kapandıktan sonra xblaster remake olarak Erasoft tarafından tekrar yapılan, betası şuan aktif olan oyun. 8 yıl geçmiş aradan ve Eras kardeş bununla yaklaşık 5 yıldır uğraşıyor. Şuan sadece duello modu ve görevler açık. Eski tadı kesinlikle veriyor. Ranger ve hunter güçlendirilmiş bu kez defender biraz sönük kalmış. Zevkle oynuyoruz efenim 20 mb lık oyun ama çocukluğumuzu hatırlatıyor. *:
130 gün sonra tekrar sözlüğe girdim ve inanır mısınız yazacak tek başlık bulamadım. Boş, aptal, seviyesiz başlıklar almış yürümüş yine. iyi geceler muhtemelen son entry.
Gemide filminden hatırladığım bir replik. Erkan can.
Bir de ismi dar alanda kısa paslaşmalar gibi olan bir film vardı. Bir masanın etrafında bir sürü adam. Biri alır eline sigarayı bir nefes çeker ve derki:
+ Nerede kalmıştık?
Hayat futbola fena halde benzer. Futbol şahsi beceri gerektirir; ama aslında toplu oynanan, yani insanların takım halinde oynadıkları bir oyundur.
Hayat da böyle değil mi?
istediğin kadar yetenekli ol, iyi bir takımın yoksa kaybedersin.
Düşünüyorum da birine aşıkken mutluydum sanki. Ufak mutluluklar her zaman oluyor tabi ama sürekli mutlu olduğum zamanlar o zamanlarmış şimdi duygularımı sorguya çekince anladım. Sahi ne kadar da zaman geçmiş üzerinden.
Gene de öyle sanıyorum ki küçük de olsa yararı oldu katkımın. Bana da uygun bir görevdi. Duysa babamın kemikleri sızlar ama, hiçbir zaman önder ya da kahraman rolü oynamayı beceremedim. Baştan beri ciddi, çalışkan bir çocuktan başka bir şey olmadım. Direniş'in bir emekçisi. Biliyor musunuz, öylesi de lazım.
Çünkü doktorluk, öğrencilik ve iş hayatı en yoğun mesleklerden biri. Üniversitede ve çalıştığı hastanede günün büyük bir bölümünde kendi mesleğine sahip insanlarla muhattaplar geri kalan vakitlerde de toplumdan izole bir şekilde çok okuyup kendilerini geliştirmekle meşguller. Zaten çoğu tıp fakültesi son sınıfta nişanlanır mecburi ataması yapılmadan evlenir.
"Keşke insan her gün kendisine şunları söylese:"dedim, “Arkadaşların için yapacağın şey, onların sevinçlerini ellerinden almamaktan, mutluluklarını onlarla paylaşarak artırmaktan
başka bir şey değil. Ruhları endişe verici bir tutkunun altında ezilip kederden mahvolurken, onları biraz olsun avutabiliyor muyuz?