faşistlerin okuduğunda anlamamaları normal olan şahıs. bir faşistin marksist terminolojiye hakim olabilmesi için önce insan olması gerekmektedir. daha sonra halkların kardeşliği, sınıf bilinci, yabancılaşma falan.
vatan hizmeti görcem diye askere giden enayileri uşak olarak kullandıkları yer. paşa ve ailesi burda ucuza yer içer siz de hizmet edersiniz. sonra vatan kurtardım diye ortada dolaşırsınız. ne enayilik.
ancak "het türk asker doğar" zırvalarıyla gaza gelen aptal milliyetçilerin gurur duyacağı iş. vatan hizmeti diye gidilen askerde paşa ve onların kokoş ve kibirli karılarına hizmet edip sonra biz vatan hizmeti yapıyoruz derler. içlerinde paşa'nın doktora tezini hazırlayandan tutun paşa karısının evine kadar gidip kuaförlük görevini ifa edenler dahi vardır. askeri gazinolarda hizmetçilik yapanları zaten hiç saymıyorum. bildiğin aptallık.
demokrasi tanımı yapsalarda demokrasinin ne olduğunu anlasak dediğim insanlar. sen kalkıp yüzde 58 için aptal , cahil., yobaz, satılık diyeceksin sonra ben demokrat, laik ,cumhuriyetçiyim diyeceksin. biraz düşün zarar gelmeyecek emin ol.
bir türk olarak kürt halkının alacağı bu karara saygılıyım. hiç kimse bir halkın "kendi kaderini belirleme hakkına" engel olmak gibi bir hakka sahip değilir. kürt halkı kendi kararını yine kendisi verecektir.
kürt halkının kendi geleceği ile ilgili kararı kendisinin vereceğini kısacası "ulusaların kendi kaderini tayin hakkını" dikkate almayan bir faşist yazısı. tarih, sosyoloji, siyaset felsefesi, anayasa hukuku bilmeden atıp 23 milyar maaş alıp kıçının üzerine yatar böyleleri.
karakter sınırlamasına uğramamış tam hali 'Baraj korkumuz yok, çünkü aşamayacağımızdan eminiz' olan tkp genel başkanı aydemir güler'in güldüren samimi açıklaması. keşke yüzde 1 oy dahi alamayıp "anketler bizi birinci gösteriyor" diyen uyduruk partilerde bu adamı örnek alsa.
insanın aklı bir yana bırakarak bütün çabalarını tinsellik yoluna yöneltmesi bir ahiret inancına dayanarak , yani kurtuluşu tanrıda görerek aklın saçma olarak deneyimlediği dünyayın ortadan kaldırması durumu.
referendum sonrası "yüzde 40 sol yüzde 60 sağ kemikleşmiş oy dağılımı yine gerçekleşti" minvalinde bir başlık atarak "muhafazakar olmayan ülkücüleri, kürt halkından iğrenen onları şehirlerinde görmek dahi istemeyen "kıyı şeridi ulusalcı faşistlerini" solcu sayması ile zeka seviyesini ortaya çıkartan bir gazeteye sahiptir.
bana göre hiç tartışmasız kisil ile birlikte sözlüğün en iyi yazarı. ancak bu tıpkı kisil'i eleştireye tutmam önünde bir engel olmadığı gibi bu değerli yazarı da bir eleştiri süzgecinden geçirmeme engel değil. uzun zamandır gerek eski nicki sanalmolotof ile gerek yeni nicki ile takip ettiğim bu yazarın garip bir şekilde "marksist" bir paradigmadan "ulusalcı" bir paradigmaya kaydığını görüyor ve bundan üzüntü duyuyorum. "kerameti kendinden menkul" bir anlayış ile "kendisi gibi düşünmeyen" insanları "cahil" "aptal" "ezilmeyi hakeden bir böcek" olarak görmesi paradigmasının "marksist" bir paradigmadan ulusalcı bir paradigmaya kaydığının önemli bir göstergesini oluşturuyor. türkiye'eki ve hatta dünyadaki işçi sınıfının profilinin muhafazakar-dindar-milliyetçi çizgide olması yazarın bu yaklaşım biçimi ile bu kesime bir "sınıf" bilinci kazandırmasını imkansız kılıyor. türkiye solunda görülen "herşeyin en iyisini ben bilirim" anlayışı sosyalist mücadeleye a priori bir yenilgiye uğratıp sonra bir de bu yenilginin nedenini "eğitimsiz işçi sınıfının üzerine atma" gafletine düşülmesini sağlıyor.
"zincirlerinden memnun bir köle toplumu" olarak en çok korktuğu toplum biçimini anlatmaya çalışan adorno "zincirlerinden memnun" olan bu insanları hiçbir zaman aptal olmakla , böcek olmakla suçlamamıştır. çünkü kapitalist sistemin "yanlış bilinç" olarak ifade edilen ideolojisi söz konusu insanların sömürü koşullarını "sorunsallaştırması" için bir engel oluşturmuş ve bu çözülüşü sağlayacak şeyin işçi sınıfı gibi eğitimsiz kitlelerin "sınıf bilinci" kazanması olduğu vurgulanmıştır. ikameci bir anlayış ile "devrim olacak ise onu da biz yaparız " deyip işçi sınıfının dönüşümünün imkansız olduğunu vurgulayan tavırlar marksizmile açık bir şekilde çakışmaktadır. çünkü marks ifadesi ile;" bu devrim işçi sınıfının kendi eseri olacaktır.".
yazarın eğitimsiz bir kitle olarak gördüğü kitleye yaklaşımının "vakur" bir yaklaşım olmayıp "elistist" bir yaklaşım olduğu çok açıktır. bir ırkın belli bir kesimine aptal diyebilen insanların "ırkçılığını" eleştirmek şöyle dursun bakış açısını tam da bu ırkçılık ile beslemesi bana göre söz konusu yazar için üzüntü verici bir durumdur. bugün biri çıkıp "alevilerin/ermenilerin/kürtlerin yüzde x'i aptaldır" dediğinde eminim ki söz konusu yazar bu kişileri faşistlikle suçlayacak ve böylece içinde düştüğü "çelişik" durum ile baş başa kalacaktır.
kemalizmin çizdiği resmi ideolojinin gerek anayasa mahkemesi/danıştay vb. gibi bürokratik kurumlaraca gerek tsk gibi militarist kurumlarca dayatılması nedeniyle aşılmamasını eleştiren kişilere "kemalizm en son ne zaman iktidardı*" diye soran garip bir yazar. bu yazar ya tc tarihi ile ilgili maalesef hiçbişey bilmiyor ya da "millet demokrasiye henüz hazır değildi" gibi safsatalara imza atan bir resmi ideoloji ile aklının takas etmiş. "iktidar" olmak ile "muktedir" olmak arasındaki farkı düşündüğünde bile kemalist düzenin halk iradesi ile iktidara gelmeden küçük bir azınlığın "dayatması" ile nasıl da sürdürüldüğü görecektir.
ayrıca burada din ifadesi yerine "ideoloji" ya da genel olarak "inancını" koyup bunu pratik hayatına uygulrsa faşistliği aşık demokratlığa adımını atacaktır. işte bizim istediğimiz tam da bu; "kendi din/inanç/ideoloji sini hiçkimseye dayatmadan sürdüren bir toplumda yaşamak". bunun içinde öncelikle kemalist faşizmin izlerinin silinmesi gerekiyor.
bir aralar "beni de alın içeri" diye sözde "cumhuriyet" mitinglerinde artistlik yapan şimdi ise kendisine soru soran hakimlere küfür edip beni çıkarın diye bağıran faşist. bu kemalist faşizme zamanında darbe vurulsaydı faili meçhul birçok cinayet işlenmezdi.
bir de aklıma gelmişken kendisi serbest ekonomiyi savunan bir antiemperyalist imiş. valla ben onun yalancısıyım. olmaz demeyin adam kemalist bir yöntemini buldurup hem liberal hem antiemperyalist olabiliyo işte.
geç bile kalınmıştır. bu devirde hala çocuklara "ne mutlu türküm diyene" "varlığım türk varlığına armağan olsun" dedirtmek bir utanç kaynağıdır. hele bir de faşist üniformalıların derslere girip ordunun ne derece kutsal bir kurum olduğunu anlatması yokmu ..
--spoiler--
Bakınız Sayın Bekir Coşkun 29 Nisan 2007 günü, yani meşhur ve ahlaksız muhtıradan iki gün sonra ne yazmış ;Muhtıranın özünde bir anlayış farklılığı yatıyor. Çağdaş-uygar bir yaşam biçimine ulaşmak isteyenler, ilkel ortaçağ yaşam biçimine dönmek isteyenlere engel olmak istiyorlar. Muhtıranın özü bu.
--spoiler-- http://www.stargazete.com...isten-atilmasi-295820.htm
çevirisini prof.dr. hüseyin hatemi'nin yaptığı henry corbin kitabı. hayatımda bu derece acele ile kaleme alınmış, sığ yorumlar içeren , konusuna tamamen yabancı bir kitap daha görmedim. 27 lira param resmen çöpe gitti. ey islam felsefesi ile ilgilenen uuserlar siz ne yapın edin sakın ha bir oryantalistin islam felsefesi kitabını almayın. ben yaptım siz yapmayın. allah seni bildiği gibi yapsın henry corbin yaza yaza bunu mu yazdın?