bugün

tevfik fikretin öncüsü olduğu bir edebi akımdır.''sanat sanat içindir''anlayışını benimsemiş ve buna göre eserler ortaya koymuşlardır.
bu akımda realizm ve parnasizm benimsenmiştir. Cenap Şahabettin, Halit Ziya, Tevfik Fikret, Mehmet Rauf, Ahmet Mithat gibi sanatçılar bu dönemde yazmışlardır. ilk psikolojik roman eylül ise bu dönemde mehmet rauf tarafından yazılmıştır.
diğer adı edebiyat-ı cedide olan servet-i funun * dergisi etrafında toplanan yazarlar tarafından başlatılan akımdır. istibdat dönemine denk geldiği için sanatçılar kişisel şiirler yazmış , toplum sorunlarına eğilmemişlerdir. dergi dağıtıldıktan sonra toplumsal şiir yazan tek şair tevfik fikret tir. sone ve terza rima biçimleri edebiyatımıza bu dönemde girmiştir. şiir düz yazıya yaklaştırılmıştır. anlatılan şey tek dizede bitirilmemiş diğer dizelerde de devam etmiştir.
Bir dergidir.Ahmed ihsan Tokgöz tarafından 17 Mart 1891 tarihinde kurulmuştur.Servet i FÜnun edebiyatının yayın organıdır. *
abdülhamit'in istibdat dönemine denk geldiği yazarların toplumsal konularda gıkının çıkmadığı, içedönük edebiyat anlayışla parnasizm ve sembolizm etkili şiirlerin yazıldığı en önemli isimlerden canım şair tevfik fikret'in ve cenap şehabettin'in ; romanda da halid ziya uşaklıgil'in bulunduğu edebi dönem.
lisede öğrencilerin soğutulmaya çalışıldığı ve başarılı olunduğu edebiyatımızın akımlarından biri.aynı şekilde öğrenciler okulda eğtim sistemi nedeniyle kültürümüzdende soğumaktadır. (bkz: peygamberi öcü gibi gösterirsen ondanda kaçarlar)
edebiyat ı cedide olarak da bilinen edebiyat.. 19. yüzyılın sonunda ortaya çıkmış olup servet i fünun dergisi'nde takılan edebiyatçılar oluşturmuş bu edebiyatı. sanat anlayışları sanat sanat içindir şeklinde olduğu içindir ki epey ağır bir dil kullanmışlar kendiler. halit ziya uşaklıgil, peyami safa gibi isimler felan vardır bu dönemde öne çıkan. batılı anlamdaki ilk roman mai ve siyah da bu dönemde yazılmış.
(bkz: servet i fünun edebiyatı)
servet i fünun edebiyatı'nı oluşturan edebiyatçıların çıkardıkları bir dergi.. lugat anlamıyla "fenler hazinesi" anlamına gelen bu dergi 1891'de kurulmuş ve de 10 yıl sonra yıkılmış.. yıkılmamış tabi ama kapanmış sonuçta.. tevfik fikret komuta etmiş dergiye..
temsilcileri arasında;
tevfik fikret (bkz: bir lahza-i teahhur), cenap şahabettin (bkz: elhan-i şita), süleyman nazif (bkz: kara bir gün), hüseyin cahit yalçın (bkz: hayat-ı muhayyel), halit ziya uşaklıgil (bkz: aşk-ı memnu), mehmet rauf (desem mi?) (bkz: eylül) (eh, dedim..)
vardır.
Servet-i Fünun veya Edebiyat-ı Cedide devri, Türk edebiyatında tanzimattan beri devam eden Doğu-Batı mücadelesinin kesin sonucunu (Batı edebiyatının lehine) belirleyen aşamadır. Gerçekten yoğun ve dinamik çalışmalarla geçen bu kısa dönem sonunda Türk edebiyatı, gerek anlayış, gerek içerik, gerekse teknik bakımdan tamamıyla Batılı bir nitelik kazanmıştır.

Bu döneme Servet-i Fünun adının verilmesi bu edebi hareketin Servet-i Fünun dergisinde gerçekleşmesindendir.Adından da anlaşılacağı gibi önceleri fen konularını ele alan bu derginin yazı işleri müdürlüğüne Tevfik Fikret' in getirilmesiyle dergi, bütünüyle bir edebiyat dergisi haline gelir (7 Şubat 1896).

Divan edebiyatına karşı kurulmasına çalışılan Avrupai Türk edebiaytını ifade için kullanılan Edebiyat-ı Cedide (yenilikçi edebiyatçıları) teriminin bu harekete ad olması ise, hareketin bu terimi bütümüyle benimseyip, kendi hakkında da sıkça kullanmasındandır.

Bu hareketin 1901 yılında, Hüseyin Cahit Yalçın'ın Fransızcadan çevirdiği Edebiyat ve Hukuk adlı makalesinin II. Abdülhamit yönetimince kışkırtıcı bulunarak, derginin kapatılmasıyla son bulduğu kabul edilir.

SERVET-i FÜNUN EDEBiYAT ANLAYIŞI:

1. Çağdaş Fransız edebiyatına benzer eserler ver­mek ve bu eserlerde sanat için sanat anlayışına bağlı kalmaktır.

2. Servet-i Fünûncuların örnek aldıkları Fransız yazarları, realist­lerle natüralistlerdir. Aynı edebiyatın şiirde yaptığı yeniliklerde kısmen Parnasse, kısmen Symbolisme akımlarının izleri vardır.

3. Bu edebiyatın bir diğer özelliği, Avrupa tipi eserler vermek yolunda Tanzimat edebiyatından daha becerikli, daha çalışkan oluşudur.

4. Servet-i Fünûncular, kendi­lerinden önceki Avrupaî Türk edebiyatını hem iptidaî, hem yetersiz buluyorlardı. Onlara göre, Tanzimat edebiyatı J.-J. Rousseau'dan beş on sayfa, La Fontaine' den birkaç efsane, Vefik Paşa'nın Moliere adaptasyonları, sayısı onu geçmediği halde sanat bakımından hiç de başarılı sayılamayacak birkaç hikâye"den ibaret­ti. Servet-i Fünûncular, Türkiye'ye tam anlamıyla Avrupai bir edebiyat getirdiklerine inanıyorlardı.

5. Servet-i Fünûncular, herhangi bir halk sınıfına hitap etmekten uzak kalmışlardır. Servet-i Fünûncular, yurt çoğunluğunun bedii-içtimai ihtiyaçlarını dü­şünmemiş: Yurdun, istanbul dışı hayatiyle çok az ilgilenmiş, mevzularını Avrupa­lılaşmış aydınların hayatından almış ve yine onlar için yazılmış bir salon edebiyatı meydana getirmişlerdir.

6. Eserlerini mübalağalı derecede aristokrat bir dille yazma­ları, baskısı yüzünden hiç bir sosyal hareketin başına geç­mek imkânı bulamayışları; nihayet, karakter bakımından toplumcu olmaktan çok, sanatkâr bir ruh taşımaları, onları daha çok yüksek sanat eseri oluşturma anlayışına bağlı bı­rakmıştır.


SERVET-i FÜNÛN EDEBiYATINDA DiL ANLAYIŞI:

1. Servet-i Fünûn yazarları, Namık Kemal'den çok, Abdülhak Hamid'in eserlerindeki yeni ve göz alıcı Osmanlı Türkçesini beğenmişlerdir.

2. Servet-i Fünûn lisanı fazla külfetli ve aristokrat bir dildir.Yazılarında süslü cümleler kullanarak, zarif, ahenkli, fakat işitilmemiş kelimeler sıralamak hevesindedirler.

3. On­lar, bilhassa Farsça kelimelerin söylenişinde âdeta bir alafrangalık buluyor, Farisî terkiplerle birleşik sıfatları, Fransızca söyleyişleri andırdıkları ve herkesçe bilin­meyen sözler oldukları için, zevk ve hevesle kullanıyorlardı.

4. Fransızcada rastla­dıkları Neige d'or (Altın kar) terkibini Farsça, berf-i zerrîn ifadesiyle, Frisson iamineux (Işıklı titreyiş) terkibini, lerze-i rûşen şekliyle Fârisîleştirmekte özel ahenk buluyorlardı.

5. Dilde milliyetçilik hareketleri­nin kuvvetli bir çığır halini almadığı o devirde, halk Türkçe’sinin inceliklerini bil­meyen Servet-i Fünûncular için, Servet-i Fünûn dilinden başka bir lisan kullan­mak kolay değildi.

6. Servet-i Fünûn lisanı, sade Türkçe bakımından za­rarlı olmuş, fakat edebiyat sanatının gelişmesine ve daha zengin bir ifade va­sıtası bulmasına hizmet etmiştir.

7. Fikret'in, Cenab'ın, Süleyman Nazif'in şiir ve ne­sirlerinde örneklerini gördüğünüz ve Halid Ziya'nın yazılarında süslü cümleleriy­le karşılaştığınız Servet-i Fünıın dili, sanatkârlarının zevkle, hatta sevgiyle kul­landıkları bir lisandı.

8. Bu dil, aşırı bir şekilde Farisî terkipleri ve birtakım Ede­biyat-ı Cedîde vasf-ı terkibîleri ile, yani Fars kaidesiyle yapılan birleşik sıfatlar­la süsleniyor, kolaylığını, ahengini ve akıcılığını bu güzel, fakat yabancı unsur­lardan alıyordu.

9. Zaman zaman: Sâât-ı semenfâm = Yasemin renkli saatler gibi, devrin klasik lisan kurallarına ve klasik söyleyiş mantığına aykırı olarak yapılan bu yabancı terkiplerin Servet-i Fünûn diline -bütün itirazlara rağmen- bir ve­cize zarifliği ve bir vecize zenginliği verdiği meydandadır.

10. Servet-i Fünûn Edebiyatı'nın en önemli başarısı, edebiyat türlerinde yaptığı yeniliklerde ve bu türlere daha Avrupaî bir görüşle bakmasındadır. Bu sebeple, Edebiyat-ı Cedide'yi, belli başlı edebiyat türlerine göre gözden geçirmek yoluyla tanıtmak daha yerinde olur.
sözcük anlamı fen bilgileri hazinesi olan (bkz: servet-i fünun), ilk olarak galatasaray lisesi'nde okul içi bir fen dergisi olarak çıkmıştır.
bir gün recaizade mahmut ekrem'in öğrencisitevfik fikret'e senin edebiyatın iyi sen de edebiyatla ilgili bir şeyler yazsana bu dergiye demesi üzerine dergide ilk kez edebiyatla ilgili bir yazı çıkmıştır ki sonraları derginin bir edebiyat dergisi haline gelişi engellenememiştir.
edebiyat-i cedide'nin de çıkışıdır aynı zamanda bu dergi.
tanzimat edebiyatı ile cumhuriyet edebiyatı arasında kalan batılılaşma dönemidir. servet-i fünun bir gazetedir. gazete yazarları, rakip gazete yazarları tarafından dekadan olarak adlandırılmaktadır. (bkz: dekadan), eşek yavrusu anlamına gelir. fakat buradaki anlamı, ne yazdığı anlaşılmayan yazardır. fransız kökenli bir kelimedir. (Ben edebiyat hocamızın yalancısıyım)
edebiyattaki toplumcu gerçekçi duruşun karşısında duran bir akımdır, içerdiği sanat sanat içindir anlayışı ile.
Servet-i Fünun'un nesir,hikaye ve roman yazarları,umumiyetle,Türk edebiyatından önce Fransız edebiyatını tanıyarak yetişmişlerdir.Yetişmelerinde Tanzimat şiirinin kuvvetli rehberliği ve divan şairlerinin ihmal olunmaz hatıraları vardır.
Tevfik Fikret'in öncüsü olduğu edebi akımdır.Adını aynı adla yayınlanan Servet-i Funün dergisinden almaktadır.Edebiyat-ı Cedide'de denilmektedir.
Servet-i Fünun döneminde nazım nesre yaklaşmış,sanat sanat içindir anlayışı benimsenmiş,yeni kavram ve imgeler kullanılmış,bireysel konular öne çıkmış,şiirler ağır bir dille yazılmıştır.
osmanlı dönemi beyaz türkleri için yapılmış salon edebiyatıdır. tevfik fikret'in yağmur şiiri oldukça ilgi çekicidir.
sanatçıları:

tevfik fikret 1867-1915
halit ziya 1866-1945
hüseyin siret 1872-1959
mehmet rauf 1875-1931
ali ekrem
süleyman nazif
ahmet şuayb 1872-1910
hüseyin suat 1867-1942
süleyman nesip 1866-1912
faik ali 1875-1950
ahmet hikmet 1870-1927
hüseyin kazım
ismail safa
cenap şahabettin
-ölçü olarak aruz ölçüsü kullanılmıştır.
-kulağa göre kafiye anlayışı vardır. düz kafiye sıkça kullanılmıştır.
-sanat için sanat anlayışı vardır.
-parnasizm ve sembolizm etkili olmuştur.
-dili ağırdır.
-batı edebiyatı örnek alınmış özellikle fransızcanın etkisi altında kalınmıştır.
*ilk önce bilim dergisi olarak çıkıp daha sonra edebiyat dergisi haline gelmiş dergidir.
**(edebiyat-ı cedide),
***ii.abdülhamit (hük. 1878-1909) devrinde, servet-i fünun dergisi çevresinde toplanan sanatçıların batı edebiyatı yolunda meydana getirdikleri bir edebiyat hareketidir.
**** Tevfik Fikret'in öncüsü olduğu edebiyat akımıdır.
bunalım edebiyatı olarakta bilinir.genelde kapalı alanlarda bulunan yazarlar halka karışmamaıslardır.romanlarında yüksek zümreyi anlatırken;hikayelerinde halkı anlatmıslardır.
(bkz: servet i çetin)
bir grup şehvet düşkünü sapık yazarın kurduğu edebi akım. ya arkadaş bu yazarların nasıl bi hayal dünyası varmış ki her karakter fahişe olur, her adam sapık olur. sırf serveti fünuncular değil o dönemlerdeki yazarların geneli böyle fantazili falan romanlar yazıyomuş. çok acayip lan
Şiirin konusunu genişletirler. Ferdî duygu ve hayâllerin yanı sıra, aşk, tabiat ve allı hayatı başlıca temalar arasındadır. Hayâl-hakikat çatışması şiirde dikkat çekici boyutlardadır.

Ferdiyetçi sanat anlayışı şiire egemendir. Aşırı duygusallık ve yeni hayâl dünyası kurma eğilimi, onları ferdiyetçi kılmıştır. Bu yüzden aşk ve tabiat konusuna ağırlık verir.
2010 lys'de soru gelmesinin muhtemel olduğu dönem. serveti fünun dönemi.