Çok değer verdiğim, çoook sevdiğim birinden ayrılmış olmak bana o kadar çok koydu ki. Neden istanbul'a taşınmak zorunda kaldın ki? Uzun bir süre görüşme şansımız olmayacak işte. Seni çok özlüyorum. Attığın o güzel mesajlara, fotoğrafına bakarak hasret gidermeye çalışıyorum. Hiçbir zaman aklımdan çıkmıyorsun. Birileri, hakkında bir şeyler söylediğinde iyice hüzünleniyorum, ağlamamak için kendimi zor tutuyorum, susturuyorum hepsini. Keşke şimdi burda olsan, sana sarılabilsem... Çok kötüyüm, çoook.
sen maçı farkla önde götür adamlar gelsin son 4 dakika oynayıp kazanabileceğin maçı elinden alsın. olacak iş değil. son saniyeleri izlerken sinirden kudurdum yemin ederim.
götleri yemediği için sayısalı seçemeyenlerin kıskançlıktan çatlaması ve aşağılık kompleksi sonucu sayısal öğrencilerinin götünün kalkık olduğunu sanması durumudur.
(bkz: kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş)
afedersin ama senin çalıştığın en zor ders edebiyatken sayısalcılar fizik için kıçlarını yırtıyor.
sen ygsde 160 dakikada 120 soru çözerken onlar aynı sürede senden fazla olarak fizik, kimya, biyoloji de çözüyor. bu da her soru için sadece bir dakikan var demek.
senin girebileceğin en iyi bölüm hukukken onlar tıp, mühendislik, mimarlık gibi kazanması da okuması da göt isteyen bölümlerdeler, sen daha kıçı kırık bölümlerde bile sınıfta kalırken. (hoş artık hukukta okuyan öğrencilerin bir kısmı da sayısalcı. niye? ygsde sayısalcılar fen bölümünü de yapabildikleri için senin bir adım önündeler. fizik yapabilen kafaları az bir çalışmayla edebiyata da bastığından lysde de başarılı olup her zaman olduğu gibi senin önünde oluyorlar. belki de senin kazanmana engel oluyorlar *)
sen yata yata okurken onlar mezun olabilmek için kıçlarını yırtıyor.
neymiş efendim sosyal hayatları yokmuş, asosyallermiş de bık bık bık. sorarım sana, sen sosyalsin de bir sayısalcıdan farklı olarak ne yaptın?
e sayısalcı olmanın da bir bedeli olmalı tabi. bırak da götü kalksın. sen de kendini buralarda tatmin etmeye çalış. öptüm.
çok şey kaybetmiş insandır. herkes mutlaka ilan-ı aşk etmeden önceki heyecanı, korkuyu; ilan-ı aşk ederken tir tir titremeyi, kızarmayı, karşısında dili tutulup konuşamamayı; ilan-ı aşk ettikten sonraki mutluluğu, hazzı, rahatlamayı tatmalıdır. tabi sonuç her zaman güzel olmayabilir ama keşke demekten iyidir. **
ve 2 sene boyunca küstüm geometriye. çalışmadım. hep düşük notlar aldım. kafam basmadığından mı? hayır. çünkü bana geometriyi sevdirecek bir öğretmenle karşılaşmamışım o zamana kadar. ama daha sonra geometriyle aram hep iyi oldu. gerçekten öğretmenlerin dersi sevdirip sevdirmeme konusundaki etkisi çok büyük. sevdirirse çalışırsın ve iyi bir not alırsın. olay bundan ibaret.
sosyal hayatına baksan kimsenin bir bok yerine koymayacağı kızdır. egosunu buralarda tatmin edebiliyor abisi üzme kızcağızı beğeniver eline mi yapışır?
hakkında sedece iki entry girilmesine üzüldüğüm milli sporcumuzdur. yarışa güzel başlamışken ağlaya ağlaya bitirmesi üzmüştür. 3:24.35 skorudur. bilgi için;
önce dersin hangi hocaya ait olduğuna bakarsın. hoca kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan, sessiz sakin biriyse sorun yok. en yakın prize takabilirsin telefonunu. muhtemelen görecek ama görmemezlikten gelecektir. yok eğer hoca sert biriyse hatta disiplin kurulunda falansa olmaz, yapmazsın, yapamazsın. ** telefonu şarj edeceğim diye telefondan olmayı göze alamazsın çünkü. zaten hiçbir zaman tamamen şarj da edemezsin.
evden çıkarken havanın güzel olmasına güvendiği için babet giymiştir. daha sonra birden yağmur yağmaya başlamıştır. bahar aylarında havanın tutarsızlığını inkar edecek olan yoktur sanırım.
günah diye bıyıklarını almayan bir kız arkadaşa sahip olduğum için doğru sayılabilecek bir önermedir. ciddiyim lan böyle bir kız tanıyorum. hatta bıyıklar aradan aradan alınmalıymış, alındığı belli olmamalıymış. tamam canım sen gez o bıyıklarla.