"Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar" diye mırıldanır durur sarayın gül bahçesinde rokoko tarz elbisesiyle gezintiye çıktığı vakit... hüzünlü yani en nihayetinde.
sıklıkla küp şeklinde kesilmiş olarak servis edilen, mendilin içine en az 8-10 tane sığacak kadar minik boyuttaki şekerleme/lokumu tarif eder.
mecazi olarak da en çok, -tadından yola çıkıldığı üzre- güzelliğinden ve lezzetinden sual olunmayan insanları tarif ederken kullanılır. hani böyle parmak uçlarıyla yakalanıverip dilin üstüne konduruluveren, ağızda erirken hazdan öldüren ve hatta hikmetinden sual olunmayan tiynetiyle imana getirten erkek ya da kadınları tarif etmekte de pek mahir bu benzetme. o biçim güzel yani.
böyle yüksek sesle oynak işveli cilveli şarkı türkü dinlediğim vakit derdimi tasamı unutup izole oluyorum boktan hayattan. müzik susunca başa dönüyorum ama olsun ehe.
uyumam lazım gelip uyuyamadığım bi süreçte yakından tanıştık bununla. alkol tadıyla aram iyi olmadığı halde az miktarıyla çok ve mühim işler başarıp aklımı çaldı. o gün bu gündür sevgilim olup içimde gezinir, arkamdan sarılır uyurken. ten uyumunu tam olarak yakalarsak nikahıma alcam gibi.
evlenmiş olduğundan yola çıkarsak eğer, demek ki bu adama nefsi uyanan kadın var vay be. benim için sözün bittiği yer tam da burası. o sarı saçlar renkli gözler? yok artık. Kadın milletini anlamak gerçekten güç arkadaşlar.
gerçi siz bana bakmayın, ben esmer seveni de anlamam, anlayamam. anlayışım kıt demek ki.
ölmüş birini beklemektir olsa olsa, zira hayatta olan herkesin herhangi şart ve koşula rağmen gelme ihtimali vardır. milyonda bir de olsa vardır işte be ne bileyim.
sinemada uyumak misal... yatağımdaki kadar rahat uyurum hem de; başımın altına montumu katlayıp koydumsa eğer, rüya bile görürüm o derece. ilişen yok elleşen yok, filimler bitmesin oh.
rüzgarın piç gibi estiği günlerin geceleridir bunlar. rüzgarsız ve naif bir serinlik barındırdıkları üzre, gündüzleri adına özür diliyorlarmış gibi gelir bana hep.
pijama, nevresim, havlu takıntım var. bu takım eşyalar sözkonusu olduğunda "lalettayin" kelimesi lugatımdan siktirolup gidiyor, ne para görüyor gözüm ne de pul.
1 adet de sarılmalık yastık eşlik ediyorsa bunu yapan kişiye, arşın yatıp kulaç kalkmaların en keyiflisine tekabül eden hâl.
boynunuzu hiç bir haltla rahat ettiremeyen bi insansanız bi de mesela, 2 farklı ebatta baş yastığı da eklenir yatak envanterine... hesapla bakayım kaç etti? dört! bi de ben, beş! eee? böylece başkasına yer kalmaz, böyle böyle gün kurtarılır.
o biçim türkü bana göre. eline su dökeni ya da muadili en az olan cinsten hem de. 'kutsalım' desem yeri, demesem günaha girerim.
yıllardan 2002 aylardan mayıs... misafirim olan arkadaşım, ayağına eşek kadar topuğu olan terliğini giyip evime yürüme mesafesinde olan bankaya gittiydi de giyemeyeceği terliğin altına yattığını bankaya vardığında farkettiydi. e akabinde de beni aradıydı "ay ben bunlarla geri dönemem, sen beni arabaylan gelip alıver.." diye. el mecbur gittiydim ben de tabi. o zamanlar kaset falan var tabi. gülay'ın kasetini takmışım teybe, açmışım bu şarkıyı. bizim orası biz bize yaşadığımız bi dünya olduğundan, sesini falan da kısmamışım "ne bu böyle!?" diyecek kimse olmadığından. neyse işte, yanaştım bankanın önüne ve az sonra göründü bizimki bankanın kapısında; terliklerini eline almış keklik misali sekiyor bana doğru. gülümsedim tabi. bu arada türkü aynen devam haliyle. sekmesi hızlandı ve "kapat şunu kapat kapat, teoman falan yok mu?" diye serzendi bu. arabada türkü çalıyor diye utanmış haspam. sesli güldüm yok artık tadında. oturdu yanımdaki koltuğa, ses etmedi bi süre. baktım cam kapı kapatmaya çalışıyor, ellemedim sonra yaşının küçüklüğüne hürmeten; kapayıverdim camı kapıyı. şimdi olsa, indiriveririm ilk sağda bi yerde yellozu. işte o gün indireydim onu arabadan, bu gün akıllı bi insan olurdu belki; şu anda kendisi halâ salak halâ salak, değişiklik yok hiç. bu da bu türküylen ilgili bi anımdır bu arada.
adam kadının sol omzundan öpüyor bi sahnesinde; sadece bunun için bile izlenir bu film. ne öpüyor ama! sahneyi geri alıyosun bi daha öpüyor, bi daha geri alıyorsun bi daha öpüyor mesela; sonra bi daha bi daha!