Ağır bir karar gibi gözükebilir, ama doğru karardır. Nani'nin düşerken ayağıyla son bir kez rakibini tepmesini ilk başta görmeyip sarı kart olmalıydı diyenlerdenim. Nani'nin yediği haltı anlayıp kendisine herhangi bir müdahale olmamasına rağmen yerde kıvranması da cabası...
muhtemelen birçok insan benim gibi afiş kurbanı olmuştur. afiş, bir filmi en güzel, en anlamlı şekilde belirtmeye, göstermeye yarar. insanları tek bir karelik fotoğraftan filmin heyecanına sokmayı hedefler. afişlerde abartılıp, çok sıradan çıkan filmler olmuştur baya. ama ben hayatımda ilk defa afişiyle bu kadar alakasız, bu kadar kötü aktarılan bir filme rastladım. ulan kaç senedir film harddiskte dururdu, bu sefer izlesem mi diye içimden geçirirdim. sonra aklıma o alakasız pinpon raketi elde herifle, scarletimi görürdüm. bildiğin sıkıcı klişe film kesin bu derdim kapatırdım. artık dayanamadım dedim ki bu sefer izleyeceğim bu filmi yeter.
konu herkesin hemen hemen bildiği konu, klişe denemez ama çok da şaşırmaz insan. fakat filmin sonunda iyi ki izlemişim dedim kendi kendime.
film bir insanın hayatını etkileyen şans faktörünü güzel bir şekilde işlemiş. hatta bunu insanları ters köşe yaparak anlatması baya güzel olmuş. onun dışında bilindik para, aşk, şehvet üçgeninde geçen bir hikaye. ama woody allen in etkisini hissediyorsunuz filmde.
hep merak etmişimdir, ünlü olan insanlar yakın arkadaşlarıyla nasıl bir muhabbet kuruyorlar. Arkadaşları onlarla takılıyor mu mesela bizim yaptığımız gibi? Sabri abartılı birşey anlatsa, "lan yine vurdun dağa taşa" tarzı, ya da rıdvanın arkadaşları "bir alex değilsin" deyip sürekli maytap geçiyor mu kendisiyle...Aktörlerin rol arkadaşları "çaktın mı la rol arkadaşına" muhabbeti yapıyor mu...Ünlü bi bayan sağını solunu açıp herhangi bir gazeteye ya da dergiye çıkınca "yarmışsın olayı" gibi söylemler geliyor mu yakın çevresinden...merak işte amk.
şu omurgasız fenerbahçe yönetimini görünce, her koşulda takımına sahip çıkmaya çalışan fenerbahçe taraftarına acıyorum. aralarından 10 adam seçin, şimdiki yönetimden daha şerefli şekilde yönetirler takımlarını.
istanbul'a geldiği özel uçağının iç bölümünün kapladığı metrekare kadar benim türkiye'de herhangi bir şehirde ev alacak param yok. vay arkadaş kederlendim gene sabah sabah. ben bi çay koyayım.
kendisi "zero tolerance" deyip duruyormuş. bu lafın ucu çok tehlikeli yerlere çıkıyo benden söylemesi. ya da türk futboluna uygulayacağı yaptırımların şekli için tüyo veriyor olabilir.
2006 yapımı olmasına rağmen, tesadüfen dün gece farkedip, "dur la bi bakayım şu filme" diyip izlediğim ve bunca zamandır nasıl farketmedim bu filmi diye hala kendime küfrettiğim filmdir.
müzikleri birer şaheser olan (en iyi müzik dalında oscar aldı), sımsıcak bir film. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.