(#14145161) entry'si ile adeta kusmak istediklerimi kusmuş, okurken işte bu diyerek yerimden zıplamama sebep olmuş yazar. argoyu bile cuk diye yerine oturtmuş. bak yine gaza geldim şimdi.
sevgilinin anlattığı olayı anlamamanıza sebep olabilecek eylemidir. (bkz: sevgilinin gülüşünü izlemek) bazen "bu nasıl ilahi bi gülüş, insan mı lan bu" diye düşünürsünüz, bazen de onunla olan geçmişinizi düşündüğünüzde anılarınızın onun gülüşüyle bezeli olduğunu görürsünüz.
kafadar olduğu, birlikte yiyip içtiği, birlikte gülüp ağladığı insanın zevkinin nasıl bişeye benzediğini bizzat görmek isteyen, incelemek isteyen kızdır.*
ama bu demek değildir ki en yakın arkadaş ile sevgili arasında bişey olmasın. sizden etkilenen sevgilinizin size çok benzeyen, belki de bazı yönleriyle sizden ayrılan ve bu yönleriyle erkek arkadasınızın gözünde daha çekici olabilecek olan birinden* etkilenebileceği unutulmamalıdır.
tıngır tıngır sallanan otobüse, etrafındaki uğultuya, yanına oturup kalkan ya da geçerken çarpan insanlara, otobüsün soğuğuna/sıcağına aldırmadan okuyabilen insandır. amacı gerçekten bişeyler anlamak ya da caka satmak olsun. inatçı olduğu kesindir.
bu geceye dair sikimsonik planları olan tek kişiyi kendim sanıp, başkalarınınkini de duymam/okumamla ve salyalarını akıta akıta planını anlatan herhangi bir bilmem ne çocugunun etrafımda olmamasıyla beni rahatlatan planlarım. *****
önemli olanın "sevgililer günü"nden önce "sevgili" olduğunu idrak edebilmiş kadındır. komünist değilim, kapitalist değilim, antikapitalist de değilim. "ideolojimlerimden yola çıkarak bana hediye alma/sana hediye almıcam." da demedim. eğer aldığım hediye sevgilimin yüzünde bi gülümseme, içinde bi heyecan oluşturmuyorsa... sevgililer günüymüş, en sevgililer günüymüş, çılgın aşıklar günüymüş... ne farkeder ki?
uzaktan sevgililer üçe ayrılır:
i.bir tarafın fiziksel olarak başka bir yere gitmek zorunda kalması durumunu yaşayan sevgililer.
ii.ayrılma noktasına gelmiş sevgililer.
iii.sanal platformlarda tanışan, görüşmeyen, buluşmayan ama sevdiğini iddia eden sevgililer.
ateist olmadığı için mi hoşlanılmıştır ki de ateist olduğu öğrenilince bitsin. "lan ne kadar da güzel ateist olmayan bi kız" diye başladıysa durum başka.
bazen beyaz tavanları izlemek, bazen kendi kendine konuşmak, bazen cep telefonunun ekranına farkında olmadan gözlerini kilitlemek, bazen restoranda yemek yerken ölümüne önündeki tabakla oyalanmak ve bazen de cebindeki paranın bit(e)memesinden rahatsızlık duymaktır.
senenin mükemmel geçtiğinin anlaşılması ve özleneceğinin farkına varılmasıyla doğabilecek eylemdir. hatta bazı yıllar o kadar güzel geçer ki, seneler sonra -farketmeden- aslında o yılda yaşadığınızı anlarsınız.
(bkz: seninkisi kol da bizimkisi...)
(bkz: al o parmak ucunu...)
parmak ucuyla tokalaşan insan hiç tokalaşmasın arkadaş! madem bu kadar tiksiniyorsun ya da güvenemiyorsun; bırak kasma, kalsın. sen de rahat et, biz de "napsam şimdi lan" karmaşasına girmeyelim, hayat enerjimiz soğurulmasın.