ekonomideki durgunluğu yastık altında para tutan orta gelir ve alt gelir grubuna, su baskınını dere yatağına ev yapan halka bağlayan zihniyetten gelen bir beledyie başkanının çok da şaşırtmayan hareketi. evet halk suçludur belki, ama sakız almadığı ya da kendisine gösterilen 'oy verirseniz tapusunu da veririz' denen yerlere ev yaptıkları için değil.
ey rabbim demek sorun hiç bir şeyde, hiç kimsede değilmiş! demek ki benmişim bütün bunların sorumlusu... ve yine benmişim tüm bunları çözebilecek olan. hem de sadece yastığımın altında sakladığım üç beş kuruşla! ben nelere kadirmişim meğer! valla g.tüm kalktı...
"biri bana nolur bursada nerde olduğunu söyleyebilir mi bunun?" dağıtım şirketidir.
web sitesi tasarımın hiç anlamayan insanlar tarafından oluşturulmuş sitesinden en ufak bir bilgi edinilememektedir zira...
I used to think that love was just a fairy tale
Until that first hello, until that first smile
But if I had to do it all again
I wouldn't change a thing 'cause this love is everlasting
Suddenly
Life has new meaning to me
There's beauty up above and things we never take notice of
You wake up and suddenly you're in love
Girl, you're everything a man could want and more
One thousand words are not enough to say what I feel inside
Holding hands as we walk along the shore
Never felt like this before now, you're all I'm living for
Suddenly
Life has new meaning to me
There's beauty up above and things we never take notice of
You wake up and suddenly you're in love
Each day
I pray
This love affair would last forever
Ooh, hoo
Suddenly
Life has new meaning to me
There's beauty up above and things we never take notice of
You wake up, suddenly you're in love
Ooh
There's beauty up above and things you never take notice of
You wake and suddenly you're in love
dersle ilgili verdikleri dilekçe üzerine ilgili hocanın dilekçeyi yazan öğrencileri odasına çağırması, kapıyı kapattırması, "arkadaşlarınızın önünde rencide olmanızı istemiyorum, ondan kapattırdım kapıyı" demesi ve akabinde tamamen beklenmedik bir şekilde "siz buna dilekçe mi diyorsunuz?! bu yaşınıza gelmişsiniz hala dilkekçe yazmayı bilmiyorsunuz!!" şeklinde azarlaması ve üşenmeyip hepsini oturtup baştan dilekçe yazdırması olayıdır.
ayrıca aynı kişiliğin üşenmeyip bölümündeki stickersız arabaları tespit edip trafiğe haber vererek bu araçları bağlatması da öğrencilere verdiği başka bir ayar biçimidir.
gecenin bilmem kaçı olmuştur, "evde takılalım" denmiştir. ancak evde de umulan bulunamamış herkeste bir mayışıklık ve uyku hali vardır. bunun üzerine içlerinden biri zaman geçsin diye tabu kartlarından rastgele seçip kelimeleri anlatmaya başlar.
anlatan: a
diğerleri: x,y,z
a: şimdi ben neyim?
x,y,z: (sanki anlaşmış gibi aynı anda) *
tek seferde iki tablet alınarak kullanılmalıdır. (gerekli doz tek seferde alınan iki teblettir.). en iyi sonuç için ilk on iki saat içinde en geç 72 içinde alınmalıdır.
çeşmesi, önündeki heykeli güzeldir de bir de onları ölçüp çizmek gerekir birinci sınıfta... zor bir bölümdür. daha ilk haftadan (ilk dersten) ödevler gelmeye başlar. uykumu aldım sözüne de uzun bir süre veda edersiniz. zira boş gözüken dersleriniz bile boş değildir. bütün bunların yanında arada sırada intihara sürüklese bile güzel, başarılı bir eğitim sistemi vardır. ilk gördüğünüzde beklediğinizin aksine mine özkar şeker gibi kadındır,gökhan kınayoğlu da evlerden ırak olsundur...
"olimpiyat madalyasından sonra yarışmalara katılmayı bırakacağım" açıklamasının ardından katıldığı torino kış olimpiyatlarında altın madalyaya ulaşmış ve profesyonel kariyerine başlamış olan rus artistik patinajcı.
her ayın yedisinde ziraat bankasının önünde upuzun kuyrukların oluşmasına neden olan, şimdilik 150 lira tutarında kredi yurtlar kurumunun öğrencilere verdiği kredidir.
kelime: hatırlamıyorum bile
anlatılmaya çalışılan, dergi
penguen dergisi gösterilerek sorulan "bu ne?" sorusuna kişi bir kaç denemeden sonra mizah dergisi yanıtını vermiştir. buraya kadar her şey normaldir. ancak anlatan kelimeyi bölmek istiyordur. "hah onun ikinci kelimesi ne işte??"
ancak karşıdan gelen yanıt ortamdaki herkesi tepkisiz bırakır: mizah!..
kesinlikle ailesinden uzak hasta arkadaşınıza gidip bir güzel pişirip, yiyip içip sonra da "ben sevmem", "ben yapamam" diyip bulaşık yığınını hasta olan arkadaşınızın üstüne yıktığınız bir şey değildir!! *
her öğrencinin/çalışanın yaşağabileceği bir şeydir. bir gece aniden ateşiniz çıkar, bir de sancı başlar üstelik. annecim diye diye kıvranırken aslında annenizin sizi duyup da gelip başınızda bekleyemeyeceğini bilirsiniz. evde de kimse yoktur üstelik sizden başka. acı içinde kıvranırken annenizin siz küçükken ateşinizi düşürmek için yaptığı şeyleri hatırlamaya çalışırsınız. su almak için bile kalktığınızda titreme nöbeti geçirirsiniz ama sizi yatağınıza yatırıp üstünüzü örtüp alnınıza ıslak bez koyacak biri yoktur yanınızda... çaresiz sabahın olmasını bekler, ateşler içinde yatar, beklersiniz.
evin, içinde küvet ya da duşakabin, klozet, lavabo, ayna, tercihen çamaşır makinesi gibi şeylerin bulunduğu ve adına banyo denen odasında yapılan işlerdir.
örnek vermek gerekirse:
-duş almak
-küveti sıcak suyla doldurup içine girip dinlenmek
-boşaltım işlemlerinin bi kısmını gerçekleştirmek
-gerçekleştirirken gazete, dergi, kitap okumak
-el, yüz, ayak yıkamak
-abdest almak
-diş fırçalamak
-aynaya bakmak
-makyaj yapmak
-epilasyon işlerini halletmek
-tırnak kesmek
-çamaşır yıkamak
-banyoyu temizlemek
-duştan sonra deliğe kaçan kılları temizlemek
-tıkanık lavaboyu açmaya çalışmak
.
.
.
bir yerlere ne kadar sıkı tutunursam okadar az sarsılır, okadar az hasar alırım içgüdüsüne dayanan bir davranıştır. halbu ki mallıktır, uçaktasındır, düşeceksindir, muhtemelen öleceksindir, ölmesen de çarpma anındaki sarsıntının zararı olmayacaktır sana hasar veren...
içinde kötülük olmayan herkes temiz olduğundan ilk öptüğü erkekle evlenen kıza temiz, dokuz yüz doksan dokuzuncu öptüğü erkekle evlenen kıza da kirli demek kimsenin haddine değildir.
ilk öptüğü erkekle evlenen kız muhtemelen ilk karşılaştığı insanı hayatının aşkı sanıp evlenen kızcağızımızdır ve büyük ihtimalle sonradan mutsuz olacaktır. ha tersi de olur mu olur, güzel de olur... **