kelebek makarnaya çatal saplayıp, bu niye uçmuyo diye ağlayan komşu çocuğunun zekasından hallicedir.
yiyecek ekmek bulduğunuza şükretmeye devam edin koduğumun malları. biat ettiğiniz reisiniz şu an krallar gibi yaşıyor. arada aranıza katılıp iki çocuk kafası okşuyor, iki teyze eli öpüyor, oooo tevazuya bak diye içiniz geçiyor.
müstahak size, beter olun.
yaptıkları işler, karşı geldiğin anda sübhanallah diye höykürüp adını din düşmanına çıkarmak için. bunun başka açıklaması olamaz.
sen karşı çık ki onlar oy devşirsin.
insanların dini duygularını bu kadar profesyonelce sömüren kişiler yüzünden deccal bile vazgeçti dünyaya gelmekten. bu işi ondan daha iyi yapan bi adam var çünkü. adam dediysem lafın gelişi.
ne zaman olur bilmiyorum, ama bu tayyip denen adam bi gün, padişah vahdettin gibi ülkeyi soyup soğana çevirip yurt dışına kaçmazsa ben de bi bok bilmiyorum.
inşallah yakındır o günler. tüm akp' lilere mabadımla güleceğim.
ilk üniversite yıllarımda, kısa bir zaman kaldığım yurttaki oda arkadaşım, soğanın dış kabuğundan sonraki ilk kabuğunun da soyulması gerektiği ile ilgili bi hadis söylemişti.
O an bu işlere inanmayı bıraktım. soğan bu. istersen kabuğuyla yersin. islamiyetin bu kadar sığ bir din olduğuna inanmıyorum asıl.
saçmalık sensin, türkiye de bi yerine girsindir. can yücel' i de muhabbetle anarım bu arada.
türkiye, normal şartlar altında türk' ün ve türk' üm diyebilebilenin öz yurdudur. akp hükümeti, yediği boklar ortaya çıkmasın, gündem değişsin, az daha oy koparayım, nabza göre şerbet vereyim diye diye ortalığa attığı ırk söylemleri yüzünden millet bu hale geldi.
türkiye arapların, kürtlerin, arap ve pkk sevicilerinin ülkesi oldu siz hala reyiiiz diye boşalmaya devam edin. kaç kuruş para alıyorsanız artık. süleyman soylu, şu çakma külhanbeyi, her şeye sinirlenip hiçbir boka faydası olmayan adam, onun da büyük parmağı var bu işte. yiyenlere orta parmağı tabi.
hepsinin götünde şu an sinekler uçuşuyor. siz yiyin birbirinizi, türkiye türklerin mi değil mi diye.
daha beter olun.
aklı donunda olan kişilerin genel düşüncesi.
kadınlar hiç açık giyinmese burnunun ucundan gene tahrik olur böyle zavallılar.
keşke hepiniz ölseniz, dünya daha güzel bir yer olur.
yapmam dediğiniz her şeyi yaparsınız. katlanamam dediğiniz her şeye katlanırsınız. olmaz dediğiniz her şeye bizzat siz izin verirsiniz.
hayat bu. oluyor böyle şeyler. benim prensiplerim var, kırmızı çizgim var vesaire vesaire. hikaye hepsi. o kırmızı çizginin üstünde seksek oynatırlar adama.
bir an bile tereddüt etmediğim gerçektir.
anne, baba sana seni sevmek için koşul sunmaz en basitinden. sen ne kadar hata yaparsan yap senden soğumaz. baskı yaparlar, ama yine bildiğini okuyabilirsin. bunu öğrendiklerinde bile yine seni severler. ve sabah kahvaltıda yine sevdiğin şeyler yapılmış olur.
hayatta bundan daha güzel ne olabilir ki.
annelerin yahut ev kadınlarının rutinidir.
onların hafta sonu da, yıllık izni de, hastalık raporu da yok üstelik.
aylık maaşları olmadığı gibi, emekliliği de yok.
onların öğlen molası da yok, mesai bitiminde hazır kurulu sofrada yemek yedikten sonra tv karşısında ayaklarını uzatıp uyuklama lüksü de yok.
sadece bir iş yapıyorsunuz, ondan da şikayet etmeyin.
hatta inanmazsınız bazı üniversitelerin bahar şenlikleri sponsoru efes pilsen di.
hey gidi günler. bulutsuzluk özlemi mi istersin mfö mü? mavi sakal ı bile beleşe dinledik evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, ampuller berber iken, yandaşlar tellal iken soldu gitti gençlik.
yamalı bi şalvarı vardı, bi de yün yeleği. bi sürü varlıklı evladı olmasına rağmen,
öyle öldü gitti kadıncağız.
çocukluğumdan birkaç anısı var sadece.
beraber eşeğe binip bahçeye giderken eşeğin bizi sırtından attığını hatırlıyorum hayal meyal. anneanemle yerde debeleniyorduk en son.
bir de ben ağaca tırmanmıştım, anneannemi görüş alanımdan çıktığı için korkup bas bas bağırmıştım.
çüğdürüyom isminin çocuğu gelecem bekle diye bağırdı o da.
sonra anneme çüğdürmek ne diye sormuştum.
anılar anılar... toprağı bol olsun. severdim çakır gözlü ihtiyarı.
bundan sonra devletin adı türkiye olsa ne olur, osmanlı olsa ne olur.
her türlü ikinci hatta üçüncü sınıf vatandaşsın dünyada.
devletin adı osmanlı olacak, devlet dini kurallarla yönetilecek, 5 kıtada tekrar! hüküm süreceğiz diyenler, çaktırmadan elime bakın.
(bkz: nah)
kılına zarar gelmesin diye yüz tane korumayla ve çelik yelekle gezen ama kendisine başkomutan denilen fok bıyıklı, nevi şahsına münhasır fırıldak.
ay' ı görür ay' a tapar, güneşi görür güneşe tapar, nabza göre şerbet verir.
döviz, enflasyon, işsizlik ayyuka çıktığında dış güçleeğğğrr demesi yeterlidir. ülkeyi sanki nenem yönetiyor. dış güçler madem ebemizi seviyor onlara müdahale et, ne tribüne oynuyon paşşaaam!
yerseniz.
adam çok zeki ama. yiğidi öldür hakkını yeme. kendisine oy verenlerin zeka seviyesi 0-5 yaş aralığında olduğu için, bi çikolata gösteriyor millet tav.
recep tayyip erdoğan ve ailesi olarak biliyorum ben.
ama çok profesyoneller vallahi takdir ediyorum. kaşıkla verip kepçeyle alıyorlar, bunun üstüne bi de alkış...
sizin süper osmanlınızda böyle padişahlar da vardı. kadın düşkünü, üfürükçü dostu, korkak bir padişah.
birinci ahmet' le kösem sultan' ın oğlu.
bir de çok tanıdık bir hikayesi var, durun anlatayım.
bu kadın düşkünü boncuklu deli ibrahim in sıkıntılarını giderdiğine inandığı bir cinci hocası varmış. Bu hoca efendisi ne devletin maddi manevi tüm imkanlarını sunmuş. sonra bu hoca efendi sorumluluğu altındaki tüm ilmiye kadrolarını rüşvet karşılığında satarak, büyük bir servetin sahibi olmuş ve osmanlı topraklarını terk etmiş.
sonra 5- 10 yeniçeriyle düzmece darbe girişimi yapmaya çalıştı mı bilmiyorum. onu da ilerde yazacak kaynaklar.
2002 yılından beri iktidarda olmaları. değişikliği seven, çok da istikrarlı olmayan bi milletiz halbuki.
herkes her şeyden şikâyetçi ama hala bu adamlar başımızda. korku imparatorluğu dedikleri bu olsa gerek. aman sus sus başımıza bi iş gelir. daha ne gelsin sizin başınıza işte, boğazınıza kadar borçta, zamlarla yaşamaya çalışıyorsunuz.
akp ye oy vermeme nedenim, siyasi, mali ve dini gücünü kullanarak insanları korkutmalarıdır kısaca.
Birkaç ay önce dayım vefat etti, yaşadım bizzat. ikinci tabağı isteyen hiç tanımadığım kişiler vardı cenaze evinde. hatta artırıyorum, yasin okuyan hanım teyze evdekilere götürmek için paket yapmamı da istedi.
şimdi şimdi dayımın öldüğünü anlayıp ağlayabildim. gerçekten cenaze esnasında millete hizmet etmekten ve küfretmekten üzüntüsünü yaşayamıyor insan.