insanlar nasıl olurda yatağa girdiğinde direk uyuyabilir? Önce hayatımda ki olumsuz şeyleri düşünüyorum, daha sonra sahip olduklarım ve beni mutlu eden şeyleri düşünüyorum ve hayatın yaşanılmaz olduğunu düşündükten sonra anca uyuyabiliyorum demiştin. Fazla değil yarım saat önce. Beni yine her zaman ki gibi yalnız bıraktın. Evet hayat yaşanılacak bir yer değil belki. insan mutlu bir ömür sürmek için sebepler bulmalı, ve bu yaşanılmaz dediğin dünyanın tam ortasında seninle ama aynı zamanda hasret dolu bir hayat yaşıyorum. Beni mutlu eden, önceliklerime ve hayatıma yön verebilen.
Hep " insan kendi gibi birisiyle evlenir" derlerdi, bu sözün doğruluğunu hep yanlış sorular sorarak ve yanlış kalplerde cevap arayarak geçirmişim.
Sen benim eşim değil,hayat yoldaşımsın. Bu dünyayı Yalanlarla, ihanetlerle, sevgisizlikle dolduran insanların arasın da en saf ve en temiz duyğularla yaşanabilir kılan hayat yoldaşı belkide.
Senden 1500 km ötedeyim olabilirim, uzunca bir süredir görüşmemiş de olabiliriza ama 1500 km öteden kalp ritmimi değiştiren ve tek kelime etmeden ne hissettiğini anlayabildiğim yeğane kişisin.
Boşluğunu dolduramadığım kocaman kalbimin tam ortasına taht kurdun.
Mevsimler gibi içimde yeri geldiğinde fırtınalar koparan, yeri geldiğinde yaprak dökümüne sebep olan, yeri geldiğinde buz kestiren ve yeri geldiğinde o taht kurduğun kalbimi alev alev ısıtan sensin.
Ne olursa olsun ben bu yazdiklarımın ve yazacaklarımın samimiyet ile arkasında durabilirim.
En azından başımı kaldırıp " evet parmaklarımdan dökülen en güzel satırlar diyebilirim.
artık Ne olursa olsun, boşluğunu dolduramayacağım ve yaralarını kapatamayacağım izler bıraktın bende. Seni çok seviyorum gözümün nuru, gönlümün sultanı.
Her gün bir arkadaşım mesaj atıp " kardeşim gelince tatile gidelim, gezelim, sabahlayalım" demelerinden sıkıldım. Bunalıma girdim. Sırf bu tipler yüzünden kimseyle konuşasım gelmiyor. Onlar dışarıda ben ise, müebbet hapis cezasına çarptırılmış bir mahkûm gibi saçlarımı ağârtan düşünceler içine dalıyorum.
Amınakoduğumun askerliği bitmiyor, düşünmekten dolayı ben bittim ama orduya olan görevim bir türlü bitmiyor gençliğimi yedin tsk. Şikayetciyim.
Dinlediğim müzikler genellikle gangs ve trap parçalarından oluşmakta. nefret ve şiddet içerdiğini söyleyenler ile çok karşılaştım. Fakat hepsi müziğin sonunda bu parçanın adı ne diye sormuşlardır.
Bu zamana kadar tüm ailem türkiye cumhuriyetine hep subay ve polis yetiştirmiş.
Haliyle dedelerimden gelen askeri bir disiplin ile büyütüldüm.
Kalbimde türklükten başka büyük bir aşk ne mutlu bana ki yok.
Hep vatanıma ve atalarıma az hizmet ettiğimi düşünmeme sebep olmuştur bu sevği.
Ne olursa olsun çok sevdiğim biri dahi olsa yanımda türkçüleri kötülemeye kalktığında istemsiz şekilde saldırı moduna geçiyorum.
Bu fanatikliğin yetiştirilme tarzımdan dolayı mı bilmem ama ablam, kız kardeşim, yeğenlerim hep böyleler.
Çoğumuzda fanatikliğe kaçan bir sevda var. Ve bundan gurur duyuyorum.
Hatta çoğu zaman türk olarak dünyaya geldiğim için çok şanslı olduğumu düşünen biriyim.
Tanrım, ne büyük bir hediye türk olmak.
Çogu ırkcı düşmanlık ile milliyetci olmayı ayırt edemiyor.
Çerkes,laz,arap, alman veyahut türk.
Bu topraklarda yaşayan herkes türktür. Aksini iddia eden olursa milliyetçi duygularım o zaman faşizme yol açmaya başlıyor.
Ben türk'üm.
Ve milletimin yükselmesi için yapmam gereken sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyorum elimden geldiğince. bu dava yolunda türk ulusunun tarımda, sanayide, sağlıkta, öğretimde ve ögrenimde gelişmiş devletler arasına girmesidir gâyem.
Türk ulusunda her şey türk olmalıdır. Yüzde yüz türk olduğumuz gün cihan bizimdir.
kafalar efkarlı madem , bitti diyen arkadaşlara tavsiyeler.
insan en az üç kişidir. kendisi, olmak istediği kişi ve aradaki farkta yaşayan üçüncü. en sahicisi de bu üçüncüdür. olmak istediğin kişiden kendini çıkardığında, aradaki farkta yaşayan kişidir en çok sana benzeyen. ne kendin kadar huzursuz ne de olmak istediğin kişi kadar hayalidir o. yine bu yüzden iki insanın birbirine âşık olması en az altı kişi arasında geçen bir hadisedir. hangi kişiliğinin hangi kişiliğe, hangi parçanın hangi parçaya özlem duyduğunu çözemediğinde, içmeyi unuttuğun sigara parmaklarını yakana kadar karşı duvara bakarsın.
ve o zaman anlarsın hayatının uzun zamandır neden başka birinin hikâyesiymiş gibi gözükmeye başladığını. sokak lambalarının ölgün ışıkları karanlık odalara vurduğunda, duvar saatinin tik taklarından başka ses yokken yanında, sanki bir tek sana açıklanmayan bir sır varmış gibi beklerken anlarsın aslında boşa beklediğini. tünelde sana yol gösterecek rehberin, karanlıktan başka bir şey olmadığını anlarsın. anne diye ağlayan çocukların aradığının çoğu zaman şefkatli bir baba olduğunu anlarsın. çekip gitmek isterken görünmez bir elin seni nasıl durdurduğunu anlarsın.
kırk yaşında ama altmış gösteren adamlara daha dikkatli bakarsın o zaman. kahvelerin dışarıyı göstermeyen isli camlarına. berduşlara ve kör kedilere bakarsın. gözbebekleri kaymış esrarkeşlere. suyun üstüne çıkmış ölü balıklara. havada asılı gibi duran yırtıcı kuşlara daha dikkatli bakarsın.
çabalarının sonuç vermediğini gören umutsuz insanların bakışlarıyla ancak o zaman buluşur bakışların. bir yağmur çaktırmadan dindiğinde. bir gün çenesi ağzının içine kaçmış dişsiz ihtiyarlardan birinin de sen olabileceğini bilirsin artık. bir gece ansızın, yapayalnız ölmekten korkarken, cesedimi komşular mı bulacak yoksa sayım memurlarımı diye düşünürken hissedersin göğüs kafesinde her gün biraz daha büyüyen, kimsenin kapatamayacağı o boşluğu. bir kokuya sarılma isteğini. bir ömür gibi geçmiş zor, uzun günlerden sonra anlarsın ruhunu zehirleyen karmakarışık düşünceleri. büyük heyecanlardan sonra çöken bitkinlikleri. kimsenin bulutlara bakmadığı bir şehirde bir lafı döndürüp dolaştırmadan anlatmanın imkansızlığını. belki de insanın ne anlatacağını bilemediğinde şair olduğunu anlarsın.
gözyaşların kurumadan gülmeye başlarsın o zaman. çünkü bilirsin ki seni artık kimse kandıramaz kolay kolay. mutsuz insanları kandırmak zordur çünkü. hayata her zaman kuşkulu gözlerle bakan, mutsuz insanları kandırmak, herkes bilir bunu, çok ayıptır çünkü.
hayatınızı dilediğiniz gibi yaşamak sizin ellerinizde ama mutlu olarak yaşamak gayeniz olsun syn yazarla
Hasan sabbah'ın fedailerinden, günümüz ismaili tarikatına üye olan el tahirin suikastı sonucu öldürülmüştür.
Nizam-ül mülk ile hasan sabbah arasında ki nefretin ne denli büyük olabileceği vladimir bartov'un belgeler ile desteklenenmiş alamutun fedaileri adlı kitapta gözler önüne dökülmüş.
Okuduğum ve etkisinden zor çıktığım mükemmel kitaplardan sadece biri.
Sorgulayacağım lakin bir insana dünyada yasak olan şeyler ile cennette neden ödüllendirilir.
Islam bunları ödül olarak mı görüyor yoksa vaad edilen cennette yasakların olmadığını vurgulamak için mi dünyada yasak olan cennette helal.
Kimi rivayete göre 72 kimine göre 42 huri veriliyor erkeklere.
Vaad edilen hurilere göre, adem oğlunun dünyada kadınları cinsel obje olarak görmesi normal değil mi.
Ve işin ilğinç tarafı evlendiğiniz ve size helal olan, uğruna canınızı verebileceğiniz eşiniz bu olayı garipsemeyecekmiş.
Kendinizi onun yerine koyup düşünsenize dünyada belkide ugruna ölümlerden döndüğünüz, sevdiğiniz eşiniz gözünüzün önünde 72 kişiyle ilişkiye giriyor.
Şimdi bu fikirlerimi, fikirleri hûr olmayan birine açıkladığımda kafirlik ile suçlanacağım.
27 haziran 2013. 3 yıl geçmiş amma velakin güncel derbeder sözlerden başka bir şey katmamıştır şahsıma.
Herkes aşık, herkes terk edilmiş ve dünyanın tüm onur abidesi insanları twitte toplanmış. Diğerleri orospu çocuğu zaten.
Birde twitte takılmayı ayrıcalık sayan bir kesim var ki sormayın.
insanların arkadaşlarının ve dostlarının arkalarından neler çevirdiklerini bildiğim için kopyala yapıştır yaptıkları sözler beni güldürüyor.
Bu twit hesabınıda kapatacağım,sosyal medyaya ihtiyacım yok.
Komiksiniz amınakoyayım komik.
Aptallık ve rol arasında ince bir çizgi var ve insanlar bunu ayırt edemiyor. Her şeyi bilmemden mütevellid bu entry buraya yeri geldiģinde hatırlatmak amacı ile yazıyorum.
Sözlük formatına aykırı olduğu gerekcesi ile gülemiyorum.
Seven bir erkek ve aldatan kız.
Değer bilmez bir kız.
Sevgi hak etmeyen bir kız.
Şimdi aldatılmak, bir insana verdiği değeri, sevgisini,onun üzerine kurduğu hayalleri, mutluluğunu ve üzüntüsünü hak etmediģini göstermenin en acı yolu.
Onur kırıcı.
Peki bu erkek kaldırımlarda sabahlayan, esrar keş,alkolik olunca suç yine bu arkadaşın değil mi.
Hayvana ve bir eşyaya veripte insana veremediğiniz değerin ta amınakoyayım.
insanların duygularına önem veren biri olarak, o insanların ahını iki yakanız bir araya gelse ödeyemezsiniz. nasıl ödeyeceksiniz ki. Ruhani boyutunu geçtim. Peki hiç yaşattığınızı yaşarım diye korkmuyor musunuz? Insan hayata ne kadar verirse o kadar alır ve ne yaşattıysa onu yaşar.