ben elime silah alıp sağa sola ateş edip anayasayı değiştirmek istediğimi söylemedim. barbarlık budur. hatta ben anayasaya, uygun bir şekilde askerlerin abd emirleri doğrultusunda hazrıladıkları bu anayasaya, bağlı kalarak demokratik bir şekilde, kimseyi tehdit etmeden karşı olduğumu söyledim. eğer anayasa değişecekse bu nası olacak? bir insanın bu anayasayı savunması için çok ilkel bir beyin yapısının olması gerekir. nlhp denen densizin böyle bir kafa yapısı var. neyin barbarlığından bahsediyor anlamak çok güç. ben bu anayasaya karşıyım arkadaş! ne kadar uygar bir şekilde ifade ediyorum bunu. elime silah mı aldım, kaos ortamı mı yarttım ki barbar olayım? insanların oy kullanıken kafalarında silah dipçiği olduğu bir anaysaydı 82 anayasası. şimdi insanlığa silah zoruyla anayasa onaylatmak barbarlık değilde bu anayasaya karşı olmak mı barbarlık? bu kadar iktidarın, egemen güçlerin, abd nin yakalası olmayın ördek kafalılar. barbar kelimesi yunanca konuşamayan adam anlamına gelir. ben burda konuştuklarımı yazıya döküyorum ama barbar damgası yiyorum. el hareketleriyle mi anlatayım karşı olduğumu? anayasaya sözlü karşı gelen bir çok profesör, gazeteci, siyasetçi var. hadi ben barbarım bu insanlarda mı barbar? ilk önce barbarlık kelimesinin ne anlama geldiğini öğren bre cahil. demokratik bir şekilde anayasanın değişmesini istemek kadar uygar bir davranış olamaz. asıl barbarlık senin o güdülmeye hazır bilincin sayesinde, bu topraklar üzerindeki halkın görüşü alınmazsızın hazırlanan anayasadır.
biliyorum, sözlüğün anti-demokratik, anti-özgürlükçü, lümpen, baskıcı, statükocu yöneticileri bu entryi de silme barbarlığı göstetirler. barbarlığın ne olduğunu bilmeden barbarlık yapanlar, siz otoriteye muhtaç zavallı insanlarsınız. koca dünyayı sözlükten ibaret zennedip, buraya kuştan küçük beyinleriyle bir şekilde hükmedip, ezik egolarınızı ancak burda tatmin edersiniz.
komünizm enternasyonel bir ideolojidir. bir komünistin çelişkisi dünyanın öbür ucunda bir başka komünistin çelişkisi değilse o zaman durum komünizmin çelişkisi değildir. şimdi bir düşünün, abd li bir komünist levis giyse komünist olmayacak mı? ya da bir alman adidas, bir italyan lotto giyse? dikkat ederseniz bir istatistik çıkarıldığında bunlar lüks ürünler değil. orta sınıf her insanın giyebileceği mallar. her ülke komünisti kendi ülke sermayesinin ürettiği malı giyse bu ideolojinin milliyetçilikten farkı kalmazdı. durum bu perspektifte değerlendirilmeli. komünizmi eleştirmek sanıldığı kadar basit değil.
doğru yapan insandır. evrim teorisi bilimsel bir teoridir, inanılmaz, bilinir. olmayan şeylere inanır, var olan şeyleri bilirsiniz. örneğin yer çekimne inanmazsınız, yer çekiminin olduğunu bilirsiniz. eğer işi inanç boyutuna getirirseniz gerçekten uzaklaşırsınız. evrim teorisi vardır, gerçektir ve bilinmesi gerekir.
sevmek gibi gönül rızasına bağlı bir olayda dahi zorunlu hale getiren ülke insanların beyinlerinde tabu olan konu. atatürk ü sevince ne oluyor, sevmeyince ne oluyor? herkes atatürk' ü sevince ülke düzlüğe mı çıkacak bir anda? zaten herkes de seviyor ya. demek ki böyle sadece severek bir bok olmuyor. atatürk' ü seviyorum deyip ülkeyi yönetenlerin yıllardır bizi ne durumua getirdiğini anlamadınız mı daha? memleket meseleleri sevgiyle yürümüyor.
adamın biri sormuş "komünizm hangi devletin kurulmasını istedi?" diye
adamın biri cevaplamış "sovyetler türk lere kurtuluş savaşı nda karşılıksız yardım yaptı" diye
adamın biri yine sormuş "komünizm bölünmek isteyen hangi devlete destek verdi? " diye
adamın biri cevaplamış "irlanda kurtuluş ordusu" diye
adamın biri de demiş ki "milliyetçi duygularla hareket eden bir örgütle bölücüleri karıştırma"
öteki adam da demiş ki "tamam siktir git".
marksist ideolojinin devletlerin kurulmasını desteklemeyeceğini söyledikten sonra, verdiğim link üzerine şu an lenin in "ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkını" okuyan yazar. komünizm konusunda öğreneceği daha çok şey olduğu açık.
terörist olmakla suçladığı insan hiç bir silahlı eyleme dahi katılmadığı, ermeni soykırımı iddialarını kabul eden bir demeçte bulunmadığı halde sözlük içi yardakçıları olan kişi.
Kapitalizmin bireylere vaad ettiği zengin olma hayali, ekonomik yönlü suçlara büyük kaynak. Buna bağlantılı olarak yine sistemin, zenginliği belirli bir zümrenin eline veren anlayışının yoksullaştırdığı insanların hayatta var olması için suç işlemesi gerekliliği de karşımıza çıkıyor. ilk cümlede bahsettiğim kişilerin girişimleri suç teşkil etse de, var olmaya çalışan bir insanın yaptığı eylem suç olarak değerlendirilmemeli. Kanunlar, en azından ekonomik yeterlilik seviyesinde kazanan insanlar için geçerlidir. Zenginlerin lüks tüketim arzusu, yoksulların ihtiyacı olanı ellerinden alıyorsa, o zaman suç yaşamsal faaliyetlerini yerine getirmeye çalışan kişinin giriştiği eylemden ziyade daha farklı bir arenada aranmalıdır. Bu noktada "görünen suçun" bir aldatmaca, esas suçun ekonomik gelir dengesizliğinde ve bu sistemi savunan insanlarda olduğu açıktır.