Harry Potter filmlerini tekrar izlerken kulağıma takılan, Harry Potter and the Goblet of Fire filminin soundtrackinden biri. Yaklaşık 3 dakikalık bir şey ama ben loop'a aldım dinliyorum 1 saattir. Pek hoş, pek naif.
buselda upper intermediateden sonra gelen ve en son seviye olan kur. ileri seviyede ingilizce öğretip öğrencilerin fakültede hiçbir şekilde ingilizceden sıkıntı çekmemesini amaçlar. ayrıca bahar dönemi itibariyle içinde bulunduğum kurdur *.
defansif bir oyuncunun kalite seviyesi. hakkınızda olm o messiden bile çalım yemiyor lan diye konuşulur. şu anda böyle bir defans oyuncusu var mı bilmiyorum. sanırım geçen sene Alessandro Nesta biraz yaklaşmıştı.
her yıllarda "x yapan y kız", "q giyen p kız" gibi başlıklar olurdu ama benim gözüme çarpan bu sene daha fazla. sanırsam uludağ sözlükte böyle bir etkinlik var bu sene. gizli bir etkinlik olmalı ki gelişmelerde böyle bir şey bildirilmemiş. deseydiniz biz de katılırdık olim?
genelde süt katıp yenen mısır gevreğini yoğurtla yeme eylemi.
yoğurtla karışan mısır gevreğinin tadı müthiş olur. ama zaten asıl iş o ikisini karıştırabilmekte. ne demek istediğimi yapan veya yapmaya çalışan bilir.
uludağ Sözlülükte neden olmadığını anlayamadığım hede. ekşi sözlük logosuna tıkladığınızda bir zamanlar yazar olan insanları ismiyle soyismiyle ve nickiyle görürsünüz. o yazarlar ölmüştür ve unutulmayacaktır. burada da ölen çok yazar vardır, ama benim sadece birkaç tanesinden haberim var.
ekşi sözlükte ölen yazarlardan herkesin haberi varken, burada yazar olup da ölen kişiler birer cesetten ibaret. beni bu durum rahatsız ediyor açıkçası. ben bilmek isterim bir zamanlar aynı ortamda yazıp çizdiğimiz insanların geçmişte yaşadıklarını, yazdıklarını. aynı zamanda görmek isterim bu yaşadıkları ve yazdıklarıyla anılmasını.
güvenebileceğiniz biriyle sevişmeniz önemlidir. bu her sevişmenizde önemlidir, ama ilk olunca daha bir önemlidir *
bir de tüm işi partnerinize bırakmayın, arada bir olaya dahil olun siz de. *
edit: burada ben sevişmeyi özendirmedim, ille de sevişin de demedim. sevişmeye karar vermiş kızlarımıza tavsiyeler yani bunlar. aklında sevişme olmadığı halde bu başlığa neden tıkladığını anlamadığım bazı kızcıklarımız rahatsız olmuşlar da. gidiniz burç yorumlarını falan okuyunuz efendim ne işiniz var burada madem sevişmek yok aklınızda?
bir süre sonra etrafındakileri kendinden soğutur. keşke kurtulabilsem şundan dedirtir.
-kırmızı ışığa denk gelir, yeşil yanana kadar söylenir, insanı gerer.
-hastalanır, niye hastalandım diye iyileşene kadar vır vır eder.
-elektrikler kesilir, 10 saat boyunca vay amerika'da hiç gitmiyor da, lan ırak'ta bile savaş varken elektrikler gitmemiş de, anlatır durur.
-tuttuğu takımın forveti gol kaçırır, olay olmuş bitmiş değil mi? yok! maç boyunca senin messi'den, rooney'den neyin eksik de, aldığın paraları götüne sokuyum da, ben onun yerinde olacam 20 saat antrenman yaparım da, bilmem ne. aynı adam gol atınca helal koçum benim aslansın kaplansın demesini biliyor ama.
1- sosyalkafa 12.bölüm/4
2- gericiyseg gericiyig argadaş!
3- Kayseri'de mobeseye takılanlar
4- john lennon - nobody told me
5- the scorpions - no pain no gain
6- mezdeke - ya el yelil
7- hadise - superman
90 öncesi nesil genelde romantik ve cool, 93 sonrası nesil tikicandır * . bunların ise ne bok olduğu belli değildir. bir nevi sosyal geçiş formudurlar. şu yıllarda üniversitelerin büyük bir kısmını domine etmektedirler. en küçükleri 18, en büyükleri 22 yaşındadır.
eğer 2 sigara da yanmıyorsa yapılamayacak eylem. bu eylemi yapmak için 1 sigaranın yanması gerekir. yanan sigara yanmayanla öpüştürülür ve yanmayan da yanmaya başlar** . afiyet olsun.
evet beyler, bayanlar. kış mevsimi kendini hissettirmeye başladı. çevremizde birçok insan envai cesit grip, soguk alginligi tadinda hastaliga gebe. birlik ve beraberlige en cok ihtiyac duydugumuz bu gunlerde en buyuk dertlerimizden biri burnunda sumuk olan bir arkadasi uyarmak.
demligi kavradim, caylari tazeledim. mutfak masasinda karsimda oturuyordu. "abi, merve iyi hoş da, ne bileyim çok darlıyo ya. bağlanmaya hazır değilim." slytherin yılani kıvamında sümük yavaştan burnuyla dudak üst çeperi arasında kıvrıla kıvrıla ilerliyordu. "sen de haklısın" diye yanıtladım, göz temasından kaçınıp sümüğü izleyerek. burun-dudak arası bölgesi hissizleşmiş olabilirdi; ama karşısında oraya dik dik bakan birisi vardı. uyanmadı. "lan biliyosun, hala sinem muhabbeti var. kız geçen mesaj atmış seni çok özledim falan diye, heycanlandim abi. bi kıza böyle şeyler hissederken başka bi kızla olur mu ki simdi?". "olmaz" dedim, monologunun sadece son kısmını anlayabildiğimden. kitlenmiştim sümüğe. "hasta mısın?" dedim. "biraz hasta görünüyorsun, burnun falan kızarmış." anlamadı. sinirlendi. "ne alakasi var amına koyim, ben ne diyom sen ne diyosun." çaydan bir fırt cekti. buhar sümüğü daha da gevşetti, artık iki burnundan da akıyordu. birinden şeffaf diğerinden açık yeşil sümük akısı beni resmen büyülemişti. kendimi boston celticsi düşünürken buldum. "neyse hacı kararsızım işte. kız gel dememe bakıyo, o derece." burnunu çekti, ama yetersizdi. farkına vardığına sevinerek şöyle dedim: "yarraama gel demene bakıyo, napsın merve senin gibi sümüklüyü. peçete veriyim mi, çarşaf mı istersin? ya da siktiret, isim tak, ona bi oda ver." güldü, kolunun tersine sildi. "o değil de cerene ne diyosun? sen de, koşar o kız."
beklenmedik anda komik bir olayın olması sonucu olur. bir anda güleyim derken, genizden işte o ses çıkar ki çok fena karizma törpüsüdür. gülerken kükreyen bir insanın utançtan kızardığı da görülmüştür. insanlık halidir, herkesin başına gelmiştir.*
kemal kılıçdaroğlunun sözlük yazarlarından oy toplamak için yapacağı vaatlerden biri.
Reklamında ise sol framedeki eski sevgili temalı başlıkların üstünü kırmızıyla çizip 'Eski sevgililer ölecek, sözlükler rahaaat bir nefes alacak' diyecektir.