buz devri filminde bütün hayvancıklar toplanmış hikaye dinledikten sonra hikaye hakkında yorum yaparlarken, hiçbişe anlamamış olmanın yarattığı baskıyla "bazen kusuyorum ben" diye bağıran sevimli karakterin unutulmaz repliğidir. idolüm olur kendisi.
sözlükte ağlatan filmler başlığı varsa güldüren filmler de olsun diye düşünen yazarın açtığı başlıktır.
doldurunuz, izleyelim, gülelim. hayat gülünce güzel. *
(bkz: kıskanç yazar)
Bir kadın kiminle sevişmeliydi,
Kime sarılmalıydı kolları ya da kimin
koynunda olmalıydı,
Cebi paralının mı,
Yoksa uğrunda paralananın mı?
Kimdi dost..
Geçip giden yıllar mı,
Yoksa pastanın
üzerinde söndürülen mumlar mı?
Ve neden eşit dilimlenmezdi acılar,
Gelen davetsiz misafir çoktu,ondan mı?
Kimdi Aşk,
Yanında olan mı terk etmemecesine,
Yoksa kalarak acıtan mı gitmemecesine?
Bir adam,
Bir kadını ölüm onları ayırana kadar mı sevmeliydi,
Yoksa kadın tutku bitince ölümü beklememelimiydi?
Adresler başka aldatmalar aynı değilmiydi?
Saatler ihaneti gösterdiyse gecenin geç
vakitlerinin günahı neydi?
Severek ayrılma modasını ilk başlatan kimdi,
Kimin fikriydi sonsuza kadar dost kalmak?
Kimdi aşkını ilk kâğıtlara yazan..
Masumiyeti bir otel odasında bırakan kimdi?
Son gece son sigarayı içmek için sevişmek kâfimiydi?
Yoksa kapılar kapanınca ayak seslerini dinleyip ağlamak mı marifetti?
Giden kimdi,Kalan kimindi?
Bu ayrılığı kim icad etti?
Ve geri dönmemeyi gidenlere,
Kimler öğretti?
Seni anlatacak bir kelime bulamadım ve sadece noktalar koydum yan yana.. Hani en büyük orospu noktadır, herkes koyar ya...
(bkz: nokta hakkında bilmediğiniz gerçekler)
iticidir. tişörtü muhtemelen pembedir, kıllarının arasında kolyesi vardır. güneş gözlüğü takıp tuvalette kendi fotoğrafını çekiyordur. var bunlardan bir sürü.
odam kireç tutmuyor isimli şarkıdaki "soyun da gir koynuma, terim ilaçtır benim." kısmının çoğunlukça "tenim ilaçtır benim" olarak algılanması hatasına düşmezsek, yarin teni de teri de ilaçtır, insanı iyi eder.
bugün derste sıkıntıdan çatırdarken telefonuma uludagsozlu' den gelen "uludag sozluk yazarliginiz onaylandi." mesajıyla aralarına katıldığım yazarlardır. o kadar sevindim ki maaşı dolgun, primli, sigortalı, yemekli, yol paralı bir işe alınmış gibi sevindim. bu arada hoş buldum.
edit: eksilerle mi hoş buldum ama? sevincimi paylaşmaya gelmiyorsunuz. hepimiz kardeşiz bu öfke ne diye vaay vay.
prof. dr. muzaffer sofuoğlu, sakarya/hendek eşrafından atike hanım sofuoğlu'nun oğlu olup 1924 yılında hendek'te doğdu. ilkokulu adapazarı'nda büyük gazi ilkokulu'nda okudu. adapazarı'nda ortaokulu bitirdikten sonra kabataş lisesi'ne girdi. lise öğreniminden sonra ankara tıp fakültesi'nde deniz kuvvetleri komutanlığı adına okudu. ankara tıp fakültesi'ni bitirdikten sonra deniz kuvvetlerine bağlı askeri hastanelerde görev yaptı. 1959 yılında binbaşı rütbesindeyken ordudan istifa ederek ayrıldı. kanada quabek eyaletine gitti. 1961 yılında da kanada'dan ayrılarak abd'ye yerleşti. 1961 yılından bu yana ohio eyaletinde kulak burun boğaz uzmanı olarak görev yapmaktadır. prof. dr. muzaffer sofuoğlu, 1971 yılında hendek yeşiller mahallesinde annesinin isminin verildiği beş derslikli atike hanım ilkokulu'nu yaptırarak, okulu milli eğitim bakanligi'na teslim etti. bayındırlık il müdürlüğünden emekli olan ağabeyi nurettin sofuoğlu da okulun yapımına maddi ve manevi katkıda bulundu. beş derslikli okul ihtiyaca cevap vermediği için dr. muzaffer sofuoğlu 12.000 amerikan doları bağışlayarak okul bahçesinde on iki derslikli ek binanın yapımını başlattı. milli eğitim bakanlığı da binanın yapımını tamamladı. prof. dr. muzaffer sofuoğlu ve ağabeyi nurettin sofuoğlu, babaları cevdet sofuoğlu'ndan kalan yeşiller mahallesindeki üç dönümlük arsayı milli eğitim bakanligi'na anadolu lisesi yapma koşulu ile bağışladılar. bu arsaya da milli eğitim bakanlığı atike hanım anadolu lisesi'ni inşa etti. nisan 2006'da okulun kapali spor salonu ve derslik ihtiyacını gidermek amacıyla, okulun yanındaki bir buçuk dönümlük arsayı 90.000 ytl ye alarak hendek belediyesi aracılığıyla atike hanım anadolu lisesi'ne hibe etti. büyük hayırsever prof. dr. muzaffer sofuoğlu atike hanım anadolu lisesi açıldığından bu yana zaman zaman okulun yapım ve onarımıyla ilgili maddi katkılarda bulunmuştur. prof dr. muzaffer sofuoğlu, yaşamını hala amerika' da sürdürüyor ama sakarya'da okullar yaptırmaya da devam ediyor. biyografisini artık geçelim. ben de bu lisenin mezunlarındanım. elleri öpülesi insana ilçemizdeki tek anadolu lisesi için teşekkürü borç biliyorum. he o okulu çekenbilir o ayrı.
her sene okula gelip, öğrenci ve öğretmenlere şikayet ve isteklerini sorardı. bana yaptı bizzat. nöbetçiydim geldiği gün. gel kızım dedi. oturduk. tanıştık. anlat nelerden memnun değilsiniz okulda dedi. çok sıcakkanlı bir tonton amcacık kendisi. tek anlayamadığımız; her sene aynı kıyafetle gelmesidir. okula biz gitmeden önce de bu böyleymiş sonra da böyle olmuş biz varken de böyleydi. her sene aynı takım elbise gömlek rozet bilumum aksesuarlar gelirdi.
ha bide kabataş lisesi'nde okuduğundan olsa gerek bizi kabataş lisesiyle kardeş okul ilan etmişti. öyle hissetmiş cancağzım napacaksın. sister school falan diye yazdı astı panoya gezi düzenledi, tuttu 20-30 kişilik bir grup yaptı bizden kardeş okulumuzu ziyarete götürdü. o grubun içindeydim. bizi karşılayacaklar gezdirecekler falan beklentilerimiz var tabi. lise defteri çekilmiş orada denizin dibi tarih kokuyor buram buram, biz de deniz bile yok, muzaffer amca olmasa okul bile olmayacaktı hatta. bi gittik, kimsenin umrunda değiliz. okulu bize güvenlik gezdirdi çıktık gittik. kızdık sonra böyle kardeş mi olunur onlar bizim okula gelse böyle mi yaparız diye. zaten gelmediler de. bence kardeş falan da değildik; o öyle hissediyordu. ama olsun gezmiş, görmüş olduk sağolsun, varolsun. akrabası olan kenan sofuoğlunu bile getirtti küçücük okulumuza. ellerinden öpüyorum.
aaa iti an çomağı hazırla! ben de tam ondan bahsediyordum. ödev yapıyorum da.
ödevleri okuyanlar, okumayanlar ve asistanlara okutanlar olarak üçe ayrılırlar. düşüncesizlerdir, sevilmezler. sülalelerini tehlikeye atarlar. çünkü öğrenci milleti sadece hocanın kendisine sövmekle yetinmez. neyse ben ödeve de, hocamdan bahsetmeye de devam ediyim, sizleri öpüyorum çok.
günde iki kez kullanmak zorunda olduğum ama pek düzenli kullanmadığım, kutusu sevimli mi sevimli, mor, yuvarlak, üzerinde geri sayım sayacı bulunan astım ilacı. seretide diskus. koah hastalığının da ilacıymış kendisi. elimde görenlerin genel tepkisi ya "sakızdan/şekerden versene" ya da "babanem de ondan kullanıyor" oluyor. hayırlara gitsin inşallah. amin.