If you dont love me
Please dont treat me this way
Cause I cant stand it
I see our love slipping away
Did you think you could just put me down
Like a worn out shoe
Cause if you dont want me
Maybe I dont want you
If you dont need me
Dont leave me out in the cold
Eyes drifting by me
Like somebody you dont know
Did you think that you could just walk away
Anytime you wanted to
Cause if you dont love me
Maybe I dont love you
Did you think that you could just put me down
For somebody new
Cause nobody can love you girl like I do
Every little bird in the sky
Would sing a song of love
If you would just take me back
Come on open up your heart again
Let me in baby baby
If you dont love me
Stop fooling yourself
No more acting
I know your show too well
Did you think that you could just shake my hand
With a how dydo
Cause if you dont want me
Maybe I dont want you
Oh and as you go through life
Its the little things that come back again
If you came back again
You know Id give my loving to you
bir inanış.
hatta öyle ki güzide dilimizde çok yaygın bir durum. güzel adlandırma diye bir terim bile mevcut. cin kelimesinin yerine üç harfli denmesinin, verem yerine ince hastalık, ölüm yerine ebedi uyku* denmesinin de sebebi. çünkü inanışa göre cin kelimesi kullanıldığında cin gelir ama üç harfli dersen cin bu terimin kendine ait olduğunu bimediğinden üstüne alınıp gelmeye tenezzül etmez, duymaz bile. bu diğerleri için de geçerli.
yalnız trajik olan olay bu durumun insanoğluna etki etmemesi. naçizane fikrimce yıllardır adını anmaktan bir dakika dahi vazgeçmediğim adam ısrarla kendi ismini duymamakta ve gelmemekte. ben böyle inanışı neyleyeyim şimdi? dün gece bu konu hakkında kafa yorarken birden bir ışık çaktı zihnimde. dedim ki bu adamın 2 ismi yok mu arkadaşım? var. e öyleyse biraz da diğer adına çalış. baktın olmuyor hepsini söyle o da mı olmadı komple ad soyad olmadı tc kimlik numarasından çağrı yap. yok eğer hala da olmazsa bir türkolog olarak meseleye el atıp bu güzel adlandırma terimini çürütmeye ant içtim. sağlam kanıtlarım da var elimde haliyle. her türlü çürütürüm.
kerbela'ya dönse de günler birer birer
yakıp kavursa da bağrımızı çöl ayazı
sevinçler büyüyor kavgalar büyüdükçe
ve âsi bir tay gibi şahlanıyor içimizde
sevda bir yanda büyüyor zulüm bir yanda
öylece akıp gidiyor günler aylar ve yıllar
ürperiyor yüreğimizde anılarla acılar
sürüp duruyor hayatımızda zemheri soğuğu
bir diken gibi batıyor etimize hâlâ
ve hâlâ hesabı tutulmamış acılarla yüklüyüz
ferağımızda kalmış her biri, mülkümüz olmuş
hayatımız heder edilmiş bunca zaman
bunca zaman peşimizi bırakmamış zulüm
üstelik unutulması mümkün değil hiçbir şeyin
şimdi bir yol ayrımındayız
çekip gitmiştir nice dostlar ama yalnız değiliz
binlerce ışık fıkırıyor direniş günlerinden
sarıp sarmalıyor umudu aşkı ve dünyayı
suların akışı, günlerin doğuşu
ve sevdanın gül yüzü
yeni baştan kaleme almaktadır tarihimizi
biz ki sevda sözünü çok kullandık
ama pişman olmadık bundan
öfkemizi bilincimizle buluşturan ışık
tek silahımızdı çünkü bizim
biz ki
sevdadan gayrısını
gelir geçer bulduk dünyada
sevdadır
mekanı yoktur onun
güllerle öpüşür sularla aydınlanır
ki kararabilir
düşerse hüznün toprağına
kurumuş bir yaprak gibi sallanır
çürümüş dallarında umutsuzluğun
sevda da çölleşebilir yaşanmazsa
kandilsiz bir leylâ olur sonunda
ki bu yüzden
bir masaldır mecnun
kavga kaçağı, korkak feodal
aşkında direnemeyen
tek düşmüş bir bedevi
Now I know
I've seen that look
On your face before
When you realised
All the memories
Walked right out the door...
Now it's eye for an eye
A tooth for a tooth
No more hiding behind the truth
I'm gonna get exactly
What's coming to me
You're gonna break my heart again,
You never let me forget it
You're gonna break my heart again
But, you're gonna live to regret it
Now you say
I took advantage of you
When you never knew the score
But, you should know
We've been this way
One thousand times before
You told me once,
You told me twice
It's down to me, girl
To pay the price
But, this time's the last time
That's for sure...
You're gonna break my heart again,
You never let me forget it
You're gonna break my heart again
But, you're gonna live to regret it
Yes you are
You talk of how our love
Was meant to be
And all the time
You sacrificed for me...
So how could I forget it,
Why should I regret it
'Cos when you told me you loved me
I knew it was lies
So no more crying, no more goodbyes,
'Cos this time's the last time
That's for sure...break my heart...
Now you say
There is no one in the world
Can get the better of you
An' you should know
'Cos you never made it easy
With the pain you put me thru
I told you once
I told you twice
It's down to you, girl
To pay the price
'Cos this time's the last time
That's for sure...
You're gonna break my heart again,
You never let me forget it
You're gonna break my heart again
But, you're gonna live to regret it
I just can't take anymore,
No more, no more, no more...
19 mayıs törenlerinin kaldırılmasını da mi veli istemiş diye sorulması gereken bakandır. Ya da daha yüksek (?!) merciler tarafından sana mi düştü diye sorulması da uygun düşebilir pek tabii.
highway run
into the midnight sun
wheels go round and round
you're on my mind
restless hearts
sleep alone tonight
sendin' all my love
along the wire
they say that the road
ain't no place to start a family
right down the line
it's been you and me
and lovin' a music man
ain't always what it's supposed to be
oh girl you stand by me
i'm forever yours...faithfully
circus life
under the big top world
we all need the clowns
to make us smile
through space and time
always another show
wondering where i am
lost without you
and being apart ain't easy
on this love affair
two strangers learn to fall in love again
i get the joy
of rediscovering you
oh girl, you stand by me
i'm forever yours...faithfully
in my life i see where i've been
i said that i'd never fall again
within myself i was wrong
my searchin' ain't over...over
i know that
when you love a woman
you see your world inside her eyes
when you love a woman
you know she's standin' by your side
a joy that lasts forever
there's a band of gold that shines waiting somewhere...oh yeah
if i can't believe that someone is true
to fall in love is so hard to do
i hope and pray tonight
somewhere you're thinkin' of me girl
yes i know...i know that
when you love a woman
you see your world inside her eyes
when you love a woman
you know she's standin' by your side
a joy that lasts forever
there's a band of gold that shines waiting somewhere...oh
it's enough to make you cry
when you see her walkin' by
and you look into her eyes
when you love a woman
you see your world inside her eyes
when you love a woman
well you know she's standin' by your side
a joy that lasts forever
there's a band of gold that shines
when you love a woman...
when you love, love, love, love
when you love a woman
you see your world inside her eyes
buika eseri. *
si me mientes susurrando a fuego lento
justo aquí bien pegadita a mi boca
no sabré si golpearte con mis pechos
o si dejarme arrastrar noche abajo de nuevo
hacia otra madrugada bohemia,
reconozco que me enloquecen tus carnes
reconoce que te enamoran las mías,
así que si me mientes casi dentro de mi boca
te regalo el resto de mis días,
y es que hay mentiras que sientan tan bien
que parecen verdades ocultas
con secretos que endulzan la hiel
de las noches más tremendas y más oscuras
así que si me mientes
miénteme bien.
porque hoy quiero engañarme de nuevo,
ya no reino en esas noches orgullosas
en las que acabo amaneciendo triste y sola.
bu kasabaya yaz hep erken gelirdi.
Erken biterdi gece
Uykular bölünürken guneş,
Sıcakligini birakirdi her tende.
Bu kasabaya yaz hep erken gelirdi.
Herkes kaybolurdu bir zaman diliminde
Benliklerini, ruhlarını bıraktıkları evrenlere
Dönmek icin cirpinirlarken
Kendi eksenlerinde kaybolurlar
Kendi kuraklıklarını yaratırlardı.
Bu kasabaya hep erken gelirdi yaz
Erken susatır
Erken kanatirdi
Düşlerde vuku bulur gercekler
Rüyalarla harmanlanırdı..
Umulmadık bir anda
Terle uyanılan bir kabustan
Daha ferahlatıcıydı ay
Ictenligi ve serinligi
Mani olamazdi yazin gelmesine
Ne de olsa olacakti
Ve kaybolacakti her insanoglu
Kendi yarattıgı zaman diliminde.
Hayat, varolmak
Hayat, bırakmak
Hayat, tutunmakti her yaza
Her yazdan farkli anlar cıkarmakti.
Ne de olsa ugruna verilen savaşlar
Sonuçlanmıyordu elbet huzurla.
Ve hep erken geldi yaz bu kasabaya
Erken bitti yagmurlar.
Toprak erken kurudu
Ama hep bir filiz açmayı bildi o kurakta.
Insanoglu kurtulabilir miydi kendi zamanından
Hep muammada kaldi.
Bunun kabilinden anlatıldi bir hikaye
Gunese saygi
Yagmura hasret duyuldu
Ve,
Bu kasabaya yaz hep erken geldi...
komik bir site vakit geçirmelik. 20 ve 30 yıl sonraki halinizi gösteriyor. madde bağımlılığı varsa çökükler ve çizgilerle dolu yüz madde bağımlılığı yoksa ay parçası gibi duruyor. http://www.in20years.com
zorunlu tanım: sevgili yazarlarımızın meslekleri bağlamında yapacakları teorilerdir.
teoriye gelince;
konu tüm insanlık alemini alakadar eden zaman kavramının güzel türkçemizde sınıflandırılmasıdır değerli arkadaşlar.
öncelikle zaman ne demekmiş ona bir göz atalım. zaman (bknz.tdk), bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakittir.
peki günü zaman dilimlerine bölersek karşımıza;
- sabah (03:00- 10:00)
- öğle (11:00- 14:00)
- akşam üstü ( 15:00- 17:00)
- akşam (18:00- 21:00)
- gece ( 22:00- 02:00)
bunlarda hemfikir isek şimdi teorimize geçelim, hazır mıyız? (evet! - güzel )
literatürümüzde var olan sabahlamak fiilinin anlamı (bknz. tdk); Herhangi bir sebeple bütün geceyi uyumadan geçirmektir.
yapısı bakımında incelendiğinde ortaya şöyle bir durum çıkar;
sabah - la - mak
------- ---
i.k ifye
-la takısı alarak fiileşen sabah ismini günün diğer zaman dilimlerine uyarlarsak nasıl olur?
öğlelemek= en erken 11:00 e en geç de 14:00 e kadar uyanık kalmak
akşamüstülemek= en erken 15:00 e en geç 17:00 ye kadar uyanık kalmak
akşamlamak= en erken 18:00 e en geç 21:00 e kadar uyanık kalmak
gecelemek= en erken 22:00 ye en geç 02:00 ye kadar uyanık kalmak
nasıl bir dehşet anıdır bu, nasıl bir şaşkınlıktır. imkansız gibi gözüke de oluyor mu, oluyor!
o vakit geç kalmadan saatin 14:26'lığını kullanarak 34 dakika daha dayanıp akşamüstüleyebiliriz,
harika bir tarif için kağıt kalem hazırlayın sevgili yazarlar;
1 adet aloe veralı bebe yağı
1 adet aloe vera yağı
1 adet ceviz yağı
1 adet bephanten krem
1 adet ufak havuç kremi (yahut büyük boy kremin yarısı)
hepsini iyice çalkala civciv sarısı bir renk olucak, misler gibi kokacak. bunu sürünce 1 haftada 2 ton atmak garanti. üstelik duştan sonra da cildi nemlendirme etkisi mevcut.
bu akşam ali sami yen de gerçekleşmiş törendir. tüm fakülteler teker teker stada giriş yapmış ardından aysun kocatepe nin vermiş olduğu 5 şarkılık konser * ve rektör necla pur un konuşması ve tüm marmaranın tek ağız yemin ederek keplerin geri sayım beklemeden atması okuldan kurtulmanın mı yoksa mezun oldum sonunda nidası mıdır bilinmez ama o fişekler ve gökte uçuşan balonların altında kep atmak süper bir duygu idi.
tüm sene yatmış uyumuş sözlüğü açmış toplasan 10 entry girmiş bir yazarın sınav haftasının başlaması ile günde 20 entry girme sürecidir. çalışmamak için yapılan hareketlerin en mantıklısıdır aslında. temizlik yapmak, bulaşık yıkamak, çıkıp dışarı deli gibi içmek veya köpek gibi dolanmaktan daha faydalıdır. en azından sadece beyniniz ve elleriniz çalışır ekstra bir enerji tüketmezsiniz.
he bi de bunun sözlükle çalışması vardır. söz konusu okuduğun bölüm sözel bir bölümse misal edebiyat, tarih .. çalıştıklarınızı sözlüğe yazarak hem sözlüğün gelişmesini sağlarsınız hem de öğrenci kişisi çalışmış olur.
Herkesin bildiği gibi, devletimizde, kuruluşundan beri Kuran'ın yüce hükümlerine ve şeriat yasalarına tam uyulduğundan, ülkemizin gücü ve bütün tab'asının refah ve mutluluğu en yüksek noktaya çıkmıştı. Ancak, yüz elli yıl var ki, birbirlerini izleyen karışıklıklar ve çeşitli nedenlerle şeriata ve yüce yasalara uyulmadığından evvelki kuvvet ve refah, tam tersine zayıflık ve fakirliğe dönüştü. Oysa, şeriat yasaları iel yönetilmeyen bir ülkenin varlığını sürdürebilmesinin imkansızlığı açık seçik ortadadır.
Tahta geçtiğimiz mutlu günden bu yana bütün çabalarımız, hep ülkenin kalkınması, ahalimiz ve fakirlemizin refahı amacına yönelik oldu. Eğer, yüce devletimize dahil ülkelerin coğrafi konumu, verimli toprakları ve halkının yetenekleri gözönünde tutularak gerekli girişimler yapılırsa, yüce Tanrı'nın yardımı ile, beş-on yılda kalkınabileceğimiz söz götürmez.
Ulu Tanrı'nın yardımına ve Peygamberimiz hazretlerinin ruhaniyetine sığınarak, yüce devletimizin ve ülkemizin iyi bir biçimde yönetilmesi için bundan böyle bazı yeni yasalar çıkarılması gerekli görüldü.
Söz konusu yasaların başında can güvenliği; ırk, namus ve malın korunması; vergi toplanması; halkın askere alınıp silah altında tutulma süresi gibi hususlar gelmektedir. Şöyle ki; Dünyada can, ırz ve namustan daha kıymetli birşey yoktur. Bir insan bunları tehlikede görünce, yaradılıştan kötü olmasa bile, canını ve namusunu korumak için olmadık çarelere başvurur. Bunun devlet ve memlekete zarar vereceği açıktır. Buna karşılık, can ve namustan emin olan bir kimse sadakat ve doğruluktan ayrılmaz, işi ve gücü ile devletine ve milletine yararlı olur.
Mal güvenliğinin olmadığı yerde ise kimse devlet ve ulusuna ısınamaz, ülkesinin yükselmesi ile ilgilenmez, hep korku ve üzüntü içinde yaşar. Buna karşılık, malından, mülkünden emin olmadığı zaman hep kendi işi ve işinin genişletilmesi ile uğraşır. Devlet ve millet gayreti, vatan sevgisi kendisinde her gün artar.
Vergi konusuna gelince: Bir devlet, ülkesini korumak için askere ve gerekli öbür masraflara muhtaçtır. Bu, para ile olur. Para, tab'adan toplanacak vergiler ile oluştuğundan bunun en iyi şekilde toplanması gerekir.
Evvelce gelir sanılmış olan "yed'i vahit" belasından ülkemiz hamdolsun, kurtulmuşsa da yıkıcı bir yöntem olup hiçbir zaman yararlı sonuç doğurmamış olan iltizam usülü hala sürüyor. Bu, ülkenin siyasi işlerini ve mali konularını bir adamın keyfine, hatta cebir ve zulmüne teslim etmek demektir. Bu adam iyi bir insan değilse hep kendi çıkarına bakar, bütün davranışlarında kötülüğe, zulme yönelir. Bu nedenle, ülkemiz insanlarının her biri için, malına ve gelirine göre bir verginin saptanması ve kimseden bundan fazla birşey alınmaması gerekir. Yüce devletimizin karada ve denizdeki askeri masrafları ile öbür masrafları yasalarla belirlenip sınırlandırılmalı ve uygulama ona göre yapılmalıdır.
Askerlik de, yukarıda belirtildiği gibi, önemli konulardan biridir. Ülkenin korunması için asker vermek halkın başlıca borcudur. Fakat, bir memleketin mevcut nüfusuna bakılmaksızın, şimdiye kadar yapıldığı gibi, kiminden tahammülünden çok, kiminden az asker alınması hem düzesizliğe; hem tarım, ticaret ve bayındırlık işerinin kötü gitmesine; hem ömür boyu askerlik bıkkınlığa; hem de nüfusun azalmasına yol açar. Bu nedenle, her memlektten alınacak asker miktarı için uygun yöntem konulmalı ve dört veya beş yıl hizmet için sıra ussulü getirilmelidir. Bunlar yapılmadıkça devletin kuvvetlenip gelişmesi, huzur ve asayişin sağlanması mümkün olmaz. Bütün bunların dayanağı yukarıda açıklanan hususlardır.
Bu nedenle, bundan böyle suç işleyenlerin durumları şeriat yasaları gereğince açıkca incelenip bir karara bağlanmadıkça kimse hakkında, açık veya gizli, idam ve zehirleme işlemi uygulanmayacaktır. Hiç kimse, başkasının ırz ve namusuna saldırmayacaktır. Herkes malına, mülküne tam sahip olacak, bunları dilediği gibi kullanacak, bunu yaparken de devlet büyüklerinin müdahalesine uğramayacaktır. Birinin suçluluğunun saptanması halinde mirasçıların o işle ilgileri bulunmayacağından suçlunun malları elinden alınıp varisleri miras hakkından yoksun bırakılmayacaklardır.
Yüce devletimizin tab'ası Müslümanlarla öbür uluslar bu haklardan tam yararlanacaklardır.
Can, ırz, namus ve mal konularında, ülkemizin tüm halkına şeriat yasaları gereğince garanti verilmiştir. Öbür konularda da oybirliği ile karar verilmesi için, Meclisi Ahkam-ı Adliye üyeleri gerektikçe artırılacaktır. Yüce devletimizin bakanları ile ileri gelenleri belirli günlerde orada toplanarak, görüşlerini çekinmeden açıkça söyleyeceklerdir. Can, mal güvenliğine ve vergilerin belirlenmesine ait yasalar böyle hazırlanacaktır.
Askerlikle ilgili konular Bab-ı Seraskeri Dar-ı Şurası'nda görüşülüp karara bağlandıktan sonra sonsuza dek uygulanmaları için tasdik edilmek üzere tarafıma gönderilecektir. Söz konusu yasalar sırf din, devlet, ülke ve ulusu kalkındırmak amacı ile çıkarılacaklardından bunlara tam uyacağımıza yemin ederiz. Bu konuda, Hırka-i Şerife odasında, tüm din adamları ile bakanların hazır bulunacakları bir sırada yemin edecektir.
Din adamı ve vezirlerden yasalara aykırı hareket edenlerin, kanıtlanacak suçlarına göre, rütbelerine ve hatır ve gönüle bakılmaksızın cezalandırılmaları için özel ceza yasası çıkarılacaktır.
Memurlara yeterli maaş bağlanmış olup, henüz bağlanmış olanlarınkiler de belirlenecektir. Bu yolla da, şeriata aykırı olan ve ülkenin gerilemesinde başrolü oynayan rüşvet belası güçlü bir yasa ile ortadan kaldırılmış olacaktır.
Bütün bu sayılan hususlar eski hükümlerin tümden değiştirilmesi demek olacağından işbu fermanımız istanbul halkına ve ülkemiz halkına duyurulacaktır. Bundan başka, dost devletlerin de bu yönetimin sonsuza dek uygulanmasına tanık olmaları için fermanımız, istanbul'daki tüm büyükelçilere resmen bildirilecektir.
Tanrı hepimizi başarılı kılsın; yasalara uymayanlar Tanrı'nın lanetine uğrasın ve ömürleri boyunca rahat yüzü görmesin. Amin.
bu yataktan sağ çıkamazsınız, yastığınızdan yakınmayın
boynunuz tutulur, kaşınırsınız, ola ki alerjiktir
istisnası, kuşsuz bir dünya kendini dayatabilir
sabahçı kahvelerinde şeker ayalayan hiçe
bu anlamdan sağ çıkamazsınız, sakın dehşete düşmeyin
eleni de sağ çıkamaz, öncesi bile sonrası bile
güvercinler bile st. antuan bile
istisnası şiirdir, ilhan berk çıkabilir
bir de aşk çıkabilir özelikle karanlıkta
erkekler penislerine güvenirler; komiktir
kadınların neye güvendiğini kim bilebilir?
kadınlar bu yüzden komik değildir
bu denizden sağ çıkamazsınız, ağlara dokunmayın
balıkçıları kırmayın; balıkçılar balık balıktır insan değildir
istisnası istavrittir, göz göze gelirsiniz, istanbul kıpırdayabilir
bir de aşk kayabilir elinizden, teninizden, ama ne
denizlere doğru
özellikle karanlıkta, bir kızın içinde kadın kımıldanırken
sevgi biliyorsunuz anlamadığımız bir şeydir
yalnızca ümit edilebilir
bu bedenden sağ çıkamazsınız, gelecek gelmeyecek
kurallar değişmeyecek, siz ben olmayacaksınız,
ben siz olmayacak
termodinamiğin ikinci yasası sosyolojinin kuruntusu kalacak
büyük bilginler ölecek ve kalanlar kapalı devre ağlayacak
istisnası clausius tur; o bizden çok ağlayacak
bir de aşk ağlayacak arkamızdan vajinal dudağını sarkıtarak
bir de erkekler yaşlanacak zamanında zamansız
ağır damlalarla boşalan yüklü bir uçak
dikine geçmişiyle küba ya kaçırılacak
burdan sağ çıkamazsınız, insanlara inanmayın
aybaşlarını dikkate almayın; ne erkekler gördüm
en çok onlar kirlendi
istisnası yoktur, hepsi birbirini yendi
ve bir kitapta dendi; ey ayılar bir tuzaksa bu dünya
uzak durmayın aslında kendinize
çünkü yaşlı bir Almandır gerçek
nazilere oy verdi.
tevfik fikret 1867-1915
halit ziya 1866-1945
hüseyin siret 1872-1959
mehmet rauf 1875-1931
ali ekrem
süleyman nazif
ahmet şuayb 1872-1910
hüseyin suat 1867-1942
süleyman nesip 1866-1912
faik ali 1875-1950
ahmet hikmet 1870-1927
hüseyin kazım
ismail safa
cenap şahabettin
yokluk denilen şey, sevilen bir kimsenin kaybı değişik süreçlere sürükler insanı. çoğu kez de susturur. kapanır insan kendine. kendine dahi açamaz kapılarını. yazmaz, konuşmaz, düşünmez dahi.. konuşmaz kendisiyle. bırakır her şeyi. nefesini alır verir, alır verir, alır verir..
sonra günün birinde durur.birdenbire.. hey der, hey özledim seni! der kendisine. sımsıkı sarılır. içindeki boşluktan çıkmaya çalışır. ama o kadar derinleşmiştir ki kuyu sarılır kendine, korumaya alır, saklar, uzak tutar herkesten. kendine döner kişi. konuşmaya başlar. ne kadar özlediğini anlar. anladıkça daha çok kanar. konuştukça daha çok yaralanır. delirir. sonra alışır insanoğlu. yaraya da kana da alışır. gene bırakır. zaman siler der avunur. güzel olcak her şey der kandırır. gülümser. gülümseyince güçlüsün der güler. saklar gözyaşlarını. neden diye sorar sonra hemen vazgeçer. korkar. korkaktır insanoğlu. korkmayıı daha çok sever çabalamaktan. gücünü görmek istemez. üşenir sanki. güçsüz hisseder. kalmadı gücüm tükettim der. yanılır. canı yanmadıkça çırpınmayı bilmez insanoğlu. güç bitmez, direnmek bitmez. hayat kavgası sürer gider.
binlerce kez yokluğa kapanmak senden, benden, ondan, bundan.. farksızdır hepsi. bir şarap şişesinde yıldızarın altında kaybolduğun vakitle bu vakit farklı değildir. sadece zaman geçmiştir. hani şu her şeyi ellerine teslim ettiğimiz zaman...