(bkz: pennsylvania yavşağı) şu başlık ve altındaki iğrenç küfürler bu sözlükte iki senedir durabiliyor. bu başlığa empati amaçlı açılan ve her ikisininde silinmesi gerektiğini ifade eden (bkz: selanik yavşağı) başlığı 24 saat içerisinde siliniyor. ama öteki içerisindeki tüm küfür ve hakaretleri koruyarak oracıkta duruyor. iki gündür bunları yazıyorum. yazdıkarım onlarca eksi alıp sonra modlarca bir bahaneyle siliniyor. kör, sağır, dilsiz... bu sözlükte güç, islam düşmanı atatürkçü zihniyette olduğu için adalet onlara göre böyle. ve duyun, en ufak bir müdahalede bulunulduğunda ifade özgürlüğü diyerek, masum insanların korunması diyerek haykıranlarda bunlar.
ateist yuvası ekşi sözlük'ten sonra kemalist yuvası bir uludağ sözlük arzuluyorsanız buyurun sizin olsun. ama biriniz adını ateist sölük diğerinizde kemalist sözlük yapsın ki insanlar aldanmasın. ve zihniyetinize göre bu ortamlarda sizn gibi düşünmeyenlere istediğiniz gibi küfür ve hakaret etmek serbestse size karşı yapılacaklarda ifade özgürlüğü diye hak arayan devrimci pozisyonu almayın komik oluyor.
masum bir insana mesnetsizce küfürlerin ve hakaretlerin edildiği kin ve nefret dolu bünyelerin varlığını bize gösteren söz. çok hakkaniyetliymişsiniz, bravo. uludağ modlorınıda ayrıca tebrik etmek gerek, düşünce özgürlüğüne bu kadar saygı ancak uludağ sözlükte olur. selanik yavşağı başlığını silmek düşünce özgürlüğü kapsamına girmiyor evet.
(bkz: selanik yavşağı) başlığını iki gün içinde silip yok eden moderasyon, açan kişinin şerefsizlik abidesi olan bu başlığı iki senedir burada tutabiliyor. yavşak bir tane değil ki binlerce.
her iki tatlınında en yetenekli ellerde en mükemmel şekilde yapıldığını varsayarsak; uzak ara güllaç'ın kazanacağı kıyaslama. zira güllaç'ı çok az kişi iyi yapar. böyle bir durumda riske girmem ve sütlaç yerim.
kemalistlerce, "yoksa böyle fazla yaşayamaz." gibi katliam kokan cümlelerle alenen tehdit edilmekte. kendi yandaşlarını dahi bombalatıp öldüren insanlardan bu tehditleri almak beni fazlasıyla ürkütüyor. tamam allahımız atatürk dostum sakin ol. yaşasın muasır batı medeniyeti cumhuriyetimiz.
yahudi, hiristiyan ve ateist gibi yaşamayı muasır medeniyet addedenlerin, "Ey iman edenler! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır. Şüphesiz ki Allah zâlimler gürûhunu hidayete erdirmez." gibi ayet-i kerime'yi örnek göstererek islam aşığı bir insana iftira atmak için attığı palavra.
şimdi bu katliam bir kişinin tetiğe basması sonucu gerçekleşti değil mi. evet. bunu bulmak çok mu zor ? kendi jetimizde tetiğe basanı bilemiyorsok devlet değiliz zaten. aldın o şahsı karşına ve sordun. neden ? vereceği cevap seçeneği fazla yok. -üstüm emir verdi vurdum. tamam kimse o üst onuda al karşına ve yine sor. neden ? gideceği son raddeye kadar. kimde kesilirse bu süreç, yani kim derse ki şu sebepten kendi irademle vurdum. sebep nedir, istihbarat mı? kimden alıınan, nereden gelen istihbarat. sorgula ve sonuna kadar git. ve bunu bu millete açıkla. istihbaratı veren kendi kurumların ya da çalışanlarınsa görevlerini sonlandır. yok yabancı güçlerse...
evet, yabancı güçlerse işler biraz karışıyor. israil sevici bir amerika'nın ve malum batı devletlerinin müttefik görünmesine rağmen her hangi bir konuda türkiye'nin iyiliğini istediğine inanmak idiotluk değilse eğer bile bile bu milletin kötülüğünü isteyenlere çalışmaktan başka bir şey değildir.
uludere katliamı eğer ilk seçenek sonucu yaşanmış olsaydı, yani kendi içimizden birisinin hatsı sonucu olsaydı çözmek kolaydı. ama müsebbibin önemli müttefik ülkelerden birisi olduğu açık. bunu ilan ettiğimiz zaman bu ülkeyle ilişkileri dondurmamız gerektiğide açık. bu ilişkileri dondurduğumuz zaman kurtların ortasında kalan yapayalnız bir koyun durumuna düşeceğimizde açık. her haliyle güçlenmekte olan türkiye'nin bu duruma düşmesine israil'in, pkk'nın, suriye'nin, iran'ın, abd'nin, avrupa,nın ve maalesef türkiye'deki bazı kesimleri sevindireceğide çok açık.
son sözüm müslümanlara, bilmem sizde farkettiniz mi? sanki ucuz kahramanlık olan mavi marmara, one munite vs. gibi anlamsız hamlelerin bedeli gibi gözükmüyor mu tüm bunlar. müslüman zulmün karşısında olmalıyken her şeyi iyi hesap kitap etmek durumundada değil midir. hazreti peygamber (sav) müşriklere karşı gücünü toplayıp öyle savaşmamışmıdır.
geri kalmış ülkelere tam teçhizat silahlarla kuşanıp saldırarak güzel kızları kurtarma senaryosu yazıp filmler çekeceğine, kutsayıp ihya ettiği canavarlaşmış medeniyetinin elinden 35 yaşındaki oğlunu kurtarmayı deneseydi bu gün daha mutlu olabilirdi. sizin gibi pislikler yüzünden milletiniz dünyanın her noktasında kan döküyor masum halkı katledip kadınlarına tecavüz ediyor. sen ise filmlerinde, güzel kızı kötülerin elinden kurtaran iyi amerikalı profili çizince gerçeklerde aynen öyle oluyordu evet.
çapsız insanlarla muhatap olmasına anlam veremiyorum. sonra buraya gelip "mailleştim, şöyle laf çaktım madara ettim, küfür ettim hakkından geldim" nesiniz la siz kalibreniz ne ki bu düşünce ve iman abidesi insanla aşık atıyorsunuz. ilkokuldan bu yana size şırınga edilen kemalist ideolojiyi reddettiği ve sorgulayıp pisliklerini ifşa ettiği için her zaman olduğu gibi bu insanad kin besliyorsunuz evet. ifade özgürlüğüne bir milim saygınız olsaydı bu fikir insanına saygı duyardınız. bu arada kemalistler kafasını ne kadar kuma sokarsa gerçekler istediği gibi oluyormuş. kafasını kumdan çıkartabilenler için son yazısı.
"Cumhuriyet tarihinde iki kişi iktidara önceden yaptığı planlarıyla geldi: Mustafa Kemal ve merhum Turgut Özal. Mustafa Kemal, yapacaklarını daha Samsun-Amasya-Erzurum hattında iken Mazhar Müfit Kansu'ya tek tek yazdırmıştı.
Bunlar, Mustafa Kemal'e ve arkadaşlarına Samsun vizesini veren ingiltere ile Lozan'da tescil edilip, taahhüt altına alındı.
Aynı ingiltere, "Ortadoğu" denilen coğrafyada mevcut sunî sınırları çizen ülkedir de. Bu sınırlar öyle çizildi ki, meselâ Kürtler Irak, Suriye, iran ve Türkiye arasında, Belucîler iran, Pakistan ve Afganistan arasında dağıtıldı. Çok açıktı ki, bu etnik unsurlar, islâm ülkelerinin tamamen kendileriyle meşgul olması ve vakti geldiğinde bir defa daha bölünmesi adına kullanılacaktı. Nitekim ingiltere mahreçli Financial Times gazetesinin Mayıs 1983'te, PKK'nın kuruluş günlerinde, yayınladığı ve dünyanın 2010 yılında alacağı öngörülen (yani planlanan) haritada zikri geçen dört ülkeye dağıtılmış Kürt bölgesi 'Büyük Kürdistan' olarak çiziliyordu. Dolayısıyla, PKK/KCK terörüne öncelikle bu açıdan değil de, Güneydoğu'daki şartların kendiliğinden sebep olduğu bir terör olarak bakanlar, fecî yanılıyorlar. Yavuz Sultan Selim, Mısır seferine çıkarken idris-i Bitlisî kendisini, Güneydoğu Anadolu'yu da Osmanlı Devleti sınırlarına katmaya teşvik etmiş ve "Sultan'ım, bu bölgenin güvenliği Musul'dan geçer." diyerek, Musul'a kadar fethedilmesi gerektiğini bildirmişti. idris-i Bitlisî'nin kurmay zekâsına sahip olmayanlar, ingilizlerin islâm dünyasında çizdiği sunî sınırlara teslim oldular.
Taha Kıvanç, Lütfi Akdoğan'ın hatıralarından bir zaman MiT müsteşarlığı yapmış bulunan Fuat Doğu'nun değerlendirmesini aktarıyor. Doğu'ya göre "(ittihat ve Terakki Partisi'nin başına) Enver Paşa ve arkadaşlarını getiren(ler) yalnız Siyonistler değildi; Siyonistlerle birlikte ittihatçıları iktidara getiren de bu bahsettiğimiz 'kitle güç' oldu. Yine Siyonistlerle el ele vererek bu kitle güç, Atatürk'ü başa getirdi." Fuat Doğu'nun "kitle güç" dediği, 31 Mart 1908 hadisesiyle birlikte Türkiye'yi içten ele geçiren güçtür ve arkasında daima ingiltere olmuştur. Cem Ersever, "Ortadoğu'daki hadiselerin istihbarat faaliyetini ingiliz gizli servisi yürütür; askerî operasyonları da ABD yapar." diye yazar. Ve, ABD için en önemli meselenin israil'in güvenliği olduğunu ABD'li yetkililer tekrar ediyor. PKK ile 2005 yılında başladığı ortaya çıkan ve 2010'da tek bir maddesini bile hiçbir yetkilinin halk önünde kabûllenemeyeceği mutabakata dönüşen Oslo sürecinin mimarı da ingiliz gizli servisi. KCK'nın bu süreçte teşkilatlanıp, metropolleri patlayıcılarla doldurduğunu da belirtelim.
Lütfi Akdoğan, Demirel'in ağzından ABD'nin Kürt bölgesini Türkiye'den her bakımdan çok daha iyi bildiğini ve "Kürt meselesi"nde Türkiye'den tamamen farklı düşündüğünü de yazıyor. "Ortadoğu" politikalarında önceliği daima israil olan ABD'nin 1990 Irak savaşını aynı mesele için çıkardığını ve aynı mesele için yeni bir Irak savaşı çıkarıp, Saddam'ı yok edeceğini yine Lütfi Akdoğan vasıtasıyla Demirel'den öğreniyoruz. Fethullah Gülen Hocaefendi, Mavi Marmara hadisesinde "israil'le diplomasi sonuna kadar kullanılabilirdi." dediğinde yer yerinden oynamıştı. iki yıldır dış politikada ve bizzat bölgemizde ne duruma düştüğümüz ortada. Teröre karşı ilk defa gerçek ve başarılı bir mücadele vermeye başlar başlamaz Uludere'de 34 masum vatandaşımızı kendi uçaklarımızla katlettik. Suriye ile uçak krizi için hadisenin olduğu daha ilk gün "ikinci bir Uludere olabilir." diye yazdım. Uludere'de uçaklarımıza vatandaşlarımızı hangi merkez veya güç bombalatmışsa, uçağımızı Suriye'ye gönderip düş(ürül)mesine sebep olan da aynı merkez veya güç olsa gerektir.
ÖYM'ler, Fuat Doğu'nun Siyonistlerle birlikte çalışan 'kitle güç' olarak andığı bu merkez veya gücün bir yerinden yakalamıştı ve cesaretle dalga dalga üzerine gidiyordu. Ama birtakım duygusal ve şahsî sebeplerin yanı sıra, Oslo sürecine kurban edildiler. Harita tam görülsün diye yazdım. "
dsp, ödp, tkp, chp, lpg... vs. gibi sol partiler tek potada mutlu mesut ilişkiye girerken ortada tartışılacak ve sorun edilecek ideoloji, gömlek, ceket olmuyordu. şimdi birilerinin giydiği gömlek faşistleri harekete geçirmişe benziyor. yapacak bir şey yok farklılıklara saygılı olmayı öğreneceksiniz.
gerizekalı embesillerin ısıtıp ısıtıp önümüze getirdiği saçma şey. ulan mevzu tahrik değil ki. helali olmayan kadın saçı müslümanım diyene haram. iki iki dört. o sik kadar beyninle bunun mantiki açıklamasını arıyorsun ve sonra "tahrik olunuyormuş, o zaman bu din saçma" diyerek kafirleşiyorsun. çok mantık arıyorsan al. sürekli haram olan kadın saçını görmekten dolayı canavarlaşıyorsun ve başörtülü bayanları kendine düşman gibi görüyorsun. üniversitelerden, hastanelerden, okullardan, kamu kurumlarından, spor salonlarından... vs. tecrit edecek kadar vahşileşiyorsun. evet bir mantık arıyorsan buna bak, kadın saçı görünce tahrik olmuyorsun ama vahşi bir canavar oluyorsun.
çok acil öğrenmem gereken incelikler bunlar nelerse. bu oyunu bir kaç haftadır online oynuyorum. senaryo vaya costum game hayvani rakipler hepsi. acemi değilim bilgisayara karşı 2 hardestı yenebiliyorum. o kadar acemi olmamama rağmen sürekli noobs muamelesi görüyorum. bir çok oyunda oda dışına atıyorlar çaylağım diye. ilk başlarda yenilirken şansızlık dedim, kötü ırk geldi dedim nafile. "cba hero" denilen bir senaryo var, kafayı yiyeceğim arkadaş hangi ırk gelirse gelsin ilk yıkılan ben oluyorum. diğer oyunculara bakıyorum hayvani savaşlar veriyorlar sonuna kadar dayanıyorlar. sahi nerede bu am.nakodoğumun incelikleri.
fırsatını bulduğunda günümüz çağdaş medeniyetinin nasıl bir canavara dönüşebileceğini görmemizi sağlamış ve bu tek dişli canavarın eline teslim edilmiş müslüman şehri. müslüman olmasıydı zaten sebep.
ergenekoncu teröristlerin ulusalcı, kemalist ve kck'lı anarşist gençleri yemlemesiyle orantılı haliyle. soruları şantajla (ç)alacak ve beyinsiz oldukları için çözemeyecek ve yine beyinsiz anarşist zavallı gençlere dağıtacak, bu şekilde hem para hem militan kazanmış olacak. beyinsiz oluncada tabi googldan arayıp bulmak kalıyor terörist öğrencilerede. o kadarda olsun canım. ösym hangi baskında kaç askerimiz şehit edilmiş sorsaydı hiç bu problemler yaşanır mıydı.
tam olarak ne olduğunun ortaya konması şart. birisi din olduğunu söylüyor, öteki islam dini içinde bir tasavvuf diyor. bu durumdayken kim konuşsa mutlaka bir taraftan inaçlara saygısız faşist damgası yiyor. susuyor konuşmuyorsun, bu kezde "aleviler asimile edilmek isteniyor, kimse sorunlarına eğilmiyor" deniliyor. bela mısınız amk.
koca osmanlı imparatorluğunu yıllarca içeriden kemirdikten sonra çağdaşlaşma safsatasına bugünkü haline getirenler sağolsun. öyle bir türkiye cumhuriyeti kuruyorlar ki, yanı başındaki kardeşlerin, çoluk çocuk kıtır kıtır bıçaklarla kesilirken aman diyecek dermanın kalmamış. kuracağınız medeni devleti s.keyim orosp.çocukları.
tabiki alevileri ilgilendirir. ben sadece öyle olduğuna kanaat getirdim. her iki dindede doğuşsal bir kazanım geçerli. sonradan yahudi olunamadığı gibi asla alevide olunmaz. ama her ikisinin mensuplarıda, kendi içlerine insanları davet eder, üstünlüklerini kabul etmek ve onlara uymak şartıyla. dikkat çekici bir diğer benzerlik her iki kesiminde kendinden olanları aşırı kayırması. kişi çoluk çocuk katleden bir diktatörde olsa alevi ya da yahudi ise canhıraş savunulur. yeri gelir bu katliamlara parasal, makamsal, örgütsel (komplo, iftira, cinayet, vs.) her türlü desteği vermekten geri durmazlar. birbirlerini çok sever ayrıca bunlar. iki kesimde bulundukları topraklarda hakim iktidarken çok güzel ilişkiler içerisindeydi. temsilcileri şimdi silivriden eş güdümlü çalışabiliyor mu bilmem?