ben en çok babamın şirketinde çalıştım. iflas edince yakınlarımızın başka bir firmasında 1 ay çalıştıktan sonra maaşı bahane edip istifa ettim. çünkü babamın işinde görmüş olduğum o saygı, değer, ilgi, müsait zaman, pohpohlayan yalakalar, özel araçlar, sınırsız para, şatafat, ilgi alaka, hürmet, lüks restoranlar, güzel elbiseler, sinirlenince azarlayıp kovacağım benden daha güzel kızlar yoktu artık.
sonra kalan her şeyi satıp göçmek zorunda kaldık. bir sığıntı gibi rahmetli dedemin yazlığına gelip yerleştik. işimiz yoktu, paramız bitmek üzereydi, ailecek bunalımlı günler yaşıyorduk. elimizdeki iki arabadan birini satıp onu da harcadık. kısa bir süre sonra kalan son arabayı da satıp daha kötü bir araba aldık. ailemizin huzuru iyice kaçmaya başlamıştı. elimizden bir şey gelmiyordu. ben bir kere bu huzursuzluktan dolayı intihara kalkıştım. gözlerimi açıp, kendime geldiğimde aradan günler geçmişti. ve her zamanki gibi huzursuzluk ve kavga evde devam ediyordu. babam sabahın köründe çıkıp gidiyor, akşama ya sarhoş gelip kavga ediyor, ya da gelmiyordu. böylesine iyi ve kibar bir adam canavara dönmüştü artık.
çoğunlukla komşumuz yardım ediyordu bize, ne gerekiyorsa yapıyorlardı.
bir pazar günü yine evde kavga gürültü çıktı. babamın bildiğimizden daha fazla borcu olduğunu öğrenmiştik. tam o sırada ben artık işlerin düzelmeyeceğini, hayatımızın iyice karardığını düşünüp, ağlayarak evden koşarak çıkıp giderken yolda o tuttu kolumdan. beni sakinleştirmek için uzun uzun anlattı. yoluna girmeyecek hiçbir şey yok dedi. o gün epeyce sohbet edip güldük, o haldeyken bile çok güldürdü beni. sonra aşık olduk birbirimize.
sayesinde ne borç kaldı ne işsizlik.
true yetkili olursa ben anında bırakıp giderim. Boşuna hayal kurmasın kimse. tutmuş kuresel ablaya laf uzatıyo. hıı sen yetkili olsan çok şey değişecek sanki......
\"bomboş bir sözlükte yetkili olsan ne moderasyon olsan ne, hatta sözlüğün sahibi olsan ne sanki. ona göre sözlüğün son günlerinde git biraz da sen saçlama, kimseyi de üzme.\" dedi, geçen gece yılların sözlükçüsü bir arkadaşım.
babam erkenden işe gittikten sonra uyanıp onun kahvaltısından artanları silip süpürürüm. sonra güzellik uykuma devam ederim. öyle de tutumlu biriyim.
abla peynir ezine mi? Çok güzel görünüyo, karnım acıktı.
neredeydin hafta sonu hey kaçak?
umursamazlığın kalbimi durdurucak
bekledim gelir diye, gelmedin
hiç mi beni sevmedin?
aradım seni, çıktı telefona kardeşin
sordum, nerede bu diye?
dedi: banyoda türkü çığırıyor heleloy diye.
bekledim gelir diye gelmedin, hiç mi beni sevmedin.
sensiz geçti koskoca bir hafta sonu
gelirsin diye giymiştim dantelli donu
yoksa sandın mı sen beni hasta?
akşama getir de yiyelim bir yaş pasta.
kumanda pili de azalmış ve bitmişse, sizi bekleyen saatlerce otopark gezisi var demektir.
ed: burayı ve numarasını da unutmam, fotoğrafa da gerek yok dedim ama, saatlerce gezdikten sonra unuttum işte.
sayınızın artmasını istiyorsunuz, artınca birbirinizi yiyorsunuz. gerçi siz son iki kişi bile kalsanız birbirinizi istemezsiniz. sözlükten o gitsin, bu gitsin diye diye en sonunda kaldınız mı 10 kişiye?
siz var ya siz, şeytan taşlamaya gitseniz, orada bile rahat durmayıp birbirinizi taşlarsınız.
bu geceyi kendi aramızda korku gecesi ilan ettik. biraz korkunç hikayelerden sonra mezarlıkta bir gece geçirmek gibi çılgınca fikirler geldi aklımıza.
hıııhhh, yemediğimiz bir bu halt kalmıştı dedim. sonra biraz gece mezarlıkta videoları izleyelim dedik, kızlar da başlamış bu işe ama onların yanında mutlaka birkaç insan vardır.
ben bu eylemin yanlış ve saygısızlık
olduğunu düşünüyorum. hem sonra mezarlık bekçisini hortlak sanarak ateşli silahla vurmak istemeyiz.
yine plansız programsız gezip tozduk, yedik içtik, hayvan gibi şiy yaptık, sonra evlere dağıldık.
belli olmaz, 3 saat sonra kaldığımız yerden devam edebiliriz.
işemek isterdim yarimin üzerine
yarim dedi: çarpılırız, etme eyleme.
bir çikolata, bal süreyim dalına,
bak o zaman gelirsin kıvamına
yarim dedi: çarpılırız, etme eyleme.
dedim seni bağlayayım bizim eve, koyarım, eksik etmem kemiğini önüne,
yarim dedi: çarparım, ona göre.
dedim, dur gitme hemen! çekmecemde kalmadı karam gurme'm, bir de 10-20 bin sökül hemen,
yılbaşında elbisem yok, ben gelemem.
yarim dedi: eyvah beni sen çarptın.
siz hiç ağlarken, gözlerinizden yağmur misali yaşlar dökülürken, en kederli anınızda kahkaha atmaya başladınız mı? ya da gülerken altınıza kaçırdığınız oldu mu?
sonra o yokken onun yaptığı şakalar ve anlattıkları aklınıza gelince kendi kendinize durmadan gülerken, size deli zannedenler oldu mu?