Geleceğin mesleği mi? Oldum olası böyle saçma şeylere gıcık olmuşumdur. Arkadaşım bu ülkenin Doktora da Mühendise de hukukçu ya da ne bileyim inşaat işçisine de manavına da cartına da curtuna da yani aklınıza gelebilecek her türlü meslek gurubundan yetişmiş insanlara ihtiyacı var. Ancak asıl mesele işini adam gibi yapan insanlar olmalı ve yapabileceği işi meslek edinen insanalar olmalı. O zaman bütün meslekler geleceğin mesleği olur ve ateist imamlar gibi saçma sapan şeyler ile karşılaşmamış oluruz.
ilk olarak yol yakınken bırakın. He yok abi ben bırakmam okuyacağım diyorsanız eğer; Kimse ile iletişimi olmayan inek tipler olur ya hani görmüşsünüzdür onlardan olun yoksa okul bitmez. Sonra kesinlikle ve kesinlikle üniversiteden bir kız ile tanışıp da evlenirim hayallerine kapılmayın en iyisi annenize söyleyin siz okurken sizin için her saniye araştırma yapsın geleceğe yatırımda bulunsun.
Böyle nasıl desem; afilli bir giriş yapmış, iki gözü iki kulağı, iki delikli bir burnu, ağzı, elmacık kemiği he birde çenesi olan yeni yazar kardeşimiz. Bilimin tam dibine vurduğumuz libidoları yüksek olan insanların bulunduğu sözlüğümüze hoş gelmiştir. Umarım yazarlık serüveni Cin Ali gibi bir baş yapıt ile son bulur.
Bir mühendis olarak söylüyorum bana bu dünyada okumak istediğin veya olmak istediğin şey var mı diye sorsalar bir saniye düşünmeden "hukuk okumak ve hukukçu olmak isterdim" derdim. Adalet için yaşamak, adalet için karar vermek, adalet için savaşmaktan daha çok mutluluk verecek ne olabilir ki şu dünyada insana.
Benim öyle bir nefretim yoktur. En nihayetinde beşer şaşar derler. Yanlış yoldadırlar ve bunu bilmiyor veya inkar ediyor olabilirler böyle olunca da acıyorum tabiatıyla. Sonuç olarak ben bu ateistleri seviyorum adamlar bildiğin bilimi bile kendi istedikleri şeklide yorumluyor. Böyleleri de lazım bize ki ne kadar önemli olduğumuzu bilelim. Halimize şükredelim.
Sene 2006.
Gözümün önünde oluyordu bütün olay. Erkan'ı çocuklarının yanında vurmuşlardı henüz beş ve yedi yaşlarında iki çocuğun gözünün önünde canlı canlı katlettiler Erkan'ı. Hayata gözlerini yeni açan iki yavrucağın yanında iki kurşun ile yıkmışlardı Erkan'ı asfaltın üstüne. Ömrü orada son bulacakmış demek ki; ölümün nerede nasıl geleceği elbet bilinmezdi de o iki yavrucak orda olduğu için insanın azrail'e bile isyan edesi geliyor.
Bütün şehir susmuş; bütün arabalar durmuştu sanki. Adeta buz kesilmişti ortalık, insanlar susmuştu ve iki el silah sesi sokaklarda binaların arasında yankılanıyordu sanki herkes o sesleri dinlemek için susmuştu ve sessizliği yırtarcasına küçük bir çocuğun baba çığlığı duyuldu...
Bu yazdığım film değil, gerçek olan bir olaydır. Bunları yaşadıktan sonra filmlere ağlamak gerçeklikten çok uzak ve beynini saçmalıklar ile doldurmuş insanların sergilediği eylem olarak gözüküyor insana.
insan, insanı sevmeli, insanlığı değil. insanlık, insana yönelik sevgi yokluğu için ileri sürülen bir mazerettir.
Aliya izzetbegoviç-Özgürlüğe kaçışım(Zindandan Notlar).
Karar vermek için bir söylentiye göre 15 saniye bir söylentiye göre 40 saniye zamanın olduğu insanın tüm yaşamsal faaliyetlerine son verme eylemi.
Eğer öyle bir niyetiniz varsa bence hemen denemelisiniz yoksa sonra yusuf yusuf misali vazgeçiyormuş insan.
Zavallı dünya, oysa hayatta şu çocuğun yüzünü güldürmekten daha güzel ne olabilir ki? Kalplerimiz taşlaşmış, insan olmanın bilincini yitirmiş durumdayız. Bakalım daha ne kadar kötü günler yaşayacağız...
Hep derim ergen mantığı ile siyasi analiz yapılamaz. Eğer uluslar arası diplomasi konusunda bir varsayım veya yorum yapmak istiyorsanız en az bir iki yıl boyunca farklı görüşleri savunan iki gazeteyi günlük olarak köşe yazarları ile beraber okumalı insan. Musul konusunda ise yapılan yorumlara ve varsayımlara bakıyorum da kim ne derse desin olay çok farklı. Özet ile anlatmak gerekirse bizim ırak devleti ile Saddam Hüseyin zamanından kalan anlaşmalarımız var bu anlaşmalar da Türkiye'nin ırak toprakları üzerinde tehlike görmesi durumunda operasyon yapabileceği yazar. Yani biz gerek Musul, gerekse Irak'ın her hangi bir bölgesinde istediğimiz askeri operasyonu yapabiliriz. Böyle bir ayrıcalığımız var iken ve bu coğrafyada bu denli büyük bir pasta söz konusu iken, bölgenin en güçlü devletlerinden biri olmamız ve o toprakların hala kanuni sahibi olduğumuzdan mütevellit o topraklara asker göndermek devlet olarak hem pastadan pay alabilmek hem de gücüm var ve ben buradayım demek. Yani kimin ne dediğinin önemi yok, eğitim olayın maskesi.
Ateist imamların var olduğunu duyduktan sonra kesinlikle şaşırmayacağım durumdur. Böyle durumları özetlemek için ise ziya paşa'ya ait olan "Ne günlere kaldık ey yüce hünkar; katır mühürdar oldu, eşek defterdar" lafı gelir aklıma.
En etkilisini ararsanız hiç bir şekilde hareket edemeyecek bir insanı saniye de bir defa damlayan bir musluğun altına bağlayın ve biraz zaman tanıyın sonrasında gerek bir damla suyun ne kadar güçlü olduğunu gerekse bir insana edilebilecek en büyük işkencenin ne olduğunu tecrübe etmiş olursunuz.
Beni sorarsan
kış işte
kalbin elem günleri geldi
Dünya evlere çekildi, içlere
Sarı yaseminle gül arasında
Dağların mor baharıyla
sis arasında
Denizle göl arasında
Yanımda kediler, kuşlar
Fikrimden dolaşıyorum
Hiç bir iktidarı sevmesem de
Sobanın iktidarında
Çarpışa Çarpışa her nasılsa
Büyüyebilen kızlar
Uslu, Sakin ölümü bekliyorlar
Yaşlılık
Dev mi oldular, başkaları
Üstüne üstüne gelip korkusuz
Güçlerini deniyorlar
-Gülten Akın-.
Bu aralar Recep Tayyip Erdoğan ile restleşerek çok büyük bir hata yapan ve Erdoğan tarafından resmen itibarsızlaştırılan, karizması çizilen dönemin Rus lideri.