fransiz doga sporlari malzemesi ureticisi. ozellikle extreme sartlar icin olaganustu, ileri teknoloji kullanan her kesin pek bilmedigi, birakin herkesi pek cok dagcinin, doga sporcusunun yeni yeni haberdar oldugu markadir. 8000 daglara cikanlarin ayanlarinda gorunen o iri yapili, turuncu renkli botlari da ureten, maliyet-islevsellik dusunuldugunde aslinda pek de pahali olmayan ve turkiye'de (bkz: adventure republic)'in ithal ettigi sevdigim, ozendigim marka.
Rafineri reklam ajansinin interaktif departmani, ya da in house ajansi. mekani Rafineri ile ayni yerde, asmalimescit'teki şaşali binalarinin 4. katindadir. devamli yogundur, kalabaliktir, is guc bitmez burda. zamaninda iyi isler cikartmislar, eminim daha iyileri de -bu denli deneyimli bir ekipden- yakin zamanla cikacaktir kanimca.
(bkz: steve buscemi) ve (bkz: sienna miller)'dan baska neredeyse hic kimsenin oynamadigi, kisa suren ve yeni vizyona girmis yine steve buscemi'nin yonettigi film. konusu, adini duydugunuzda kafanizda canlandirdiginiz dava, sorusturma gibi kavramlarla alakasi olmayan, iki insanin kisiliklerine ve yasadiklarina dair birbirlerine karsi oynadiklari ben senden daha akilliyim kurmacasindan olusuyor. oyunculuga gelince, film her ne kadar senaryo bakimindan izleyiciye klasik gelse de, basroldeki iki oyuncuyu da tebrik etmek gerek diye dusunuyorum, karakterleri yansitmaya dayali bir senaryo icin sanirim yeterince basarililar. kafa dagitmak ve can sikintisi icin, bir de sienna miller'i tekrar gormek adina izlenebilir.
ronnie james dio, duzenlenen ilk rock the nations organizasyonunda grubu dio ile birlikte sahne aldi. dio'nun turkiye'ye gelecegini ogrendigimde tabiiki ben de diger bir cok heavy metal/rock sever gibi inanamamistim. fakat, gelin gorunki hayaller gercek oldu o gun. tum gun boyunca aralarinda kreator'unda bulundugu bir cok iyi grup bile herkesin gozunde ikinci plana atilmisti. kim olursa olsun o gun maslak venue'de dio icin vardi. diger taraftan, biz heavy metal severlerin kafasini mesgul eden onemli bir ayrinti da soz konusuydu: acaba dio'nun performansi nasildi, sonucta yillanmisti ve ondan hemen once sahne alan kreator'un inanilmaz soundu ve performansi karsisinda ezilmesindi? fakat, bu sorulari aklimizdan gecirdigimize bin pisman olduk dio sahneye ciktiginda. o nasil bir sestir, nasil bir girtlaktir ve nasil bir sanatkarliktir. inanilmazdi. dinleyiciden tutunda sahne sovuna ve, yeniden vurguluyorum, yillandikca efsanelesen o sesine kadar hersey hayal gibiydi. hatta standdan inipte izleyenlerin arasina bile karismisti ruh. mutevaziydi, evet eline bile degmistim onun, bir heavy metal efsanesinin. herkesin tum gun boyunca inanilmaz yorulmasina ve organizasyondaki bazi aksakliklara ragmen dio oyle bir kapanis yapmisti ki nolursa olsun herkes yuzunde bir tebessumle ve bir efsaneyi gorebilmemnin verdigi mutlulukla ayrilmisti.
buarada, konserin ortasinda -su an hangi parca oldugunu hatirlayamiyorum- ansizin isiklarin sonmesi ve dio'nun onundeki kirmizi spotun yanmasi ve yuzune vurmasi, akabinde seytani bir seyler mirildanip bizlere bakmasi benim icin konserin en inanilmaz aniydi.
(bkz: rob halford)'la birlikte grubun cikardigi ilk album olan (bkz: rocka rolla)'nin en uzun parcasi olmakla birlikte kanimca en hisli ve sanatsal acidan da en basarili sayilabilecek parcasidir. parcanin 7.21'inci saniyesindeki halford'un attigi ciglik ibreti alemdir ayrica. parcayi dinlediginizde biraz black sabbath biraz deep purple haliyle birazda judas soundunu hissedersiniz. ayri bir olaydir, siradisidir.
duzenlenen ilk (bkz: rock the nations)konserinde (bkz: dio)'dan once sahne alan efsane grubum. tum konser gununun verdigi yorgunlugun ardindan cimlere uzanmis cikmalarini beklerken playliste (bkz: phobia) ile baslamalarinin ardindan, heyecandan konser tentelerini tutan direklere tirmandigimi ve icimin icime sigmadigini hatirliyorum. ustune (bkz: violant revelution)'ini da calmislardi. performanslari inanilmazdi. takii (bkz: ronnie james dio) ustadimiz sahnede yerini alana degin.
unutulmaz bir geceydi, kendimi 80'lerde yasayanlar gibi hissetmistim gercekten. michael j. fox gibi mesela.
ufak bir hatanin ardindan kaldigimiz yerden devam edelim:))
(bkz: judas priest)'in son albumu (bkz: angel of retribution)'un 13. parcasi. judasin simdiye degin dinledigim en uzun parcasi ayrica. suresi 13:22. iskocyadaki bir golde yasayan gol canavari (bkz: lochness)'i konu alir parca.
sozleri de soyledir:
grey mist drifts upon the water
the mirrored surface moves
awakened of this presence
dispelling legends proof
a beastly head of onyx
with eyes set coals of fire
it's leathered hide glides glistening
ascends the heathered briar
this legend lives through centuries
evoking history's memories
prevailing in eternities
on and on and on
lochness confess
your terror of the deep
lochness distress
malingers what you keep
lochness protects monstrosity
lochness confess to me
somehow it heeds the piper
from battlements that call
from side to side it ponders
in passion in the skirl
this highlands lair of mystery
retains a lost world empathy
resiliant to discovery
on and on and on
lochness confess
your terror of the deep
lochness distress
malingers what you keep
loch ness protects monstrosity
loch ness confess to me
this legend lives through centuries 2x
evoking history's memories 2x
prevailing in eternity 2x
your secret lies safe with me2 x
this creature's peril from decease
implores to mankind for release
a legacy to rest in peace
on and on and on
lochness confess
your terror of the deep
lochness distress
malingers what you keep
lochness protects monstrosity
lochness confess to me
rob halford'un judas priest'ten ayrildiktan sonra kurdugu 3. ve son grubu. toplamda 3 albumlari bulunur. resurrection, live insurrection (konser) ve son album crucible'dir. ozellikle son albumde, rob halford dokturur adeta.
1971 dogumlu ankarali dagci. ted, bilkent mezunu. turkiye'de tirmanmadigi dag neredeyse kalmamistir. turkiye'deki dag rotalarini en bilen bir kac kisiden ilkidir. yurt disinda da bir cok yuksek irtifa tirmanisi yapmistir. en son faaliyeti fenerbahce'nin sponsorlugunda ve 100. yili serefine yaptigi bir kac tirmanistan olusmaktadir.
mutevazi ve inanilmaz kulturlu bir abimizdir. ayrica (bkz: nasuh mahruki)'nin ilk ip arkadaslarindan ve hala yakin dostlarindan biridir. ankara'da yasamaktadir, fakat devamli dagda oldugu icin evde olmayabilir.
yillardan beridir dinle dinle bikmadigim aksine hayatimin bir cok alanina sirayet eden sevgili grubumun adina digerleri gibi -manowar, iron maiden, vs.-bir fun club kurulacak diye beklerken, 2006 yili gibi soz konusu siteyi hizmete sunan arkadaslar cikti karsima. pek sevindim, olley be artik biz de bir araya geliriz, bol bol judas priest hakkinda konusuruz diye dusundum. ama nerden bilebilirdim ki girisimci arkadaslarimin yas ortalamasinin 17-18 oldugunu, neredeyse aramizda 10 sene yas farki vardi. sansa bak.
olsun ben yine de destekliyorum. ama yillardan beridir heavy metal, rock turevlerini dinleyenlerin bile cok cok azi judas priest'i bilirken bu 200 kusur adam bu yasta nasil hastasi olmustu gurubumun o da ayri bir inceleme konusu. olsun, helal olsun, devam etsinler. ama sitede problem var galiba, her seferinde yeniden uyelik istiyor.
2004 yilinda aydin dogan genc iletisimciler yarismasi odul toreninde esek olusu gibi heykeli aldigimda karsimda oturan kendisi heykeli nasil kaldirmam gerektigini buyuk bir hararetle-sanki kendisi almis gibi-ellerini yukari kaldirarak bak boyle sallaman gerek gibisinden hareketler yaparak gostermeye calismisti. komik bir andi tabiiki. ona noluyorsa. saka bir yana, paragoz bir adamdan beklenecek bir hareketti aslinda. o an onun gozlerindeki hirsi gercekten gormustum. helal olsun, tum medyayi almasindan sonra sira sanirim tepemde duran ve duserse kafami kirmasi kacinilmaz olan muhtesem heykelcigime gelecek. vermem ama.
(bkz: medina turgul ddb)'nin yaratici yonetmeni. ayni zamanda ajansin kurucu ortaklarindan (bkz: yavuz turgul)'un ogludur. uzun yillardir ayni pozisyonda hatiri sayilir isler cikarmistir.
ozellikle anneniz etli yaprak dolmasi sararken tadina doyum olmaz, ama fazla kacirmamakta fayda var. hem bunyede yeni olusumlara neden olur hem de annenizin emegine saygisizliktir. sabredin yarim saatte piser.
3 yil araliksiz ictigim ama sigarayi yaklasik 2 ay biraktiktan sonra ayni tadi nedense alamadigim, ustune winston light'i tartismasiz tercih edebildigim sessiz sedasiz sadece ambalajiyla bile trend olabilen, sigarayi arasira icenlerin ozellikle tercih ettikleri, marlboro'nun en basarili urunu, boku.
inanilmaz judas priest parcalarindan birisi. kimseye soylemeyin, bilmesinler, sadece biz bilelim. linkteki videoda judas priest ve rob halford'un en iyi performanslarini gosterdigi donemde kaydedilmis. rob'un hareketlerine bakin ne dedigimi anlarsiniz.
2007 yapimi, sinemalarda gosterimi devam eden basrollerini sienna miller ve guy pearce'in oynadigi (bkz: edie sedgwick)'in (bkz: andy warhol)ve (bkz: bob dylan)baglantili yasamini anlatan otobiyografik film. film ortalara dogru biraz sikar gibi olsa da sonunun bana gore anlamli ve trajik bir bicimde bitmesi izleyeni etkilemeye yetiyor. guy pearce'in andy warhol'a inanilmaz benzemesi ve onu muhtesem canlandirmasi ve sienna miller'in da super oyunculugu, kurgu, vs. filmi sanatsal acidan da yeterli hale getirebiliyor. o donemlere ve popart ve rock n' roll'un ilk izlerini ve bu kulturlerin altinda aslinda kimlerin parmagi oldugunu merak edenler varsa kacirmasinlar.
gercektende (bkz: judas priest)'in sahane yorumladigi ve videosu da bir o kadar super olan (bkz: joan baez) parcasi. buarada, normalde judas priest'in (bkz: sin after sin) albumunde yer alir bu parca ve konser yorumuna gore aslinda epey hizlidir. ee abiler ne de olsa isi biliyorlar, boylesi de super olmus, live long j.p.
19. Kristal Elma odullerinin 11'ini goturerek saskinlik ve ayni zamanda reklam camiasinda "noluyo lan!" gibisinden saibeli laflarin turemesine sebep olan ajans gibi ajanstir kendileri.
kavramsal sanat uzerine yogunlasmaktan yakinda kavramlasmasini bekledigim sanatci. (bkz: yeditepe universitesi)'nden hocamdir kendisi. (bkz: bogazici universitesi siyaset bilimi ve kamu yonetimi bolumu) mezunudur. (bkz: new york)'ta (bkz: gorsel iletisim)ve web dizayni uzerine master yapmistir. (bkz: galata)'da ismini hatirlayamadigim ve sahibi oldugu bir sanat galerisi vardir. hem burada hem de diger buyuk sanat galerinde sergiler acmaktadir ve karma sergilere katilmaktadir. ayrica, daha onceleri cesitli reklam ajanslarina danismanlik yapmisligi ve bizzat ajansici calismisligi da vardir.
(bkz: yildiz teknik universitesi) dagcilik kulubu'nun (bkz: akronomi)si. yanilmiyorsam 1994'te kurulmustur ve istanbulda'ki dagcilik uzerine (bkz: itudak) ve (bkz: budak) ile birlikte en iyi isler cikartan kuluplerinden birisidir.
2001 ve 2005 yillari arasinda zaman zaman kulube gidip geldigim olmustur. dolayisiyla, egitimlerinin disiplinli ve yeterli duzeyde oldugunu hatirladigimi belirtmem gerekir. fakat; ne yazikki diger tum universite kuluplerinde ve ozellikle de dagcilik kuluplerindeki "ben burda eskiyim" havasi nedeniyle, kanimca, yeterince sicak ortam yakalanamamistir.
istanbul (bkz: anadolu yakasi)'nda, kartal ilcesine bagli bir mahalle olan (bkz: cevizli)'nin (bkz: e-5) uzerindeki ve mahallenin oldugu tarafa girisi saglayan sapagin ismi. 2006'ya kadar cift yonun kullanildigi fakat tek yon gorunumunun oldugu sapak ayni sene yenilenmistir ve boylelikle artik gecisleri trafik polisinin yonlendirmesine gerek kalmamistir. belediye de boylece caga ayak uydurabilmistir.
kadikoy-yesilbaglar (bkz: iett) hattinin otobus numarasi. (bkz: 16b)'nin kardes hattidir ve nedense, ikisini de kullandigimdan biliyorum, insanlar 16b'yi daha fazla severler, bu hatta icten ice bir guven duyarlar. tabiiki vardiklari yerler farklidir ama hatlarinin yuzde doksani ayni guzergahtadir. siz 16b'deyken yaninizdan bombos bir 16y gecebilir cogu zaman, zaten bu da az once bahsettigim yolcularin 16b'ye olan takintilarini aciklar.
kadikoy-topselvi (bkz: iett) hattinin numarasi. diger tum iett hatlarindaki otobusler gibi bu da kendine ozgudur. eskiden, kasitli olduguna inanarak, en seyrek gecen otobus oldugunu dusunurdum, fakat; artik garip bir sekilde zamaninda gelmektedir. e-5 hattini kullanan otobuslerdendir ve (bkz: kartal devlet hastesi)'nin bulundugu kavsaktan (bkz: cevizli sapagi) iceri girer, kartal'in merkezinden ve ilginc ara sokaklardan gecip bir o kadar da ilginc olan (bkz: topselvi) mahallesine varir. evimin onunden gecen tek otobus oldugu icin de ayrica bir sempati ve nefret beslerim kendilerine.