen ne kadar kumraldın aynalarda, hay Allah!
Temmuz tam bu işe göredir bana kalırsa,
Gel bağışlayalım birbirimizi...
Yiğit harmanları, yığınaklar,
Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
Dize getirilmiş haydutlar,
Hayınlar, amana gelmiş,
Yetim hakkı sorulmuş,
Hesap görülmüş.
Demdir bu...
Demdir,
Derya dibinde yangınlar,
Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs...
Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde,
Çelik kadavrası korugan'ların.
Ölünmüş, canım,ölünmüş
Murad alınmış...
Gelgelelim,
Beter, bize kısmetmiş.
Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
Susmak ve beklemek, müthiş
Genciz, namlu gibi,
Ve çatal yürek,
Barışa, bayrama hasret
Uykulara, derin, kaygısız, rahat,
Otuziki dişimizle gülmeğe,
Doyasıya sevişmeğe,yemeğe...
Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
Ve asıl biz biliriz kederi.
içim, bir suskunsa tekin mi ola?
O Malta bıçağı, kınsız, uyanık,
Ve genç bir mısradır
Filinta endam...
Neden, neden alnındaki yıkkınlık,
Bakışlarındaki öldüren buğu?
Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...
Nasıl da almış aklımı,
Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan,
Dost, düşman söz eder kendi kavlince,
Kınanmak, yiğit başına.
Bu, ne ayıp, ne de yasak,
Öylece bir gerçek, kendi halinde,
Belki, yaşamama sebep...
Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
Ve zehir-zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık...
Sen yoksun...
Boşuna yağıyor yağmur...
Birlikte ıslanmayacağız ki...
Boşuna bu nehir...
Çırpınıp pırpırlanması...
Kıyısında oturup göremeyeceğiz ki...
Uzar uzar gider...
Boşuna yorulur yollar...
Birlikte yürüyemiyeceğizki...
Özlemlerde ayrılıklar da boşuna
Öyle uzaklardayız...
Birlikte ağlayamayacağız ki
Seviyorum seni boşuna...
Boşuna yaşıyorum
Yaşamı bölüşemiyeceğiz ki...
Insanlık ozelliklerini yitirme yeter. Her şey önce insansın unutma ırkın hiçbir önemi yok. Ne kendini kısıtla ne de başkasının haklarını. Iyi bir insan ol, kafi.
Ben anneannemi 12 yaşında tanıdım. Dedem olacak herif yıllarca annemi evlatlıktan reddetmisti.. Bu yüzden anneanneme çok geç kaldım. Bir o kadar da çok erken veda ettim... Yeryüzünde meleğin sıfat bulmuş hali gibiydi, çok çekti ama insanlığından bir şey kaybetmemişti. Bilmem bilir misiniz kumuk dilini ama az biraz araya karıştırdığı kumukça ile konuşması hala kulaklarımda. Daha küçüktüm ama korkmadım cansız bedeni yıkanırken ona son kez dokunmak için ben de vardım. "Artık büyüdüm anneanneme güzel yemekler yapabilirim sadece şu üniversiteyi kazanmam lazım sonrasında kaçıp kaçıp yanına gideceğim ve pamuk yanaklarından öpeceğim" derken cansız bedenine son kez dokunma derdine düşmüstüm. Soğuk bir kış günüydü ama yüreğimin yangınından hiçbir şey hissetmiyordum. Daha yeni kavuşmuşken veda vakti erken gelmişti kapımıza... Cenazeni ve o müthiş topluluğun olduğu günü ve normalde hiç umrumda olmayan insanların, seni belki de bir kaç kez görmüş insanların yakarışlarını unutmayacağım. Arkandan sarıldığım yerdeki toprakların kokusu hep sana beni anımsatacak. Ben sana tam anlamı ile hiç veda edemedim güzel yürekli kadın, affet beni kabullenemedim hala gidişini bu yüzden ziyaretini aksatışım... Büyüdüm, bana emanet ettiğim annemin ellerinden tutacak yaşa geldim. Görüyorsan eğer beni ya da duyuyorsan kızını terketmeyeceğim diğer insanlara rağmen tutuyorum ellerinden bil...
kesinlikle beklemek ve neden beklediğini bilememek. ayrıca bundan kaynaklanan sebepten dolayı inancın azalması, tükenmek.. tükeniyorum, tükeniyoruz abi' bir çok konuda!