beyazkent yolcusu
124 (çevresinde sevilen sayılan)
on birinci nesil silik 7 takipçi 92.26 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    alvarlı efe hazretleri

    8.
  1. "Sana canan gönül hayran nedendir âh nedendir âh
    Cemâlin gün gibi râhşan nedendir âh nedendir âh

    Yanağın gül saçın sünbül dişin dür dudağın
    Lâl ile mercân nedendir âh nedendir âh

    Kaşındır “kâbe-i kavseyni ev ednâ”
    Yüzünde sûre-i Rahmân nedendir âh nedendir âh

    Dû çeşm-i kevseri aynî hayattır âh
    Lebinde selsebil revân nedendir âh nedendir âh

    O müjgân oku bağrım yarasına dokundukça
    Olur dermân nedendir âh nedendir âh

    Bu mecrûh sîneme her dem edersin âh
    Tı̂ğ-ı gamzeni uryân nedendir âh nedendir âh

    Acep hoş mu gelir sana ey şâhım
    Bana bu dert ile cefâ her ân nedendir âh nedendir âh

    Değilken birine lâyık bu bende
    Bana bu lutf ile ihsân nedendir âh nedendir âh

    Düşüp aşk oduna böyle yanmak
    Bu sûzi ile sûzân nedendir âh nedendir âh."
    0 ...
  2. inşirah suresi

    51.
  3. Duha suresi ile birlikte -Allah'ın izniyle- insanın yüreğini ferahlatan, ümitlendiren, sevindiren surelerden.
    8 ...
  4. sözlük yazarlarının itirafları

    133009.
  5. Allah'ım sen kullarının halini biliyorsun. Sabır ver, yardım et Allah'ım...
    4 ...
  6. sözlük yazarlarının itirafları

    132755.
  7. Anne beni avutsana birazcık. Ağlama oğlum de geçer de. Anne saatlerdir ağlıyorum. Annem canım. Anne halim harap..
    11 ...
  8. ölümümden biraz sonra

    1.
  9. Ölümümden biraz sonra anladım
    Olmayınca oyun.
    Gözlerim dışına kapalı, içine açık.
    Kalıbım belirsiz bir yerde artık.
    Sırtüstü yatıyorum, up - uzun.

    Öyle bir dünyadayım ki şimdi,
    Ellerim tutabildikleriyle kalmış,
    Büyük beynim kıvrım kıvrım, donuk.
    Artık ne karanlık var benim için, ne aydınlık,
    Ne sıcak, ne soğuk.

    *
    1 ...
  10. yaşamak

    282.
  11. "Koşullar ağırdı ve ben seni o zamanlarda da seviyordum.” **
    1 ...
  12. gecenin şiiri

    5173.
  13. "Ben bu şiiri yazdım aşık çeşidi
    Öyle kar yağdı ki elim üşüdü
    Ruhum seni düşününce ışıdı
    Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın"
    * *
    2 ...
  14. büyük deli

    1.
  15. Bir Haydar ergülen şiiri. Mecnun'dan kinayedir.

    yüreğinde acemi ölümler gizleyen çocuk
    Aklına gelir miydi duracağı su değmiş gibi
    yoksul sokaklara tutkuyla kurduğun saatin

    bir zamanlar usul atlarla kentin ortasından
    beyaz sesinle geçtiğin söylenirdi
    saat durur yürek çarpar kent susarmış
    sesine karışınca binlerce çocuk sesi

    anlat bize ey yollar ustası sonsuz serüvenci
    uzun ayrılıklarda kendine neler sordun
    ne birikti aklına alıcı bir kuş gibi
    nerdesin kiminlesin incelen sesinle mi
    özlemi bilinir düşü görülür acısı yakar
    bilinmez hiçbir yerde olmayanın kimliği

    dağlarda görmüş yolcular seni su boylarında
    yorgun gülüşünden bilmişler yüzünü aydınlatan
    kimsesiz çocuklara sevinç dağıtır gibi
    hala ses mi taşıyorsun ölü bir kente
    yitmedi mi dağlı soluğun ey büyük deli.
    1 ...
  16. yazarların aniden aklına gelen geçmişten bir cümle

    5.
  17. Abi kardeş gibi olduğum bir büyüğümün dediği gelir aklıma saplanır bazen:

    "Babama benzemekten kurtulamıyorum."
    2 ...
  18. sözlük yazarlarının itirafları

    132002.
  19. uludağ sözlük yazarlarının en sevdiği deyimler

    4.
  20. göksel

    498.
  21. Oldum olası kırılgan sesli insanları severim. Göksel'e o yüzden bir ara hayrandım. Sonra aramıza soğukluk girdi. Ne o beni aradı ne ben onu sordum. "Öyle uzaktan uzaktan" ne güzel diyordu önceden, sonra sustu. Biraz ben söyledim ama aldırış etmedi. Ulan dedim göksel olur mu böyle? Sonra iyice uzaklaştık. Ne o aradı ne ben onu sordum. Sonra tekrara düştük. Sonra olmadı işte. Zaten isminin sonundaki ekte "-sal -sel" eki. Ben sevmem o eki. Ulan "-sal -sel" diye ek mi olur. hele "gök" gibi kıymetli bir isme. işte insan uzak olunca noksanlıklarını görüyor. Sonra ne o aradı ne ben onu sordum. Göksel'e bir ara hayrandım. Sonra göksel gitti. Bir ara hayrandım. Artık değilim.
    1 ...
  22. bu saatte uyumayan aptaldır

    5.
  23. "Geceye yenilmeyen her kişiye, ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır."
    *
    0 ...
  24. fedakarlık

    45.
  25. Çoğumuzun unuttuğu bir erdem. Öyle ki hangimizin kulağına bir fedakarlık örneği gelse çıkarcılığın esiri olmuş sefil zihinlerimiz hemen bahaneler, komplolar, yalanlar uyduruyor. Fedakarlık bu yoz çağda unutulan, hatırlansa da kıymeti bu çağın yoz insanları tarafından çok zor bilecek bir şeydir.

    Eğer ki biri size bir fedakarlık örneği anlattığında zihniniz hemen kılıflarını kuşanıyorsa çürüyorsunuz, belki de çürümüşsünüz demektir.
    1 ...
  26. takvimdeki deniz

    2.
  27. Bu şiiri ilk defa lisede edebiyat kitabında görmüştüm. Edebiyat hocamız "yarın bu şiiri okuyacağız" deyip bizi yollamıştı. Derste hep gerilerde duran ben, ilk defa bir dersin geleceği gün için heyecanlanmıştım. Şiir öylesine güzeldi ki eve gidince defaatle okudum, hazırlandım. Galiba o gün ilk defa bu kadar hevesliydim.

    Hoca "kim okumak ister?" deyince kimsenin parmağı havaya kalkmamıştı. Ama içimize sinen o yeniklik, o sonu gelmez çekingenlik, kime karşı olduğu bilinmeyen o utanç...belki de hiçbir derste böyle heveslenecek değildim. Olmadı. O parmağım kalkmadı. Kendime ne kadar kızdım ama yine de yapamadım. Hoca sonra sınıfta bir kızı seçti ve ona şiiri okuttu. Şiiri berbat ederek okudu. Hasret, ölüm, ayrılık... sanki bütün bu durumlara yabancıymış gibi dümdüz okudu. O hakkını veremeyerek okuyuş hâlâ kulağımda. Sanki bu şiirin benden bir alacağı var. "Hakkımı vererek beni oku" deyip duruyor sürekli bana. Ne zaman deniz kıyısına otursam saplanıp kalıyor dilime ya da Şimdiki gibi ne zaman boş bir odada hüzünlü gözlerle gözlerim karanlığa dikili kalsam aklım bu şiirin kıyısına da uğruyor mutlaka.

    Ölüme artık razı olmuş bir adam var bu şiiirde. Ayrılık, hasret kabullenilmiş. Kaçınılmaz. Bunlar sözde olan şeyler değil. Necip fazıl samimiyetle hissetmediği şeyleri şiire dökebilecek birisi değil. Bunları yazdıysa kimbilir neler hissetmiştir.

    Eğer biraz dursanız, birazcık baksanız, şu şiir bile sizi bir ömür ağlatmaya yeter. insan olmak, bu emaneti taşımak çok ağır. Bazen kendimi emanet verildiğinde kabul etmeyen dağlardan biri gibi düşünüyorum. Sanki ben ayrı bir dağım ve emaneti kabul etmişim. emanet verilir verilmez gövdem öyle bir titriyor, öyle bir çatırdıyor ki... işte biz buna mahkumuz. Kaçışımız yok malesef. Emanet bizim sırtımızda. Ona döndüğümüz an, o, gönlümüzün en derinlerine kadar bizi titretiyor.

    Bu şiirin olduğu kitapta şiirin üstüne rus bir ressamın tablosunu, takvimdeki denizi hayal etmemiz için koymuşlardı. O resim hayallerimin yanında hep ama hep gerilerde kaldı. Bu mısralarla kurulan öyle güzel denizlerim var ki hangi resim onun yanına yaklaşabilir bilmiyorum.

    Elbet bir gün bu handan çıkıp gideceğiz. ayrılacağız, kopacağız, belki de en çok kurtulacağız.

    Ölümü düşlüyorum da çoğu zaman adı kurtuluş. Kendimi mahvetmemdem önce hep düşlerdim, ölünce Rabbimin yanına gideceğim. O aitliği en derinimde duyardım. Binlerce yıldır uzak olup, ait olduğun şeye dönmek... Ölüm buydu. Annesini bir süre kaybeden bir çocuğun bulunca hissedeceklerinden çok ama çok fazlası. Bu dünya'da beni en çok huzurlandıran şeylerden birisi sürekli anneme sarılmak düşü. Sarılıp biteviye ağlamak... Bunu ömrüm boyunca çok nadir yaptım. Bu garip enterasan hallerim beni en çok sevdiğim insandan bile uzak tuttu. işte diyorum ya anneme sarılmak, ona sarılıp doyasıya ağlamak kimbilir ne güzeldir. Hepimiz çocuğuz ve hepimiz biraz annelere aitiz. Bundan galiba. işte tam dediğim nokta da burası. Allah benim için hep daha büyük, kıyaslanamaz bir aitlik... o'nu insan suretinde düşünmemeliyiz. O yarattıklarından münezzehtir...

    Bir gün her şeye rağmen ölür ve yanına gelirsem rabbim, nasıl korkuyorum bir bilsen. Ne cennete gidememekten ne de cehheneme gitmekten korkum. Korkum sana bakamamak. Senin benden razı olamaman. Rabbim bu aciz kulun o zaman ne yapar bilmiyorum. Bunun acısı hepsinden büyük. Sonra diğer insanlar... ailem, arkadaşlarım, sevdiklerim... onlardan biri senin rızanı kazanamazsa ben ne yaparım? Bu akıl bu kadar ağırlığı çekmiyor. Sen yardım et bize. Bizi kendini kul eyle, emanetine sahip çıkmayı bize nasip et Allahım. Bizi Sensiz koyma. Bizi affet, bizi affet, bizi affet...
    1 ...
  28. özgürlük

    860.
  29. Özgürlük, Herhangi bir şehre giden herhangi bir otobüse atlayabiliyor olmaktır. Yürümektir. koşmaktır. gitmektir. Gidebilmektir.
    1 ...
  30. sözlük yazarlarının itirafları

    131716.
  31. Bir saattir ne yaptığını bilemez şekilde boş boş dolanıyorum. Karşıma belalı tiplerin çıkması için eminönü süleymaniye arası tenha sokaklara girip çıktım, yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm... kimsecikler yok. Gündüz iğne atsan yere düşmeyen bu mekanlarda her yer sarımtırak lambaların ışığıyla dolmuş. Birkaç kedi ve tek tük insandan başka kimse yok. Gündüz sesimi zor duyduğum yerlerde geceleyin en ötedeki duvarlara kadar sesimi duyurabilirim.

    Neyden böylesine kaçıyorum, neyi böylesine arıyorum...

    Cuma günlerinin benim için çok farklı bir anlamı vardı. Cuma günü geldi mi otobüsle uzaklara gitme zamanıydı. Herkesten gizli saklı, kimseye bir şey demeden gitme vakti. Haftalardır cuma günleri geliyor ve ben burada kalıyorum. istanbul'da hapsolmuş gibi hissediyorum kendimi. Buradan gideceğim her yer gözümde sanki bir mahkumun hapishaneler arası yer değiştirmesi gibi.

    Şimdi hiçbir işim olmadığı halde atladım üsküdar vapuruna üsküdar'a geldim. Ne işim var burada Ne işim var burada?

    Allahım sen yardım et...
    4 ...
  32. maçka parkı

    14.
  33. "ne vakit maçka'dan geçsem
    limanda hep gemiler olurdu
    ağaçlar kuş gibi gülerdi
    bir rüzgâr aklımı alırdı
    sessizce bir cıgara yakardın
    parmaklarımın ucunu yakardın
    kirpiklerini eğerdin bakardın
    üşürdüm içim ürperirdi
    felâketim olurdu ağlardım..." **

    Şiirdeki "maçka" arada sırada yolumun düştüğü bu maçka parkı mı bilmem;fakat buradan her geçişimde tenha bir köşesinde bir bank bulur, oturur, bu şiiri okur, seni düşünür, düşünür, düşünürüm...

    istanbul'dan eğer bir gün gidersem özleyeceğim nadir yerlerden birisi burası olacaktır.
    0 ...
  34. sözlük yazarlarının ruh halleri

    9727.
  35. Oğuz atay tutunamayanlar'ında "disconnectus erectus"dan bahseder. Evet tam halimiz odur. Ellerimiz cepte, başlarımız eğik ve üzerimize sinmiş yenilgilerleyiz.
    3 ...
  36. istanbul

    3435.
  37. Artık sıkılıyorum bu şehirden. Kalabılığı, meşguliyetleri beni boğuyor. Otobüsler, metrolar, duraklar, kulağımda bitmeyen bir uğultu... En son ne zaman uzak sakin bir coğrafyaya gittiniz? Bu şehrin büyük bir sesi var. Bitmiyor.

    insanın hüznünü bile yaşamasına izin vermiyor çoğu zaman. Hani nerede? Öyle çok göz var ki elbet birine takılıyorsun. Yabancılaşmak, kaybolmak ne zor.
    2 ...
  38. gecenin şiiri

    5023.
  39. gün doğmadan başladı filizkıran fırtınası
    evler yemen türküsü
    sokaklar seferberlik
    öyle bir gariplik ki
    öyle bir tedirginlik
    yaz başında güz sonrası
    ayvalar çiçekteydi
    güller daha tomurcuk
    açıl demişti güneş
    açılmıştı kıraçta kış elmaları
    çözül demişti güneş
    çözülmüştü yılanlar karanlık odalarında
    dallarda yuvalar tüy kokuyordu
    düğünçiçekleri şenlikli

    gün doğmadan başladı filizkıran fırtınası
    ne dal kaldı ne tomurcuk
    yerden yere çaldı otları ağaçları
    insan yüzlü bir korkuluk
    üşüdüm dünyalarca
    baskın yemiş bir kent gibi üşüdüm
    sergen etti filizleri sapsarı bir karanlık
    bahardan kışa düştüm

    acılı günler gördüm
    sığdıramam bir tek günü bir koca yıla
    geceler geçirdim yoz kentlerin bulvarlarında
    nice baharları kışlara gömdüm
    uzak düştüm yelinden yelvesinden acılı yurdun
    uzak düştüm umudundan mutundan
    yomundan uzak düştüm
    bunaltının böylesini görmedim

    severim fırtınanın her türlüsünü
    ormanlar uğultulu sular dalgalı
    severim filizkıran fırtınası'nı
    kırıp kanatmıyorsa sevincin türküsünü
    nerde benim baharım
    dalım yaprağım nerde
    gece çökmüş üstüne kerpiçsel yalnızlığın
    sanki kaplan pençesinde bir manda böğürtüsü
    ne kuş kalmış ne çiçek
    ne kırmızı ne yeşil
    sapsarı karanlıkta yerler bahar ölüsü

    ***
    3 ...
  40. rastgele harflerle gülme eğilimi

    11.
  41. Başkaları yazdığında çok doğal bir gülmeymiş gibi hayal etmeme rağmen ne zaman kendim bunu rastgele yazıp birine sohbet sırasında yollasam ardından "ulan bu kadarda suni, samimiyetsiz, hiçbir halta benzemeyen gülme olur mu?" diye kendime sitem etmeme sebep olan eğilim.
    2 ...
  42. kestane şekeri

    186.
  43. Marmara bölgesi ve civarında bulunan mola yerlerindeki zerzevatçı, yiyecek- içecek satıcıları ve bilimum ufak ya da büyük tesislerin olmazsa olmazıdır.
    2 ...
  44. üşümek

    124.
  45. Dün televizyonda yetkili bir abiden dinlediğime göre eli ve ayağı çok üşüyenlerin üşümesinin sebebi kansızlık ve aşırı sigara içmekmiş.

    Üşümenin en güzel tarafı sanki bir nekahat devresi gibi tatlı olan ısınma vaktiyle insanın sık sık karşılaşabiliyor olması.
    0 ...
  46. vefa bozacısı

    14.
  47. Bozasıyla değil de sıcak ve samimi görünen ortamıyla beni içeriye davet eden dükkan. Maalesef bu davete henüz icabet etmişliğim yoktur. Akşamları sağında solunda içerisinde olan kalabalığı görünce bazen kendime soruyorum "ben boza değil de başka bir şey mi içtim?". Tadı öyle kötü bir şey değil; fakat abartılmasını da doğru bulmuyorum.
    1 ...
  48. kakule

    25.
  49. Tadını lolipopa(ya da başka bir şey ney ulan bu?) benzettiğim bir baharat türü. Özelllikle hindistan coğrafyasında çok yaygın olarak kullanılır. Yemeklerden sonra iyi gider.
    0 ...
  50. esenler otogarı

    239.
  51. En kötü yanı seyahat edecek yolcuları, tam kalkış saati geldiğinde, seyahat etmeyecek olan yolcuların izlemesi için uygun ortamın pek olmaması.
    1 ...
  52. piyangodan para çıksa hemen eşini boşayacak insan

    9.
  53. vladimir putin

    585.
  54. Jupiter ile satürn ülkesinin diktatörlüğe dair büyük merakları olan liderleri halklarının kendine olan bağlılıklarını artırmak için korku, heyecan ve gündem oluşturma gayretine girerler ve birbirlerine laf atıp bol soslu hamaset yaparlar.
    0 ...
  55. gökhan gönül

    1268.
  56. Futbolla alakası geçen aylarda rastladığı manisa- galatasaray maçında servet'i hâlâ galatasaray'ın defans oyuncusu zannedecek kadar olan benim için ülkemizdeki nadide futbolculardan birisidir. Kendisinin oyununu,konumunu, ahlakını bilmesem de bu adama karşı içimde çok büyük bir sempati duyuyorum.
    2 ...
  57. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük