bugün

bazen tek ihtiyacımız olanın bir el ve bizi anlayacak bir yürek olduğu..
Herseyi ogrensende, ogrendigini digerlerinle paylasmamıssan bi b.k anlamamısın demektir.
ölümün bir nefes kadar yakın olduğu, ama bizim bunu ancak yakınımızdan biri öldüğü zaman anladığımız.
öğretmeye hep devam etmesi.
aslında herşeyin bir oyun olduğu ve küçük şeylere üzülüp kendimizi kahretmememiz gerektiği.
iyi kalpli olmanın, mükemmel olmaktan daha önemli olduğu..
Kendimi neselendirmek istedigim zaman en iyi yolun baska birini neşelendirmeye çalışmak olduğu..
Isyerinde romantik iliskiler aranmamasi gerektigi..
Kimle evlenecegin kararinin hayatta verilen en önemli karar olduğunu..
Bir bebegin evlilik sorunlarini çözemeyecegi..
Çalistirdigimiz insanlara iyi davrandigimizda, onlarin da müsteriye iyi davrandiklari..
herşeyin bir bedeli olduğu ve bazı bedellerin çok ağır ödenmesi...
yanlış aşkın bedelinin çok ağır olduğu ve çoğu zaman bu bedeli ödemeye değmeyeceği..

sen istediğin kadar kendini yırt, parçala, mahvet- karşındakinin çoğunlukla bunu anla(ya)mayacağı, ya da anlıyor gibi yapacağı...

çok sevdiğin biri bile olsa, aranıza "para" ile ilgili bir mesele girdiği zaman çoğunlukla ilişkinizin ya da sevginizin hasar göreceği...

"insan istedikten sonra herşeyi yapar, başarır" önermesinin bazen yanlış olduğu...

insanoğlunun "eleştirdiği" ya da "kınadığı" şeyi kendisi yaşamadan ölmeyeceği...

hiç ama hiç kimsenin değilde, varsa yoksa anne veya babanın ya da her ikisininde gerçek "dost" ve "teselli kaynağı" olduğu...
ailenin ya da yakınlarının yaptığı hatalar veya yanlışlıkların sanada mal edildiği...
herkesin eşit olmadığı bazı insanların doğuştan şanslı, bazılarının doğuştan torpilli, bazılarının da doğuştan kendi çabalarıyla bir yerlere gelmek zorunda olduğu...
yakınlarını* kendin değil hayatın seçtiği...
neyi yapmak istiyorsan önce sen değil senin hayallerini anlatığın insanların yaptığı ve seninde sadece onların arkasından baktığını...
sen ne kadar kendini düzeltmeye çalışırsan çalış insanların seni hep eski halinle hatırladığı...
yaşadığın yer sana ne kadar küçük gelirse gelsin büyümediği, yapmak istediklerinin yapamadığın, kendini ne kadar geliştirmeye çalışırsan çalış bir kısır döngü içinde yaşamak zorunda olduğun...
etrafındaki insanların dar ama çok dar bi bakış açısı olduğu...
bunlara rağmen bir çok insandan daha iyi bir hayat yaşadığının farkında olman gerektiği...
ve en önemliside şunu unutmamak: nasıl senin hayallerini başkası yaşıyorsa, sende başkalarının hayallerini yaşıyorsun.
birseylerin kiymetini elimizdeyken bilmemiz ve her zaman halimize sukretmemiz gerektigi..
hayatın öğrettiği hiçbirşey olmadığı, fakat hayattan alınacak derslerin, onları alacak kişinin ruh ve zihin alemiyle orantılı olduğudur.
Al bu hayat suyundan içmiş gibi yaşıyor, herkes sanki kafaya dikmişcesine yaşamayı acı ya da mutlu öğretiyor.
seversen üzülürsün üzersen sevilirsin. hayattan öğrendiğim tek şey buymuş benim. gerçekten de böyle insan bi kere mutlu olur be. off off sözlük içkimi getir dertlendim.
(bkz: hayat tecrübesi = yenen kazıkların toplamı)
önce fikirler ayrılırmış, bedenler sonra...
dünyanın bizim için dönmediğini kavrayabilmek belki de...
tercih yapmayı ve seçici olmayı. bunun dışında haddinden fazla içmemeyi.

(bkz: fazla içince kusan insan)
bir an once olmek gerektigi.
(bkz: dusenin dostu olmaz)
Öğrendim ki...
Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.

Öğrendim ki...
Güveni geliştirmek yıllar alıyor,
Yıkmak bir dakika.

Öğrendim ki...
Hayatında nelere sahip olduğun değil
Kiminle olduğun önemli.

Öğrendim ki...
Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.
*
gözümü açtığım her sabah, beni terk edip gitse de "onsuz" tek bir gün bile geçiremeyecek olduğumu hatırlatması.
anladım ki, duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmıyor.
anladım ki, gerçek arkadaşlıklar arasın mesafe girmiyor. unutmuyorlar.
anladım ki, güveni kazanmak yıllar, yıkmak için ise bir dakika yetiyor.
anladım ki, sen ne kadar seversen sev, o seni sevmedikçe işe yaramıyor.
anladım ki, ne kadar acı çekersek çekelim dünya bizim için hızını değiştirmiyor.
anladım ki, hayatta boşmuş kelimlerin içi.
anladım ki, dili kaybetmeden yalnız kalınmıyor.
anladım ki, ağaçlar toprağa acı vermeden büyüyemezler.
anladım ki, ciğerime çektiğim hava beni sehirlemekten başka bir işe yaramıyor.
ve anladım ki, kimse beni ben olduğum için sevmiyor.
(bkz: to live is to die)
bir güzel amca olan goethe, "hayata güven, o kitaptan da hatipten de iyi öğretir" demişti. ben yoktum o zamanlar. sonradan kitaptan okudum. ama yaşayınca öğrendim doğruluğunu.
(bkz: yazarların hayattan aldıkları dersler)