kesinlikle 4-5 satırdan meydana gelir. sayfalarca yazıldığı bilgisi yanlıştır. örneğin; dvd kapaklarının arkasındaki yazılar o filmin sinopsisidir. Esas karakterin adı ve yaşayacağı olayların ipucu edebi bir ustalıkla anlatılmalıdır.
özellikle istanbul'da otobüs, minibüs, metro veyahut metrobüste sıkış tıkış yolculuk ederken aramıza sızmış insan kılığında ve sırt çantalı bu arkadaşların asıl adı, hecin devesidir.
saygısızlıklarından mı, bilmediklerinden mi, düşünemediklerinden mi bilinmez, sırt çantamı indireyim, ayağımın dibine koyayım da şu abi, arkadaş, abla, teyze, amca rahat yolculuk etsin demez, üstüne bir de sağa sola döner, hörgücüyle etrafındakilere sağlı sollu kroşeler, aparkartlar indirir.
Zaman zaman ufka dalıp, sigara tüttürürken; "bu hayatta beni kimse anlamadı amk" deyip yalnızlığı anlatmaya çalışan entel dantel film tadı veriyor. Senaryodaki kopukluklar insanı yoruyor. Hele ev sahibi ile hizmetçinin film diyalogları var ki çok kötü. Hizmetçi değil, sanki sinema eleştirmeni hanım kızımız. Küçük insanların hayatını gözümüze sokarken, küçük insanın inandırıcılığı kalmıyor.
Orta-üst sınıf bir kadın unuttuğu cinselliği, tutkuyu, şehveti, hizmetçisi ile kapıcının oğluğunu sevişirken görmesiyle hatırlıyor ve kapıcının oğluyla sevişiyor. Ancak o tipte bir kadının "kime versem" listesine kapıcının mal oğlu 94'te de 2012'de giremez.
Yorucu film. itin değil sahibinin hatrına seyredilen film.
99'dan beri takip ettiğim, özellikle son 3-4 yıldır suratına bile bakmadığım, buradaki övgüleri hak etmediğini düşündüğüm, Türkiye'de internet dünyasının yaygınlaşmaya başladığı anda büyük bir boşluğu dolduran ama bu boşluktan artık taşan, taştıkça da özünden seyrelen, ilkin kullandığı esprili dilin artık sıradanlaşmasıyla kendisi de sıradanlaşan ve nihayetinde 2004'teki 6. nesil alımıyla ortalamallaşan * sözlük.
beyaz ten ve yeşil gözle finlandiya semalarından yeryüzüne inerek insanlığa çağrıda bulunacağım günün ilk destekçilerini de içinde barındıran örgüttür.
ortalama bir zekayla kitleleri peşinden sürüklemesiyle gününümüz liderlik anlayışında medya ayağının önemini bir kez daha hatırlatan ademoğlu.
türkiye cumhuriyeti mahkemelerinin vermiş olduğu karar gereği yargıtay kararı bozana kadar şikecidir, yani emek hırsızıdır.
kendisini savunanlardaki şuur eksikliğini "ama onlar da şikeciyken neden biz?" sorusuyla vücut bulan "bizi bilerek yakaladılar, bizi ele geçirmeye çalışıyorlar" savunusuna bağlıyorum. başka türlü izah mümkün olmuyor maalesef.
küt siyah saçlı kız kurusunun canlandırdığı dizi karakteri. böyle ağzını, gözünü, burnunu acaip acaip oynatır * yemek masasına tabakları, çatalları bir bir koyar masayı hazır ederdi. Bu duruma memleketin tembel ev kızları da oturduğu yerden iç geçirirdi herhal.
O dönem devlet politikası olarak cinselliğin iyiden iyiye törpülenmesi, koca toplumun hadım edilmesi kararlaştırılmış olacak ki, bütün kadın kahramanlarda seksiliğin s'si yoktu. Yani şöyle gönül rahatlığıyla ohhhşşş çekecek bir hanım yoktu.
Neyse ki özel kanallar evlere girdi de kırmızı noktalı filmlerle memleket abazanı rahatladı. Yalnız o dönem kim sahura kalkmış diye ışığı yanan evler sayılıp yorum yapılırken kırmızı noktalı film başlayınca perde kenarında konu komşunun vaziyeti anlaşılmaya çalışılıyordu. Eee böyle böyle tabi dejenere bir toplum olduk. kolay değil.
Yolun yarısına yaklaştığım şu günlere dek tanıdıklarımın hepsinin mert, efendi, vatansever, güvenilir, hoş sohbet gibi özellikleri bünyelerinde bulundurduklarından adam diye tabir edilen er kişilerdir. Hepsi bana denk geliyor olamaz.
doğunun kurnaz iki yüzlüleriyle orta anadolu'nun nezaket yoksunu öküzlerine her daim tercih edilecek bölgenin insanıdır. haklıyım genellerim.
ücret bir iş gücünün karşılığı için ödendiğinden ücret almayan kişi ya bedavaya çalışıyordur ya da götünü devirip yatıyordur bu nedenle harçlıklarla pekala geçinebilen tembelimizdir kendisi.
parçanın bütünden küçük ve her parçanın kendinde bütün olması gerçeği.
her belirlemenin bir olumsuzlama olması gerçeği.
bir şeyin karşıtının o olmayan her şey olması gerçeği.
sonsuzluğun başlangıcının ve bitişinin olmamaması ve başlangıç ve bitişin olmayışının yokluk olması gerçeği.
olmayan şeyin düşünülemeyeceği gerçeği.
birçoğunun hayallerinde göremeyeceği başarıları yaşayarak, yani ötekilerin hayallerini sikip atarak varlığına devam eden aslan ordusu. her fırsatta kuyruk acısıyla saldıran köpeklere asil duruşuyla hoşt bile dememekte, gerekli işlemlerin belediye görevlilerince yerine getirilmesini beklemektedir.
dayaklıktır. gün geçmiyor ki, bir toplu taşıma aracında evimizin, işimizin yolunu yorgun argın tutmuşken bıdı bıdı kafamızı siken en az 2 kişiye rastlamayalım. özellikle istanbul'da metro olsun otobüs olsun metrobüs olsun minibüs olsun insanlar birbirlerinin koltukaltlarını koklaya koklaya yolculuk ederler. işte bu sıkış tışıkın arasında muhakkak en az 2 dallama çıkar ve kah iş yerlerindeki patronunun, iş arkadaşının dedikodusunu yapar kah FB, GS muhabbeti yapar, kah bir mühendis olup metrobüs ve duraklarının yeri üzerine çözüm üretir, sıklıkla ve kolaylıkla trafiğe çözüm yolları bulur vs...
Buradan kendilerine seslenmek istiyorum: bi susun lan! sizi dinlemek zorunda mı bu kadar insan!