bugün

özellikle reklamcılık sektörünün önayak olduğu, devlet baba destekli, piyasa canlandırma atağına verilen isimdir.

önümüzdeki günlerde sıkça karşımıza çıkacağa benziyor. vatana millete hayırlı olsun.
ekonomiyi canlandırma, vatandaşı gaza getirme cümlesidir. bir taraftan alın verin ekonomiyi canlandırın diyenler, sonra çıkar kredi kartı uyarısı yaparlar. sanki kampanya herkese hitap etmiyor.
tüketimle ekonomi canlandıran zihniyetin son şakası. 'tüketim üretimi tetikler ama saylon kardeş' demeyin ağır küfrederim; bu ülkede tüketimi besleyenin üretim değil ithalat olduğunu, afrika'da köy halkı tarafından tecavüze uğrayan maymunlar bile biliyor.
bu reklamda simit satan adamın simitleri satmak için kurduğu cümle manyaktır:

güzel simiiit..
ilkokul öğrencilerinin ekonomoyi canlandırması için ortaya atılmış sloganik cümle.

yalnız şöyle saçma bi nokta var: yine aynı ilkokul öğrencilerinin ekonomideki paylarının ihmal edilebilecek kadar az olması.
memura yüzde iki zamla alsak alsak ne alsak?

bi bisküvi alsak ekonomi canlanır mı? biskrem alıp verelim hesaabı.
asıl hali:
(bkz: verin verin götünüzü de verin)
sakız üzerine endeksli bir slogan olduğundan, tek amaçlanan vatandaşa sakız çiğnettirip parasızlıktan mütevellit oluşan sinir, stres ve binbir nevi psikolojik rahatsızlıkların geçici çözümüdür. cidden düşününce alaycıdır. zaten üretim toplumundan tüketim toplumuna zorla sürüklenen halk ancak bu şekilde bunun gerekliliğine inanabilir, bu dengesiz ekonomik yapı en basit buna indirgenebilir. hükümeti bir kez daha tebrik etmek lazım.

şimdi diyeceksiniz ki her fırsatta hükümet eleştirmek işinize mi geliyor? bunu en güzelinden nemalananlara sormak lazım.
al gülüm ver gülüm cümlesinin türevidir...
devlet bakanı olacak zatın türkiye reklam konseyi ile birlikte ortaya çıkardığı reklam kampanyasının sloganı. hükümet olarak abd ye, israil e, fransa ya, danimarka ya, artık kime denk gelirse veren bir politika benimsendiği için bulunmasının çok güç olmadığını düşünüyorum.
ekonomi cumhuriyet tarihinin en yüksek oranlı küçülmesini yaşarken bankalar karını yüksek oranlarda arttırıyorsa,o zaman bu düzenin işleyişinde bir çarpıklık söz konusu. cefasını gene halka çektiriyorlar, ama sefayı krizde bile para babaları sürüyor.
teorik iktisadi kurallara göre halkı alış verişe teşvik edip ekonomiyi canlandırmaya çabalayan reklam kampanyası.

olayın bir de pratik, sokaktaki vatandaş kısmı var. oraya gelince reklamın önerisi kitliyor kendi kendini. alın, verin diyor reklam. dediği gibi almak için vermek gerekiyor. vermek için ise verecek bir şeyinizin olması gerekiyor. ekonomiyi canlandırması istenen vatandaşın verecek herhangi bir şeyi olmadığı için alın verin işteş eylemi bir türlü hayat bulamıyor. biosu olmayan bilgisayarın açılamaması gibi ölü bekliyor piyasa. ilk hareketi tetiklemesi gerekenler, alış verişin veriş kısmını hitap ettiği halka vermesi gerekenler ise sadece reklam kampanyası yapmakla yetiniyor. bir şekilde memura %2'den fazla zam versek, vergileri indirsek, vatandaşın elinde ne varsa almasak, piyasada dolanacak para bıraksak demektense alın verin ekonomiyi kalkındırmak sizin elinizde, bizim bi' suçumuz yok kendi kendinizi yakıyorsunuz demek işlerine geliyor. o zaman neden duruyoruz? alalım verelim haydi!
bir reklam sloganı. halkı aldatma taktiği. mikroekonomik düzeydeki bakış açımla yorum yapayım bari ben de. bu iş de otomotivdeki ötv indirimine benziyor. sanki türk şirketleri otomotivde birbirleri ile kapışıyorlardı da ötv inince halk bol bol araba aldı, böylece şirketlerimiz borçlarını ödedi, biz ucuza araba aldık, ekonomi canlandı. * sonunda kazanan krizdeki yabancı otomotiv şirketleri oldu. elimizden geldiği kadar bataktan çıkardık hepsini. e şimdi de piyasada alınan malların çoğu ithal zaten. yani yine dünya ekonomisine katkıda bulunalım, bataktaki yabancı şirketlere el atalım, daha kalitesiz mal alalım ama sakın ha üretime katkımız olmasın, zengini daha zengin yapalım, biz nasıl olsa ekmek buluruz. hamdolsun.
kayıt dışı ekonomiyi destekler imajıyla sinirleri hoplatan kampanya. Sade vatadaşın maaşının 3/4'ü develete vergi olarak giderken, adeta sokaktaki kayıt dışı satışların desteklenmesi için mesaj verilmektedir. Kimse simitçiye, çiçekçiye karşı değil ama "üretim yapın, ürettiğinizi satın, yerli malı satın alın" mesajı yerine "simit alın, çiçek alın" mesajı da abes kaçıyor.
türkiye´de sadece akp destekcilerine hitap edecek kadar dandik kampanya.
krizden dolayı oyları düşan akp'yi kurtarma çabalarından biri.
(bkz: aldım verdim ben seni yendim)
- bu tatyana. alın bunu. saati 50 dolar. bunu alırsanız, 50 doların 20 doları tatyana'ya, 30'u bana kalır. ne olur? tatyana gider manavdan meyve-sebze alır. manav kazanır, toptancı kazanır, çiftçi kazanır. pazardan sütyen-jartiyer alır (ki bu şart), pazarcı kazanır, tekstilci kazanır. ekonomi canlanır. çıtır çıtır, kütür kütür para döner ortada. alın verin, ekonomiye can verin. tatyana, arkadaşa ver yavrum.

edit: lan bide, oyuncakçılı reklamda çok dikkat ettim, herif fiş kesmedi. nasıl işdir? önce alışveriş sonra fiş değil miydi biz küçükken?
arz talep çarkının nasıl işlediğini çok iyi bilen ekonomistlerin sakız üzerinden ekonomiye katkı sunmalarını beklediği safsatadır. efendim şimdi piyasada var olan ekonomistler vatandaşın cebinde hayali paraları görüpte buna göre mi şekil alıyor yoksa reklamlara çıkmak aldığı paralara göre mi?. insanları kandırmanın başka yolu yokmuydu bre zındıklar. sizler para var diyorsunuz ama kimde para var bunu söyleyin? her krizde zenginler daha zengin fakirler daha fakir olurken ve bu gerçeği de gizlerken ebenizden mi çıkartsın paracıkları da harcayabilsinler? ben bu mantığı taşıyanında bu mantığı halkın kafasına sokmak isteyenlerin taaa...*
alem fm sabah programında,(nihat sırdar) sık sık dalgaya alınan söz.
+alın verin ekonomiye can verin.
-siz de Bi diktirin gidin!
(bkz: nasıl taşşşak geçilir en iyi nasıl yapılır)
makro ekonomiyi mikro beyinleriyle yorumlayanların uydurduğu slogan.

yani bak şimdi, nasıl anlatayım sana güzel kardeşim, hani biz sözlükte entry sıçıyoruz ya; seminerlerine gittiğin, televizyonlardan seyrettiğin kocaman kocaman ekonomist abilerimiz ablalarımızda böyle çözüm sıçıyor : alın verin ekonomiye can verin.

o değilde bunlar yarın öbür gün gidin birbirinizi s.kin derlerse çözüm niyetine hiç şaşırmam, ahan da buraya yazıyorum.
meliha okur'un çiçekçi olduğu reklamlardan biridir.
gerçekçilikten son derece uzak bir reklamın sloganıdır. halkın genelinin alım gücü yüksek ya da değişmedi de kriz ya da başka kaygılarla tüketimimi mi azalttı ? cevap : hayır ! tüketim azaldı elbette çünkü halkın geliri azaldı reel olarak. mevcut işlerini kaybeden işçilere söyleyin bu sloganı bakın ne diyecek !
gelirinde bir azalma olmayıp tüketimi kısan bir grup varsa onlar zaten azınlıkta olan bir grup ve ekonomik krizlerden nemalananlar da zaten o gurup olduğundan onların bu slogana ihtiyaçları yok onlar zaten tüketiyorlar yine. işsizlik fonunda biriken parayı devlety malı olmadığını anlayıp eğer o parayı hakeden işsizlere adil dağıtma yoluna giderseniz o para zaten direkt tüketime dolayısıyla üretime girecektir ve sizin reklam yapmanıza da gerek yoktur bunu için çünkü türkler özal'dan beri zaten tüketim canavarına dönüşmüşlerdir.