Belirli bir zamanda herhangi bir maldan daha fazla üretebilmek için, toplum diğer mallardan artan miktarlarda vazgeçmek zorundadır. Ayrıca, iç bükey üretim imkanları eğrisi orataya çıkarır.
An itibariyle miller music factory'nin alternatif rock kategorisinde yarışan ultra matrak şarkı. Adeta patlamaya hazır bir bomba. Özellikle Adnan hocanın, kedi canını senin bölümü gerçekten über. güne şen ve şakrak başlamak için birebir... ahanda linkolnü:
TOPLANTIYI ENGELLEYEN TiPLER;
1- Saldırgan; Başkalarına saldırgan bir tavırla karşı çıkar.
Kırıcı söz ve davranışlarda bulunur. Herkesi küçük görür ve eleştirir. Kimseyi beğenmez.
2- Engelleyici; Her şeye itiraz eder. Başkalarının görüşlerini reddeder.
3- Çekimser; Tartışmalara katılmaz. Kendi kendine not alır veya hayale dalar.
4- ihtiraslı; Mevki ve statüsü nedeniyle hep böbürlenerek konuşur.
5- Uçarı; Konuyu Sürekli Değiştirir.
6- Aceleci; Toplantının bir an önce bitmesini ister. Acil ve önemli işlerinin olduğunu belirterek toplantıdan erken ayrılır.
7- Tuzakçı; Soruları ve eleştirileriyle diğer katılımcıları tuzağa düşürmeye , hatalarını, eksik ve yanlışlarını ortaya çıkarmaya çalışır
8- Yakınmacı; Her şeyden ve herkesten şikayet eder.
9- Savunucu; Kendisini, kendi birimini sürekli savunur. Hiçbir fikri ve öneriyi kabul etmez.
10- Despot; Sık sık söz alır. Baskıcı konuşur
11- Oyuncu; Fıkralar anlatır, espriler yapar, grubu eğlendirir ve yerli yerinde oynamazsa zaman kaybettirir.
12- Uykucu; Toplantılarda uyuklar.
TOPLANTIYI DESTEKLEYEN TiPLER
1-Girişimci; Tartışmalar için yeni fikirler öne sürer, sorunlara olumlu yaklaşır.
2- Önerici; Konuyla ilgili görüş, düşünce ve önerilerini dile getirir.
3- Destekleyici; Diğer katılımcıların olumlu fikir ve önerilerini destekler.
4- Deneyimli; Kendi deneyimlerinden söz eder, örnekler verir, konuyu ve kişiyi destekler.
5-Özetleyici; En son söz alarak, toplantıda yapılan tartışmaları ve konuşmaları gözden geçirir ve konuyu toparlar.
TOPLANTIYI KAYNAŞTIRAN TiPLER;
1-Rahatlatıcı; Olumsuz duyguları gidermek için, gerekli alanlarda toplantıya ara verilmesini ister. Gerilimi azaltmak için espri ve şakalar yapar.
2-Uzlaşmacı; Karara varılması için gerekli yerlerde makul tavizler verir.
3- Moral Verici; Başkalarını över ve destekler. Dostça davranır ve cesaret verir.
4- Arabulucu; Tartışmalarda birbirlerine ters düşen karşıt fikirli kişilerin arasına girerek arabulucu fikir ve önerilerde bulunur. Karşıt görüşleri kaynaştırır.
Defter-i Kebir olarak da adlandırılan büyük defter; yevmiye defterine kaydedilen işlemleri, sistemli bir şekilde hesaplara dağıtan ve belli bir tasnif altında hesaplarda toplayan defterdir.
Bizi biz yapan değerler günden güne su yüzü görmüş sabun gibi köpük olup kaybolmakta.Geleneksel hapşırık sonrası çok yaşa sözününde bu bağlamda iyi yaşa diye dillendiren bir cenah peydahlandı bugünlerde.Nedir bu iyi yaşa sözü, dünyadaki kaynakların kısıtlı ve insan ihtiyaçlarında sonsuz olduğu düşünüldüğünde gerçekten yavan kalan bir söz. Hem kime göre neye göre iyi. Sanki insan doğasını bilmiyoruz sözlük. Aha iyi bir hayatım oldu şurda durup bir soda eşliğinde hazmedeyim yok. Her zaman bir daha iyisini arayış, daha iyi araba ,daha iyi arkadaş, daha iyi saç kesimi vesaire ve vesaire. Bu yüzden iyi yaşa söylemi abestir.Yalnızca farklı görünmek, geleneği terkedip sözüm ona modernliğini kanıtlamak, kekremsi bir şey söylemiş olmak için ortaya atılan bir lakırtıdan öte değildir. insan doğası ve açgözlülüğünü yansıtmaz. Ama çok yaşa öyle mi ? insanın vazgeçilmez tutkusudur yaşamak. En intihara meyillisi bile eğer ufak bir çıkar yol bulsa kayar yaşama.Ömrünün sonuna gelmiş pinpon olmuşlar bile birkaç ay fazla yaşamak için paralar dökmüyorlar mı tedaviye. Eğer iyi yaşamak amaç olsaydı o parayla ne biliyim 2 litrelik bir dondurma kutusunu önüne alıp kapatmış olduğu sinemada Casablanca filmini falan izlerdi. O yüzden bizi bize anlatan çok yaşa sözünden vazgeçmeyelim arkadaşlar. Hem ağız dolduruyor söylemesi daha zevkli. Bak aynı şeyi hapşırık sonrası sende gör yerine gelen hep beraber için söylemiyorum. Yani her hapşıranda bir Metin Şentürk değil öyle değil mi? O tutmuş hani computerin yerine bilgisayarın geçmesi gibi. o olmuş o iyi olmuş iyi.
wikileaks bombardımanından sadece saatler önce 102 yıllık Haydarpaşa garının yakılması ve daha sonra bombardımanın gelmesi üzerine yangının bir anda gündemde ikincil sıraya düşmesi üzerine yaşanan hissiyat.
Rüya gibi her hatıra,
bindim bir katıra
Katır beni götürdü
saman dolu ahıra
Ahır saman gibi taze
Mahmut gibi Tuncer
Ağlama değmez hayat
bu gök taşlarına.
Atılan bir paranın üste düşen yüzünün tura olacağı veya olmayacağı gibi, olup olmayacağı ile ilgili bir yargıya varamadığımız her çeşit olay bir raslantı olayıdır. Matematiğin bir dalı olan olasılık hesabı, az sayıda oluştuğu zaman hiçbir düzenliliği fark edilemeyen raslantı olaylarının, çok sayıda oluştukları zamanki düzenlilikleriyle uğraşan bilim dalıdır. Bu düzenliliğin ne biçim bir düzenlilik olduğunu aşağıdaki deneylerin sonucu açıkça ortaya serer.
1967 yılında yapılan bir deneyde, o gün için geçerli olan 10 tane yirmibeş kuruşluk parayı 200 atışa kadar teker teker atarak ve sonra da, 1 800 atış daha yapabilmek amacıyla, 180 kere onunu birden atarak, üste düşen yüzlerindeki tura sayıları sayıldı. ilk 2 atışta 2 kere, 20 atışta 13 kere, 200 atışta 109 kere ve 2 000 atışta da 1 002 kere tura geldiği gözlendi. Hemen farkediliyor ki, tura gelme sayısının toplam atış sayısına oranı olan bağıl tekrarlanma sayısı 2 atış için 1 , 20 atış için 0.65 , 200 atış için 0.545 , 2000 atış için 0.501 olmakta ve atış sayısı arttıkça 0.5 değerine daha da yaklaşmaktadır. Gerçi, 0.501 oranı, sırf o deneme için ve sadece bir şans eseri olarak, 0.5 değerine bu kadar yakın çıktı; aslında bu kadar yakın çıkmayabilirdi; ama, bir önceki 0.545 değeri kadar uzak olması da pek olurlu değildi. Nitekim, bu düşüncede ne kadar haklı olunduğu, bundan yirmibeş yıl sonra, bilgisayarla gerçekleştirilen ikinci bir deney sonucunda, bu bağıl tekrarlanma sayıları 2 atış için 1 , 20 atış için 0.7 , 200 atış için 0.48 , 2 bin için 0.491 , 20 bin için 0.496 , 200 bin için 0.495 ve sonunda 2 milyon atış için 0,498 olarak belirlenmiştir. Deney bilgisayarla çok hızlı gerçekleştirildiğinden, üçüncü bir denemeye daha girişilmiş ve söz konusu bağıl tekrarlanma sayıları, sırasıyla, 1.0 , 0.3 , 0.46 , 0,496 , 0.503 , 0,502 , 0,501 şeklinde değişerek, ½ değerine, daha uzaktan başladığı hâlde daha çok yaklaşmıştır.
ilk deneydeki 200er atışlık 10 denemenin her birinin bağıl tekrarlanma sayıları 0.545 , 0.540 , 0.525 , 0.525 , 0.470 , 0.505 , 0.415 , 0.545 ,0.460 , 0.480 (0.45le 0.55 arasında) gözlendiği hâlde, ikinci ve üçüncü deneylerdeki 200 biner atışlık 10 deneme için bu oranlar 0.495, 0.498 , 0.493 , 0.501 , 0.495 , 0.501 , 0.502 , 0.498 , 0.498 , 0,501 ile 0.502 , 0.499, 0.497 , 0.501 , 0.501 , 0.499 , 0.500 , 0.496 , 0.509 , 0.493 (0.41le 0.51 arasında) gözlenmiştir. Buradan çıkarılan önemli sonuç ise şudur: Görüldüğü gibi, 10 denemenin 10 tane bağıl tekrarlanma sayısı, hep, 0.5 değerinin etrafında dalgalanmakta; fakat, ikinci ve üçüncü deneylerde, her bir denemenin atış sayısı bin kere arttırılmış olduğundan, bu oranlar 0.5 değerine daha da yakın kalarak, dolayısıyla, 0.5 değeri etrafına daha da sıkışarak dalgalanmaktadır. işte, söz konusu edilen düzenlilik bu tür bir düzenliliktir.
Olasılık kuramı, rasgele oluşan evren olaylarının bu tür düzenliliğini yansıtan matematiksel modeller hazırlar. Olasılık kuramının istatistiksel uygulamasına gelince, bu bilim dalı da, sınırlı sayıdaki bir evren olayını gözleyerek ve bu gözlem sonuçlarına dayanarak, o olayın matematiksel modelini kestirmeğe çalışır. Rasgele oluşan bir evren olayının sonucunda olabilen hâllerin her birine bir elemanter olay adı verilir. Örneğin, atılan bir tavla zarının üste düşen yüzü 1 , 2 , 3 , 4 , 5 veya 6 noktalı olabilir ki, sırayla e1 , e2 , e3 , e4 , e5 , e6 sembolleriyle gösterilebilen her biri bir elemanter olaydır. Elemanter olaylar kümesi E = (e1 , e2 , e3 , e4 , e5 , e6) biçiminde, o evren olayının sonucunda olabilen tüm elemanter olaylar topluluğu olarak tanımlanır. Elemanter olaylar kümesinin herhangi bir alt kümesine bir olay denir. Örnek olarak, zarın tek sayı vermesi olayı T = (e1 , e3 , e5) , zarın 3 ya da daha küçük sayı vermesi olayı K = (e1 , e2 , e3) ve zarın 3den küçük sayı vermesi olayı k = (e1 , e2) gibi olaylar verilebilir. Hiç bir elemanter olay bulunmayan olursuz olay [boş küme Ø = ( ) ] ve elemanter olayların hepsi birden bulunan kesin olay [ E ] adlarındaki iki özel olayla birlikte, elemanter olan ve olmayan, tüm olaylar topluluğuna da olaylar kümesi adı verilip Z ile gösterilir. Olaylar kümesinin elemanter olaylar kümesi üzerinde tanımlanmış olduğuna dikkat edilmesinde yarar vardır. Elemanter olayların sayısı n ise olayların sayısı 2 üzeri n olur. Zira, tanımlanacak her olayın içinde, n tane olan elemanter olaylardan her birinin ya bulunması ya da bulunmaması gibi, sadece iki hâlden birisi söz konusudur.
Güzel şarkı.. good job queen.. freddie ne güzel okumuşun..yüreğine sağlık..iyi ki varsın..aa yok musun yoksa ? var mısın yok musun !? yokum diyor!! o zaman lyrics çek..
Fear me you lords and lady preachers
I descend upon your Earth from the skies
I command your very souls you unbelievers
Bring before me what is mine, the seven seas of rhye
Can you hear me you peers and privy counsellors
I stand before you naked to the eyes
I will destroy any man who dares abuse my trust
I swear that you'll be mine, the seven seas of rhye
Sister, I live and lie for you
Mister, do and I'll die
You are mine, I possess you, I belong to you forever
Storm the master-marathon, I'll fly through
By flash and thunder-fire I'll survive, I'll survive, I'll survive I'll survive, I'll survive
Then I'll defy the laws of nature and come out alive
Then I'll get you
Be gone with you, you shod and shady senators
Give out the good, leave out the bad evil cries
I challenge the mighty titan and his troubadours
And with a smile I'll take you to the seven seas of rhye
Oh I do like to be beside the seaside
Oh I do like to be beside the sea
Where the brass band plays, tidily, Om, pom, pom
Oh I do like to be beside the seaside
Oh I do like to be beside the sea
Where they crowd beside the sea
And besides themselves with glee beside the seaside
laf sallamak, laf bağlamak, laf sokmak için güzel bir kalıp..arkasından gelecek söz grubu konuyla alakalı olabileceği gibi konudan bağımsız hatta alakasız ve katta absürd de olabilir. Böyle olursa özellikle ciddi sohbet diye nitelendirilen komedilerde karşıdakilerde kısa süreli dumur etkisi yaratabilir. Mesela; Anadoluda bir laf vardir keçinin bol olduğu yerde penetre eden basketçiye Cem Şat denir gibi. *
secret cv den soğuma sebebi. Üniversiteler bölümünde yalnızca Türkiyedeki üniversitelerin olması, diğer gibi bir bölümün olmaması üzerine yabancı bir üniversiteden mezun olanların giriş yapamaması.
(1657-1713) Prusyanın ilk kralı (1701-1713). Babası Brandenburglu Frederick Williamın yerine III. Frederick ismiyle tahta çıktı. imparator I. Leopold ile yaptığı ittifak daha sonraları kendisine Prusya Kralı ünvanını getirdi (1701). Frederick, Brandenburgda bir kültür devrimi de başlattı.
insan iki şeyle tükenir, içgüdüyle oluşan bu iki şey onun varlığının kaynaklarını kurutur. Bu iki ölüm nedenin aldığı bütün biçimleri iki eylem özetler: istemek, yapabilmek.insanın didinmesinin bu iki ucu arasında tutulacak bir yol vardır ki akıllı adamalar bu yolu tutarlar, ben de mutluluğumu da zenginliğimi de buna borçluyum, istemek yakar bizi, yapabilmek de tüketir; ama bilmek, şu zayıf varlığımızı sonsuz bir sakinlik içinde tutar.
Pazar 87,88 ,89.....98 diye giden TRT'nin unutulmaz muzik eglence programinin muhtesem yarismasi Sans Yolunun anti karizmatik sunucusu Mustafa Yolacanin efsane soru repligi.Bu soruya yarismaya katilanlarin % 99,999 unun verdigi cevap. Evet ayni sirayladir. 10-15 yil suren ve her hafta ekrana gelen bu yarismada bir babayigit cikipta hayir ya ayni sirayla degil 12,5,8 seklinde olsun dememistir, diyememistir. Hatirlayan varsa beri gelsin. Bence bunda Mustafa Yolacan insaninin lan yarisma suresini fazla uzatma ayni siraylami olsun diyorum sana, evet de evet diyeceksin der gibi seytani bakislari etkili olmustur. Sonra bir anda yarismada programda tarihe karismistir. **
Edit: entryde adi gecen Mustafa Yolacan isimli sunucu programda palazlandiktan sonra sahne ismi olan Mustafa Yolasan'i kullanmistir. Nickless Cage'e hatirlattigi icin tesekur ederiz.
soyle bir silkinip kendine gelmesi ve asil gorevi olan sozluk yaziciligin gerektirdiklerini yerine getirmek icin kollari sivamasi an meselesi olan yazar.